ŞİA'NIN İTİKADİ DURUMU ( 7. YAZI )
Yine Şii müellifler arasında en meşhur ve otoritesi tartışılmayan devri'nin en parlak kelamcılardan sayılan Şeyh mufid (413 -1022)in bir çok eserinden istifade edilmiştir.
Oldukça muahhar olmakla birlikte çalışma sahamızla alakalı Şia'nın görüşlerini yansıtan en ciddi rivayetleri intikal ettiren önemli eserlerden biri de Meclisi( H, 1110 -M, 1698 ) nin Biharul -Envar adlı eseridir.
Şia itikadına göre her Nebi'nin, yüce Allah'ın emriyle kendisine vasiyette bulunduğu bir vâsisi vardır.
İmamiyye kaynakları, Resulullahın vasiyeti ihmal etmesinin mümkün olmadığı,onun Ali b. Ebi Talib'e şöyle vasiyet ettiği görüşünde tam ittifak halindedirler.
"Ey Ali! Sen hayatta benimle birlikte olduğun gibi ölümünden sonra da benimle birlikte olacaksın.
Sen benim kardeşim, vâsim, yakın arkadaşım (Safiy)ve vezirimsin "(Süleym b. Kays -136, Nebile -140 )
Hatta bu vasiyetin gökten mühürlü olarak Allah Resulü'ne indirildiği ve vasiyetten başka hiçbir şeyin mühürlü olarak indirilmediğine dair bazı rivayetler nakledilmektedir. (İbni Ebi Zeyneb -35 )
Bunun yanı sıra Resülüllahın muhtelif zamanlarda mezkür ifadelerle Hz Ali'ye hitap ettiği ve onlarca kez kesin ifadelerle onu kendi halifesi olarak tayin ettiği
Şia kaynaklarında sıkça zikredilmekte ve itikadi bir mesele haline getirilmiş bulunmaktadır. (El -Hasan b. Ferruh saffar, Besairud-Derecatul Kübra, Kum -1374, 186 -187, Abdullah bin Abdileh Sadâbâdi el -Mukni fil imame (thk şakir sebba ) kum 1414, 72, Muhammedi er -Rey şehri, mizanul hikme 1,10 Kum 1982, 1-204, 205 )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder