"ŞERİAT" AMA HANGİ ŞERİAT?
Şeriat kelimesi "ş-r-a" kökünden gelmekte olup türevleri ile birlikte Kur'an'da dört yerde geçmektedir.
Sözlükte "su yolu, bir ırmak veya herhangi bir su kaynağından su içmek ve almak için gidilen yol, büyük ve geniş cadde, suyun kaynağı" anlamlarına gelmektedir.
Istılahta yani din dilinde ise, "Allah tarafından indirilen tevhid dini, hak din yolu, aydınlık ve ışık" gibi manalara gelmektedir.
Milletler için itikadi ve ameli hükümler, emir ve yasaklar anlamına gelen "şeriat" bütün ilahi vahiy'lerde elçiler aracılığıyla gönderilen kuralların ortak adıdır.
"Sonra da seni din konusunda bir şeriat sahibi kıldık. Sen ona tâbi ol, bilmeyenlerin heva ve heveslerine uyma"
(Casiye, 18)
Şeriat meselesi İnsanların en çok konuştukları, istismar ettikleri, tartışma konusu yaptıkları ve çeşitli spekülasyonlara sebep olan önemli bir konudur.
Yukarıdaki âyette görüldüğü gibi yüce Allah'ın, elçisi Muhammed ( as) a emirlerinden birisi de kendisine indirilen dinin yani şeriatın üzerinde sabırla durmasını ve ondan ayrı bir yola sapmamasıdır.
O halde şeriat Allah tarafından elçilere indirilen yolun değişik bir adıdır.
"Sana da, daha önceki kitab-ı doğrulamak ve onu korumak üzere hak olarak kitab-ı gönderdik.
Artık aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet, sana gelen gerçeği bırakıp da onların arzularına uyma.( Ey ümmetler!) Her birinize bir şeriat ve bir yol verdik,,,"
Mâide, 48)
Ben müslümanım diyen şuurlu ve aklı başında hiç kimsenin yüce Allah tarafından indirilen emirlere dolayısıyla şeriata karşı gelmesi düşünülemez.
Hakiki mümin ve hanif Müslüman olan Allah'ın eşsiz iradesine ve sonsuz hikmetine karşı gelmez.
Fakat Allah elçilerinden sonra din adamları tarafından her zaman din ve şeriat dejenere olmuş,
indirilen vahiy bozulmuş, hak dine batıl karışmış ve ilahi emirlerin bazıları metin bazıları da mana yönünden tahrif edildikleri de bir gerçektir.
"Din ve hüküm olarak vahiy'den başka hiçbir kaynak yoktur,,," (Yusuf, 40)
Yani son vahye baktığımız zaman "dinin Allah tarafından indirildiğini ve daha Allah Resulü hayatta iken Allah tarafından tamamlandığını,( Enam, 115; Maide 3)
"Allah elçilerinin sadece indirilen vahyi tebliğ ettiklerini, (Maide, 99; Râd, 40; Nahl, 35)
"Elçilerin sadece vahye tabi olduklarını,( En'am 106; Yunus, 15, 109 ; Ahkaf, 9)
"Allah elçilerinin sadece indirilen vahiy'le insanları uyardıklarını, (Enbiya, 45; Kaf, 45; En'am, 51; Araf- 62, 67, 68, 69) bu ayetler gibi yüzlerce âyette görüyoruz.
Yani din ve şeriat dediğimiz zaman aklımıza Allah'ın indirdiği vahiy ve hak dinden başka bir şey gelmemesi gerekir.
Şu halde şeriat dediğimiz zaman, Allah tarafından Resul kimliğiyle Muhammed (as) a indirilen din ve şeriat ise bunda asla bir sorun yoktur.
Bu şeriat baştan sona kadar barış ve ilimdir, olduğu gibi hidayet ve rahmettir, hüküm ve hikmettir,
akıl ve mantıktır, kurtuluş ve mutluluktur, cennet ve Allah'ın rızasıdır.
Fakat "şeriat'"tan maksat Buhari, Müslim, Tirmizi, İbni Mace,
Ebu Davud ve Nesai'nin uydurma ve yalan rivayetleri ile oluşturulan şeriat ise orada biraz durun, bu şeriata bizim vicdanımız tamamen kapalıdır.
Yani "şeriat'"tan maksat, Ahmed bin Hanbel'in, Malik Bin Enes'in, Muhammet bin İdris'in, Numan bin Sabit'in,
Ebu Yusuf'un, imamı Muhammed'in, İmam Nevevi'nin iftira "şeriat"ı ise milleti aldatmaktan ve yalan söylemekten vazgeçin bu şeriat'a karşı irfanımız yol vermiyor.
Sizin "şeriat" dediğiniz şey Allah'ın indirdiği vahye karşı uydurulmuş,
Emevi Abbasi iftiralarıyla oluşturulmuş, paralel ve katliamcı "şeriat"'a aklımız ve şuurumuz kesinlikle el vermiyor.
Biz, Allah'ın indirmiş olduğu şeriat'tan başka bir "şeriat"ı kabul etmiyoruz.
Kur'an ehli muvahhidler olarak mezheplerin karanlık "şeriat"ını reddediyoruz.
"Dinden döneni öldüren, zina edenleri recmeden, namaz kılmayanları tekfir edip ölüme mahkum eden,
kertenkeleleri öldürmeyi sevap sayan, kara köpekler için ölüm fermanı çıkaran, insanların saçına ve sakalına karışan,
kargaları bile fasık olarak gören, ressamları cehennemin en alt tabakasına gönderen, sanat ve estetik düşmanı "şeriat'ı" şiddetle reddediyoruz.
Biz, Kur'an ehli muvahhidler, Tevhid ve güzel ahlakı, merhamet ve adaleti, akıl ve mantığı, tefekkür ve hürriyeti olmayan "şeriat"ın düşmanıyız.
Siz hangi şeriattan söz ediyorsunuz?
Allah'ın dostu, muvahhidlerin atası İbrahim'in hanif ve saf şeriat'ından mı?
Yoksa şirk ve zulüm olan Nemrud'un şeriat'ından mı?
Tağutların ve iblislerin uydurma şeriat'ı mı? Allah elçilerinin uymak zorunda oldukları ilâhi şeriat'mı?
F Gülen, Ebu Hanzala, Haydar Baş, Ramazan Ayvalı, Tuğrul İnançer, Vehbi Güler, Osman Ünlü, İskender Evrenosoğlu,
Ömer Döngeloğlu, Mustafa Karataş, Fatih Çıtlak, Cemal Nur Sargut, Necmettin Nursaçan, Alparslan Kuytul,
Ubeydullah Aslan, Yusuf Kavaklı, İhsan Şenocak, Ebubekir sifil, Nurettin Yıldız, Diyanet İşleri Başkanlığı,
Nihat Hatipoğlu, Cubbeli Ahmet, Adıyaman şeyhinin zorba "şeriat"ı ile hayat sürmektense, biz Kur'an ehli muvahhidlere cennetin yolu daha sevimli geliyor.
İŞTE SİZE EVRENSEL ŞERİAT İLKELERİ
"Dini ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin diye Nuh'a tavsiye ettiğini
(Ey Resul! ) sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya tavsiye ettiğimizi Allah size de din kıldı.
Fakat kendilerini çağırdığın bu (tevhid-islam)dini müşriklere ağır gelir. Allah dilediğini kendisine Resul seçer ve kendisine yöneleni de doğru yola iletir"
( Şura, 13)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder