"SİZE VE KULLUK ETTİKLERİNİZE YUH OLSUN, AKLINIZI KULLANMAZ MISINIZ?
(Enbiya, 67)
Rahmân ve Rahim olan Allah Kur'an'ı Mübin'de şöyle buyuruyor.
"İndirdiğimiz açık delilleri ve hidayet yolunu- kitapta onu insanlara apaçık olarak göstermemizden sonra- gizleyenler yok mu, işte onlara hem Allah hem de bütün lanet ediciler lanet ederler"
(Bakara, 159)
"Allah'ın indirdiği kitaptan bir şeyi gizleyip onu az bir değer ile değişenler yok mu, işte onların yiyip de karınlarına doldurdukları, ateşten başka bir şey değildir.
Kıyamet günü Allah ne kendileriyle konuşur ve ne de onları temize çıkarır.
Orada onlar için can yakıcı bir azap vardır. Onlar hidayete bedel olarak sapıklığı, mağfirete bedel olarak da azabı satın almış kimselerdir. Onlar ateşe karşı ne kadar dayanıklıdırlar"
(Bakara, 174, 175)
"Allah kendilerine kitap verilenlerden, "Onu mutlaka insanlara açıklayacaksınız, onu gizlemiyeceksiniz" diyerek söz almıştı.
Onlar ise bu emri kulak ardı ettiler, onu az bir dünyalığa değiştiler. Yaptıkları alışveriş ne kadar kötü olmuştur"
(Âli İmran, 187)
Fetö'nün 17/25 Aralık emniyet darbesi, 7 Şubat MİT krizi, 15 Temmuz 2016 hain askeri darbesi ve en son Adnan Oktar'a yapılan operasyon ile birlikte TV kanallarında her gün sürekli olarak tarikat ve cemaatlerin yapılanması konuşuluyor.
Bir çok İlahiyatçı, akademisyen, araştırmacı yazar bu meseleleri konuşuyor.
Bir çok yorum yapılıyor, tarikat ve cemaatlerle ilgili her şey konuşuluyor, dış istihbarat örgütleriyle olan bağlantılarından, mali ve ekonomik olarak onları denetim altına alma gerekliliği gibi yüzlerce madde konuşuluyor ve tartışılıyor.
Konunun uzmanları fikir ileri sürüyor, kafa yoruyorlar.
Hatta daha önceki Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez Habertürk TV'de bu konu ile ilgili sorulan sorulara üç saatten fazla cevap veriyor.
Onlarca kanalda tarikat ve cemaatlerin insanların dini duygularını nasıl istismar ettikleri, dini nasıl kullandıkları, Allah ile nasıl aldattıkları ile ilgili aylardan beri her şey konuşuluyor.
Sadece bir tek şeyden söz edilmiyor, tek bir şey dile getirilmiyor.
O da Allah'ın indirdiği hidayet ve rahmet kaynağı olan Kur'an.
Ben bazen bu programlara denk geldiğimde hayretler içinde kalıyorum.
Bir millet kutsal kitabından ve hidayet kaynağından nasıl bu kadar uzak bir mesafeye savrulabilir?
Bir millet nasıl bu kadar kitapsız olur?
Bir ümmet nasıl bu kadar kitabına karşı kör ve sağır olur?
Bir nesil nasıl bu kadar kitabına karşı ihanet edebilir?
Bir toplum nasıl kitabını bu kadar açık olarak inkar eder?
Tarikat ve cemaatlerin kirliliğine, pisliklerine, akılsızlıklarına, ahlaksızlıklarına ve istismarlarına engel olacak tek bir gerçekten neden hiç kimse söz etmiyor.
Böyle Allah'sızlık, böyle kitap'sızlık, böyle imansızlık, böyle vicdansızlık olacak bir şey midir?
Cahil ahmaklar her şeyi konuşuyorlar, akıllarına tek bir Kur'an gelmiyor.
İnsan bu mürekkep yalamış ahmakları dinlediği zaman Kur'an adında bir kitabın inmediğini, böyle bir kitabın olmadığını zanneder.
Bu ahlaksızlıkların yanında Kur'an'ın hiçbir öneminin olmadığı ortaya çıkıyor.
Yani insanları Allah ile aldatan Fetö tipi yapılanmalara karşı Kur'an'ın söyleyecek bir sözü, yapacak hiçbir şeyi yok mu?
Ey ahmak sürüleri!
Her türlü şirk, tefrika, bölünme, ahlaksızlık, adaletsizlik, akılsızlık ve tefekkürsüzlüğün tek ilacı ve kurtuluş reçetesinin Kur'an olduğunu hiç duymadınız mı?
İnsanları ahmaklıktan, akılsızlıktan, din istismarından kurtaracak tek şeyin Kur'an olduğunu bilmeyenler ve inanmayanlar kahrolsun!
Ahmaklığın, merhametsizliğin, medeniyetsizliğin, ahlaksızlığın ve din istismarının Kur'an'sızlıktan kaynaklandığını idrak edemeyenlere yuh olsun!
Ey Kur'an'ın hidayet ve rahmetini görmeyen ahmaklar!
Sizin vicdanınıza, irfanınıza, ilminize, ahlakınıza, batıl imanınıza, kanınıza, ruhunuza, hayatınıza yuh olsun!
",,,,De ki: Eğer inanıyorsanız, imanınız size ne kötü şeyler emrediyor!"
(Bakara, 93)
"Şüphesiz Allah katında canlıların en kötüsü, düşünmeyen sağırlar ve dilsizlerdir"
(Enfal, 22)
Bu kadar Kur'an kursu, imam hatip okulları, bu kadar câmi,
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bu kadar personeli, bu kadar ilâhiyat Fakültesi,
ilahiyat Prof'u, öğretim üyeleri ve sadece Kur'an'ın anlaşılmayan metni için yapılan bunca savurganlık,
sadece ölülere okunmak, sadece uydurma kutsal gecelerde milleti aldatmak ve Allah'ın hidayet yolundan uzaklaştırmak için yapılan bunca merasim,
Kuran'ı güzel okuma yarışmaları, bunca masraf ve israf, haram olsun, zıkkım, zehir ve cehennem ateşi olsun.
Efendilerinizin türbeleri, düğün merasimleriniz, eğlence törenleriniz olduğu zaman Kur'an aklımıza geliyor.
Peki dünya, şirk, hurafe, yalan, istismar, hayat, hidayet, kurtuluş dendiği zaman neden sessiz şeytan kesiliyorsunuz?
"Size azap gelip çatmadan önce Rabbinize dönün, O'na teslim olun, sonra size yardım edilmez.
Siz farkında olmadan, ansızın başınıza azap gelmezden önce Rabbinizden size indirilenin en güzeline (Kur'an'a) tabi olun"
(Zümer- 54, 55)
"Hep birlikte Allah'ın ipine (Kur'an'a) sığının, fırka fırka olmayın. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın.
Hani siz birbirinize düşman kişiler idiniz de O, gönüllerimizi birleştirilmişti ve onun (tevhid-islam) nimeti sayesinde kardeş kimseler olmuştunuz.
Yine siz bir ateş çukurunun tam kenarındayken oradan da sizi O (Allah- Kur'an) kurtarmıştı. işte Allah size ayetlerini böyle açıklar ki doğru yolu bulasınız"
(Âli İmran, 103)
"Ey iman edenler!
Hayat verecek şeylere sizi davet ettiği zaman, Allah ve Resulü'ne tâbi olun.
Ve bilin ki, Allah kişi ile onun kalbi arasına girer ve siz mutlaka onun huzurunda toplanacaksınız"
(Enfal, 24)
"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder