SEÇİLMİŞLIK İNANCI
(5.YAZI)
Ben inanıyorum ki, Gülen'in imajı çöktüğünde Kur'an ahlakı ve tevhid akidesi ile zerre kadar alakası olmayan akılsız hareketi yerle bir olacaktır.
İşte bu tehlike görüldüğü için Ekrem Dumanlı ve benzeri şakirtlerin F Gülen'i imam-ı Azam'la, imam-ı Rabbani ile mukayese etmesi, onların misyonu ile Gülen'in misyonunu benzeştirmesi böyle bir korkunun eseridir.
F Gülen hiçbir zaman özgün bir akıl, kendine ait bir irfan, orijinal bir fikir ortaya koymadı.
Ne dediğini her zaman sisli ve karanlık bir cehaletin içine gizledi, asalak ve uydurma ifadelerle harmanladı, ağdalı cümlelerle sarmaladı ve "çok önemli şeyler" söylüyormuş edasıyla insanları aldattı.
Çok konuşup hiçbir şey söylemeyen birisi olarak F Gülen,
ilim ve fikirde dünya ve ahirette hiçbir işe yaramayan bilgi hamallığı ve hurafe çöpçülüğu yapmıştır.
Tefekkür ve sorgulama istidadı ve mahareti olmayan Gülen,
aynen üstadı Said Nursi ve diğer Ehli Sünnet'in sözde âlimleri gibi Emevi Abbasi rivayetlerini tarayıp oradan topladığı yalanları kendi dil ve üslubuyla anlatan,
talebelerinin yardımlarıyla derleyip bir araya getiren Kur'ansız ve akılsız biridir.
Bu meselenin en açık delili ise "Kalbin Zümrüt Tepeleri" isimli eseridir
"Kalbin Zümrüt Tepeleri" isimli eseri ansiklopedik olarak kötü ve işe yaramaz bilgi kirliliğinin en iyi örneğidir.
Emevi Abbasi rivayetleri yalan bilgi alanında o kadar yoğundur ki, "toplayıcılık" yoluyla, "Kalbin Zümrüt Tepeleri" gibi binlerce eser yazılabilir.
Arapça ve Farsçaya biraz vakıf olan birisi, F Gülen'in en gözde eseri olan bilmem neyin tepeleri gibi binlerce kitap yazılabilir ve içinde yaşadığımız cehalet bataklığında "büyük âlim" muamelesi görebilir.
Zaten cübbeli Ahmet ve onlarca cemaat lideri ve ilahiyatçı en akılsız bir sekilde bunu yapıyorlar.
İşte islam dünyası yüz yıllardır bu taklit cehaleti ve bilgi kirliliği ile kıvranıp yok oluyor.
F Gülen'in hurafe ve uydurma rivayetlerden oluşturduğu, psikolojik baskıya maruz kalan Kur'an ve tefekkür fukaraları onun büyük bir ilim ve fikir adamı olduğu inancına sarıldılar.
İstikameti ve nihai menzili izah edilmemiş bir "Altın Nesil" propagandası ile beraber düşünüldüğünde Kur'andan haberi olmayan cahillerin aldanması sanki mecburiyet haline geliyor.
Altın Nesil... madeni özelliği bir tarafa, neyin nesli, hangi istikametin nesli?
Karşısındaki hem beden (biyolojik) yaşı çocuk olanlar ve hem de akıl yaşı çocuk olanlara, "siz altın nesilsiniz"
demesi, onları bu şekilde motive etmesi aldanmaları için kafi geliyor.
Aldanmaları için kâfi geliyor, zira hiç kimse hangi menzilin nesli?"
diye sormuyor.
"Altın Nesil" propagandası ve aldatmacası akılsız cahillere kâfi geliyor.
Oysa "neyin nesli" sormayı bile akledemeyen cahiller bilmiyorlar ki, altından tuvalet taşı da yapılabilir.
Madenin ne olduğu yalnız başına bir kıymet ifade etmiyor, hangi maksat için kullanıldığı da mühim.
Muhatapları, kendilerine "altın" denmesini kâfi görüyor, bununla iktifa ediyor, hedefi sorgulamak bir tarafa, sormuyor bile.
Oysa bilmiyorlar ki, sormayan ve sorgulamayan akıl, altın veya elmas madeninden değil, tenekeden ve kömürden yapılmadır.
Kömüre "elmas" diyen Fethullah Gülen ise Kur'an, ilim, hikmet, akıl, tefekkür ve sorgulama nimetlerinden mahrum oldukları için onları rahatça aldatıyor.
Hoş bir aldanış, "kömüre" "elmas" muamelesi yapıyor uyanık adam, ilim ve akıl yoksa böyle bir yalana aldanacaksınız tabi,ama aldanmak aldanmaktır, belli bir sınırı aşan aldanma ise ahmaklıktır.
Belki de dünyada ilacı olmayan tek şey ahmaklıktır.
Elmas ve altın nesil yalanıyla, muhabbet fedaileri aldatmacasıyla kendini emperyalistlerin çıkarları için namluya sürecek mermiye çeviren "adanmış ruhlar" Kur'an'a göre "aldanmışlar" (Sebe- 31, 32, 33; Saffat- 23...30; Bakara-165,166, 167) gerçek bir inanca sahip olamazlar.
Fetö lideri Gülen de meseleyi bildiği için, kömüre "elmas" muamelesi yapmış olmaktan başka bir çaba içine girmiyor.
Çünkü Kur'an, ilim, hikmet, akıl, tefekkür ve sorgulama nimetlerinden tam olarak mahrum olan cahillere başka bir şey söylemeye gerek kalmıyor.
Sadece bu kadarı kâfi geliyor.
"Altın Nesil" propagandasının işe yaramadığı kişiler, gerçekten madeni altın olanlardır.
Bu Kur'an ehli muvahhidler zaten altın madeninden yapılmış kıymetli şahıslar oldukları için, hem "Altın Nesil" iltifatına itibar etmiyorlar hem de ahlak ve karakterleri gereği soruyor ve sorguluyorlar.
F Gülen, şu meselenin çok önemli olduğunu gösterdi.
F Gülen, Kur'an'ın ortaya koyduğu tevhid akidesine bağlı olarak yaşamanın ne kadar önemli olduğunu gösterdi.
Çünkü Kur'an'daki tevhid akidesi olmayınca güzel ahlak, hürriyet, tefekkür ve sorgulama olmayacaktır.
Güzel ahlak, hürriyet, tefekkür ve sorgulama olmayınca icad, erdem ve gelişme olmayacaktır.
İcad, erdem ve gelişme olmayınca bozulma, çürüme, kokuşma meydana gelecektir.
En ağır kayıp ise dünya hayatı ile birlikte ahiret hayatının da hüsran ile son bulması
olacaktır.
Dolayısıyla, islam şuuruna sahip olan muvahhidlerin sadece Kur'an'da var olan tevhid akidesinin önemini anlatmaktan daha önemli bir görevleri yoktur.
Yüce Allah şöyle buyuruyor "Dini( tevhidi)ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin"diye Nuh'a tavsiye ettiğini, sana(Ey Resulüm) vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya tavsiye ettiğimizi Allah size de din kıldı.
Fakat kendilerini çağırdığın bu din( tevhid),Allah'a ortak koşanlara ağır gelir. Allah dileyeni muvahhid yapar ve kendisine yöneleni doğru yola iletir "
( Şura 13 )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder