27 Temmuz 2018 Cuma

DİN VE HÜKÜM OLARAK KUR'AN'DAN BAŞKA KAYNAK OLMADIĞI İLE İLGİLİ OLARAK DAHA ALLAH NE DESİN?
(2.YAZI)
 Gerçekten de  din ve hüküm olarak Kur'an'dan başka kaynak olmadığı, insanların sadece indirilen vahiy'den yani Kur'an'dan sorumlu oldukları,
din adına Kur'an'dan başka hiçbir söze mutlak olarak iman edilmeyeceği,
sadece Allah tarafından gelenin  hak olduğu,  din olarak Kur'an'ın yeterli olduğu ve daha Allah Resulü hayatta iken dinin  Allah tarafından tamamlandığı, 
fırka ve mezheplerin  kabul edilmeyeceği, Allah katında tek geçerli dinin  bütün elçilere indirilen tevhid dini İslam olduğu,
 Allah elçilerinin  sadece kendilerine indirilen vahyi tebliğ ettikleri ve sadece vahye  uydukları, onların vahyi tebliğ etme ve  duyurmadan başka görevlerinin olmadığı,
Kur'an'dan başka bir kaynakta hidayet'in aranmayacağı, Kur'an'ın Allah tarafından "tebyin" (açıklandığı)
"tasrif" (çeşitli şekillerde  sindire sindire anlatıldığı) "tafsil" (detaylandırıldığı) "tefsir" (kendi içinde çözüldüğü) bütün 
Allah elçilerinin sadece vahiy'le insanları uyardıkları ile alakalı yüzlerce ayet mevcuttur.
 Din ve hüküm  olarak Kur'an'dan başka kaynakların şirk olduğu, 
Resul'e itaatin Allah'a itaat olduğu, Resul ile  Kur'an'ın arasında bir ayrımın yapılmayacağı,  "Beşer Resul" vefat edinceye kadar onun canlı Kur'an olduğu, 
onun vefatından sonra onu sadece Kur'an'ın temsil edeceği, dolayısıyla başta "itaat" kavramı olmak üzere "ittiba,
 küfür, hak, nur, kerim, mübin, helal ve haram kılma, istihza,(alay) örneklik, tekzip (yalanlama) tasdik, İnzar (uyarma)
 tebliğ, kitabı okuma, elçi olmadan azap etmeme  gibi birçok kavramın  Allah,  vahiy ve Resul bağlamında
 kullanıldığı ile alakalı yüzlerce âyeti görmek mümkündür.
Dolayısıyla Resul ile Kur'an'ın arasında bir farkın olmadığı, aslında ikisinin aynı şey olduğu,
 Yani kısacası yüce Allah,  Kur'an'dan başka hiçbir kitaba iman edilmemesi,  itaat edilmemesi ve ittiba  edilmemesi ile ilgili söylemediği hiçbir şey bırakmamıştır.
 Hatta aynı şeyleri çeşitli şekillerde  tekrar tekrar vurgulayarak  önemle Kur'an'a sahip  çıkılmasını emretmiştir.
MESELA,
 ALLAH HÜKMÜNDE HİÇ  KİMSEYİ ORTAK KILMAZ.
 "İşte O Allah'tır.  O'NDAN başka ilah yoktur.  Dünyada da ahirette de hamd ona mahsustur. Hüküm sadece onundur ve ancak O'na döndürüleceksiniz"
 ( Kasas, 70)
",,,,Allah kendi hükümranlığına kimseyi ortak yapmaz"
(Kehf, 26)
 DİN ve HÜKÜM OLARAK VAHİY'DEN BAŞKA KAYNAKLAR ŞİRK'TİR.
"Ey Resul! Allah'ın âyetleri sana indirildikten sonra, artık sakın onlar seni bu âyetlerden  alıkoymasınlar. Sadece Rabbine davet et. Asla müşriklerden olma"
( Kasas, 87)
 KUR'AN'DA ÇELİŞKİ YOKTUR.
"Hâlâ Kur'an üzerinde gereği gibi düşünmeyecekler mi? Eğer o,  Allah'tan başkası tarafından gelmiş olsaydı onda bir çok tutarsızlık bulurlardı"
( Nisa,  82)
 KUR'AN'IN ÜZERİNDE DERİN DERİN TEFEKKÜR EDİLMELİDİR.
 "Ey Rasul! Sana bu mübarek kitab-ı, âyetlerini düşünsünler ve aklını kullananlar öğüt alsınlar diye indirdik"
 (Sad, 29)
 "Onlar Kur'an'ı düşünmüyorlar mı?  Yoksa kalpleri kilitli mi?
( Muhammed, 24)
 KUR'AN BÜYÜK BİR  OLAYDIR, FAKAT TERKEDİLMİŞ BİR KİTAPTIR.
"De ki: Bu Kur'an büyük bir haberdir. Ama siz ondan yüz çeviriyorsunuz"
(Sâd,  67, 68)
"Resul der ki: Ey Rabbim! Kavmim bu Kur'an'ı büsbütün terkettiler"
( Furkan, 30)
 DİN ADAMLARI HER ZAMAN VAHYE  İHANET ETMİŞLERDİR.
"Allah kendilerine kitap verilenlerden, "Onu  mutlaka insanlara açıklayacaksınız,  onu gizlemiyeceksiniz"
 diyerek söz almıştı.
Onlar ise bu emri  kulak ardı edip arkalarına attılar, onu az bir dünyalığa değiştiler. Yaptıkları alışveriş ne kadar kötü olmuştur"
( Âli İmran, 187)
" Ey iman edenler! Biliniz ki,  hahamlardan ve rahiplerden birçoğu  insanların mallarını haksız yollarında yerler ve insanları Allah'ın yolundan engellerler,,,"
( Tevbe, 34)
 "İnkâr edenler müstesna, hiç kimse Allah'ın ayetleri hakkında tartışmaz (onları kabul etmede zorlanmaz)
( Mümin, 4)
"Âyetlerimizi ancak kafirler bile bile inkâr eder"
(Ankebut, 47)
"Âyetlerimizi ancak zalimler bile bile inkar eder" (Ankebut, 49)
Âyetlerde geçen "Küfür" (inkâr) Hakkın ortaya çıkmasına engel olmak, hakkın üzerine hurafe ve yalanlardan perde çekmek ve onları  görmezden gelmek anlamına geliyor.
 ALLAH'IN ELÇİLERİ SADECE VAHYE  UYMUŞLARDIR.
"Rabbinden sana vahyedilene uy. O'ndan başka ilah yoktur. Müşriklerden yüz çevir"
(En'am, 106)
"Ben, bana vahyedilendan başkasına uymam. Çünkü Rabbime İsyan edersem elbette büyük günün azabından korkarım"
( Yunus, 15)
",,,Ben sadece bana vahyedilene tabii olurum. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım"
( Ahkaf, 9)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder