7 Temmuz 2018 Cumartesi

MÜSLÜMAN OLMAYANLARLA EVLENMEK CAİZ MİDİR?
Gayri müslimlerle evlenme konusu, Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğüne götürüldüğünde Allah'ın izin ve inayetiyle çözülmesi kolay olan konulardandır.
Yeryüzünün bütün bölgelerinde din ve inanç sahiplerinin bir arada yaşamak zorunda olması gayri müslimlerle evlenme konusunun önemini artırmaktadır.
İlk önce konu ile ilgili âyetlere bir göz atalım.
"İman etmedikçe "müşrik" kadınlarla evlenmeyin.
Hoşunuza gitse bile, "müşrik" bir kadından, iman sahibi bir cariye kesinlikle daha hayırlıdır.
İman etmedikçe "müşrik" erkeklerle de evlenmeyin.
Hoşunuza gitse bile, müşrik birisinden iman etmiş bir köle kesinlikle daha hayırlıdır.
Onlar (müşrikler) cehenneme çağırır.
 Allah ise izni (ve tevhid dini) ile cennete çağırır. Allah, düşünüp anlasınlar diye âyetlerini insanlara açıklar"
Yukarıdaki âyette bulunan "Müşrikler cehenneme çağırır" cümlesi önemlidir.
Yani din konusunu bilmeyen birine şirk dinini kabul ettirmede müşrikler bir bilgi ve yeteneğe sahip olmaları gerekir.
(Bakara, 221)
",,,, Mümin kadınlardan İffetli olanlar ile daha önce kendilerine kitap verilenlerden İffetli kadınlar da, mehirlerini vermeniz şartıyla namuslu olmak,
zina etmemek ve gizli dost tutmamak üzere size helaldir.
Kim Allah'ın hükümlerine iman etmezse onun ameli boşa gitmiştir. O ahirette de hüsrana uğrayanlardan olacaktır"
( Maide, 5)
 "Ey iman edenler!
Mümin kadınlar hicret ederek size geldiklerinde, onları imtihan edin, Allah onların imanlarını daha iyi bilir.
 Eğer siz de onların inanmış kadınlar olduklarını öğrenirseniz onları kâfirlere geri göndermeyin. Bunlar onlara helal değildir.
 Onlar da bunlara helal olmazlar. Onların (kocalarının) sarf ettiklerini (mehirlerini) geri verin.
Mehirlerini kendilerine verdiğiniz zaman onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur.
Kafir kadınları nikahınızda tutmayın, sarf ettiğinizi isteyin.
 Onlarda sarf ettiklerini istesinler. Allah'ın hükmü budur. Aranızda sadece o hükmeder. Allah herşeyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir"
 (Mümtehine, 10)
 Âyetlerde gördüğümüz gibi "müşrik" ve "kafir"lerle evlenmenin caiz olmadığı açık olarak ortaya konmaktadır.
Peki Yahudi ve ve Hristiyanlar "müşrik" ve "kafir" değiller mi?
 Aslında Yahudi ve Hristiyanların "kafir" ve "müşrik" olduklarını Kur'an bir çok ayette  söylüyor.
 (Yahudiler) Allah ile beraber bilginlerini  (hahamlarını), (Hristiyanlar) da  rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih'i rabler edindiler. 
Halbuki onlara ancak tekbir İlâha kulluk etmeleri emrolundu.
O'ndan başka ilah yoktur. O bunların ortak koştukları şeylerden uzaktır"
(Tevbe, 31)
 "İbrahim, ne Yahudi, ne de Hristiyan idi,  fakat o, Allah'ı bir olarak tanıyan dosdoğru hanif bir Müslüman idi,  müşriklerden de değildi"
(Âli İmran, 67)
" Ey ehli kitap! Hakikatı görüp bildiğiniz halde niçin Allah'ın ayetlerini inkar(tekfürüne) edersiniz"
( Âli İmran, 70)
 "Andolsun ki, "Meryem oğlu Mesih Allah'tır" diyenler kafir olmuşlardır. Halbuki Mesih  "Ey İsrailoğulları!
 Rabbim ve Rabbiniz olan Allah'a kulluk ediniz. Biliniz ki kim Allah'a şirk koşarsa muhakkak  Allah ona cenneti haram kılar, artık onun yeri ateştir ve  için yardımcılar yoktur" demişti"
(Mâide, 72)
 Dolayısıyla Yahudi ve Hristiyanların "kafir" ve  "müşrik" oldukları ile ilgili Kur'an'da  onlarca ayet vardır.
 Konu ile alakalı âyetlere dikkatlice baktığımızda bu konuda belirleyici olan şeyin  "şirk" ve "küfür" kavramlarının olduğunu görebiliriz.
 Yani hangi dinden olursa olsun, ister Şii,  ister Sünni, ister Alevi, ister Yahudi ve Hristiyan, isterse Budist olsun, bir kişi eğer taklidi bir imana sahipse,
yani atalarının dini üzerinde bilgisiz ve ilgisiz bir imanı bulunuyorsa, ister kadın, ister erkek olsun onunla evlenmenin  hiçbir sakıncası yoktur.
 Çünkü Kur'an'ın kullandığı "müşrik, kafir, mümin, müslüman, münafık"  kavramları, bir bilinç, şuur, irâde, inanç, araştırma ve inceleme gerektiren kavramlardır.
 Özellikle Mumtehine suresi 10.âyette bulunan "Ey iman edenler!
 Mümin kadınlar hicret ederek size  geldiklerinde,  onları imtihan edin, Allah onların imanlarını daha iyi bilir. Eğer sizde onların inanmış kadınlar olduklarını öğrenirseniz onları kâfirlere geri göndermeyin,,,," denilmesi çok önemlidir.
Yani küfrünü ve şirk dinini mudafa edebilecek  kabiliyet ve kapasiteye sahip olan fanatiklerle  evlenilmez.
 Evlenilecek gayri müslim erkek ve kadın şirk ve batıl dinini  bir şuur ve inançla sahipleniyorsa, şirk dinine bir ilim ve araştırma ile sahip bulunuyorsa onunla evlenilmez.
 Fakat anadan babadan, geleneksel olarak yani  atalarından gelen taklidi bir imana sahipse, din hakkında fazla bir bilgiye,
araştırmaya  sahip değilse, hangi dinden olursa olsun İslam dini açısından  onunla evlenmenin hiç bir sakıncası yoktur.
 Aynı şekilde tevhid akidesinden  ve Kur'an ahlakından uzak bulunan aşırı derecede mezhep fanatikleriyle yani 
din ve hüküm olarak Kur'an'ı tek kaynak olarak kabul etmeyen, Kur'an'ın yeterli bir kitap olduğuna inanmayan, Kur'an müslümanlığını sapık olarak gören,
sünnet (hadisler)
 Kur'an'a egemendir diyen, Allah'ın yanında şefaatçi olduğuna iman eden,
veya  bir şeyh'e, bir lidere, bir  cemaate ve bir tarikata aşırı bir şekilde bağlı olanlar da müşrik  olduklarından dolayı onlarla evlenmek câiz değildir.
Hatta en tehlikeli olanlar bunlardır.
 Çünkü cemaat ve tarikatlarda şirk inancı ve batıl din çok daha  dinamik ve canlı olarak yaşanır.
 Bunların atalarından kendilerine intikal eden uydurma dini aşarak  tevhid akidesini ve indirilen vahyi kabul etmeleri imkânsızdır. Elçiler tarihinde bunu başarmış bir millet gelmemiştir.
Sonuç :
  Yaşayış bakımından atalarından gelen, dine  bir kültür ve gelenek olarak bakan,  taklidi imana sahip olan, Şii, Sünni, Yahudi, Hristiyan, Alevi  ve Budistlerin  arasında hiçbir  fark yoktur.
 Hatta Yahudi ve Hristiyan ümmilerin vahiy dinini ve tevhid akidesini kabul etmeleri Şii ve Sünni ümmilerden daha kolay olduğu için din ve iman açısından  onlarla evlenmenin avantajları daha fazladır.
Nur süresi 3.âyeti nasıl anlamak gerekir?
"Zina eden erkek, zina eden veya müşrik olan bir kadından başkası ile evlenmez, zina eden kadınla da ancak zina eden veya müşrik olan erkek evlenir.
Bu, müminlere haram kılınmıştır"
Daha önce söylediğim gibi evlilik konusunda belirleyici olan şey şirk'tir.
Yani onun nüfus cüzdanının din hanesinde  "İslam" kelimesinin yazılı olması veya kendini müslüman olarak görmesi önemli bir şey değildir.
Bir mezhebin, cemaatin veya tarikatın uydurma kurallarını Allah'ın emirleri gibi sorgulanamaz ve karşı gelinemez bir dini ibadet olarak görüyor ve o şekilde iman ediyorsa onunla evlilik hayatı kurmak caiz değildir.
Gelelim nur süresinin 3.âyetine,
Aslında şu veya bu şekilde günaha girerek zina eden bir kadın veya bir  erkekle evlenmenin dinen hiçbir sakıncası yoktur.
Âyette yasaklanan şey "fahişelik" ve "ahlaksızlık"tır.
Yani zina etmeyi bir ahlak ve huy edinmiş, ondan kendini kurtarmaya çalışmayan ve bu meslekten Tevbe etmeyenlerle evlenilmez.
Erkek içinde durum aynıdır.
Nur süresi 3. âyette geçen "zâni" ve "zâniye" lafızları zina etmeyi sürekli olarak yapmayı ifade etmek için kullanılan kelimelerdir. 
Yoksa "ellezine yeznune" "zina edenler, onlar ki zina ettiler" denilirdi.
Peki bu âyette noksan sıfatlardan münezzeh olan yüce Allah neden  fahişeliği şirk'e benzetmiş ve şirk'le beraber anmıştır.
Bunun bir çok sebebi vardır.
Şirk'in ve fahişeliğin pisliğinden kurtulmak kolay değildir.
Birisi inanç yönünden diğeri amel yönünden en kötü yoldur.
Şirk zihni, akli, beyni, gönlü hakketmeyene vermek diğeri, arzuyu, vücudu, emaneti, sevgiyi   yabancıya teslim etmektir.
Bu konuda daha bir çok şey söylemek mümkündür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder