DİKKAT!
İNSAN KAYNAĞIMIZ İSRAF EDİLİYOR.
Kur'an'a baktığımızda Allah'ın en çok değer verdiği ilkelerden birisinin insan hakları ve özgür düşünce olduğunu açık olarak görmekteyiz.
Yüce Allah insanın İradesine ve söz söyleme hakkına çok büyük değer vermiştir.
Zaten Allah'ın insan fıtratına yerleştirdiği değerlerin en önemlisi aklını kullanması, tefekkür etmesi ve özgürce sorgulama yapmasıdır.
Rahmân ve Rahim olan Allah kendi tevhid dinine karşı bile insan iradesini özgür bırakmış, sadece elçileri vasıtasıyla doğru yolu insanlara göstermiştir.
(Ey Resul!) Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin hepsi elbette iman ederlerdi. O halde sen, inanmaları için insanları zorlayacak mısın?
(Yunus, 99)
Yani iradelerine ipotek koyarak zorla inanmalarını sağlardı.
Bu dinin sahibi olan Allah böyle bir şey yapmadığı için, ey Resul! senin böyle bir şey yapmaya hiç hakkın yoktur.
"O halde (Ey Resul!) öğüt ver. Çünkü sen ancak öğüt vericisin. Onların üzerinde bir zorlayıcı zorba değilsin"
(Ğâşiye- 21, 22)
Allah elçilerinin devlet kurma, ülkenin kurumlarını zorla ele geçirme, güç devşirme, güçlü olma diye bir davalarının olmadığı ile alakalı yüzlerce âyet vardır.
Allah elçilerinin tek bir görevleri vardır.
O da indirilen vahiy'le tevhid akidesini sevdirmek, toplumda güzel ahlakı yaygınlaştırmak, sosyal hayatı bir dengeye oturtmak, vahiy sayesinde emniyet ve adaleti sağlamaktır.
"Resul'e düşen vazife, ancak duyurmadır,,,"
(Mâide, 99)
",,,,Resullerin üzerine açık seçik tebliğden başka bir şey düşer mi?"
(Nahl, 35)
Son zamanlarda çocuk istismarı üzerine yoğun bir şekilde fikirler ileri sürülmekte, bu cinsel istismarın topluma vermiş olduğu büyük zararlarının üzerinde herkes bir şey söylemektedir.
Tâbi ki çocukların istismarı meselesi, bu istismarı yapanların cezalandırılmaları, adaletin âcilen yerini bulması çok önemlidir.
Benim esas üzerinde duracağım konu çocuk istismarının başka bir boyutudur.
Çocukların zihin, akıl, fikir ve duygularının yani irade ve inançlarının istismar edilmesidir. Aslında çocuklarını zihin, akıl, irade ve inançlarının istismar edilmesi vücutlarının istismar edilmesinden daha önemsiz bir tehlike değildir.
Benim fetö'ye karşı nefret ve büyük bir öfke ile bakmama sebeb olan en önemli şey, çocuklarımızı istismar ederek bir mankurt haline getirmesidir.
Ben fetö'ye en çok bundan dolayı lânet ediyor ve beddua çekiyorum.
Dolayısıyla fetö'nün toplumda en büyük tahribatı ve yıkımı çocukların zihin ve inanç istismarı olmuştur.
Binlerce gencin dinini, imanını, heyecanını ve geleceğinı çalmış ve onları karanlık bir zihniyete mahkum etmiştir.
Arkadaşlar! Çocuklarımızın akıl ve zihin dünyalarını, özgür iradelerini ellerinden alan cemaat ve tarikatlardan uzak tutmak zorundayız.
Çünkü akıl ve mantığın, bilim ve teknolojinin tarikat ve cemaatlerde bir cazibesi bulunmamaktadır.
Tarikat ve cemaatler İlim- irfan düşmanı, şeytanların en karanlık yuvalarıdır.
Cemaat ve tarikatlar evrensel ahlak ve terbiye sisteminin düşmanıdırlar.
Hak ve hakikat, adalet ve merhamet, eşitlik ve liyakat bu Kur'an düşmanlarını çok rahatsız eder.
Bu insanlık ve akıl düşmanları nesillerin beyinlerini cehaletin karanlığı ile geri dönülmez bir şekilde çürütüyor.
Bu özgür düşünce düşmanları akla ve ilme ihtiyaç duymaz.
Bunlarda hak ve hukuka riayet olmadığı için sadece yandaşlarını ve taraftarlarını koruma altına alırlar.
Kendi yandaşlarını korumak için gayri meşru olan bir şey onların yanında meşru oluyor.
Bence gençlerimizin akıl ve zihinsel istismarları ümmetin en önemli meselesidir.
Çocukların tarikat ve cemaatlere kaptırılması küçümsenecek bir problem değildir.
Özgür irade ve fikir hürriyetinin olmadığı toplumlarda icad, güzel sanatlar, ilim, gelişme, barış, huzur, emniyet, hoşgörü, sevgi ve refah olmaz.
Dolayısıyla fikir hürriyetine sahip olmayanların İstidat ve kabiliyetleri körelir, üstün bir hizmet ortaya koyamazlar.
Cemaat ve tarikatlara bulaşan genç nesiller beynelmilel bir başarıya imza atamazlar. Halbuki Cemaat ve tarikatlara kaptırılan bu gençlerden kim bilir belki uluslararası çapta büyük beyinler ve önemi bilim adamları yetecekti.
Tarikat ve cemaatlerde doğru dürüst ve güzel ahlak sahibi insanların yetişmesi mümkün değildir.
Çünkü tarikat ve cemaatlerde özgürlük ve fikir hürriyeti bulunmaz.
Tarikat ve cemaatler, Kur'an düşmanı gençliğin yetiştiği en önemli merkezlerdir.
Tevhid düşmanı ve vahiy cahili olarak yetişen gençlerin güzel bir ahlak ortaya koymaları mümkün değildir.
Ne olursa olsun çocukların Kur'an ve tevhid düşmanı tarikat ve cemaatlere teslim edilmeleri bütün kötü yollardan daha kötü bir yoldur.
Çocukların tarikat ve cemaatlerin kontrolünde Kur'an ve ilim düşman olarak yetiştirilmeleri bütün kötü alışkanlıklardan daha kötü bir alışkanlıktır.
Çünkü yüce Allah âhirette şirk dışında bütün kötülükleri bağışlayacağını bildiriyor.
Şirk ve sapkın yolda olanlar gittikleri yolun çirkinliğinin farkında olmazlar.
Bundan dolayı şirk dışında bütün günahlardan kurtulma şansı vardır.
İnsanlar sadece fikir ve inançlarının yanlış olduğunu kabul etmezler.
Tarikatlar ümmetin bağlam ve bütünlüğünün düşmanıdırlar.
Cemaat ve tarikatlarda statüko ve tabular hakimdir.
Tarikat ve cemaatler gerici ve yobaz bir anlayışa sahiptirler.
Cemaat ve tarikatlara mensup olanlar yirmi birinci asırda yedinci ve sekizinci asrın karanlık hayatını yaşarlar.
Cemaat ve tarikatlarda hakim olan uydurma ve batıl dindir.
Dünyada uydurma dinlen daha tehlikeli ve ölümcül bir silah icat edilmemiştir.
Çünkü asırlar boyu nesilleri olumsuz olarak etkileyecektir.
Dolayısıyla çocuklarımızın akıl, zihin ve inançlarının istismar edilmesi sizi rahatsız etmiyorsa diğer istismarlara söz söyleme hakkını kaybedersiniz.
Çünkü bunlar birbirine bağlı olarak gerçekleşen şeylerdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder