DİN VE HÜKÜM OLARAK KUR'AN'DAN BAŞKA KAYNAK OLMADIĞI İLE İLGİLİ OLARAK DAHA ALLAH NE DESİN?
(3.YAZI)
DİN VE HÜKÜM OLARAK KUR'AN'DAN BAŞKA KAYNAĞA İMAN EDİLMEZ.
"İşte sana gerçek olarak okuduğumuz bunlar Allah'ın ayetleridir. Artık Allah'tan ve onun âyetlerinden sonra hangi söze inanacaklar"
(Casiye, 6)
"Onlar artık bu Kur'an'dan sonra hangi söze inanacaklar"
( Mürselat, 50)
",,, Ben Allah'ın indirdiği kitaba iman ederim,de,,," (Şura, 15)
İNSANLAR SADECE KUR'AN'DAN SORUMLUDURLAR.
"Sen, sana vahyedilene sımsıkı sarıl. Şüphesiz sen (Kur'an sayesinde) dosdoğru bir yol üzerindesin. Doğrusu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüttür. İleride ondan sorumlu tutulacaksınız"
( Zuhruf-43, 44)
ÂYETLERİ KABUL ETMEYENLERDEN ALLAH VE MÜMİNLER NEFRET EDER.
"Kendilerine gelmiş hiçbir delil olmadığı halde Allah'ın âyetleri hakkında mücadele edenler (onları kabul etmede zorlananlar) gerek Allah indinde, gerekse iman edenler yanında bu durumları büyük bir nefretle karşılanır. Allah büyüklük taslayan her zorbanın kalbini işte böyle mühürler"
( Mümin, 35)
ALLAH'IN ELÇİLERİ SADECE İNDİRİLEN VAHYİ TEBLİĞ EDERLER.
"Ey Resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan O'nun elçiliğini (görevini) yapmamış olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Doğrusu Allah kafirler topluluğunu hidayete erdirmez"
( Maide, 67)
"Nuh (as) Daveti kabul etmeyen kavmine şöyle seslendi:
"Size Rabbimin vahyettiklerini duyuruyorum. Size vahiy'le öğüt veriyorum ve ben vahiy sayesinde sizin bilmediklerinizi biliyorum"
(Âraf, 62)
Yani bütün Allah Elçileri aşağı yukarı aynı şeyi söylemişlerdir.
Dâvetinin sonunda Hud (as) kavmine şöyle seslendi:
"Size Rabbimin vahyettiklerini tebliğ ediyorum ve ben sizin için güvenilir bir öğütçüyüm. Sizi vahiy'le uyarmak için içinizden bir adam aracılığıyla Rabbinizden bir zikir (öğüt verici kitap) gelmesine şaşırdınız mı?
(Âraf- 68, 69)
Salih o zaman onlardan yüz çevirdi ve şöyle dedi:
"Ey kavmim! Andolsun ki ben size Rabbimin vahyettiklerini tebliğ ettim ve size vahiy ile nasihat ettim, fakat siz öğüt verenleri sevmiyorsunuz"
(Âraf, 79)
"Resul'e düşen vazife, ancak vahyi duyurmadır" (Maide, 99)
"Biz onlara vâdettiğimiz azabın bir kısmını sana göstersek de veya ondan önce seni vefat ettirsek de sana ancak Allah'ın emirlerini tebliğ etmek düşer. Hesap yalnız bize aittir"
(Ra'd, 40)
"Eğer yüz çevirirseniz şüphesiz ki benimle size gönderileni bildirdim,,,"
(Hud, 57)
KUR'AN'I ALLAH AÇIKLAR, TEFSİR ve TAFSİL EDER:
Aslında Kur'an Allah tarafından açıklanmış ve detaylandırılmış bir kitaptır.
Yani vahyin kendisi hem "bayan" hem de "belâğ"dır.
"BEYAN"
"Bu Kur'an, bütün insanlara bir açıklamadır (beyan), takva sahipleri için de bir hidayet ve bir öğüttür"
(Âli İmran, 138)
"BELÂĞ"
"İşte bu Kur'an, kendisiyle uyarılsınlar, Allah'ın ancak bir tek ilah olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri iyice düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara gönderilmiş bir bildiridir" (Belâğ)
(İbrahim, 52)
Allah Resulü'nün görevi ise kendisine indirilen vahyi insanlara bildirmek onu gizlemeden beyan etmek, muhataplara eksiksiz ulaştırmaktır.
Dolayısıyla Allah Resulü Kur'an'dan bir şey çıkaramaz, ona bir şey ekleyemez, onu olduğu gibi tebliğ etmekle yükümlüdür.
İnsanların sorumlu oldukları tek şey indirilen vahiy'dir.
Nebi (as) söz ve davranışlarıyla Allah tarafından indirilen vahyin yanında din adına başka bir hüküm ortaya koyamaz.
"TEBYİN"
"İşte böylece Allah ayetlerini insanlara açıklar. Umulur ki kendinizi kötülüklerden korursunuz"
(Bakara, 187)
"işte Allah size ayetleri böyle açıklar ki düşünesiniz"
(Bakara, 219)
",,,Ayrıca bu kitabı da sana her şey için bir açıklama, bir hidayet ve rahmet kaynağı ve Müslümanlar için bir müjde olarak indirdik"
(Nahl, 89)
KUR'AN ALLAH TARAFINDAN HER TÜRLÜ ŞEKİLDE VE MİSALLERLE ORTAYA KONMUŞTUR:
"Muhakkak ki biz, bu Kur'an'da insanlara her türlü misali çeşitli şekillerde anlattık. Yine de insanların çoğu inkarcılıktan başkasını kabul etmediler"
(İsra, 89)
"Gerçekten biz bu Kur'an'da insanlar için her türlü misali sayıp dökmüşüzdür. Fakat hakikatı kabullenmede en çok zorlanan insandır"
(Kehf, 54)
"Biz akıllarını başlarına toplamaları için bu Kur'an'da çeşitli ikaz ve ihtarları türlü şekillerde tekrar ettik. Fakat bu, onlara, daha da haktan kaçıp uzaklaşmaktan başka bir şey sağlamadı"
(İsra, 41)
"Andolsun Kur'an'ı, insanların öğüt almaları için, aralarında çeşitli şekillerde anlatmışızdır, ama insanların çoğu mutlaka hakka karşı nankörlük edip diretmiştir"
( Furkan, 50)
"Biz onu böylece Arapça bir Kur'an olarak indirdik ve onda ikazları tekrar tekrar açıkladık. Umulur ki onlar bu sayede korunurlar, yahut o Kur'an kendileri için bir ibret ortaya koyar"
( Tâhâ, 113)
"Andolsun ki biz, öğüt alsınlar diye, bu Kuran'da insanlara her türlü misali verdik"
( Zümer, 27)
"Andolsun ki biz, bu Kur'an'da insanlar için her çeşit misâle yer vermişizdir.
Şayet onlara bir âyet getirirsen inkârcılar kesinlikle şöyle diyeceklerdir: Siz ancak batıl şeyler ortaya atmaktasınız"
( Rum, 58)
KUR'AN ÇOK KOLAY BİR KİTAPTIR.
"Andolsun biz Kur'an'ı öğüt alınsın diye kolaylaştırdık. O'ndan öğüt alan yok mu?
( Kamer- 17, 22, 32, 40)
Yukarıdaki âyetler şu şekilde de anlaşılmaya müsaittir.
"Kur'an öğüt almak isteyenler ve düşünenler için kolaylaştırılmış bir kitaptır"
"Biz Kur'an'ı, öğüt alsınlar diye senin dilinde indirerek kolayca anlaşılmasını sağladık"
(Duhan, 98)
KUR'AN ALLAH TARAFINDAN AÇIKLANMIŞTIR:
(Ey Resul! ) Vahyi çarçabuk almak için dilini kımıldatma. Şüphesiz onu toplamak senin kalbine yerleştirmek ve onu okutmak bize aittir. O halde, biz onu okuduğumuz zaman sen onun okunuşunu takip et. Sonra şüphen olmasın ki, onu açıklamak da bize aittir"
( Kıyame- 16, 17, 18, 19)
( Ey Resul!) Bu sana indirilen, hikmet sahibi ve her şeyden haberdar olan Allah tarafından ayetleri sağlamlaştırılmış, sonra da açıklanmış bir kitaptır. Bu kitap "Allah'tan başkasına kulluk etmemeniz için indirildi"
(Hud, 1-2)
KUR'AN ALLAH TARAFINDAN TEFSİR EDİLMİŞTİR:
"Onların sana getirdikleri hiçbir temsil yoktur ki, onun karşılığında sana doğrusunu ve daha açığını getirmiş olmayalım"
( Furkan, 33)
VAHYİ GİZLEYEN DİN ADAMLARI LANETLENMİŞTİR:
"İndirdiğimiz açık delilleri ve hidayet yolunu- kitapta onu insanlara apaçık göstermemizden sonra- gizleyenler yok mu, işte onlara hem Allah hem de bütün lanet ediciler lanet ederler"
( Bakara, 159)
"Allah'ın indirdiği kitaptan bir şeyi gizleyip onu az bir değer ile değişenler yok mu, İşte onların yiyip de karınlarına doldurdukları, ateşten başka bir şey değildir. Kıyamet günü Allah ne kendileriyle konuşur ve ne de onları temize çıkarır. Onlar için can yakıcı bir azap vardır"
(Bakara, 174)
"Onlar doğru yol karşılığında sapıklığı, mağfirete bedel olarak da azabı satın almış kimselerdir. Onlar ateşe karşı ne kadar dayanıklıdırlar"
(Bakara, 175)
"O azabın sebebi, Allah'ın, kitab'ı hak olarak indirmiş olmasıdır. Buna rağmen manasını bozup kitapta ayrılığa düşenler, elbette derin bir anlaşmazlığın içine düşmüşlerdir"
(Bakara, 176)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder