4 Temmuz 2020 Cumartesi

RİSÂLE-İ NURDA BULUNAN ŞİRK, HURAFE VE YALANLAR
(57)
Said Nursi ve eseri Risâle-i Nur Külliyatı ile ilgili genel bir değerlendirme:
Said Nursi, Sikke-i Tasdîk-i Gaybî adlı kitabını sırf önceki vahiy'lerin- buna Kur’an’da dâhildir-  işaret ettiğini isbat edebilmek için yazmıştır.
Said Nursi, bütün eserlerine vahyi akla getiren adlar vermiştir.
"Asay-ı Musa, (Musa (a.s) ın mücize Asası);  Şu'alar, (ışıltılar -ışınlar) ;  Lem'alar (Parıltılar) gibi.
Zaten, "Risâle-i Nur" "Nur Risâle-leri, nur mesajları" anlamına gelmektedir ki, Kur'an'ı Mübin'in bir adı da "Nur"dur. 
Mesela: "Sikke-i Tasdik-i Gaybi-- Gaybi (Allah) tarafından onaylanan belge"
Asırlar öncesinden Ali (r.a), Abdulkadir Geylani gibi bir çok  evliya!  kendisini ve eserini tasdik etmişler, onu kutlamışlar ve eserlerinin doğruluğunu şüphesiz olarak kabul etmişlerdir.
Said Nursi bir çok yerde hiç düşünmeden ve çekinmeden Risâle-i Nur Külliyatını Allah'ın inâyet ve  desteği ile yazdığını söyleyerek  eserlerini  Kur'an'a eşit bir konuma taşımaktadır.
Said Nursî, Risâle-i Nur Külliyatının Kur'an tarafından  tasdik edildiğini   iddia etmektedir.
 Risâle-i Nur'u okuyanların günahlarının bağışlanacağını, eserlerinin kabir azabından koruduğunu, Risâle-i Nur Külliyatının  isimlerini Ali (r.a) verdiğini ve Kur'an'ın  otuz üç âyetinde eserlerine işaret edildiğini iddia eder.
 Said Nursi,  kitaplarını bu gibi iddialarla aşırı  yücelterek  şakirtlerini fanatik bir şekilde kendisine bağlamıştır. 
Risâlelerinin Allah'ın ikramına mazhar olduğunu, Risâle-i Nur'u okumanın, aynen  Kur'an'ı okumak gibi insanları usandırmadığını iddia eder.
 Yine "Allah’tan başkasının gaybı  bilemeyeceği" Kur'an tarafından bir çok âyette hükme bağlandığı halde,  Said Nursi, evliyanın  kiyamet gününe kadar olacakları bildiğini iddia eder. 
Said Nursi "Gaybı kimse bilemez" ile ilgili âyetler hakkında çok ilginç bir yorum yaparak der ki:
"Gaybı bilirler amma, bunu söylemelerine izin yoktur şeklinde tahrif eder.
Said Nursi, Muhyiddin-i Arabi, Hâlid-i Bağdadi, imam-ı Rabbani gibi tasavvuf önderlerinin asırlar öncesinden kendisini alkışladıklarını ve eserini övüp onayladıklarını söyler.
Cebrail’in ‘sekine’ namında bir sahifeyi Allah Resulü'ne getirecek iken Ali’nin kucağına düşürdüğünü söyleyebilmektedir. 
 Said Nursi, bu "sekine" hurafesini kitabına alarak Ali'yi Nübüvvet'e ortak eden  gulat-ı Şia'nın tuzağına düşmüştür. 
Said Nursi, Cebrail’in Allah Resulü'ne getirip Ali'nin kucağına düşürdüğü "sekine" sahifesinden nasıl denk gelmişse  ‘Müdriken’ kelimesini bulur.
 ‘Mim’ harfini atar, kelimeyi evirip çevirerek,‘K r d" kelimelerini elde eder.
Sonra elif-lam takısı ilave eder. Oradan, ‘El-Kürdî’ yani, kendisine gaybî bir işaret bulur(!) 
Yani Said Nursi büyük bir akıl ve maharetle tekeden süt çıkarmaya muvaffak olur.
Bir de "celcelûtiye" adlı kasideyle kendisinin ve Risâlelerinin asırlar öncesinden Allah tarafından haber verildiğini ve alkışlandığını iddia eder.
İnternet üzerinden bu "Celcelûtiye" adlı kasideyi okumanızı tavsiye ediyorum. 
Said Nursi, ilk bakışta uydurma bir dua olduğu belli olan  "cevşen’in" Allah Resulü'nden geldiğine iman etmektedir.
Çünkü Said Nursi, bu uydurma ve yalan "cevşen" duasının üzerinde önemle durmuş, çok uzun ve sıkıcı olmasına rağmen milyonlarca şakirt tarafından sürekli olarak okunan bir dua olmuştur.
Said Nursi'ye göre Allah Resulü  Uhud savaşı öncesi, arkadaşlarına  "zırhınızı çıkarın, cevşeni okuyun" diye emretmiştir.
Her yerde yalan biter, Said Nursi’de yalanın ve hurafelerin haddi hesabı yoktur.
Gerçekten de savaş alanında Allah Resulü'nün sahabelere "zırhınızı çıkarın, cevşeni okuyun" diye bir şey söylediğine inanmak tam anlamıyla bir Kur'an'sızlık bataklığı ve büyük bir ahmaklıktır.
Daha önce gelmiş geçmiş Nebi,   Resul ve Müslümanların,  Allah'ın  yardım ve desteğini istemeleri ile ilgili onlarca âyet örneği Kur'an'da dururken, hemde çok kısa hatta  çoğu bir satırı geçmeyen dualar varken, savaş alanında "cevşen" gibi uzun, saçma sapan ve sıkıcı bir duayı Allah Resulü ve arkadaşlarının okuduğuna iman etmek olacak bir şey değildir.
Hurafeciler arasında bu "cevşen"  rivayet ve  hikayeleri öyle şöhret buldu ki :
"‘Kim cevşeni okursa evine hırsız girmez, evi yanmaz, her türlü  hastalıklardan şifa bulur, cennetlik olur" gibi, bir çok inanç ve fikirler yayılmıştır.  Cevşen tamamıyla Şia kaynaklıdır.
Said Nursi'nin üzerinde Şia'nın büyük bir etkisi vardır. 
"Celcelutiye kasidesini, sekine sahifesini, Mehdi'nin zuhurunu, uydurma cevşen duasını ve tesbihatını Şia'nın kaynaklarından almıştır.
Şia'da korkunç bir dua ve münâcaat  külliyatı mevcuttur.
Bu dua ve münâcatla halkı etkileri altına alırlar.
Said Nursi de bu uzun dua, münâcat ve tesbihatlarla kendisine uyanların beyınlerini sulandırmış, zihinlerini  bomboş etmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder