HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR :
(9. YAZI)
Kur'an'a göre hayatın talihsiz gerçeği:
İnsanlık tarihinde iman etmeyenler her zaman kahir ekseriyeti teşkil ederler.
Yüce Allah Kuran'ı Mübin'de şöyle buyuruyor.
"Ne kadar arzu edersen et insanların çoğu iman etmeyecektir"
(Yusuf- 103 )
Başka bir ayette Rahmân ve Rahim olan Allah şöyle buyurur.
"İnsanların çoğunun imanları şirkle beraberdir"
( Yusuf- 106)
Bu yüzden eğer çoğunluğun iman ettiği şeye iman ediyor, onların düşündüklerini düşünüyorsanız, yani eğer çoğunlukla beraberseniz, başınız gerçekten büyük bir beladadır.
Çünkü insanlık tarihinde muvahhidler oldukça azdır, fakat Allah'ın indinde çok değerli bir konuma sahiptirler.
Zayıf bir damar olarak devam ederler.
Onlar azınlığın da azınlığıdır. Yemeğin içindeki tuzdan daha da azınlıktadırlar.
Evet muvahhitler kömürün içindeki elmas gibidirler.
Zayıf bir damardırlar.
Ama yüce Allah, rahmet ve mağfiretiyle onlara hidayetini vermiş ve hayatlarını sürdürme zevk ve imkanını bahşetmiştir.
Onlar mesut ve huzurludurlar.
Vahiy ehli muvahhidleri dünya malı, güzel yaşantı ve dünya hayatı pek ilgilendirmez.
İşleri güçleri hakikatı bir kişiye bile olsun ulaştırmak olmuştur.
Bunun tam aksine çoğunluğu teşkil eden müşrikler kendilerini doğru yolun yolcusu kabul ederler.
Fakat Şeytanların dostları olmuşlardır.
Muvahhidleri sapkınlık, mezhepsizlik, vahhabilik gibi kavramlarla aşağılamaya ve halkın gözünden düşürmeye çalışırlar. Dünya malı onları aldatmış, uydurma dinlerini paraya çevirmiş, Ümmeti aldatmışlardır.
İşte bu gerçekten büyük bir problemdir.
Rahman ve Rahim olan Allah şöyle buyuruyor.
"Kim Rahman'ın mesajına aldırış etmezse, ona bir şeytanı musallat ederiz de onun arkadaşı olur. Nitekim onları yoldan çıkarırlar buna rağmen onlar doğru yolda olduklarını sanırlar"
( Zuhruf- 36, 37)
İslam âlemi (Şiilik ve Sünniliğin çoğunlukta olduğu ülkeler ) başta Irak, Suriye Pakistan, Afganistan, Filistin, Mısır, Libya gibi devletler büyük bir zulüm ve vahşet içinde kıvranıyorlar.
Çünkü yüzyıllardır onların âlimleri Kur'an'ın eksiksiz, mükemmel, tamamen açıklanmış olduğu ve dini hidayet'in tek kaynak olması gerektiği hakkında sürekli tekrarlanan ayetlerine inanmayı reddetmişlerdir.
Çünkü Kuran'ın yanında başka kaynakları kabul etmişlerdir.
Yüce Allah şöyle buyuruyor.
"Eğer biz bundan (Kur'an'dan) önce onları bir azapla helak etseydik, muhakkak ki şöyle diyeceklerdi. Ey Rabbimiz! Bize bir Resül gönderseydin de şu aşağılığa ve rusvaylığa düşmeden önce ayetlerine uysaydık"
(Taha -134 )
Bu âyetten anlaşıldığına göre, Allah'ın elçisi sadece ve sadece Allah'tan gelen vahyi bildirmek ve tebliğ etmekle yükümlüdür.
İlk hadis kitabının Allah rasûlü'nün vefatından 200 yıldan fazla bir süre sonra doğan Buhari'nin kitabı olduğu bilinir.
Buhari hadis kitabını yazdığı zaman kaynak olarak bildiği insanları ziyaret ederdi.
Kaynağının doğru sözlü olduğunu araştırmadan zaten buna da imkan yoktur.
Buhari bir hadis biliyor musun? diye soracaktı.
Kişi "evet" diye cevap verecek ve daha sonra hadisi nakletmeye aşağıda gösterildiği gibi devam edecekti.
Babamı (Allah ondan razı olsun) abisinin (Allah ondan razı olsun) büyükannesiyle otururken (Allah ondan razı olsun) büyükannesinin ona bir gün büyük amcasıyla yemek yerken (Allah ondan razı olsun) anne tarafından büyük babasının İmam Ahmed bin Muhammed El Emeviyi tanıdığını ve onun büyük babasının en büyük amcasından Allah Resulünün büyük sahabelerinden Ömer İbni Halid el yemani ile tanıştığını ve onun ona Resulullah'ın( selam onun üzerine olsun)..."duyduğunu söylerken duydum.
Böylece hadis, ancak Buhari'nin kaynağından Allah Resulü hakkında, ölmüş olan 8 nesil sonra bir şey duyduğunu iddia eden bir rivayettir.
Halbuki din ve hüküm olarak Allah'ın kitabından başka kaynak olmadığı ile ilgili yüzlerce âyet vardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder