15 TEMMUZ RUHU
Hakikatler cahillerin hoşuna gitmez, özellikle atalarını, âlimlerini, mezhep imamlarını, efendilerini lé yüs'el yani sorumsuz birer ilah ve Rab olarak kabul edenler şu yazacaklarıma çok kızacaklardır.
Eğer Allah'ın kitabı Kur'an gerçekleri apaçık olarak ortaya koymasaydı geçmişini kutsayan Kur'an cahillerine karşı sesimizi çıkaramayacaktık.
Fakat dağlardan bin derece daha kavi ve metin olan Allah'ın mesajına dayandığımızdan dolayı atalarını ilah ve Rab konumuna sokan mukallitler bize karşı bir şey yapamıyorlar.
Kur'an'a dayanarak her zaman şu gerçeği söylemişimdir.
"Günümüz Türkiye Cumhuriyetinde veya İslam aleminin herhangi bir yerinde bulunan bir müslüman ile Allah Resulü'nün döneminde Medine'de yaşayan bir sahabi arasında fazilet açısından hiç bir fark yoktur"
Yani Ebubekir ve Ömer günümüzün İstanbul'unda yaşayan bir müslümandan daha üstün değillerdir.
Allah'ın mesajına göre üstünlük sadece ihlas, takva ve güzel ahlaka bağlıdır.
Siz, Allah Resulü'nün arkadaşlarını yücelten, düşüncesi kıt mezhep tapıcılarına bakmayın, Kur'an'a bakın gerçeği apaçık bir şekilde göreceksiniz.
Yani anlayacağınız son vahyin tarihinde asrı saadet diye bir devir yaşanmadı.
Mesela: Son inen sürelerden biri olan Tevbe süresinin son âyeti şöyledir.
"Ey Nebi! Eğer (onların hepsi) yüz çevirirlerse, de ki, "Allah bana yeter, O'ndan başka ilâh yoktur. Sadece O'na tevekkül ettim. Ve O (Allah) azim arşın Rabbidir"
Fakat vahiy'den yüz çeviren Şia ve Ehl-i Sünnet dininin âlimleri Kur'an cahili atalarını o derece yüceltirler ki, ümmeti geçmişe mahkum ederek doğrunun ortaya çıkmasına engel olurlar.
Rahmân ve Rahim olan yüce Allah'a sonsuz şükürler olsun ki önümüzde Kur'an gibi tükenmez bir ilim ve hikmet hazinesi var.
Ve bu Kur'an en geniş manada Allah Resulü'nün arkadaşlarının sergilemiş oldukları ahlakı bize çok açık olarak haber veriyor.
MESELA:
"Allah Resulü'nün arkadaşlarının savaştan kaçtıklarını..." (Âli İmran- 152, 153; Tevbe, 25, 26)
"Savaşa gitmekten korktuklarını..." (Tevbe- 38, 39, 40)
"Ölümden korktuklarını..." (Âli İmran- 142, 143, 144, 145, 146)
"Dünya malı için masum insanları öldürdüklerini..."(Nisa- 94)
"Allah Resulü'nün hanımına zina iftirasında bulunduklarını..."(Nur- 11/20)
"Güç ve menfaat karşısında boyun eğmeyi bile Allah Resulü'ne karşı minnet sebebi yaptıklarını..." (Hucurat- 17)
"Allah'a din öğretmeye yeltendiklerini"(Hucurat- 16)
"Dedikodu, ğiybet, casusluk, fitne gibi kötü ahlaka tevessül ettiklerini..."(Hucurat- 11, 12)
"Allah Ve Resulü'ne ihanet ettiklerini..."(Enfal, 27)
"Allah'ın düşmanlarını dost edindiklerini..."(Mumtehine- 1,2,3,4,5)
"Allah Resulü önemli bir konuşma yaparken onu ayakta terkederek eğlence ve ve ticarete koştuklarını..."(Cuma- 11) bildirmektir.
Bu ayetler gibi Allah Resulü'nün arkadaşlarının olumsuz hareketlerini anlatan yüzlerce ayet mevcuttur.
Şüphesiz Allah Resulü'nün arkadaşları içinde kahraman, fedakar ve Allah'ın razı olduğu kimselerde vardır ve bu gerçek de Kur'an'da bildirilmiştir.
İşte 15 temmuz akşamında en karanlık ve aşağılık bir örgüte karşı tarihte eşine az rastlanır bir kahramanlık sergileyen yiğitleri yad etmek, özgürlüğe aşık olan her insanın üzerine bir haktır.
Elinde hiç bir silahı olmayan, korkup yılmayan, hareket halinde olan tankın altına yatan, en ağır savaş araçlarına karşı çıplak eliyle meydan okuyan siz kahramanlara saygılarımı sunuyorum.
Bu olay bir partiyi tutma ve hükümeti kurtarma meselesi değildir.
Bu olay emperyalist alçakların uşaklarına karşı yapılmış asla küçümsenmemesi gereken bir kahramanlık destanıdır.
15 Temmuz'da ölüme meydan okuyanlar!
Mekke ve Medine'de değil, sizinle aynı coğrafyada ve aynı zaman diliminde yaşadığımdan dolayı gurur duyuyorum.
Allah sizlerden razı olsun.
Bence 15 Temmuz akşamında Allah, insanların kalplerinden ölüm korkusunu silip atmıştı.
Artık yaşamak ile ölmek arasında bir fark kalmamıştı.
O gece insanlar asli vatanları olan âhiret yurduna daha yakın duruyorlardı.
Tarihte buna benzer sahnelerin olduğunu Kur'an iftiharla bize aktarıyor.
Hareket halinde olan tankın altına yatmak nasıl bir imandır.
O gece Allah tarafından sekine ve huzur nazil olmuştu.
"Sonra Allah, Resulü ile müminler üzerine sekinetini (sükunet ve huzur duygusunu) indirdi, sizin görmediğiniz ordular indirdi de kafirlere azap etti. İşte bu, kafirlerin cezasıdır"
(Tevbe- 26)
"Nice Nebiler vardı ki, beraberinde bir çok Allah erleri bulunduğu halde savaştılar da, bunlar, Allah yolunda başlarına gelenlerden dolayı gevşeklik ve zaaf göstermediler, boyun eğmediler. Allah sabredenleri sever"
( Âli İmran- 146)
"Onların sözleri, sadece şöyle demekten ibaretti: Ey Rabbimiz! Günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlığımızı bağışla, ayaklarımızı yolunda sabit kıl, kâfirlere karşı bizi muzaffer eyle! "
(ÂLİ İMRAN-147)
"Allah da onlara dünya nimetini ve daha da önemlisi ahiret sevabının güzelliğini verdi. Allah, muhsinleri sever"
(Âli İmran-148)
Allah mekanını cennet etsin, Mehmet Akif boşuna " Bedrin aslanları ancak bu kadar şanlı idi" dememiş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder