16 Eylül 2021 Perşembe
KUR'AN'I MÜBİN'İN MEÂLİ(6.YAZI) 6-) Gerçek şu ki, kafir olanları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir;(vahye) iman etmezler.(Yani onlar için birdir ama senin için bir değildir.Sen tebliğ ettikçe Allah katında manevi derecen ve mükafatın artacaktır) 7-) (Küfürleri dolayısıyla) Allah onların kalplerinin ve kulaklarının üstünü mühürlemiştir. Onların gözlerinde de (hakkı görmeye engel) bir perde vardır. ve onlar için azim( azametli) bir azap vardır.(Yüce Allah vahiy'den bağımsız olarak hiç kimsenin kalbini mühürlemez. İnsanlar ciddi anlamda Kur'anla karşılaştıktan sonra yani vahyin mesajı onlara açık olarak ulaştıktan sonra iman ederlerse hidayeti, iman etmezlerse özgür irâdeleriyle hayatlarını vahye kapatmış ve sapkınlığı hak etmiş olurlar) (Yoksa insanların iradeleri üzerinde Allah'ın yaptırım gücü bulunmamaktadır. İşte bundan dolayı bu durum yani dinde zorlama Nebi ve Resüllere de yasaklanmıştır) 8-) İnsanlardan bazıları da vardır ki, Allah'a ve ahiret gününe iman ettik derler. Fakat onlar gerçekte mümin değillerdir.9-) Onlar güya Allah'ı ve iman edenleri aldatırlar. Halbuki onlar ancak kendi nefislerini aldatırlar ama işin şuurunda değillerdir.10-) Onların kalplerinde bir maraz (hastalık) vardır. Allah da onların hastalıklarını arttırmıştır. Yalanlamalarından dolayı onlar için elim bir azap vardır.(Aslında kalplerinde olan hastalığı tedavi etme imkanları vardır.Sadece yüce Allah'a teslim olacak, din ve hüküm olarak Kur'an'dan başka hiçbir kaynağa iman etmeyecekler Kur'an'ın dilinde "yalanlama" dil ile yapılan bir şey değildir) Esas yalanlama inanç, ahlak, fiil ve karakterle ilgili bir durumdur.Yani Kur'an'ı dinde tek hüküm kaynağı kabul etmeyenler, Kur'an'ın yanında başka kitaplara iman edenler, Allah'ın âyetlerini yalanlamış olurlar) 11- Onlara (münafıklara) yerde fesat çıkarmayın, denildiği zaman, "Biz sadece ıslah edicileriz" derler.12-) Şunu bilin ki, onlar ifsad edicilerin ta kendileridir, ama işin şuurunda değillerdir.13-) Onlara:" İnsanların iman ettiği gibi sizde iman edin" denildiğinde "Biz hiç sefirlerin (akılsızların- beyinsizlerin) iman ettikleri gibi iman eder miyiz!" derler. Dikkat edin, onlar sefihlerin ta kendileridir fakat bunu bilmezler"14-) (Bu münafıklar) müminlerle karşılaştıklarında "Biz de iman ettik" derler. (Kendilerini saptıran) şeytanları ile başbaşa kaldıklarında ise: "Biz sizinle beraberiz, biz onlarla sadece istihza( alay) ediyoruz derler"---------------------------------------------(İBLİS - ŞEYTAN - ŞEYÉTİN (ŞEYTANLAR)İblis: Kur'an'da Adem (a.s) bağlamında geçer.Adem kıssası dışında iblis kelimesi sadece bir âyette geçmektedir.(Şuara- 95)Yani iblis kelimesi, bir âyet dışında Adem (a.s) a secde etme bağlamında geçmektedir.Secde emrine olumsuz yanıt verdikten sonra iblis, "şeytan" sicil ve damgasını alıyor.Artık bundan sonra o iblis değil, şeytandır.Ve kiyamet gününe kadar insanın duygu ve düşüncesinde var olacak olan iblis değil, şeytandır.İblis, sadece Adem ile eşine düşman iken, şeytan bütün insanlara düşmandır.Şeytan sapkınlığı, beşer masumiyeti, insan ise hem günah ve sorumluluğu, hemde takva ve güzel ahlakı temsil ediyor. Adem ve eşinin çıkarıldıkları özel bahçe ise, cenneti sembolize etmektedir. "Şu ağaca yaklaşmayın" emri, "vahyi" temsil ederken, iblisin "vesvese etmesi" ise, uydurma din adamlarının "rivayet" ve "ictihadlarını" temsil ediyor. Kur'anda bulunan "sihirbaz" kelimeleri uydurma din adamlarını sembolize ederken, "sihir" kelimesi ise, insanları Allah yolundan engelleyip onunla aldattıkları uydurma dinin "hadis, ictihad ve mezhepleri"ni temsil etmektedir. "Küfür" ve "şirk" şeytan vesvesesinin din adamlarında ete kemiğe bürünmüş şeklidir. Yani gerçek dünyada manevi ve zihinsel şeytanlar değil, insanları Allah'ın hidayet yolundan engelleyen şeytanlaşmış din adamları ve mezhep âlimleri hayata hakimdir. Kur'anda geçen "şeceretel-mel'ûnete" "mel'un şecere" (ağaç), "şirk ve küfrü, Allah adına iftira ve yalanları, din adına aldatma ve ihanetleri, Allah'ın âyetlerini gizleme ve her türlü kötü amelleri" sembolize ediyor. Kur'ana baktığımızda iki tür şeytanın var olduğunu görüyoruz.1-) Adem (a.s) bağlamında anlatılan simgesel, zihinsel yani sanal şeytan (iblis)2-) Kiyamet gününe kadar insanların inanç ve fikirleri üzerinde güç ve iktidarları sürecek olan, uydurma din adamlarında ete kemiğe bürünmüş gerçek şeytanlar.Simgesel olan şeytanın yani cin şeytanının insanlar üzerindeki etkisi çok zayıftır.(Nisa-76) Sanal şeytanın iman edenler üzerinde hiç bir hakimiyeti yoktur.Onun güç ve hakimiyeti kendisini veli edinen ve onu Allah'a şirk koşanlar üzerindedir.(Nahl-100) Esas güçlü ve saptırıcı bilgileriyle etkili olanlar, insan şeytanları yani din adamlarıdır.Cin ve insan şeytanlarına örnek bir âyet."De ki: İnsanlarin Rabbine sığınırım; insanların melikine, insanların ilâhına. Hannasın (şeytanın) vesvesesinin şerrinden O (şeytan) ki insanların göğüslerine vesvese verir.Cinlerden ve insanlardan olanına"Nas-1/6)İnsan, sapkınlıktan yani şirk ve küfürden hidayete dönüş fırsat ve kabiliyetini tamamen kaybedince adı ister Ali, ister Veli, ister iblis olsun, artık o "şeytan" sicil ve damgasını almış sayılır.Esas etkili olanlar, şeytanı temsil eden ete- kemiğe bürünmüş, insan şeytanlarının inanç ve fikirde yaptıkları tahribattır. Genellikle şeytan kelimelerinin tekil olarak geçtiği âyetler zihinsel, simgesel ve sembolik şeytanla ilgili iken, çoğul geçtiği yerlerde ise, gerçek hayatta var olan insan şeytanlarını yani uydurma dinin âlimlerini anlatmaktadır."Şeytan" kelimesinin geçtiği âyetlerde inanç ve fikirde şeytani bir zeka ve akıl varken, "şeyétin" (şeytanlar) yani çoğul olarak geçtiği âyetlede ise, gerçek anlamda şeytani inanç ve fiillere sahip din adamlarının etkinliği vardır)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder