23 Temmuz 2018 Pazartesi

EY KUR'AN'SIZ CAHİLLER!
Kur'an'ın biz muvahhidlere vermiş olduğu ders sayesinde, "din ve hüküm olarak Kur'an'dan başka kaynak yoktur, (Casiye, 6; En'am, 114; Kehf, 26)
 "Allah Resulü sadece Kur'an'ı tebliğ etmiş, (Mâide, 99; Râd, 40)  "İnsanlara  sadece onu okumuş,
(Bakara, 151; Âli İmran, 164)  ve yalnız onunla insanları uyarmış
( Kaf, 45, Enbiya, 45; En'am, 51)
ve ona tabi olmuştur" (En'am, 106; Yunus, 109, Ahkaf, 9)
  dediğimiz zaman, Kur'an'sız cahiller aynen Kur'an câhili ataları gibi
"sadece Kur'an'a göre hareket edecek olursak nasıl namaz kılacağız?
Hacı Nasıl yapacağız?
Zekatı nasıl vereceğiz?
 demektedirler.
 Halbuki daha Resul (as)  hayatta iken  Kur'an'ın indirilmesiyle din Allah tarafından   tamamlanmıştır.
(",,,,Bugün size dininizi mükemmelleştirdim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam'a razı oldum,,,,"
(Mâide, 3)
En önemlisi dinden maksadın tevhid olduğunu ve ibadetlerin dâhi Allah tarafından elçilere öğretildiğinden bu Kur'an düşmanı cahiller nereden haber alacaklar?
"Ey Rabbimiz!
Bizi sana boyun eğenlerden kıl, neslimizden de sana itaat eden bir ümmet çıkar, bize ibâdet üsüllerimizi göster, tevbemizi kabul et, zira, tevbeleri çokça kabul eden, çok merhametli olan ancak sensin"
(Bakara, 128)
Yukarıdaki âyette  İbrahim ile İsmail (as) ın dualarında ibadetlerin nasıl yapılacağının ancak Allah tarafından indirilen vahiy ile olacağını açık olarak görüyoruz.
   Şu âyet de bu gerçeğe en büyük delildir.
"Allah'ın sana gösterdiği şekilde insanlar arasında hükmedesin diye sana kitabı hak olarak indirdik,  (Ey Nebi! vahiy'den yüz çeviren) hainlerden taraf olma"
(Nisa, 105)
 Yani Kuran âyetlerinin iniş sebebi Allah Resulü'nün döneminde yaşayan insanların sorunlarına ve sorularına cevap vermek ve ilk etapta onları  şirk belasından uzaklaştırmak içindi. 
Kur'an'ın indiği Mekke ve Medine toplumu sade bir hayat yaşayan, asgari bir ilim ve  anlayışa   sahip bir toplum idiler.
Yani Kur'an'ın dili gayet basit, net, sâde, açık ve  anlaşılır bir yapıya sahiptir.
Allah'ın kitabını  anlamak için yüksek bir ilim ve derin bir  felsefe bilgisine sahip olmak gerekmiyor.
 Kur'an'ın bilgisine ve hikmetine ulaşmak için ön yargıdan uzak olarak aklı kullanmak ve tefekkür etmek yeterlidir.
 İlk etapta Kur'an'ın hedef aldığı kitle Mekke ve Medine toplumunun sade ve basit hayatını yaşayanlardır.
Tarih boyunca zaten insanların ahlak ve  karakterleri  birbirine benzemektedir.
"İşte o ülkeler... Onların haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz.
 Andolsun ki,  elçileri onlara apaçık deliller getirmişlerdi. Fakat önceden  yalanladıkları gerçeklere iman edecek değillerdi. İşte kafirlerin kalplerini Allah böyle mühürler"
( Âraf, 101)
Dolayısıyla Kur'an'ı Mübin  Allah Resulü'nün döneminde yaşayan insanlara yeterli gelmiş ise yani Allah Resulü döneminde yaşayan insanlar için vahiy tamamlanmışsa artık kıyamete kadar gelecek tüm  insanlar için yeterlidir anlamına geliyor.
 Bunun aksi olsaydı Allah Resulü'nden sonra yeniden  Elçiler aracılığıyla vahiy'ler  gelmesi gerekirdi.
 İşte Şia ve Ehli Sünnet dininin muhaddis ve müctehidleri  kendilerini Allah'ın yerine koyarak hayali bir elçi vasıtasıyla  iftira bir din   meydana getirdiler.
 İster inanın ister inanmayın, Şia ve Ehli Sünnet  âlimleri sanal,  uydurma, kendi inançlarına göre  hayali bir "Resul" ve iftira vahiy'lerle  Kur'an'a  büyük bir ihanet yaptılar.
İşte meydana getirdikleri bu şirk dinin adı Şiilik ve sünnilik olarak batıl dinler tarihine girmiş oldu.
 Şiilik ve sünnilik Kur'an'ın İslam'ına  taban tabana zıt hatta tevhid sisteminin en büyük  düşmanı olan iki dindir.
 Ey Kur'ansız cahiller!
 Allah Resulü daha hayatta iken İnen  Kur'an'ın kıyamet gününe kadar yeterli olmadığını iddia etmek tam bir küfürdür.
"Ey Resül! De ki: Şahitlik bakımından en büyük kimdir?
De ki: (Allah'tan başka ilah olmadığına dair) benimle sizin aranızda Allah şahittir.
BU  KUR'AN BANA, KENDİSİYLE SİZİ ve ULAŞTIĞI HERKESİ UYARMAM İÇİN VAHYOLUNMUŞTUR,,,,,"
(En'am, 19)
"Ona Rabbinden mucizeler indirilmeli değil miydi? " derler. De ki: Mucizeler ancak Allah'ın katındadır.
Ben ise sadece apaçık bir uyarıcıyım. Kendilerine okunmakta olan kitab-ı sana indirmemiz onlara yetmemiş mi?
Elbette iman eden bir kavim için onda rahmet ve ibret vardır"
(Ankebut, 50, 51)
 Dolayısıyla indirilen vayhin yeterli olmadığını, Nebi (as) söz ve davranışlarıyla bu dinin tamamlandığını iddia etmek, Allah ve Resulü'ne karşı yapılacak en çirkin bir iftiradır.
  Kur'an'ın birçok konunun üzerinde tekrar tekrar durması onun her şey için yeterli bir kitap olduğunu göstermek içindir.
(Kehf, 54; İsra, 89; Rum, 58)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder