4 Temmuz 2020 Cumartesi

RİSALE'İ NUR'DA BULUNAN ŞİRK, HURAFE VE YALANLAR
(59. YAZI )
   CEVŞEN-UL KEBİR
Cevşen-ül kebir, siyah, kırmızı ve mavi mürekkeple basılmış ayrıca cümlelerin sonları da numaralandırılmıştır.
Said Nursi bu münacaatın (duanın) Allah Resulü'ne ait olduğunu iddia ediyor.
  Said Nursi diyor ki:
"Hem mesela, Kur'an'ın hakiki ve tam bir nevi münacâtı ve Kur'an'dan çıkan bir çeşit hulasası olan cevşen-ül kebir namındaki münacâtı "Peygamberi" de (aleyhisselatu vesselam)..."
(Sözler- 424 Onbirinci Şua)
"...Hem cevşen-ül kebir münacaatının ukdesinde...diye olan gayet ârifâne münacatı Ahmediye (Aleyhisselam) beyanı gösteriyor ki..."
 (Şualar 88 yedinci Şua Ayetü'l Kübra mukaddime)
Said Nursi'nin aşağıdaki ifadelerinden bu rivayetin de celcelutiye kasidesi, ercüze, sekine sahifesi gibi  Şii kaynaklı olduğu anlaşılmaktadır.
"...Âl-i Beytin (Allah Resulü'nün ev halkı-ailesi)  manevi ve gayet mühim bir mirası ve mâdeni feyzi olan cevşen-ül kebiri kendine üstad ve bidayette (ömrünün başlangıcından itibaren)  her günde bir defa bazen üç defa tamamını okuyan ve talebesine tavsiye eden adam Risâle-i Müellifidir"
(Sikke-i Tasdîk-i Gaybî-164)
"Bin bir esma-i ilahiyeye (Allah'ın binbir ismine)  sarihan (açık)  ve işareten bakan ve bir cihetle Kur'an'dan çıkan bir harika münacaat olan ve marifetullahda terakki eden bütün âriflerin (evliyanın) münacaatlarının fevkinde bulunan ve bir gazvede "zırhını çıkar onun yerine bu cevşeni oku diye Cebrail vahiy getiren "Cevşen-ül Kebir" münacâtı içindeki hakikatlar ve tam tamına Rabbine karşı tavsifler"
( Şualar- 484 On Beşinci Şua El Huccetuz Zehra)
 CEVAP :
Sözler yayınevinde basılan cevşen-ül kebir adlı kitap, vahye göre büyük zulüm adlı eserde M. Sait Çekmegil tarafından haklı olarak "zulüm karışmış kitap" olarak tavsif edilmiştir.
( Çekmegil, vahye göre büyük zulüm- 35)
Yine cevşen ile ilgili bir iddia da, onun dua olarak misli olmadığı iddiasıdır.
"Hem binler dua ve münacatlardan cevşen-ül kebir ile, öyle bir marifet i rabbaniye ile, öyle bir derecede Rabbini tavsif ediyor ki:
O zamandan beri gelen ehl-i marifet ve ehl-i velâyet tahkiki ffkar ile beraber, ne o mertebe-i marifete ve ne de o derece-i tavsıfe yetişmedikleri gösteriyor ki, duada dahi onun misli yoktur.
Risâle-i münacatın başında, cevşenul kebirin doksan dokuz fıkrasından bir fıkrasının kısacık bir mealinin beyan edildiği yere bakan adam, cevşenin dahi misli yoktur diyecek"
( Şualar- 110; Mektubat- 109) CEVAP :
Yüce Allah, kitabında kendisini nasıl tavsif, kendisine nasıl ve hangi sözlerle dua edileceğinin örneklerini göstermiştir.
Allah Elçilerinin Kur'an'ı Mübin'de aktarılan muhteşem duaları varken böyle mesnetsiz, gayet uzun, insanı bıktıran bir münacaatın dua olarak mislinin olmadığı iddiası, çürütülmeye bile gerek olmayan, yalan ve hurafe bir iddiadan öteye geçmeyen, hiç bir değeri bulunmayan en büyük bir hezeyan ve cehalettir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder