HZ ADEM(ALEYHİSSELAM) VE EŞİ HANGİ CENNETTEN ÇIKARILMIŞLARDIR ( 2. YAZI)
Hz Adem( Aleyhisselam)'ın içinden çıkarılmış olduğu yer" cennet" yani "bahçe" anlamında olup asla iman edenlerin kıyamette girecekleri Kur'an'ın yüzlerce ayette anlattığı Cennet değildir.
Kuran'ı Mübin birkaç yerde "Cennet" kelimesini "bahçe" anlamında kullanmıştır.
" Biz vaktiyle cennet (bahçe) sahiplerine bela verdiğimiz gibi,,,,,,( Kalem, 17)
" Onlara, şu iki adamı misal olarak anlat, bunlardan birine iki üzüm bağı (cenneteyn) vermiş, her ikisinin de etrafını hurmalarla donatmış aralarında da ekinler bitirmiştik"( Kehf 32 )
Mekke müşrikleri şöyle demişti "Kendisine bir hazine verilmeli veya içinden yiyip (meşakkatsizce geçimini sağlayacağı) bir bahçesi (Cennet) olmalıydı" (Furkan 8)
Hz Adem (Aleyhisselam)'ın iman edenlerin ahiret hayatında girecekleri cennete girmesi ve oradan çıkarılmasının mümkün olmadığını ayet--i kerimelerin ışığı altında aydınlatalım.
1) Eğer Hz Adem hakikî cennete girseydi, oradan çıkarılmaması gerekirdi.
Çünkü Cennet ebedilik yurdudur "Onlar orada hiçbir yorgunluk çekmeyecek ve onlar oradan asla çıkarılmayacaklardır "( Hicr, 82)
2) Eğer Adem (Aleyhisselam) ve eşi konulduğu Cennet ahirette iyilerin mükafat yeri olan hakikî Cennet olsaydı,
Hz Adem ve Havva anamıza yasak konmaması gerekiyordu.
Çünkü cennette yasak meyve yoktur. "Tükenmeyen ve yasaklanmayan sayısız meyveler içindedirler"( Vakı'a 32, 33)
3)Cennette isyan ve günaha girme söz konusu olamaz.
Halbuki Hazreti Adem ile Havva anamız günah işlemiş ve Allah'a âsi olmuşlardır.
" Nihayet ondan yediler. Bunun üzerine kendilerine mahrem yerleri göründü, üstlerini Cennet (bahçe) yaprağıyla örtmeye çalıştılar.
( Bu suretle) Adem Rabbine Asi olup yolunu şaşırdı" (Taha, 121)
4) Eğer çıkarıldıkları yer gerçek Cennet olsaydı, orada kafir bulunmaması gerekirdi.
Oysa şeytan Cennette iken kafir olmuş ve bu yüzden oradan çıkarılmıştır.
5) Cennette şeytanın vesvese vermesi ve günaha sokması mümkün değildir.
6 )Eğer Adem (Aleyhisselam) hakikî cennette olsaydı, şeytanın şu vesvesesi anlamsız kalırdı. "Derken Onun aklını karıştırıp" Ey Adem! dedi: Sana ebedilik ağacını ve sonu gelmez bir saltanatı göstereyim mi?"(Taha, 120)
Yukarıdaki ayet bu konuda o kadar önemlidir ki, Eğer Hz Adem cennette olsaydı zaten o ebedi kalıp büyük bir saltanat içerisinde olacaktı.
" O cennetliklerin etrafında öyle ölümsüz genç nâdimeler dolaşır ki, onları gördüğünde etrafa saçılıp dağılmış İnciler sanırsın,
"Ne yana bakarsan bak (yığınla)nimet ve büyük bir saltanat görürsün"( İnsan Suresi 19,20)
29 Eylül 2016 Perşembe
EYYÜB SULTAN HURAFESİ ( 3. YAZI)
Bütün Allah Elçilerine indirilen İslam dini ilme ve akla değer verir.
Kur'an cahili akılsız ve ilimsiz olan insanlar ise fikri ve zihni bir karanlığın ve alçaklığın bataklığında kalmaya mahkum olurlar.
"Ayrıca İstanbul alındığı zaman sur dışında çok sayıda Manastır, Kilise, Ayazma ve kutsal sayılan Hıristiyan din büyüklerinin mezarları bulunduğu için kabrin nerede olduğunun bilinmesi mümkün değildir"
( TDV İslam ANS, C, 10, S, 124)
Tekrar etmede fayda mülahaza ediyorum,
Allah'tan korkarak her zaman insanlara doğruları anlatmalı, hakikatleri gizlememeli, ümmeti her türlü şirk, sapıklık, hurafe, batıl inançlardan kurtarmaya çalışmalıyız.
Kur'an'ın akıl, ahlak, Tevhid ve ilmine aykırı olan Eyyüb Sultan türbe hurafesi ve yalanları sergileyerek milleti asıl önemli amellerden alıkoymamalıyız.
İnsanlara hem dünya hemde ahiret hayatında kendilerini kurtaracak amellere sevketmek,
Onlara Kur'an'ın, aklın ve ilmin yollarını göstermek, Allah Resulü'nün Kur'an'da yüzlerce ayette anlatılan güzel ahlakını öğretmek hem bizim için daha değerli bir kazanç ve en büyük kurtuluş olacaktır.
Ayrıca Kur'an'ın ve İslam'ın aklı ile alay etmemiş
ve dine iftira atmamış oluruz
Allah Resulü'nün türbesinin ziyaret edilmesinin bile insanlara manevi bir yararının olmadığını herkese ciddiyet içerisinde anlatmaya çalışmalıyız.
Eyyüb el_Ensari adının verilmiş olduğu cami ile Hasan Ağa ismi verilmiş Camide namaz kılmanın fazilet açısından zerre kadar birbirinden farkı bulunmamaktadır.
Veya Mescidi Haram ile başka bir yerde namaz kılmanın fazilet açısından hiçbir farkı yoktur.
Kur'anın onlarca ayetine göre ameller güzel ahlak ve iyi niyete göre değer kazanırlar.
Dolayısıyla hacıları aldatmak için sürekli dile getirilen,
"Mescid-i Haram'da ve Mescid-i Nebevide namaz kılmanın diğer mescitlerde namaz kılmadan daha faziletli olduğu "gibi rivayetler yalandır, hurafedir, uydurmadır.
Bütün Allah Elçilerine indirilen İslam dini ilme ve akla değer verir.
Kur'an cahili akılsız ve ilimsiz olan insanlar ise fikri ve zihni bir karanlığın ve alçaklığın bataklığında kalmaya mahkum olurlar.
"Ayrıca İstanbul alındığı zaman sur dışında çok sayıda Manastır, Kilise, Ayazma ve kutsal sayılan Hıristiyan din büyüklerinin mezarları bulunduğu için kabrin nerede olduğunun bilinmesi mümkün değildir"
( TDV İslam ANS, C, 10, S, 124)
Tekrar etmede fayda mülahaza ediyorum,
Allah'tan korkarak her zaman insanlara doğruları anlatmalı, hakikatleri gizlememeli, ümmeti her türlü şirk, sapıklık, hurafe, batıl inançlardan kurtarmaya çalışmalıyız.
Kur'an'ın akıl, ahlak, Tevhid ve ilmine aykırı olan Eyyüb Sultan türbe hurafesi ve yalanları sergileyerek milleti asıl önemli amellerden alıkoymamalıyız.
İnsanlara hem dünya hemde ahiret hayatında kendilerini kurtaracak amellere sevketmek,
Onlara Kur'an'ın, aklın ve ilmin yollarını göstermek, Allah Resulü'nün Kur'an'da yüzlerce ayette anlatılan güzel ahlakını öğretmek hem bizim için daha değerli bir kazanç ve en büyük kurtuluş olacaktır.
Ayrıca Kur'an'ın ve İslam'ın aklı ile alay etmemiş
ve dine iftira atmamış oluruz
Allah Resulü'nün türbesinin ziyaret edilmesinin bile insanlara manevi bir yararının olmadığını herkese ciddiyet içerisinde anlatmaya çalışmalıyız.
Eyyüb el_Ensari adının verilmiş olduğu cami ile Hasan Ağa ismi verilmiş Camide namaz kılmanın fazilet açısından zerre kadar birbirinden farkı bulunmamaktadır.
Veya Mescidi Haram ile başka bir yerde namaz kılmanın fazilet açısından hiçbir farkı yoktur.
Kur'anın onlarca ayetine göre ameller güzel ahlak ve iyi niyete göre değer kazanırlar.
Dolayısıyla hacıları aldatmak için sürekli dile getirilen,
"Mescid-i Haram'da ve Mescid-i Nebevide namaz kılmanın diğer mescitlerde namaz kılmadan daha faziletli olduğu "gibi rivayetler yalandır, hurafedir, uydurmadır.
HZ ADEM ( ALEYHİSSELAM) VE EŞİ HANGİ CENNETTEN ÇIKARILMIŞLARDIR.( 1.YAZI)
Hz Adem ( Aleyhisselam) ve eşi değil iman edenlerin kıyamete girecekleri
Cennetten çıkarılmaları, ayet-i kerimelerin ışığı altında ahirette inananların gireceği cenneti görmediklerini Kuranı Mübin'den anlamak mümkündür.
Kur'an Mübin'deki konulara Kur'an'dan yol bularak gitmek gerekir.
Kur'an'dan başka bir yola sapan çıkmaz yola girmiş demektir.
Cennet imtihan yeri değil mükafat yeridir.
Kim olursa olsun herkes Allah'ın kendisini imtihandan geçirdikten sonra ya imtihanı kazanır cennete girer veya İmtihanı kaybeder cehenneme sevk olunur.
Bu konuda yüzlerce ayet vardır.
" Onlardan kimi şaki'dir kimi Said'tir "( Hud 105) "Gerçek şu ki, biz insanı katışık bir nutfeden yarattık, onu imtihan edelim diye, kendisini işitir ve görür kıldık "( İnsan süresi, 2)
Bundan dolayı hiç kimse imtihandan geçirilmeden cennete giremez.
Yani başlangıçta hiç kimse cennet için yaratılmamıştır.
Cennet, insanların ve cinlerin iman ve amelleriyle kazanacakları Kıyamet'teki mükafat ve Allah'ın rahmetinin tecelli edeceği yerin adıdır.
" Allah müminlerden mallarını ve canlarını kendilerine verilecek Cennet karşılığında satın almıştır,,,,," (Tevbe 111)
" Onlara, işte size Cennet, yapmış olduğunuz iyi amellere karşılık ona vâris kılındınız diye seslenilir "( Araf 43 )
"Ve kendilerine siz orada ebedi kalacaksınız, işte yaptıklarınıza karşılık size miras verilen Cennet budur"( Zuhruf 72 )
Hz Adem yeryüzünde yaratılmıştır.
" Hatırla ki Rabbin meleklere: Ben Yeryüzünde Bir halife yaratacağım demişti"( Bakara 30) Yeryüzü imtihan yeri cennet ise mükafat ve mutluluk mekanıdır.
Hz Adem (Aleyhisselam'ın) cenneti görmediğine delil olan ayetlerden bir tanesi şudur.
" Yaptıklarına karşılık olarak, onlar için ne göz aydınlıklarının saklandığını hiç kimse bilemez" (Secde, 17)
Hz Adem ( Aleyhisselam) ve eşi değil iman edenlerin kıyamete girecekleri
Cennetten çıkarılmaları, ayet-i kerimelerin ışığı altında ahirette inananların gireceği cenneti görmediklerini Kuranı Mübin'den anlamak mümkündür.
Kur'an Mübin'deki konulara Kur'an'dan yol bularak gitmek gerekir.
Kur'an'dan başka bir yola sapan çıkmaz yola girmiş demektir.
Cennet imtihan yeri değil mükafat yeridir.
Kim olursa olsun herkes Allah'ın kendisini imtihandan geçirdikten sonra ya imtihanı kazanır cennete girer veya İmtihanı kaybeder cehenneme sevk olunur.
Bu konuda yüzlerce ayet vardır.
" Onlardan kimi şaki'dir kimi Said'tir "( Hud 105) "Gerçek şu ki, biz insanı katışık bir nutfeden yarattık, onu imtihan edelim diye, kendisini işitir ve görür kıldık "( İnsan süresi, 2)
Bundan dolayı hiç kimse imtihandan geçirilmeden cennete giremez.
Yani başlangıçta hiç kimse cennet için yaratılmamıştır.
Cennet, insanların ve cinlerin iman ve amelleriyle kazanacakları Kıyamet'teki mükafat ve Allah'ın rahmetinin tecelli edeceği yerin adıdır.
" Allah müminlerden mallarını ve canlarını kendilerine verilecek Cennet karşılığında satın almıştır,,,,," (Tevbe 111)
" Onlara, işte size Cennet, yapmış olduğunuz iyi amellere karşılık ona vâris kılındınız diye seslenilir "( Araf 43 )
"Ve kendilerine siz orada ebedi kalacaksınız, işte yaptıklarınıza karşılık size miras verilen Cennet budur"( Zuhruf 72 )
Hz Adem yeryüzünde yaratılmıştır.
" Hatırla ki Rabbin meleklere: Ben Yeryüzünde Bir halife yaratacağım demişti"( Bakara 30) Yeryüzü imtihan yeri cennet ise mükafat ve mutluluk mekanıdır.
Hz Adem (Aleyhisselam'ın) cenneti görmediğine delil olan ayetlerden bir tanesi şudur.
" Yaptıklarına karşılık olarak, onlar için ne göz aydınlıklarının saklandığını hiç kimse bilemez" (Secde, 17)
27 Eylül 2016 Salı
EYYÜB SULTAN HURAFESİ ( 2. YAZI)
Eyyüb Sultan türbe hurafesi Yahudilik'te, Hıristiyanlık'ta, Budizm 'de, Mecusilik'te, Putperestlikte olabilir.
Fakat Kur'an gibi Allah'ın ilmiyle nazil olan, bu derece akla değer veren, ilmi kutsayan, tedebbür, tezekkür, tefekkür, taakkul, tefekkuh ve şuur diye bağıran bir dinde bu ahmaklıları nasıl söylersiniz?
Tekrar ediyorum, Kur'an-ı Mübin gibi bir kitaba dayanan yüce ve muazzez İslam dini böyle absürt yalanları kabul edip sineye çekmez.
Kur'an'ın ve Allah Resulü'nün ahlakına ve aklına hakaret etmek Müslümana yakışır mı?
"Eyyüb el_Ensari'nin vefatından 780 sene sonra Keramet yoluyla bulunarak İstanbul'un fethine yol gösterici bir rol oynayacak, fethin gerçekleşeceği yolunda önemli bir işaret teşkil edecek ve böylece askerin morali yükselmiş olarak " gibi rivayetlerin zerresini
Tevhid dini olan İslam nasıl kabul etsin?
Bu hikayede tek bir doğru mevcut değildir.
Eyyüb Sultan hurafesi İstanbul'un alınması için şehre kutsallık yükleyerek orduyu savaşa teşvik etmek gayesiyle uydurulmuş yalandan başka bir şey değildir.
Eyyüb Sultan olarak tapılan mekanda hiçbir şey yoktur.
Veya Bizanstan kalma bir din ya da Devlet büyüğünün mezarı bulunmaktadır.
Hıristiyan Bizanstan kalma bir mezarı Allah Resulü'nün sahabisi diye insanlara yutturmaya çalışmak en hafif bir deyimle yalancılık ve sahtekarlıktır, putperestliktir.
Gerçi Orada medfün bulunan Ebu Eyyüb el_Ensari'de olsa İslam açısından hiçbir değer taşımaz.
Allah'tan utanmadan sadece insanları kandırarak, dini duygularını sömürerek, günaha sokan bir çok hurafelere, batıl inanç ve şirk işlemelerine yol açılmış olur.
Eyyüb Sultan türbe hurafesi Yahudilik'te, Hıristiyanlık'ta, Budizm 'de, Mecusilik'te, Putperestlikte olabilir.
Fakat Kur'an gibi Allah'ın ilmiyle nazil olan, bu derece akla değer veren, ilmi kutsayan, tedebbür, tezekkür, tefekkür, taakkul, tefekkuh ve şuur diye bağıran bir dinde bu ahmaklıları nasıl söylersiniz?
Tekrar ediyorum, Kur'an-ı Mübin gibi bir kitaba dayanan yüce ve muazzez İslam dini böyle absürt yalanları kabul edip sineye çekmez.
Kur'an'ın ve Allah Resulü'nün ahlakına ve aklına hakaret etmek Müslümana yakışır mı?
"Eyyüb el_Ensari'nin vefatından 780 sene sonra Keramet yoluyla bulunarak İstanbul'un fethine yol gösterici bir rol oynayacak, fethin gerçekleşeceği yolunda önemli bir işaret teşkil edecek ve böylece askerin morali yükselmiş olarak " gibi rivayetlerin zerresini
Tevhid dini olan İslam nasıl kabul etsin?
Bu hikayede tek bir doğru mevcut değildir.
Eyyüb Sultan hurafesi İstanbul'un alınması için şehre kutsallık yükleyerek orduyu savaşa teşvik etmek gayesiyle uydurulmuş yalandan başka bir şey değildir.
Eyyüb Sultan olarak tapılan mekanda hiçbir şey yoktur.
Veya Bizanstan kalma bir din ya da Devlet büyüğünün mezarı bulunmaktadır.
Hıristiyan Bizanstan kalma bir mezarı Allah Resulü'nün sahabisi diye insanlara yutturmaya çalışmak en hafif bir deyimle yalancılık ve sahtekarlıktır, putperestliktir.
Gerçi Orada medfün bulunan Ebu Eyyüb el_Ensari'de olsa İslam açısından hiçbir değer taşımaz.
Allah'tan utanmadan sadece insanları kandırarak, dini duygularını sömürerek, günaha sokan bir çok hurafelere, batıl inanç ve şirk işlemelerine yol açılmış olur.
KUR'AN'SIZ VE AHLAKSIZ BİR MÜSLÜMANLIK
( HACERUL ESVED : 7. YAZI )
Şia ve Ehli sünnet,bu ümmeti Kur'an'ı Mübin, akıl, tefekkür, hikmet ve akıldan yoksun bırakmışlardır.
Ben inanıyorum, Hacerul Esved'in yerine, Hacerul ebyad, yani beyaz bir taş konulsa millet onu öpmek için izdiham çıkararak birbirini ezmeye çalışacaklardı.
Ümmet, Kur'an'ın güzel ahlak ve Tevhid onurundan yoksun olduğu için tapacak bir şey aramakla meşguldür.
Halbuki Rahman ve Rahim olan Allah bu kainatın merkezine vahiy, insan hakları ve hürriyetini, insan özgürlüğünü, adalet,ilim ve tefekkürü yerleştirmiştir.
Allah resulü ( Aleyhisselam) bugün Hacerul Esved'in başında yaşanan rezil manzarayı görmüş olsaydı
veya salavatlar eşliğinde bir kılı,bir hırkayı öpmek için insanların sıraya girdiklerini, birbirleriyle yarıştıklarına şahit olsaydı ümmeti adına utanç duyardı.
Bize gerçekten Allah Resulü'nün ahlak ve aklı çok gerekli olmuştur.
Kur'an'a inanan bir Müslüman, mutlaka ilim ve akıl taraftarı olmalı.
Tefekkür ve sorgulamaya değer vermeli.
Özgür bir birey olarak kendini kabul ettirmelidir
İzdihamdan dolayı farz olan Hac ibadetine kota uygulanırken tam bir edepsizlik, ahlaksızlık ve şirk olan
Hacerul Esved'i ve Hz İbrahim ( Aleyhisselam) a nisbet edilen makam putunu imha etmemek büyük bir cehalettir.
(Not: Kur'an'da söz edilen "MAKAMI İBRAHİM "
İbrahim (Aleyhisselam'ın) Tevhid mücadelesi, ahlakı ve örnek hayatıdır.
Müslümanın aklı, kendisini Korsan ve uydurma ibadetlerden alıkoymalıdır.
( HACERUL ESVED : 7. YAZI )
Şia ve Ehli sünnet,bu ümmeti Kur'an'ı Mübin, akıl, tefekkür, hikmet ve akıldan yoksun bırakmışlardır.
Ben inanıyorum, Hacerul Esved'in yerine, Hacerul ebyad, yani beyaz bir taş konulsa millet onu öpmek için izdiham çıkararak birbirini ezmeye çalışacaklardı.
Ümmet, Kur'an'ın güzel ahlak ve Tevhid onurundan yoksun olduğu için tapacak bir şey aramakla meşguldür.
Halbuki Rahman ve Rahim olan Allah bu kainatın merkezine vahiy, insan hakları ve hürriyetini, insan özgürlüğünü, adalet,ilim ve tefekkürü yerleştirmiştir.
Allah resulü ( Aleyhisselam) bugün Hacerul Esved'in başında yaşanan rezil manzarayı görmüş olsaydı
veya salavatlar eşliğinde bir kılı,bir hırkayı öpmek için insanların sıraya girdiklerini, birbirleriyle yarıştıklarına şahit olsaydı ümmeti adına utanç duyardı.
Bize gerçekten Allah Resulü'nün ahlak ve aklı çok gerekli olmuştur.
Kur'an'a inanan bir Müslüman, mutlaka ilim ve akıl taraftarı olmalı.
Tefekkür ve sorgulamaya değer vermeli.
Özgür bir birey olarak kendini kabul ettirmelidir
İzdihamdan dolayı farz olan Hac ibadetine kota uygulanırken tam bir edepsizlik, ahlaksızlık ve şirk olan
Hacerul Esved'i ve Hz İbrahim ( Aleyhisselam) a nisbet edilen makam putunu imha etmemek büyük bir cehalettir.
(Not: Kur'an'da söz edilen "MAKAMI İBRAHİM "
İbrahim (Aleyhisselam'ın) Tevhid mücadelesi, ahlakı ve örnek hayatıdır.
Müslümanın aklı, kendisini Korsan ve uydurma ibadetlerden alıkoymalıdır.
KUR'AN'SIZ VE AHLAKSIZ BİR MÜSLÜMANLIK
Suudi Arabistan'da sadece ölülere kur'an okunmaz ve ölülerin üzerine türbe yapılmaz.
Suud mescitlerinde cuma günü sala okuma hurafesi yoktur.
Bu iki hurafe dışında Suudi Arabistan'da hurafe ve uydurmanın her türlüsü mevcuttur.
Ağlama duvarının yanında Yahudilerin Tevrat'ı okudukları gibi, Suudlular Kabe'nin yanında Kur'an okurlar.
Fakat onu anlamaya çalışmak, ona yoğunlaşmak, ona iman etmek, Kur'an'ı hakkıyla idrak etmek, diye bir olayı onların kitapları daha yazmamıştır.
Onlara göre Kur'an hadislerle çözülmüş, hadislerde alimler tarafından fıkıh olarak ortaya konmuştur.
İhlas holding zihniyeti ile Suudi Arabistan zihniyeti arasında hiçbir fark yoktur.
İkisi de fanatik Emevi Abbasi imalatı hurafe Ehli sünnet dininin kullarıdır.
Bu gerçeklere rağmen ihlas holding Suudi Arabistan'ı vahhabi olmakla suçlamaktadır.
Bugün Suudi Arabistan'da KUR'AN'SIZ ve ahlaksız, fıkıh ağırlıklı
Emevi Abbasi imalatı hurafe Ehli sünnet dininin egemenliği hakimdir.
Fakat güncellenmiş bir fıkıh değil, 1300 sene önceki fıkıh egemenliği,
Yani Suudi Arabistan'da yeni bir ictihatta bulunmak sapıklıktır.
İşte Suudi Arabistan'ın vahhabiliği budur.
Mescid-i Haram'ın imamlarının namazda
Kur'an okurken ağlamaları sakın sizi aldatmasın.
Onlara Hacerul Esved'i üç metre yukarı kaldırın dediğimde,
Mescidi Haram'ın fetva makamı olan Şeyh Yusuf beni sünnete karşı gelmekle itham etmiştir.
Suudi Arabistan'ın Emevi Abbasi imalatı hurafe Ehli sünnet dininde merhamet, adalet, güzel ahlak, yetimi koruma, kimsesizleri kollamayı esas alma ve insan hakları yoktur.
Bunların uydurma dinlerinde Namaz kılma insan haklarından ve adaletten daha değerli bir ibadettir.
Suudi Arabistan'da sadece ölülere kur'an okunmaz ve ölülerin üzerine türbe yapılmaz.
Suud mescitlerinde cuma günü sala okuma hurafesi yoktur.
Bu iki hurafe dışında Suudi Arabistan'da hurafe ve uydurmanın her türlüsü mevcuttur.
Ağlama duvarının yanında Yahudilerin Tevrat'ı okudukları gibi, Suudlular Kabe'nin yanında Kur'an okurlar.
Fakat onu anlamaya çalışmak, ona yoğunlaşmak, ona iman etmek, Kur'an'ı hakkıyla idrak etmek, diye bir olayı onların kitapları daha yazmamıştır.
Onlara göre Kur'an hadislerle çözülmüş, hadislerde alimler tarafından fıkıh olarak ortaya konmuştur.
İhlas holding zihniyeti ile Suudi Arabistan zihniyeti arasında hiçbir fark yoktur.
İkisi de fanatik Emevi Abbasi imalatı hurafe Ehli sünnet dininin kullarıdır.
Bu gerçeklere rağmen ihlas holding Suudi Arabistan'ı vahhabi olmakla suçlamaktadır.
Bugün Suudi Arabistan'da KUR'AN'SIZ ve ahlaksız, fıkıh ağırlıklı
Emevi Abbasi imalatı hurafe Ehli sünnet dininin egemenliği hakimdir.
Fakat güncellenmiş bir fıkıh değil, 1300 sene önceki fıkıh egemenliği,
Yani Suudi Arabistan'da yeni bir ictihatta bulunmak sapıklıktır.
İşte Suudi Arabistan'ın vahhabiliği budur.
Mescid-i Haram'ın imamlarının namazda
Kur'an okurken ağlamaları sakın sizi aldatmasın.
Onlara Hacerul Esved'i üç metre yukarı kaldırın dediğimde,
Mescidi Haram'ın fetva makamı olan Şeyh Yusuf beni sünnete karşı gelmekle itham etmiştir.
Suudi Arabistan'ın Emevi Abbasi imalatı hurafe Ehli sünnet dininde merhamet, adalet, güzel ahlak, yetimi koruma, kimsesizleri kollamayı esas alma ve insan hakları yoktur.
Bunların uydurma dinlerinde Namaz kılma insan haklarından ve adaletten daha değerli bir ibadettir.
HACERUL ESVED NEREDEN GELMİŞTİR (6. YAZI)
Mescidi Haram ve Mescid-i Nebevide görevli, fetva veren ilim adamlarıyla yaptığımız tartışmalarda ahiret hayatında
Allah'ın şefaatinden başka şefaatin olmadığı, kabir azabının bulunmadığı,
Muhammed ( Aleyhisselam)a salavat getirmenin Kur'an'a aykırı olduğu,
salavatın Muhammed'e değil,
Nebiye yardım ve destek anlamında kullanıldığını anlatamadık.
Orta çağ karanlığını yaşayan Suud ailesinin ve alimlerinin yanında
Buhari ve Müslim'in uydurma rivayetleri Allah Resulü'nün dilinden çıkmış gibi görünür.
Suudi Arabistan ilim adamlarının yanında hadis kitaplarında bulunan her hangi bir rivayete karşı gelmek en büyük sapıklık olarak algılanır.
Bugünkü Mekke'de tam olarak karanlık bir cehalet hakimdir.
Kur'an, ilim, hikmet, akıl, tefekkür, sorgulama ve özgürlük aşığı olan birisi Mekke ve Medine'de yaşayamaz.
Mescidi Haram ve Mescid-i Nebevide görevli, fetva veren ilim adamlarıyla yaptığımız tartışmalarda ahiret hayatında
Allah'ın şefaatinden başka şefaatin olmadığı, kabir azabının bulunmadığı,
Muhammed ( Aleyhisselam)a salavat getirmenin Kur'an'a aykırı olduğu,
salavatın Muhammed'e değil,
Nebiye yardım ve destek anlamında kullanıldığını anlatamadık.
Orta çağ karanlığını yaşayan Suud ailesinin ve alimlerinin yanında
Buhari ve Müslim'in uydurma rivayetleri Allah Resulü'nün dilinden çıkmış gibi görünür.
Suudi Arabistan ilim adamlarının yanında hadis kitaplarında bulunan her hangi bir rivayete karşı gelmek en büyük sapıklık olarak algılanır.
Bugünkü Mekke'de tam olarak karanlık bir cehalet hakimdir.
Kur'an, ilim, hikmet, akıl, tefekkür, sorgulama ve özgürlük aşığı olan birisi Mekke ve Medine'de yaşayamaz.
EYYÜB SULTAN HURAFESİ ( 1.YAZI)
Emevilerin Miladi 669 yılındaki Kostantinopolis kuşatmasına
katılan ve bu sırada hastalanarak ölen Ebu Eyyüb el_Ensari'nin vasiyeti uyarınca İslam ordusunun ulaşabildiği
en ileri noktada defnedildiği ve sahabilerden bir kaçının mezarınında yine o civarda olduğu kabul edilir.
Emevi ordusu çekildikten sonra Bizanslıların kabrin korunmasına özen gösterdikleri,
Üzerine dört sutunla taşınan bir kubbe yaptıkları ve geceleri burada kandil yaktıkları rivayetler arasındadır.
Ancak İstanbul'un gelecekteki fethinde Ebu Eyyüb el Ensari'nin yol gösterici bir rol oynayacağına dair rivayetler hep yaşayagelmişti.
İşte bu zeminde 1453'te kuşatma sürerken 2. Mehmed'in hocası Akşemseddin'in Keramet göstererek
Ebu Eyyüb El Ensari'nin mezarını keşfettiği ilan edilmiş bunu fethin gerçekleşeceği yolunda önemli bir işaret sayan askerlerinde morali yükselmişti.
Kabrin yeri olarak Akşemseddin'in gösterdiği noktada hemen bir türbe yapılmış,
Fetih'ten kısa süre sonra da
Eyyüb Sultan diye bilinecek olan cami ile medrese inşa edilerek bu yörenin manevi yapısının temelleri atılmıştı.
(Türkiye Diyanet vakfı İslam Ans, C, 12, Sayfa 2)
Bu uydurma hikayeden daha mantıklı bir şey aklınıza gelmedi mi?
Yani Müslümanlar bu kadar cahil ve ahmak mıdır?
İnsanların akıllarıyla alay etmekten utanmıyor musunuz?
Bu ümmeti bu derece aldatmanın sorumluluğundan korkmuyormusunuz?
Emevilerin Miladi 669 yılındaki Kostantinopolis kuşatmasına
katılan ve bu sırada hastalanarak ölen Ebu Eyyüb el_Ensari'nin vasiyeti uyarınca İslam ordusunun ulaşabildiği
en ileri noktada defnedildiği ve sahabilerden bir kaçının mezarınında yine o civarda olduğu kabul edilir.
Emevi ordusu çekildikten sonra Bizanslıların kabrin korunmasına özen gösterdikleri,
Üzerine dört sutunla taşınan bir kubbe yaptıkları ve geceleri burada kandil yaktıkları rivayetler arasındadır.
Ancak İstanbul'un gelecekteki fethinde Ebu Eyyüb el Ensari'nin yol gösterici bir rol oynayacağına dair rivayetler hep yaşayagelmişti.
İşte bu zeminde 1453'te kuşatma sürerken 2. Mehmed'in hocası Akşemseddin'in Keramet göstererek
Ebu Eyyüb El Ensari'nin mezarını keşfettiği ilan edilmiş bunu fethin gerçekleşeceği yolunda önemli bir işaret sayan askerlerinde morali yükselmişti.
Kabrin yeri olarak Akşemseddin'in gösterdiği noktada hemen bir türbe yapılmış,
Fetih'ten kısa süre sonra da
Eyyüb Sultan diye bilinecek olan cami ile medrese inşa edilerek bu yörenin manevi yapısının temelleri atılmıştı.
(Türkiye Diyanet vakfı İslam Ans, C, 12, Sayfa 2)
Bu uydurma hikayeden daha mantıklı bir şey aklınıza gelmedi mi?
Yani Müslümanlar bu kadar cahil ve ahmak mıdır?
İnsanların akıllarıyla alay etmekten utanmıyor musunuz?
Bu ümmeti bu derece aldatmanın sorumluluğundan korkmuyormusunuz?
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR 1 YAZI :
23 Mart 2016 Çarşamba, 21:23 UTC+02
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR 1 YAZI : Bu soruya sağlıklı bir cevap verebilmek için öncelikli olarak dinin kaynağının Ne olduğunun netleştirilmesi gerekir. Bu noktada önemli bir ayırım karşımıza çıkmaktadır.Dinin kaynağını belirlerken Dinin sahibi olan Allah'ın ilahi kelamına başvurmak ya da geleneksel yorum ve kabulleri esas alarak Allah'ın sözünün yanına beşeri söz ve rivayetleri katmak. İlk yol kur'an ayetleri tarafından ortaya açık olarak konulan yoldur. İkincisi ise Allah resulüne atfedilen hadisler, sünnet başlığı altında ortaya çıkan hadislerin pratik uygulamaları, Mezhep imamlarının keyfi bir şekilde esas aldıkları hadislerden hareketle Ortaya koymuş oldukları din yorumları ve Bütün bunların yanında "din alimi" kabul edilen kişilerin yaptıkları tercihler doğrultusunda kaleme aldıkları fıkıh kitaplarından oluşmaktadır Bununla birlikte ikinci yolun içinde tarikat ve cemaat liderleri tarafından şekillendirilmiş din anlayışları da bulunmaktadır. Şimdi sormak gerekir. Bu şekilde bir dinin hükümlerini belirlemiş olan kimdir? Bu anlayıştaki kişilere Kur'an şu soruyu yöneltir" siz Allah'a dininizi mi öğretiyorsunuz. Oysa ki Allah gökte ne var, yerde ne var Hepsini bilir. Allah her şeyi çok iyi bilmektedir "(Hucurat 16) Yazık ki Allah tarafından insanlara ibret, rahmet ve Hidayet olmak üzere gönderilmiş Kur'an ayetleri gerektiği ölçüde dikkate değer kabul edilmediğinden müslümanlarda önceki din mensuplarının düştüğü hatalara düşmüş dinlerini öğretircesine Allah'ın hükümleriyle yetinmeyerek sayısız ilave ve eksiltmeler yapmak yoluyla yeni bir din inşa etmişlerdir. "Hüküm yalnız Allah'ındır. o kendisinden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru olan din İşte budur Ama insanların çoğu bilmiyorlar"( Yusuf 40) Devam Edecek.
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR (2. YAZI )
23 Mart 2016 Çarşamba, 21:56 UTC+02
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR (2. YAZI ) Şüphesiz uydurmacı yalancılar din adına asılsız şeyler uydururken bunu bir kutsal üzerinden yapmaları gerekiyordu. Allah'ın vahyi olan Kur'an ortadaydı. Başka bir kutsal bulunmalıydı ki Allah'ın kitabına alternatif olarak Allah rasulü'nden daha iyi bir malzeme bulmak oldukça zordu. Bu sebeple Allah Resulü'nün vefatından itibaren sürekli olarak yeni şeyler uydurulmaya ve Uydurulan bu sözler Allah resulüne mal edilmeye başlandı. Oysa Kur'an ayetleri Allah'ın hükmüne kimseyi ortak etmeyeceğini açık bir şekilde ifade ediyordu." Allah hükmünde hiç kimseyi ortak kılmaz"( kehf 26) Din adına ortaya çıkan uydurmaları Allah Resulü'nün üzerinden kutsallaştırmaları yetmediği gibi bir de Allah Resulü'nün dilinden de aktarmalar yapmak suretiyle iftiralarda bulunuyorlardı. Oysa Kur'an Allah Resulü'nün yalnızca kendisine vahyedilene uyduğu, Kuran'ın gerekli tüm Detaylara sahip olduğu ifade edilmektedir. "Allah size kitabı detaylandırılmış bir halde indirmişken Allah'ın dışında bir hakem mi arayayım"( Enam 114) " De ki ben sizi Sadece Vahiy ile uyarıp korkutuyorum"( Enbiya 45) " Kendilerine okunmakta olan kitabı sana indirmemiz onlara Yetmiyor mu"( Ankebut 51) Dine sokulan hurafelerin ve rivayetlerin uydurulmaları çok çeşitli sebeplere dayanmaktadır. Söz konusu sebeplerin temelde şu başlıklar altında değerlendirilmeleri mümkündür. DEVAM EDECEK.
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR 3. YAZI : HADİSLERIN UYDURULMA SEBEPLERİ :
23 Mart 2016 Çarşamba, 22:23 UTC+02
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR 3. YAZI : HADİSLERIN UYDURULMA SEBEPLERİ : Kasıtlı olarak dini bozmak,, yozlaştırmak. Siyasi ayrılıklardan kaynaklanan uydurmalar. Dini eksik zannedip kendince dini kurtaran cahillerin uydurdukları rivayetler. Dini- diyaneti sevdirmek için uydurulanlar. İnsanları güzel amellere teşvik, kötülüklerden sakındırmak için Uydurulan binlerce hadis. Maddi çıkar sağlamak ve şöhret için yapılan uydurmalar. Eğer hadisler dinin bir parçası olarak kabul edilirse dinimiz eksik, sorunlu, insan yaratılışı ve aklına aykırı çelişkiler ve tutarsızlıklarla dolu bir din haline gelir ki zaten geleneksel İslam anlayışı ne yazık ki bu halde bulunmaktadır. Hadisler Kur'an ile çelişmeleri bir yana kendi işlerinde de çelişkiler ihtiva etmektedirler. Öyle hadisler vardır ki Kur'an ayetleri,ilim ve akıl tarafından ortaya konulan gerçeklere tamamen aykırıdır. Bazıları Allah, Kur'an ve elçilik makam ve mertebesine iftiralar içermektedir. Kuran ayetlerine aykırı bir Allah tasavvuru, zalim, sapkın ve şehvet düşkünü Allah Elçisi tasavvuru, ayetleri kaybolmuş ya da eksik kalmış bir Kur'an tasavvuru ortaya koyan birçok hadis vardır. (Hemde Kütübü Sitte denilen en önemli hadis kaynaklarında) Üstelik zannedildiği gibi sahih kabul edilen hadis kitapları da sağlam bir Delil ve dayanağa dayalı değillerdir. Gerek toplanış zamanları gerekse toplanma usülleri açısından güvenilmezdirler. DEVAM EDECEK.
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR (4. YAZI )
24 Mart 2016 Perşembe, 05:43 UTC+02
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR (4. YAZI ) Aslında Şia'nın uydurma ve hurafelerini bilmeyen Ehli sünnette bulunan hurafe ve yalanların boyutunu idrak edemez. Hadislerin büyük bölümü Şia ve Ehli sünnet arasında yapılan uydurma yarışına dayanmaktadır. Şia ve ehli sünnette uydurmalar o derece hayata hakim olmuşlar ki, artık Ne Şia'nın ne de Ehli sünnetin Kuran'a dönme ve onu sahiplenme istek ve kabiliyetleri kalmamıştır.Şia ve Ehli sünnet hadis ve rivayet dini bir Madalyonun iki tarafı gibidir. Birbirlerini doğurmuş, birbirlerinin hurafe ve yalanlarından beslenmişlerdir. Şia ve Ehli sünnet dininin kaynağı uydurma hadis ve rivayetlerdir. Özellikle ehli sünnetin uygulaması olan Emeviler'in din anlayışı, Osmanlı saltanatının işine yaramış kayıtsız şartsız O'nun yalanlarını katlayarak kabul etmiştir.Şia ve Ehli sünnet kutsallarından vazgeçemez. Dolayısıyla asla Kur'ana ulaşamaz ve onu bulamazlar. Ehli sünnet ve şia Kur'an'ı esas alan, ilme göre hareket eden, aklını kullanan hakikat alıcılarına asla fırsat vermeyeceklerdir. Dolayısıyla yaşanılan Din Allah'ın, Resulullahın ve Kur'an'ın dini değil mezheplerin, Emeviler'in,Muaviye'nin, Yezid'in ve Mecusi geleneğine bağlı Şianın dinidir. Şia ve ehli sünnetin hurafeleri ve din anlayışları yüzünden Tevhid dini olan İslam'ın Diğer batıl ve şirk dinlerden hiçbir farkı kalmamıştır.
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR ( 5. YAZI )
24 Mart 2016 Perşembe, 06:10 UTC+02
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR ( 5. YAZI ) Şia ve Ehli sünnetin dini uydurma rivayetlerle oluşturulmuş bir komisyon dinidir. Bu komisyonun hiçbir zaman Kur'an diye Bir derdi ve arayışı olmamıştır İşte biz Müslümanlar bu komisyon uydurma din tüccarları yüzünden Özgür birey olmayı başaramadık. Ya bir Siyasi güç, ya cemaati lideri ya da bir tarikat şeyhine tapıp durduk. Ehli sünnet ve Şia dini, ölmüşlere tapma ve taptırma dini haline gelmişlerdir. İşin ayrı bir tarafı hadisleri dinin önemli bir unsuru olarak kabul edip savunan İnsanların büyük çoğunluğunun hadislerden haberdar olmamalarıdır. Hadislerden haberi olan ulama kesimi ise Kur'an'dan habersizdir. Müslümanlar Kur'an'ı bilmedikleri gibi hadis ilminden de uzaktırlar. İlmihal kitapları,Fıkıh ya da hadisler hakkında yüzeysel bilgi sahibi olmaktadırlar. Oysa hadisler hakkında sağlıklı bir bilgiye sahip olmak için öncelikle Kuran'ı kendi bağlam ve bütünlüğü içinde sistemli olarak anlaşılması gerekir. Hadislerin Hem Kur'an ile Hem de kendi aralarında çeliştikilerini göstermek için yığınla örnek vermek mümkündür .DEVAM EDECEK
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR ( 6. YAZI ) İŞTE ÖNEMLİ SAHİH HADİS KAYNAKLARINDA YER ALAN BAZI HADİSLER.
24 Mart 2016 Perşembe, 06:56 UTC+02
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR ( 6. YAZI ) İŞTE ÖNEMLİ SAHİH HADİS KAYNAKLARINDA YER ALAN BAZI HADİSLER. " Namaz kılan bir adamın önünden eşek, kara köpek ve kadın geçerse namazı bozulur" (Buhari 8-102, Ahmet Bin hanbel 4- 86 )Zina yapan evlilerin taşlanarak öldürülmesini emreden ayet Aişe'nin döşeğinin altındaki sahifede yazılı bulunuyordu. Allah resulü vefat edince Aişe onun defin işlemi ile meşgul iken evin açık kapısından içeri giren bir keçi o sahifeyi yedi ve böylece taşlama cezası Kur'an'dan sakıt oldu ama hükmü devam ediyor"( İbni mace 36- 1944 ,Ahmed bin hanbel 3 131, 132 ,183, 6 269 )Keçinin yemesi sonucu Kur'an'dan çıkan taşlama ayetini Ömer Kuran'a tekrar yazmak istedi ise de halkın fitne ve dedikodusundan korktuğu için cesaret edemedi"( Buhari 53-5,54,9 -83-3 -93.,21 Müslim Hudut 8 b 1431 Ebu Davud 41 1431 Ebu Davud 41. 1) Buhari Müslim ve benzerleri Kuran'ı ve Allah Resulü'nü anlayamadıkları gibi Hz Ömer'i de tanımamışlardır. Eğer recim yani taşlama ayeti diye bir hüküm ve emir olsaydı bütün dünya Hz Ömer'in karşısına dikilseydi yine de istediğini dikta ettirirdi. Hadis uydurmacılarının anlayamadıkları şeylerden biriside Fazlurrahmanın ortaya koyduğu gibi "Allah resulü utangaç, içine kapanık, mahcup, haya sahibi ve güzel ahlaka sahip bulunmasaydı. Yani insanların işine karışmayı sevmeyen bir tabiat ve yaratılışı mevcuttu" Halbuki yalancıların, hadisçilerin, Mezhep imamlarının Resul tasavvuru neredeyse her Olaya karışan, her konuda konuşan,dengesiz, muhakemesiz bir Allah Resulü portresi çizmektedir.Allah kelamı Kur'anı Mubine baktığımız zaman Fazlurrahmanın tespitinin çok önemli ve yerinde olduğunu görmekteyiz. yüzlerce ayeti kerimede müşahede ediyoruz ki, vahiy gelmeden, Allah bir konuda Emir göndermeden Allah resulü her zaman sakin konumunu muhafaza etmiştir, mesela kendisinden mal ve güzel yaşantı İsteyen hanımlarına bile bir kelime söylemeyip Kur'an tarafından uyarılmaları bunu açıkça göstermektedir .Huzurunda arkadaşlarının tartışmasına bile müdahale etmeyen bir Resulden bahsediyoruz. Önemine binaen tekrar ediyoruz.Allah resulü İçine kapanık, utangaç, son derece haya sahibi, mükemmel bir ahlaka sahip ve başkalarının işine karışmayan bir tabiatı vardı.Hadislerin güvenilmez olduğunu bir de bu açıdan değerlendirmek gerekmektedir.
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR ( 7. YAZI ) EHLİ SÜNNETİN KAYNAĞI OLAN HADİSLERİ OKUMAYA DEVAM EDİYORUZ
24 Mart 2016 Perşembe, 10:08 UTC+02
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR ( 7. YAZI ) EHLİ SÜNNETİN KAYNAĞI OLAN HADİSLERİ OKUMAYA DEVAM EDİYORUZ :Güya Allah'ın Resulü demiş ki : " Bir grup maymun zina yapan bir maymunu yakalamış ve taşlama( recim)cezasını uyguluyorlardı. onları bu haklı işte desteklemek için ben de taş atarak yardım ettim" (Buhari 63 -27) Yalancılar, akıllarınca bu yalanı Allah Resulü'nün ağzından uydurarak şunu demek istemişlerdir.Recim cezasını uygulamayan müslümanlar maymunlardan daha aşağı bir dereceye sahiptirler. " Peygamber hiçbir zaman ayak üstünde idrarını yapmadı"( Ahmed bin hanbel 4,196- 6-136 192 -213) "Peygamberin ayak üstünde idrarını yaptığını gördüm" (Buhari 4, 60 -62 Hanbel 4,246 -5,384 -394) "Ureyne ve ukeyle kabilelerinden bir grup Medine'ye gelerek Müslüman oldular. Medine'nin havası onlara dokununca peygamber onlara deve sidiği içmelerini öğütleyerek beytülmale ait hayvanları otlatan çobanların yanına gönderdi. Adamlar çobanı öldürüp develeri dağıttılar. Peygamber onları yakalattı, ellerini Ve ayaklarını kesti, gözlerini oydu. çölde susuz olarak ölüme terk etti. biz onlara su vermek istediğimizde Peygamber bizi engelledi (Buhari 56 ,152 -Tıp ,5,1 Hanbel 3 -107, 163)
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR. (8.YAZI)HADIS ADI ALTINDA ALLAH RESULÜNE ATILAN İFTİRALARA DEVAM EDİYOR
24 Mart 2016 Perşembe, 10:41 UTC+02
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR. (8.YAZI)HADIS ADI ALTINDA ALLAH RESULÜNE ATILAN İFTİRALARA DEVAM EDİYORUZ : " Allah'ın elçileri arasında ayrım yapmayınız ben Yunus peygamberden Üstün değilim" (Buhari 65. 4,5 -Hanbel 1 205- 242 440 )"Ben Adem oğullarının efendisiyim" (Hanbel 1, 5 -5 ,540 -388) "Hesap Günü tüm peygamberler korku içinde canlarının derdindeyken sadece Ben ümmetimi düşüneceğim"( Buhari 97, 36 )"Uğursuzluk üç şeydedir at, ev ve kadın "(Buhari 76, 53) Dünya balığın üzerindedir, balık başını sallayınca dünyada depremler olur"( ibni Kesir 2, 29 50,1) "liderler mutlaka Kureyş kabilesinden seçilmelidir "(Buhari 3, 129- 183 -4, 121- 86, 31 )"Tüm Kara köpekleri öldürünüz. Çünkü onlar şeytandır"( Ahmet Bin hanbel 4/85-5, 54 )"Karga fasıktır" Buhari 59, 16- Hanbel 2, 52) "Allah ahirette peygamberlere kimliğini kanıtlamak için bacağını açıp baldırını gösterir"( Buhari 97 ,24- 10,129) " Peygamber 30 erkeğin cinsel gücüne sahipti"( Buhari )" Peygamber nerede güzel bir kadın görse hemen eve koşar Zeynep'le yatardı" (Buhari Hibe kitabı 8) "peygamberin izniyle ihramdan çıkıp minada bulunan kadınlarımıza yöneldik cinsel organlarımızdan meni damlıyordu" (Buhari hac kitabı 81) Cevap : Allah boşuna abes bir şey yaratır mı? Neden siyah köpekleri öldürelim.Yalancilar kadim tarihte inanılan bir uğursuzluğu hadis yapmışlar. Karga neden fasıktır. Karga siz yalancı iftiracılardan çok daha mübarek bir hayvandır. Karga olmazsa sağlık olurmu? Halifelik Kureyş' ten olması lazım mış. Allah akıl fikir versin.
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR : EHLİ SÜNNET MEZHEBİNİN SAHİH OLARAK GÖRDÜĞÜ RİVAYETLERDEN BİR KAÇI ( 9. YAZI )
24 Mart 2016 Perşembe, 19:14 UTC+02
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR : EHLİ SÜNNET MEZHEBİNİN SAHİH OLARAK GÖRDÜĞÜ RİVAYETLERDEN BİR KAÇI ( 9. YAZI ) " Peygamber Medine'de bir Yahudi tarafından büyülendi. Günlerce ne yaptığını bilmez durumda ortalıkta dolaştı"( Buhari) "Sol elinizle yemeyiniz içmeyiniz çünkü şeytan sol eliyle yer içer" (Ahmet Bin hanbel )"Allah zamandır" (Buhari, Müslim ,Ebu Davud, muvatta)" Allah Peygamber ile görüşmüş ve el sıkışmış"( Ahmet Bin hanbel) Allah Müslümanlara günde 50 vakit namaz kılmayı farz kılmış ancak Miraç gecesinde Musa Aleyhisselam'ın uyarı ve ikazı sayesinde Peygamber (Aleyhisselam'ın) ricası üzerine günde beş vakte indirilmiştir"( Buhari, Müslim ,Tirmizi,) "kişinin saçının veya sakalının beyazlaması Allah tarafından bir lekelenmedir"( Müslim)" Melekler içerisinde Köpek veya suret( Fotoğraf)bulunan eve girmezler" (Buhari) "Kur'anın çoğu Suresi ve ayeti Mustafa yazılmadan kayboldu" (Suyuti)" Ahzap Suresi mushafa( Kur'ana )eksik yazılmış"( Ahmed bin hanbel, Suyuti) "Beyyine Suresi Mushafa eksik yazılmış" (Tirmizi )"Bakara suresinin 238. ayeti Kurana eksik yazılmış "(Müslim, nesai ,Tirmizi ,Ebu Davud ,"Felak ve Nas sureri aslında birer Kur'an süresi değildir" (Ahmet Bin hanbel, Tebarani, Bezzar)" Peygamber şifa niyetine deve idrarı içermiş içtirirmiş"( Buhari ,Müslim, Tirmizi ,Ebu Davud, İbni mace,Nesai )
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR : EY EHLİ SÜNNET, İŞTE SİZİN UYDURMA KAYNAKLARINIZ ( 10. YAZI )
25 Mart 2016 Cuma, 08:48 UTC+02
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR : EY EHLİ SÜNNET, İŞTE SİZİN UYDURMA KAYNAKLARINIZ ( 10. YAZI ) " Bir gün Hazreti peygamberin hanımı bir cariyesini Azad edip durumu peygambere bildirince peygamber (Aleyhisselam) kendisine şöyle demiş, Neden Azad ettin ki, keşke dayılarına verseydin Böylelikle senin için daha hayırlı olurdu.( Buhari, Müslim)" Peygamber Aleyhisselam'ın 9 zevcesi olduğu halde tek bir gecede hepsinin üzerine dolaşıp ilişkiye girerdi. (Buhari)" peygamber Aleyhisselam Aişe ile evlendiğinde 50 küsür yaşında, Aişe ise 6 yaşındaydı ancak 3 sene sonra gerdeğe girmişler"( Buhari, Müslim, nesai ,Ebu Davud ,)"Bir gün Aişe validemiz kendisine namahrem iki adama gusül abdesti almayı bir Perdenin arkasından uygulamalı olarak tarif etmiş"( Buhari, Müslim) "Hz İbrahim 80 yaşında keserle kendini sünnet yapmış" (Buhari, Müslim) ."Mehdi Meryem oğlu insanın ta kendisidir"( İbni mace)" kim faiz yerse sanki annesiyle Kabe'de zina etmiş gibi olur"( İbni mace) Cevap : Bu saçma rivayetlere cevap vermek abesle iştigaldir. Fakat son rivayetle alakalı iki cümle söylemek istiyorum. Kur'ana göre savaştan kaçan sahabelere bile Allah Resulü kırıcı söz söylemez iken, Elçilik makam ve mertebesini,Kabe gibi kutsal bir mekanı ve yaratıklar içinde en muhterem bir varlığı rencide edecek bir yalan ve iftirayı Allah Resulünün dilinden nasıl uydurursunuz. Böyle alçaklık yoktur. Hiç bir millet Elçisine böyle hakaret etmedi. Size yuh olsun, Allah'ın düşmanları.
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR: İŞTE EHLİ SÜNNETİN UYDURMA KAYNAKLARI: 11 YAZI :
25 Mart 2016 Cuma, 18:52 UTC+02
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR: İŞTE EHLİ SÜNNETİN UYDURMA KAYNAKLARI: 11 YAZI : Güya Hz peygamber ( as ) Şöyle buyurmuş. " Hz Musa yıkanırken bir taş elbisesini kaçırmış Musa (aleyhisselam) taşın arkasından koşarken İsrailoğulları onu çırılçıplak olarak görmüşler daha sonra Musa Aleyhisselam taşı yakalamış ve altı yedi kez dövmüş. (Buhari)" setresiz (önüne bir koruma koymadan )olarak namaz kılan bir kişinin kıldığı namaz önünden eşek, domuz, Yahudi, mecusi veya kadın geçerse bozulur.( Buhari, Müslim, muvatta ) "şeytan namaz için çağrı yapıldığı vakit zart zurt osurarak oradan uzaklaşır"( Buhari, Müslim),eski hurma ile Yeni kurma birlikte yenilmelidir. Zira bu şeytanı öfkelendirir"( İbni mace) "Güneş şeytanın iki boynuzu arasında doğar "(Buhari )Allah hapşırmayı sever esnemeden hoşlanmaz. Zira esnemek şeytandandır"( Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud) "Şair şeytandır"( Müslim)" Deve şeytandır "(Tirmizi, Ebu Davud,)" Bir Atlı bir şeytandır İki atlı iki şeytandır üç atlı ise bir gruptur"( Tirmizi, Ebu Davud, muvatta) "Güvercin şeytanedir"( Ebu Davud,bni mace) Yılan karga ve akrep fasıktır" Bulaşıcı bir hastalık yoktur" (Buhari, Müslim ,Tirmizi, Ebu Davud, haysemi )"Etin kokuşmasının nedeni İsrailoğullarıdır"( Buhari, Müslim,) Cevap : Allah Resulüne iftira eden yalancı uydurmacılar! Sizden daha iyi sapık yoktur. Saydığınız bütün hayvanların hepsi mübarektir. Siz bu Ümmeti sapıttınız.
HADİSLER NEDEN KAYNAĞI OLAMAZLAR. 12. YAZI :
25 Mart 2016 Cuma, 22:21 UTC+02
HADİSLER NEDEN KAYNAĞI OLAMAZLAR. 12. YAZI : İşte ehli sünnet mezhebinin kaynaklarındaki sahih hadisler " Kişi Sabahleyin yedi acve hurması yerse ardından kilolarca zehir içse bile Ölmez"( Buhari, Müslim, Ebu Davut)" içerisinde köpek leşleri, kadın Hayız bezleri ve insan pislikleri olan kuyudan su içilebilir"( Nesai, Tirmizi, Ebu Davud) "Sema ile arz( Yer yüzü)500 yıllık yürüme mesafesindedir"( Tirmizi)" Boyacı ve kuyumcular İnsanların en yalancısıdır" (İbni mace ) "Güneş ve ay kıyamet gününde dürülüp sarılarak Ateşe atılacak iki öküzdür"( Buhari)( esas öküz sizsiniz )"Cehennemde en şiddetli azaba uğratılacak olanlar ressamlardır"( Buhari) "Resim yapan bir kişi cehennemliktir" (Buhari, Nesai, Tirmizi) tasvircilar ( Resim yapanlar ) cehennemliktir"(Buhari ,Tirmizi ,Ebu Davud)" Şarkı söylemek veya dinlemek haramdır"( Tirmizi,E bu Davud, İbni mace,) "Çalgı aleti Kullanmak veya dinlemek haramdır"( Buhari, Tirmizi,)" Sarı renkli elbise giymek haramdır"( Müslim, nesai, Ebu Davud)" Tavla oynamak haramdır" (Müslim ,Ebu Davut, muvatta) Cevap : Bu rivayetlerin hepsi kur'an, ilim, akıl, hikmet ve sanata aykırıdır. Bu hadisleri rivayet edenler, kitaplarına alanlar, bunları okuyanlar ve inananlar sadece cahil değil, hem ahmak hemde zır cahildir. Resim yapma yeteneği, Allah vergisi muhteşem bir sanattır. Allah, muvahhid, güzel ahlak sahibi ressamlardan razı olsun. Halbuki, Güneş, ay, yıldızlar, bütün hayvanlar, Allah'ın kendilerine yüklemiş olduğu görevi harfiyyen yerine getiren memurlar gibidirler.
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR.( 13. YAZI )
26 Mart 2016 Cumartesi, 05:16 UTC+02
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR.( 13. YAZI ) Ey Ehli sünnet! İşte kur'an, ilim, hikmet, akıl ve tefekküre dayanan yüce İslam dinini getirdiğiniz nokta. Güya Allah Resulü şöyle söylemiş. " Tavla oynamak haramdır"( Müslim, Ebu Davud, muvatta)" Ölünün dünyadaki yakınları kendisi için ağlarsa ölüye Allah tarafından azap edilir"( Buhari )"Ateşte ısınmış bir şeyi yiyip içmek abdesti bozar" (Müslim, nesai ,Tirmizi ,Ebu Davud) İbni mace) "Deve eti yemek abdesti bozar" (Müslim, Nesai ,Tirmizi, Ebu Davud)" Eğer yiyecek ya da içecek dolu bir kaba sinek düşerde bir kanadı içine konarsa diğer kanadı da Bandırılmalıdır Zira sineğin bir kanadında hastalık diğerinde Şifa vardır"( Buhari, Nesai Ebu Davud, İbni mace) "Kişi uykudan uyandığı vakit üç kez sümkürmelidir. Zira şeytan burnu içinde geceler"( Buhari, sahih Müslim ,)"Kızlar sünnet edilmelidir lâkin derin kesilmemelidir, Zira bu kadına cinsel ilişki anlamında daha çok haz verir ve kocası için daha makbuldür"( Ebu Davut) "Kişi dinini değiştirirse öldürülmelidir" (Buhari, Nesai) " Köpekler katledilmelidir"( Müslim)" Karga, Çaylak, akrep, sıçan ve yırtıcı köpek fasıktır" binaenaleyh katl edilmelidir"( Buhari. Müslim ,nesai, Tirmizi ,Muvatta ) Cevap : Muvatta hadis kaynağının sahibi Mezhep İmamı Malik bin Enes tir. Dikkatinizi çekerim. İşte Ehli sünnet mezhebinin üzerinde bulunduğu din budur. Şimdi Kur'anın neden kendisinden bunları uzak tuttuğunu anladınız mı? Şia'da ehli sünnet mezhebininden farklı değildir. Çünkü onların kaynakları da yalan ve hurafelerle doludur.Bundan dolayı Şia ve Ehli sünnet ( Diyanet,Cemaat,Tarikatlar)Kıyamete kadar kur'anı anlayamazlar. Bu akılsizlıkları yüzünden kur'an kendisini onlardan uzak tutacaktır. Kur'an pislik olan bir yere asla yerleşmez. Siz mikroplarla dolu olan bir yere oturur musunuz? Allah'ın kitabı kendisine ortak kabul etmez.
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR : İŞTE EHLİ SÜNNET DİNİ ( 14 )
27 Mart 2016 Pazar, 07:00 UTC+03
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR : İŞTE EHLİ SÜNNET DİNİ ( 14 ) " İçki içerken görülen bir kişi ilk seferde dövülmeli, İkinci seferde de dövülmeli, üçüncü seferde de dövülmeli, dördüncü seferde de dövülmeli, ancak beşinci seferde öldürülmelidir" (Nesai, Tirmizi, Ebu Davud, İbni mace)" Zina suçu sabit olan dul yada evli bir kişiyi toprağa göbeğine kadar diri diri gömülmeli ve taşlanarak öldürülmelidir "( Buhari, Müslim, nesai ,Tirmizi Ebu Davud, İbni mace, Ahmed bin hanbel)" Yemekten sonra eller dille Yalanmadan veya birisine yalatılmadan mendille silinmemelidir" (Buhari, Müslim, Ebu Davud)"İnsanlar Allah'tan başka ilah olmayıncaya kadar, Muhammed'in Allah'ın resulü olduğunu kabul edinceye kadar, namaz kılınıncaya zekat verinceye kadar onlarla Savaşmakla emrolundum. Bunları yaparlarsa kendilerini benden korumuş olurlar. Diğer hesapları Allah'a aittir"( Buhari) Görüldüğü gibi hadisler hem Kuran, hem akıl, hem filkir hem de Fıtrat ile çelişmektedir. Şimdi sormak gerekir. Siz bu sözleri utangaç, son derece haya sahibi, mükemmel bir ahlaka sahip, başkalarının işine karışmayı sevmeyen Allah'ın Resulü Muhammed (Aleyhisselam) a yakıştırabilirmisiniz. Kur'an İlim ve aklı kullanmaktan uzak şu aşağıdaki sözler 150 ülkede okul açan, neredeyse ülkeyi ele geçirebilecek güce ulaşan Fethullah Gülen'e aittir." Buhari Allah'tan gelmiş gibidir. Koca Buhari 6000 küsür Hadisi 300 bin hadisten ayaklıya ayaklıya yapmış, hem öyle bir hassasiyet içinde ki, her hadiste İki rekat namaz kılmış, Allah'a teveccüh etmiş, Resulü Ekrem Aleyhisselam'ın ruhaniyetinden istimdad buyurmuş, Efendimiz (Aleyhisselam) beyan edilen şeye binaen temessül buyurmuş (canlı olarak ona gelmiş) Bu hadis bendendir demiş Ve Buhari eserini yazmıştır"(Samanyolu TV, Mehtap TV, Burç Radyo,Irmak TV ) İşte bu kaynaklardan dolayı Ehli sünnet dini dünyanın en tehlikeli dinidir. Ehli sünnette adalet, merhamet, insan hakları ve şefkat yoktur. Çünkü Emevi Abbasi imalatı hurafe bir dindir.Mesela : Ehli sünnet güç ve kuvveti esas alır. Ehli sünnet fıkhına göre bir kimse hangi yöntemle ülkeyi ele geçirirse geçirsin ona itaat etmek vaciptir. Yani Ehli sünnet dininin alimlerinin göre Mısır darbecisi diktatör, katil ve acımasız Sisi'ye itaat etmeyen cehenneme gider. Israrla bu dinin Muaviye, Yezid, Haccac, Mervan vahşi Emevi ve Abbasi Devletinin imalatı olduğunu niye söyleyip duruyoruz. Dolayısıyla batı'dan daha çok Ehli sünnet kaynaklarındaki yalan ve hurafeler islam dinine düşmandır. Çünkü daiş benzeri örgütlerin çoğu batının değil, Ehli sünnet dininin eseridir
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR. SAHİH HADİS NASIL UYDURULUR ?(15 YAZI )
27 Mart 2016 Pazar, 21:41 UTC+03
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR. SAHİH HADİS NASIL UYDURULUR ?(15 YAZI ) Hadis uydurmanın revaçta olduğu yüzyıllarda hadis yalancıları kendilerini eleştiren muvahhidleri susturmak için Bir zaman gelecek,,,,,, şöyle böyle olacak,,,,,,, diye hadisler uydurup dururlardı. Köyden şehre giden bedeviler iki katlı binayı görünce ciğere yetişemeyen Kedi misali "Yüksel binalar kıyametin alametidir. " Zina ve bina çoğalınca kıyamet kopar" diye hadisler uydurdular. Güzel kadınlara ilgi duyan ama onlara ulaşamayan psikolojik sorunlu Ahmaklar." Cehennemin çoğunu kadınlar dolduracaktır "veya "Namaz kılanın önünden eşek, köpek, domuz ve kadın geçerse namaz bozulur." Şamdaki Emevi sultanlarına yalakalık yaparak ulufe almak isteyen din tüccarları "Mehdi Şamdan çıkacak" diye hadisler uydurdular. Kur'anı Mubin'de bir çok ayeti kerime Allah Resulü (Aleyhisselam) Kur'an'dan başka dini öğretiler tebliğ etmekten menedildiğini gösteriyor." De ki ben sadece vahiyle sizi ikaz ediyorum. Fakat sağır olanlar ikaz edildikleri zaman bu çağrıyı duymazlar"( Enbiya 45 )Biz onların Dediklerini çok iyi biliriz. Sen onların üzerinde bir zorlayıcı değilsin. Tehdidimden korkanlara Kur'an ile öğüt ver"( Kaf 45)Allah (Celle Celalühü) tarafından mümkün olan en kesin bir dille Kur'anı, tüm Kuranı ve sadece Kuranı onaylayıp desteklememiz emrediliyor. Tekrar tekrar Kuranı Dnin tek kaynağı olarak iman edip sahiplenmemiz emrediliyor. Bir daha ve bir daha Kur'an'dan başka kaynaklara uymanın Allah'tan başka ilâhlar edinmeye denk olduğu bize hatırlatılıyor.
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR : (16 YAZI )
27 Mart 2016 Pazar, 22:11 UTC+03
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR : (16 YAZI ) İsra suresinin 22 nci ayetinden başlayıp 38 İnci ayete kadar olan kısım Kur'an'daki en önemli emirlerden bazılarını bize bildiriyor. Hemen bu ayetlerin ve emirlerin ardından aşağıdaki ayeti görüyoruz." İşte Bütün bunlar (Emirler) Rabb'inin sana vahyettiği hikmetlerdir. Allah ile birlikte başka ilah edinme sonra kınanmış ve Allah'ın rahmetinden uzaklaştırılmış olarak cehenneme atılırsın"Kur'anın açık emirlerine rağmen hadis ve sünnetin takipçileri hangi gerekçelerle sadece Kuranı izlemekte başarısız oluyorlar? Bu sorunun cevabı yeni İsra suresinin 46 ncı ayetinde verilmektedir." Ve onu( Kur'anı) anlamalarını engellemek için kalplerine kabuklar Kulaklarına da ağırlık koyarız. Rabbini yalnızca Kur'an'da Andıgın zaman nefretle yüz çevirirler" Ehli sünnet dinine mensup olanlar hadis ve sünnetin ilahi Vahiler olduğunu iddia ediyorlar. Doğrusu bunlar ilahi Vahyin ölçütünün mükemmel koruma olduğunun farkında bile değiller. Allah Resulü'nün hadis ve sünneti diye dayatılan uydurmalar fazlasıyla Kuran'ı Mubin'e aykırı ve bozuk olduğu için, hiçbir zaman ilahi Vahyin kriterini karşılayamazlar.
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR : KUR'ANA GÖRE HAYATIN TALİHSİZ GERÇEĞİ ( 17. YAZI )
28 Mart 2016 Pazartesi, 00:03 UTC+03
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR : KUR'ANA GÖRE HAYATIN TALİHSİZ GERÇEĞİ ( 17. YAZI ) Insanlık tarihinde iman etmeyenler her zaman kahir ekseriyeti teşkil ederler. Allah (Celle celaluhu) Kuran'ı Mübin de şöyle buyuruyor." Ne kadar arzu edersen et insanların çoğu iman etmeyecektir"(Yusuf 103 ) Başka bir ayeti kerimede Rahmân ve rahîm olan Allah.( Celle Celalühü) şöyle buyurur "İnsanların çoğunun imanları şirkle beraberdir"( Yusuf 106) Bu yüzden eğer çoğunluğun iman ettiği şeye iman ediyor, onların düşündüklerini düşünüyorsanız, Yani eğer çoğunlukla beraberseniz, başınız gerçekten büyük bir beladadır. Çünkü insanlık tarihinde muvahhidler oldukça azdır fakat talihli Elmas gibi bir gruptur. Zayıf bir damar olarak devam ederler. Onlar azınlığın da azınlığıdır. Yemeğin içindeki tuzdan daha da azınlıktadırlar. Evet muvahhitler kömürün içindeki Elmas gibidirler. Zayıf bir damardırlar. Ama Allah, rahmet ve mağfiretiyle onlara hidayetini vermiş ve hayatlarını sürdürme zevk ve imkanını bahşetmiştir. Onlar Mesut ve mutludurlar. Bu muvahhidleri dünya malı, güzel yaşantı ve dünya hayatı pek ilgilendirmez. İşleri güçleri hakikatı bir kişiye bile olsun ulaştırmak olmuştur. Bunun tam aksine çoğunluğu teşkil eden Müşrikler kendilerini doğru yolda olduklarını kabul ederler. Fakat Şeytanların dostları olmuşlardır. muvahhidleri sapkınlık, mezhepsizlik, vahhabilik gibi kavramlarla aşağılamaya ve halkın gözünden düşürmeye çalışırlar Dünya malı onları aldatmış, uydurma dinlerini paraya çevirmiş, Ümmeti aldatmışlardır. İşte bu gerçekten büyük bir problemdir Allah ( cc)Şöyle buyuruyor " Kim Rahman'ın mesajına aldırış etmezse, ona bir şeytanı musallat ederiz de onun arkadaşı olur. Nitekim onları yoldan çıkarırlar buna rağmen onlar doğru yolda olduklarını sanırlar"( Zuhruf 36 37)
26 Eylül 2016 Pazartesi
FETÖ'NÜN İTİKADİ DURUMU (27. YAZI)
F GÜLEN'İN SAÇMA SAPAN HURAFELERİ:
"Hz Osman, âsiler tarafından muhasara altına alındığında, asiler kendisine su bile vermediler.
Sinesinden yediği hançerle kanının, okumakta olduğu Kur'an'ın "Onlara karşı Allah sana yeter "
Ayetinin üzerine damlayacağı günün sabahında o hulasa olarak şöyle diyordu.
"Bu gece rüyamda Efendimiz'i ( Aleyhisselam) gördüm.
Bana "Osman, seni susuz mu bıraktılar? "
"Evet yâ Resülüllah " dedim.
Bana bir kova su getirdi, kanıncaya kadar içtim ve şu anda kanımda, hâlâ içtiğim suyun dolaştığını hissediyor gibiyim.
Sonra bana " Osman, seni muhasara mı ettiler? "
dedi.
"Evet yâ Resülüllah "cevabını verdim.
Allah resulü ( Aleyhisselam) o arada turfanda hurma istedi.
Yanında Ebubekir ve Ömer vardı.
Bana "Yâ Osman, bizimle mi iftar etmek istersin, yoksa aile efradınla mı? diye sordu.
"Sizinle yâ Resulüll" dedim.
Akşama çıkmadan şehit olacağını bilen Hz Osman, hiç bir zaaf eseri göstermeden, tam bir teslimiyet ve tevekkül içinde başına gelecekleri inşirah içinde karşılayıvermişti.
Hz Ali, mihrapta yiyeceği hançerle şehadet şerbetini içeceği sabah namazına çıkarken, etrafında dolaşan tavukları kovalayan çocuklarına "Bırakın, onlar babanızın yasını tutuyorlar " dediği nakledilir.
(Fasıldan fasıla 1 Fethullah Gülen, Nil Yayınları, 3. Baskı, Eylül 1995, Sayfa 50, 51)
CEVAP: Hurafeci F Gülen, senin yasını tavuklar tutsun,
Daha senin mezhebine ve mezhebinin kaynaklarındaki yalan ve uydurma rivayetlere ne diyeyim?
F GÜLEN'İN SAÇMA SAPAN HURAFELERİ:
"Hz Osman, âsiler tarafından muhasara altına alındığında, asiler kendisine su bile vermediler.
Sinesinden yediği hançerle kanının, okumakta olduğu Kur'an'ın "Onlara karşı Allah sana yeter "
Ayetinin üzerine damlayacağı günün sabahında o hulasa olarak şöyle diyordu.
"Bu gece rüyamda Efendimiz'i ( Aleyhisselam) gördüm.
Bana "Osman, seni susuz mu bıraktılar? "
"Evet yâ Resülüllah " dedim.
Bana bir kova su getirdi, kanıncaya kadar içtim ve şu anda kanımda, hâlâ içtiğim suyun dolaştığını hissediyor gibiyim.
Sonra bana " Osman, seni muhasara mı ettiler? "
dedi.
"Evet yâ Resülüllah "cevabını verdim.
Allah resulü ( Aleyhisselam) o arada turfanda hurma istedi.
Yanında Ebubekir ve Ömer vardı.
Bana "Yâ Osman, bizimle mi iftar etmek istersin, yoksa aile efradınla mı? diye sordu.
"Sizinle yâ Resulüll" dedim.
Akşama çıkmadan şehit olacağını bilen Hz Osman, hiç bir zaaf eseri göstermeden, tam bir teslimiyet ve tevekkül içinde başına gelecekleri inşirah içinde karşılayıvermişti.
Hz Ali, mihrapta yiyeceği hançerle şehadet şerbetini içeceği sabah namazına çıkarken, etrafında dolaşan tavukları kovalayan çocuklarına "Bırakın, onlar babanızın yasını tutuyorlar " dediği nakledilir.
(Fasıldan fasıla 1 Fethullah Gülen, Nil Yayınları, 3. Baskı, Eylül 1995, Sayfa 50, 51)
CEVAP: Hurafeci F Gülen, senin yasını tavuklar tutsun,
Daha senin mezhebine ve mezhebinin kaynaklarındaki yalan ve uydurma rivayetlere ne diyeyim?
HACERUL ESVED NEREDEN GELMİŞTİR(5.YAZI)
Tavafa işaret olması için Hacerul Esved'in yerine
başka bir işaret konulabilir.
Fakat orta çağ karanlığını yaşayan Suud ailesine ve alimlerine bu hakikatı kabul ettirmek mümkün değildir.
Yeri gelmişken Suudi Arabistan ilim adamlarının fikir ve zihin yapısını ortaya koymadan geçmek olmaz.
Suudi Arabistan'da bir çok ilim adamı ve fetva makamı ile sohbet ve tartışmalarımız olmuştur.
Suudi Arabistan'da dini hayat baştan sona kadar rivayet dinine bağlı bulunmaktadır.
Suudi Arabistan'da bir ilim ehline iki ayet okuduğunuzda buna mukabil Emevi Abbasi imalatı hurafe Ehli sünnet dininin on rivayetiyle karşılık alırsınız.
İnsanlar Emevi Abbasi imalatı hurafe Ehli sünnet dininin hadislerine tamamen mahkum bırakılmışlardır.
Suudi Arabistan'da en tehlikeli şey Allah'ın kitabı Kur'an Mübin'dir.
Suudi Arabistan ilim erbabınca sadece Kur'an'dan konuşmak ve Kur'anı kaynak göstermek Resul ve Sünnet düşmanlığıyla eş değer bir kafirliktir, sapıklıktır.
Günümüzün Suudi Arabistan dini anlayışı Osmanlı Devletinin dini anlayışıyla aynıdır.
Eğer F Gülen darbesi başarılı olsaydı
Türkiye Cumhuriyeti Devleti
aynen Suudi Arabistan gibi
Emevi Abbasi imalatı hurafe Ehli sünnet dininin karanlığına mahkum olacak,
bu uydurma dinin bataklığında boğulacaktı.
Tavafa işaret olması için Hacerul Esved'in yerine
başka bir işaret konulabilir.
Fakat orta çağ karanlığını yaşayan Suud ailesine ve alimlerine bu hakikatı kabul ettirmek mümkün değildir.
Yeri gelmişken Suudi Arabistan ilim adamlarının fikir ve zihin yapısını ortaya koymadan geçmek olmaz.
Suudi Arabistan'da bir çok ilim adamı ve fetva makamı ile sohbet ve tartışmalarımız olmuştur.
Suudi Arabistan'da dini hayat baştan sona kadar rivayet dinine bağlı bulunmaktadır.
Suudi Arabistan'da bir ilim ehline iki ayet okuduğunuzda buna mukabil Emevi Abbasi imalatı hurafe Ehli sünnet dininin on rivayetiyle karşılık alırsınız.
İnsanlar Emevi Abbasi imalatı hurafe Ehli sünnet dininin hadislerine tamamen mahkum bırakılmışlardır.
Suudi Arabistan'da en tehlikeli şey Allah'ın kitabı Kur'an Mübin'dir.
Suudi Arabistan ilim erbabınca sadece Kur'an'dan konuşmak ve Kur'anı kaynak göstermek Resul ve Sünnet düşmanlığıyla eş değer bir kafirliktir, sapıklıktır.
Günümüzün Suudi Arabistan dini anlayışı Osmanlı Devletinin dini anlayışıyla aynıdır.
Eğer F Gülen darbesi başarılı olsaydı
Türkiye Cumhuriyeti Devleti
aynen Suudi Arabistan gibi
Emevi Abbasi imalatı hurafe Ehli sünnet dininin karanlığına mahkum olacak,
bu uydurma dinin bataklığında boğulacaktı.
HACERUL ESVED NEREDEN GELMİŞTİR ( 4. YAZI)
Hacerul Esved, Mü'minlerin mallarından, kanlarından ve canlarından daha değerli değildir.
Şerefli bir Mü'minin boynunu hiçbir özelliği olmayan Hacerul Esved'e kaptırması İslam ahlakı, Kur'an ilmi ve aklı açısından acınacak bir durumdur.
Kur'an ilminin, İslam ahlakının ve Tevhid aklının hakim olduğu bir toplumda böyle akıl almaz, iman kabul etmez manzaraların meydana gelmesi mümkün değildir.
Suudi Arabistan Devleti 1300 yıl önceki Emevi Abbasi imalatı hurafe Ehli sünnet mezhebinin rivayet dinini yaşamaktadır.
Hacerul Esved İslam aleminin bir aynası gibidir.
Hacerul Esved, bu Ümmetin Kur'an ahlakından, ilim, akıl, tefekkür ve sorgulama nimetlerinden ne kadar uzak savrulduğunun en güzel göstergesidir,
Hacerul Esved'i Kur'an'ın ve Allah Resulü'nün ahlakına kıyasladığımızda karşımıza son derece dramatik bir manzara çıkmaktadır.
Hacerul Esved'in yerinde bırakılması İslam ahlak ve ciddiyetine büyük bir darbe anlamına gelmektedir.
Hacerul Esved, Mü'minlerin mallarından, kanlarından ve canlarından daha değerli değildir.
Şerefli bir Mü'minin boynunu hiçbir özelliği olmayan Hacerul Esved'e kaptırması İslam ahlakı, Kur'an ilmi ve aklı açısından acınacak bir durumdur.
Kur'an ilminin, İslam ahlakının ve Tevhid aklının hakim olduğu bir toplumda böyle akıl almaz, iman kabul etmez manzaraların meydana gelmesi mümkün değildir.
Suudi Arabistan Devleti 1300 yıl önceki Emevi Abbasi imalatı hurafe Ehli sünnet mezhebinin rivayet dinini yaşamaktadır.
Hacerul Esved İslam aleminin bir aynası gibidir.
Hacerul Esved, bu Ümmetin Kur'an ahlakından, ilim, akıl, tefekkür ve sorgulama nimetlerinden ne kadar uzak savrulduğunun en güzel göstergesidir,
Hacerul Esved'i Kur'an'ın ve Allah Resulü'nün ahlakına kıyasladığımızda karşımıza son derece dramatik bir manzara çıkmaktadır.
Hacerul Esved'in yerinde bırakılması İslam ahlak ve ciddiyetine büyük bir darbe anlamına gelmektedir.
HACERUL ESVED NEREDEN GELMİŞTİR ( 3.YAZI)
Ben şahsen Allah Resulü'nün bu siyah taşı öptüğüne inanmıyorum, bununla ilgili Kur'an, ilim, akıl ve mantıktan bir delil bulamıyorum.
Bu taşın öpülmesi Uydurma Emevi Abbasi imalatı hurafe Ehli sünnet dininin eski cahiliyyenin putperest dini ile ilişkili görüyorum.
Allah resulü ( Aleyhisselam) Hacerul Esved'i öpmüşse, Hz İbrahim (Aleyhisselam) dan kalma bir hatıra olmasından dolayıdır.
Hacerul Esved'in bundan başka hiçbir özelliği yoktur.
Günümüzün kalabalık ortamlarında Hacerul Esved'i öpmeye çalışmak caiz değildir, haramdır, putperestliktir.
Hacerul Esved'i öpmek için mücadele edenler bir çok haramın işlenmesine sebep olmaktadırlar.
1_) Kadın ve erkek birbirinin içine karışmakta, İslam dininin Tevhid,güzel ahlak ve edebine aykırı görüntüler ortaya çıkmaktadır.
2 _)Tevhid için en yoğun mücadelenin gösterildiği bir mekanda iman edenlere yakışmayacak olumsuz hareketlerin yaşanmasına sebep olmaktadır.
3 _) Farz namaz bitmeden Hacerul Esved'i öpmek için koşuşan insanların vermiş olduğu manzara Kur'an, Tevhid, akıl ve mantık açısından gülünç ve cehalet eseridir.
4_)Hacerul Esved'i öpmek için yapılan mücadele, müşriklerin putlarına yaptıkları tapınma hareketlerinden bir farkı bulunmamaktadır.
5_) İzdihamdan dolayı Hacerul Esved'in yanında insanlar ölmekte, yaralanmakta, paraları çalınmaktadır.
Ben şahsen Allah Resulü'nün bu siyah taşı öptüğüne inanmıyorum, bununla ilgili Kur'an, ilim, akıl ve mantıktan bir delil bulamıyorum.
Bu taşın öpülmesi Uydurma Emevi Abbasi imalatı hurafe Ehli sünnet dininin eski cahiliyyenin putperest dini ile ilişkili görüyorum.
Allah resulü ( Aleyhisselam) Hacerul Esved'i öpmüşse, Hz İbrahim (Aleyhisselam) dan kalma bir hatıra olmasından dolayıdır.
Hacerul Esved'in bundan başka hiçbir özelliği yoktur.
Günümüzün kalabalık ortamlarında Hacerul Esved'i öpmeye çalışmak caiz değildir, haramdır, putperestliktir.
Hacerul Esved'i öpmek için mücadele edenler bir çok haramın işlenmesine sebep olmaktadırlar.
1_) Kadın ve erkek birbirinin içine karışmakta, İslam dininin Tevhid,güzel ahlak ve edebine aykırı görüntüler ortaya çıkmaktadır.
2 _)Tevhid için en yoğun mücadelenin gösterildiği bir mekanda iman edenlere yakışmayacak olumsuz hareketlerin yaşanmasına sebep olmaktadır.
3 _) Farz namaz bitmeden Hacerul Esved'i öpmek için koşuşan insanların vermiş olduğu manzara Kur'an, Tevhid, akıl ve mantık açısından gülünç ve cehalet eseridir.
4_)Hacerul Esved'i öpmek için yapılan mücadele, müşriklerin putlarına yaptıkları tapınma hareketlerinden bir farkı bulunmamaktadır.
5_) İzdihamdan dolayı Hacerul Esved'in yanında insanlar ölmekte, yaralanmakta, paraları çalınmaktadır.
HACERUL ESVED NEREDEN GELMİŞTİR ( 2.YAZI)
"Hacerul Esved ,bezmi elestte Allah'ın bütün insanlardan kendisini Rab olarak tanımaları yönünde aldığı sözü, içinde taşımakta olup ondan, bu ahde vefa gösterenler lehinde kıyamet günü şahitlikte bulunacağı"
"Allah'ın kıyamet günü Hacerul Esved'i getireceği ve onunda hak üzerinde kendisini istilam ( kendisine selam verenlere) şahitlikte bulunacağı"
"Hacerul Esved'e dokunan kimse Rahman'ın eline dokunmuş gibi olacağı"
"Yer yüzünde Allah'ın sağ eli mesabesinde bulunduğu "
"Hacerul Esved'e dokunanın Allah ile bi'ad etmiş olacağı "
" Hacerul Esved ve Ruknu Yemani'nin ( Kabe'nin Yemen'e bakan köşesi) ahde vefa üzere kendilerini selamlayanları kıyamet günü şahitlik edecekleri" gibi, rivayet ve haberlerin hepsi yalan ve uydurmadır.
"Hacerul Esved ,bezmi elestte Allah'ın bütün insanlardan kendisini Rab olarak tanımaları yönünde aldığı sözü, içinde taşımakta olup ondan, bu ahde vefa gösterenler lehinde kıyamet günü şahitlikte bulunacağı"
"Allah'ın kıyamet günü Hacerul Esved'i getireceği ve onunda hak üzerinde kendisini istilam ( kendisine selam verenlere) şahitlikte bulunacağı"
"Hacerul Esved'e dokunan kimse Rahman'ın eline dokunmuş gibi olacağı"
"Yer yüzünde Allah'ın sağ eli mesabesinde bulunduğu "
"Hacerul Esved'e dokunanın Allah ile bi'ad etmiş olacağı "
" Hacerul Esved ve Ruknu Yemani'nin ( Kabe'nin Yemen'e bakan köşesi) ahde vefa üzere kendilerini selamlayanları kıyamet günü şahitlik edecekleri" gibi, rivayet ve haberlerin hepsi yalan ve uydurmadır.
HACERUL_ ESVED NEREDEN GELMİŞTİR. (1.YAZI)
Arapçada "Siyah Taş " anlamına gelen, Kabe'nin güney doğu köşesine tavafin başlangıç noktasını belirlemek amacıyla yerleştirilen taşın adıdır.
Kaynaklar, Hacerul Esved'in Hz İbrahim tarafından Kabe'nin inşası esnasında tavafin başlangıç noktasını belirlemek amacıyla Ebu Kubeys dağından getirilip yerleştirildiği konusunda ittifak etmişlerdir.
Hicri, 317 'de (miladi, 930) Karmati lideri Ebu Tahir el_Cennabi Mekke'de yaptığı Katliam ve yağma sırasında Hacerul Esved'i yerinden sökerek Başkenti Hecer'e götürmüştür.
Abbasi Halifesi Muti Lilléh'in 30 000 dinar fidye ödemesi üzerine Hacerul Esved Mekke'ye getirilerek (H. 339 _ M .950) yerine yerleştirilmiş ve gümüş muhafazası tamir edilerek yenilenmiştir. (TDV, İSLAM, ANS _ C, 14 S, 433)
Arapçada "Siyah Taş " anlamına gelen, Kabe'nin güney doğu köşesine tavafin başlangıç noktasını belirlemek amacıyla yerleştirilen taşın adıdır.
Kaynaklar, Hacerul Esved'in Hz İbrahim tarafından Kabe'nin inşası esnasında tavafin başlangıç noktasını belirlemek amacıyla Ebu Kubeys dağından getirilip yerleştirildiği konusunda ittifak etmişlerdir.
Hicri, 317 'de (miladi, 930) Karmati lideri Ebu Tahir el_Cennabi Mekke'de yaptığı Katliam ve yağma sırasında Hacerul Esved'i yerinden sökerek Başkenti Hecer'e götürmüştür.
Abbasi Halifesi Muti Lilléh'in 30 000 dinar fidye ödemesi üzerine Hacerul Esved Mekke'ye getirilerek (H. 339 _ M .950) yerine yerleştirilmiş ve gümüş muhafazası tamir edilerek yenilenmiştir. (TDV, İSLAM, ANS _ C, 14 S, 433)
25 Eylül 2016 Pazar
İNSANLIK TARİHİNDE ŞİRK VE HULUL İNANCI : (1. YAZI ) ARKADAŞLAR! ÇOK ÖNEMLİ ŞİRKİ,TARİKATLARI VE ŞEYHLERİN NE OLDUĞUNU ANLAMAK İSTEYEN MUTLAKA OKUSUN.
28 Mart 2016 Pazartesi, 09:22 UTC+03
İNSANLIK TARİHİNDE ŞİRK VE HULUL İNANCI : (1. YAZI ) ARKADAŞLAR! ÇOK ÖNEMLİ ŞİRKİ,TARİKATLARI VE ŞEYHLERİN NE OLDUĞUNU ANLAMAK İSTEYEN MUTLAKA OKUSUN. HULUL : insanlık tarihinde Hulul inancından etkilenmeyen Hiç bir topluluk ve millet mevcut değildir. Doğudan batıya kadar her kavim Hulul inancına bulaşmış durumdadır. Buna "ben Müslümanım" diyenler de dahildir. Belki bu yüzden hulul dini ve hulul inancı ile alakalı şirkle bağlantılı olarak 2000 ayet vardır. İnsanlık tarihi boyunca insanların itikadına hakim olan hulul dini olduğunu açıklayan 2 ayeti kerime şöyledir."Onların çoğu ancak ortak koşarak iman edenler"( Yusuf 106)"Resulüm!De ki, yeryüzünde gezip dolaşın da, daha öncekilerin akıbetleri nice oldu görün. Onların çoğu müşrik idi"(Rum 42) Ben Kur'anın İlahlar ve evliyalar ile alakalı yüzlerce ayetine bakarak bu inanca "İlahların ve evliyaların şirk dini "diyorum. Hulul inancı ve hulul dini anlaşılmadan Kur'anın yüzlerce ayetinde üzerinde önemle durduğu şirkin anlaşılması mümkün değildir. Hulul ne demektir? İlahi zatın (Allah'ın) veya sıfatlarının yaratıklardan birine intikal edip onlarla birleşmesi anlamına gelir. Sözlükte bir şeyi çözmek, bir yere intikal etmek, konup yerleşmek anlamlarında masdar olan hulul kelimesi isim şeklinde de kullanılır. Terim olarak" gül suyunun güle sirayet etmesi gibi iki cismin birleşmesi, varlıkla onun mahalli veya arazla Cevheri arasındaki münasebet, bir şeyin mevcudiyetiyle aynı olması, onda birleşmesi, ona geçmesi" gibi değişik biçimlerde tanımlanmıştır.( et Tarifat " hll " maddesi Tahanevi 1 706 709 )İslam düşünce tarihinde itikadi Tartışmalara konu teşkil eden hulul, "Allah'ın insan veya başka bir maddi varlık görünümünde ortaya çıkması diye tanımlanabilir"Geleneksel dinlerden tek ilahlı dinlere kadar geniş bir inanç kuşağında ortaya çıkan hulul ( internation) kavramı, insan üstü ilahi bir Kudretin belli bir amaç doğrultusunda çoğunlukla insan suretinde tamamen veya kısmen yeryüzünde görünmesini ( bedenlenme) ifade eder. Bu tanımıyla hulul, basit bir şekil değiştirmenin ötesinde ilahi iradenin( Allah'ın ) bilinçli olarak kendini göstermek üzere (Şeyh, Veli, Efendi, kutup, Gavs, insanı Kamil,Mürşidi kamil, Hakikatı Muhammediye )bir varlığın bedenini seçip ona geçmesiyle ilgilidir. (TDV İslam Ans c18 s340) İlk şekli animistik dinlerde ortaya çıkmış olmakla birlikte, Hulul inancı gerçek önemine özellikle, Hinduizm, Budizm ve hıristiyanlıkla kavuşmuştur. Bununla birlikte eski Mısır'dan Greklere kadar pek çok dinde görünmektedir. Kur'anın yüzlerce ayetinde bu inancın şirk adı altında anlatılması bu tarihi gerçeği en güzel bir şekilde ortaya koymaktadır. Kur'an'ın üzerinde durduğu ve insanların bu inançtan uzak durmalarının istendiği en büyük günah hulul, dolayısıyla şirk inancıdır.Onlarca Süre, yüzlerce ayeti kerime tevhidin önemini anlatmakta, hulul inancını ve müntesiplerini çok şiddetli bir üslupla kınamakta, cehennem azabı ile tehdit etmektedir. Kur'an, bütün elçilere gönderilen Vahyin en önemli maddesi olarak tevhidi emretmekte ve şöyle buyurmaktadır." Senden önce gönderdiğimiz elçilerimize sor Rahman'dan( olan Allah'tan ) başka Tapılacak ilahlar edenin diye emretmiş miyiz "(Zuhruf 45)" Senden önce hiçbir Resul göndermedik ki, ona "benden başka ilah yoktur. Şu halde sadece bana kulluk edin diye emretmiş olmayalım"( Enbiya 25)
İNSANLIK TARİHİNDE ŞİRK VE HULUL İNANCI : ( 2. YAZI )
28 Mart 2016 Pazartesi, 10:52 UTC+03
İNSANLIK TARİHİNDE ŞİRK VE HULUL İNANCI : ( 2. YAZI ) ÇOK ÖNEMLİ. Hulul dinini ve itikadını Kuran'ı Mübin ısrarla reddetmektedir. Allah'ın en sevgili kulları olan elçilerin bedenlerinde bile Hululiyyetin gerçekleşemeyeceğini haber vermektedir." Hiçbir insanın Allah'ın Kendisine kitap, hikmet ve nebilik vermesinden sonra kalkıp insanlara Allah'ın emri altında bana kul olun demesi mümkün değildir, Bilakis Ancak şunu söyler: okutmakta ve öğretmekte olduğunuz kitap uyarınca rabbinize Halis Kullar olunuz. Ve size Melekleri ve nebileri ilahlar edinin diye de emretmez. Siz Müslüman ( Muvahhid) olduktan sonra hiç size kâfirliği (şirki )emreder mi?( Ali İmran 79 80 )Tarihte Hulul inancının müntesiplerine hiçbir menfaat sağlamadığı kurani bir gerçektir." Onlara biz zulmetmedik, fakat onlar kendilerine zulmettiler. Rabbinin azap emri geldiğinde Allahtan aşağısında taptıkları İlahları onlara hiçbir şey sağlamadı, ziyanlarını arttırmaktan başka bir şeye yaramadı"( Hud 101) Hulul inancı O kadar yoğun, kapsamlı hayata hakimdir ki onun batıl bir inanç olduğundan asla şüphe edilmemesi gerekir." O halde onların yapmakta oldukları şeylerden( bu şeylerin batıl olduğundan) asla şüphen olmasın. Çünkü onlar ancak daha önce babalarının taptığı gibi körü körüne akıl etmeden tapıyorlar. Biz onların azaptan nasiplerini mutlaka eksiksiz olarak vereceğiz.( Hud 109) Hulul çok İlahlı bir inanç sistemine sahiptir. Elçilerin getirmiş olduğu Tevhid dini onlara çok garip gelmektedir. "Aralarından kendilerine bir uyarıcının gelmesine şaştılar ve kafirler : Bu pek yalancı bir sihirbazdır! İlahları, tek ilah mı yaptı? Doğrusu bu tuhaf bir şeydir! dediler. Onlardan ileri gelenler: yürüyün ilahlarınıza bağlıkta direnin, sizden istenen Şüphesiz budur"( Sad suresi 4 5 6)" ,,,,,,,Allah ile beraber başka bir ilah mı var doğrusu onlar sapıklıkta devam eden bir guruhtur. ,,,,,,,,,Allah ile beraber bir ilah mı var doğrusu Onların çoğu bilmiyorlar. ,,,,,,,,Allah ile beraber bir ilah mı var. ne kadar da az düşünüyorsunuz" Neml 60 61 62 63 )"Her kim Allah ile birlikte diğer bir ilaha taparsa ki, bu hususla ilgili hiçbir delil yoktur. O kimsenin hesabı ancak Rabb'inin nezdindedir. Şurası muhakkak ki kafir (hululiyyeciler ) iflah olmazlar.( Muminun 118)
İNSANLIK TARİHİNDE ŞİRK VE HULUL İNANCI : ( 3. YAZI ) ÇOK ÖNEMLİ.
28 Mart 2016 Pazartesi, 12:22 UTC+03
İNSANLIK TARİHİNDE ŞİRK VE HULUL İNANCI : ( 3. YAZI ) ÇOK ÖNEMLİ. Hulul inancına sahip olan milletler İslam egemenliğine girmek zorunda kalınca İslam dininin Tevhid akidesine vermiş olduğu önemden dolayı inançlarını Kamufle etme geregi duydular. Hiç şüphesiz ki hulul inancıyla Müslümanların içinde rahat ve huzur içerisinde yaşama imkan ve hürriyetini bulamazlardı. Bundan ötürü hulul inancına en uygun kavramları bulmada zorlanmadılar.Hulul inancı, yapısı gereği her türlü inancın içinde yaşama ve hayatiyetini devam ettirme özelliğine sahiptir. Bu kavramların bazıları şunlardır. (Evliya, Kutup, Gavs, insanı Kamil, hakikatı Muhammedi, Mevlana vb) Hululiyyecilerin ilahlarına izafe ettikleri Rab sıfatı da mevcuttur. Kur'an bunu şiddetle reddetmektedir." Allah'ı bırakıp bilginlerini, rahiplerini ve Meryem oğlu mesih'i Rabler edindiler. Halbuki onlara ancak bir tek Allah'a kulluk etmeleri emrolundu. Ondan başka ilah yoktur.O, Bunların ortak koştukları şeylerden uzaktır."( Tevbe 31)"Ey zindan arkadaşlarım! Çeşitli rapler mı daha iyi, yoksa gücüne karşı durulamaz olan bir tek Allah mı?( Yusuf 39 )"Dolayısıyla insanın ruhsal bağımsızlık sürecinin önündeki en büyük engel şirktir, şirk tüm insani vasıfları ve Ruhi yücelme gayretlerini boşa çıkarır. Zira şirk, müşrik insanı şirk koştuğu varlık karşısında nesneleştirir. Bu da insanın kendisine yapacağı en büyük bu zulümdür. İnsan için imandan sonra en büyük lütuf ve nimet hürriyettir. Öte yandan şirk Allah'ın sevgisine, Merhametine ve güvenliğine ihanet demektir. Allah'tan başkasına ilahlık yakıştıran sadece şirk nesnesine kötülük etmekle kalmaz, eşyayı kendi yerinden etmek suretiyle hadlerini aşarak kendilerine de kötülük etmiş olurlar. "Mustafa İslamoğlu, gerekçeli meal-tefsir Nisa Suresi ayet 48 Dipnot) İşte bu ve diğer birçok nedenden dolayı Allah Celle Celalühü Kuranı Kerim'de şirki ( hulul inancını )En büyük zulüm olarak ortaya koymaktadır. (Lokman 13 )yine bundan ötürü Allah( CC)Kuran'ı Mübin de özel anlamda evliya inancını yasak kapsamına almıştır. Yani İslam dini özel anlamda şahısları Veli edinerek onlara mutlak şekilde itaat etmeyi haram kılmıştır. "Rabbinizden size indirilene( Kuran'a) uyun onu bırakıp da başka dostların( evliyaların) peşinde gitmeyin ne kadar da az öğüt alıyorsunuz"(Araf 3) "Yoksa onlar Allah'tan başka Dostlar mı (evliyalar )edindiler. Halbuki dost yalnız Allah'tır.( Şura 9 )Kur'an'da evliya genel anlamda meşru kabul edilmiştir. Tevhid, infak, güzel ahlak sahibi ve ihlaslı ameller işleyen herkes Allah'ın evliyasıdır.Allah( cc)şöyle buyuruyor. "Onun dostları takva sahiplerinden Başkası değildir."( Enfal 34)"Bu din Rabb'inin dosdoğru yoludur. Biz öğüt alacak bir kavim için ayetleri ayrıntılı olarak açıkladık. Rableri katında onlara Esenlik yurdu vardır ve yapmakta oldukları güzel ameller sebebiyle Allah onların dostudur."( En'am 126 127) Bilesiniz ki, Allah'ın dostlarına korku yoktur onlar üzülmeyecekler de, onlar iman edip de takvaya ermiş olanlardır."(Yunus 62 63 )
İNSANLIK TARİHİNDE ŞİRK VE HULUL İNANCI : (4 YAZI )
28 Mart 2016 Pazartesi, 12:43 UTC+03
İNSANLIK TARİHİNDE ŞİRK VE HULUL İNANCI : (4 YAZI ) Dinin şemsiyesine sığınarak bir" rapler dini"Kurup kutsala hürmet adı altında açık şirke giddilmesi, Kuran'ın dikkat çektiği en büyük ve en önemli tehlikedir. Kur'an bize gösteriyor ki, şirkin failleri daima din temsilcileri olmuştur. Kuranı Kerim yüzlerce ayetinde doğrudan ve açık olarak bu din temsilcilerinden üzerinde önemle durarak yakınmaktadır. Kuran bilmektedir ki, elçiler mirası rapler hegemonyasıyla içinden çürütülmüş ve faturası Allah'a kesilen din, her zaman ve zeminde şeytan ve zulme hizmet eden bir yıkım kurumuna inkılap etmiştir. İşte, İslam dünyasının Asırlardır husrandan husrana ve akıl almaz katliamlara sürüklenmesinin gerçek sebebi burada yatıyor. Şirk, hulul inancı ve batınilik Tevhid dininin yozlaştırıldığı anda ortaya çıkan dinin adıdır. Tevhid dininde, yani ilahi dinlerin herhangi birinde vücut bulan bir yozlaşma o dini tartışmasız biçimde şirke bulaştırır. Yozlaşan Tevhid dininin yeni kimliği kesinlikle şirk olacaktır. Bütün ilahi dinlerin akibeti bu olmuştur. Olmasaydı Ardarda elçiler gönderilmezdi. Bundan dolayı insanların din adına Kur'an'dan başka gidecek bir yeri, başvuracak sağlam bir kaynağı kalmamıştır. Kur'an'dan nasip yoksa varılacak sonuç ya şirk veya tümden Allah'ın inkar edilmesi olacaktır. Şu mesele gerçekten çok önemlidir. Şirk Kur'an'ın gösterdiği şekliyle tanınmadıkça İslam'ı ve tevhidi Kur'anın gösterdigi şekliyle Anlamak mümkün olmaz. Müslüman dünya gerçekten Kur'an'ın ortaya koyduğu şekliyle şirki tanımıyor. Tanıma yönündeki tüm gayretleri bilinçli ve şuurlu fasit bir iradeyle sonuçsuz bırakılıyor. Çünkü Şirk ve hulul inancının mahiyeti halk tarafından anlaşıldıkça Müslüman dünyaya İslam adı altında yaşatılan dinin gerçek İslam olmadığı ortaya çıkacaktır. Böyle bir hakikat dünyadaki bütün çıkar dengelerini sarsacaktır.
İNSANLIK TARİHİNDE ŞİRK VE HULUL İNANCI : (4 YAZI ) DEVAM
28 Mart 2016 Pazartesi, 18:18 UTC+03
İNSANLIK TARİHİNDE ŞİRK VE HULUL İNANCI : (4 YAZI ) Kelimei tevhit formülü, hiçbir ilah yok sadece Allah var, şeklinde tezahür eder. Dikkat edilirse formülde Öncelikle sahte ilahlar yok ediliyor, onun ardından hakiki ilah olan alemlerin rabbi öne çıkarılıyor. Yani "olması gereken" gösterilmeden önce" olmaması gereken" tanıtılıyor. Bu o kadar önemli ki, şirk olmadığı zaman Tevhid'in hâkimiyetinden söz edilebilir. Yani hem İman hem de şirkin bir insanda bulunma ihtimali kuvvetle muhtemeldir. Bundan ötürü Allah (Celle Celalühü) Şöyle buyurur" İmana ulaşan ve imanlarına zulüm bulaştırmayanlar var ya. İşte onlar emniyette ve hidayette olanlardır"( Enam 82)Kur'anda bir çok ayette zulüm şirk anlamında kullanılmıştır. Yoksa insan günahkârdır şöyle böyle cahillik ederek ailesine, akrabasına, çevresine, tabiata haksızlık ve zulüm edebilir. Kelimei tevhitle formüllendirilen zıtlıkla kutuplardan herhangi birini gereğince tanımadığımızda ötekini gereğince tanımamız mümkün değildir. Bu da insanı, o kutupla ilgili tüm tespit, inanç ve eylemlerinde yanlış yapmaya mahkum eder. İslam dünyasının Tevhid akidesine gerektiği gibi değer vermemesinin sebebi şirkin gerçek mahiyetini, tahrip gücünü ve yıkım özelliğini bilmediğindendir. Tevhide değer verilmeyince Tevhid dininin güzellikleri insan hayatına girmez. Tevhid ten beklenen Bereket, Barış, Nimet, huzur, mutluluk, Merhamet uzaklarda kalır. Dünyayı şirke ve hululiyyet inancına yani Kula Kulluğa karşı uyaran, akli ve ilmi verilerle donatan tek kaynak Allah'ın kelâmı Kur'anı Mubin'dir. Fakat maalesef Kur'an'ın iman eden çocuklarının Şirki anlayamaz hale getirilmeleri insanlığın maruz kaldığı en büyük talihsizlik olmuştur. İslam dünyası şirkin ve huliliyyet inancının pençesinde Can çekişmektedir. Belini doğrultamamasının sebebi budur. Allah (Celle celaluhu) hiçbir toplumu eksiklikleri yüzünden perişan etmez, perişanlık ve Hüsran sadece şirkin sonucudur. Sirk insanın emek ve üretimini yok eden en büyük beladır. İslamı anlamak için Kuran'ı Dikkatli okumak ve elçiler tarihini iyi incelemek gerekir. Kuran hakkıyla okunursa( Bakara 121) görülür ki. elçilerin mücadelesi dinsizliğe karşı değil, sahte din ve ilahlara karşıdır. Bir kere elçilerin ve Kur'an'ın en büyük düşmanı şirktir ve şirk, dinsizlik değil, tarihin en Yaman zorlu ve inatçı dinidir.
21 Eylül 2016 Çarşamba
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR : ( 15 YAZI )
29 Mart 2016 Salı, 06:24 UTC+03
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR : ( 15 YAZI ) KUR'AN, "Hadis ve sünnetin "gerçek müslümanı sanal, sahte müslüman'dan ayırmak için gerekli testi meydana çıkardığını gösteriyor. Gerçek Müslüman yani Muvahhit Mümin, Allah'ın: Kur'an'ın tamamlanmış, mükemmel ve tamamen detaylı olduğu şeklindeki ayetlerine iman eder. Bu sebeple, gerçek mu'min hidayet için başka hiçbir kaynağı kabul etmez. Yalancı Müslümana gelince ona" hadis ve Sünnet "cazip gelecektir ve böylece, yüreğine yaratılışında işlenmiş gerçeği reddederken, inanç adı altında, hayatında kazandığı ahlaksızlık, Şirk ve ikiyüzlülüğünü ilan edecektir. Allah( Celle celaluhu) şöyle buyurur" Böylece her Elçiye insanlardan ve cinlerden olan şeytanları düşman kıldık. Aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözleri vahiy ederler. Rabbin dileseydi Bunu yapamazlardı. Onlara ve ettikleri iftiralara aldırma. Ahirete inanmayanların kalbi ona kansın, ondan hoşlansın ve gerçekten yapmak istediklerini yapabilsinler diye (böyle yaparlar)( Enam 112-113) Hesap günü Allah resulü (Aleyhisselam) düşmanlarının uydurdukları (hadis ve sünnet) için ümmetinin Kur'an'ı terk ettikleri hakkında şikayetçi olacakların ilki olacak" Resul der ki: ey Rabbim halkım bu Kur'an'ı büsbütün terk ettiler. Böylece her Elçiye suçlulardan bir düşman var ettik. Yol gösterici ve yardımcı olarak Rabbim yeter"( Furkan 30 31) Böylece Resulullah (Aleyhisselam )Aynı İsa( Aleyhisselam'ın) kendisini bir ilah veya ilahın oğlu olarak inanan Hristiyanlar tarafından nasıl hayal kırıklığına uğratılmışsa son Elçi de kendisini aşırı sevenler tarafından hayal kırıklığına uğratılacaktır.
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR : (16 .YAZI )
29 Mart 2016 Salı, 10:44 UTC+03
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR : (16 .YAZI ) Allah'ın âyetlerine İman ediyor musunuz? Kur'an'ın tamamlanmış, mükemmel ve tamamen açıklanmış olduğuna inanıyor musunuz? veya Kur'an'ın yanında başka kaynaklarınız var mı? Kur'an takip edilmesi gereken tek hadistir. Bütün diğer hadisler hatalı ve yanıltıcı olabilirler. "Allah sözün en güzelini, birbiriyle uyumlu ve bıkılmadan tekrar tekrar okunan bir kitap olarak indirdi. Rablerinden korkanların Bu kitabın etkisinden tüyleri ürperir, derken hem bedenleri ve hem de gönülleri Allah'ın kitabına ısınıp yumuşar. İşte bu kitap, Allah'ın dileyeni kendisiyle doğru yola ilettiği hidayet rehberidir. Allah kimi saptırırsa artık ona yol gösteren olmaz"( Zümer 23 )"Hidayet'in tek kaynağı 19"" Eksiksiz bir kitap Enam 39) Söz, doğruluk ve adalet bakımından müracaat edilecek tek dayanak Kuran'dır. Enam 114" "Aynı zamanda Allah Resûlü Kuranı açıklamaktan menedilmiştir. Kuran'ın anlamının çok zor olduğunu ve" hadis ve sünnetin" Kur'an'ı açıklamak için gerekli olduğunu iddia edenler var. Her şeyden önce Kur'an ve hadis'e kısa bir bakış, insanları bunun tersinin doğru olduğu konusunda ikna etmek etmek için yeterlidir. "Hadis "uydurucuları, değişik Lehçeleri, argolu ve aksanı farklı kabileler ve hatta farklı ülkelerden oldukları için "hadis"in dili easasında son derece zordur, karmaşıktır. hiçbir sisteme sahip değildir, bağlam ve bütünlüğü bulunmaz. Darmadağın bir dindir.Bu hadis uydurucularının kur'an bilmez, tanımaz olduklarını söylersem size hiç abartılı gelmesin.Çünkü uydurdukları bir çok hadis var ki, Allah'a,Elçilik makam ve mertebesine, kitaba, akla, ilme hakaret niteliği taşır. Ama Kur'an her şeyi ile Allah'ın koruması altındadır." Onu "Aceleye getirip dilini oynatma, onu toplamak da okutmak da bize aittir. Biz onu okuduğumuz zaman Onun okunuşunu izle, sonra, onu açıklamak lda bizim görevimizdir( Kıyamet 16 17 18 19) "İşte sana gerçek olarak okuduğumuz bunlar Allah'ın ayetleridir. Artık Allah'tan ve onun ayetlerinden başka hangi hadise iman edecekler. ( Casiye. 6 ) "Sen, sana vahyedilene sımsıkı sarıl, şüphesiz sen, dosdoğru bir yol üzerindesin. doğrusu bu kur'an sana ve ümmetine bir öğüttür. ileride ondan sorumlu tutulacaksınız.( Zuhruf. 43 44 )
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR ( 17. YAZI )
29 Mart 2016 Salı, 18:55 UTC+03
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR ( 17. YAZI ) Kur'an ihtiyacımız olan örnekleri, sembolik hikayeleri ve gerçekleşmiş olayları, benzetmeler içerdiğini bildiren ayetler vardır." Biz bu Kuran'da her türlü örneği verdik. Ne var ki halkın çoğunluğu inkârda direnir"( İsra 89) "Onların sana getirdikleri hiçbir temsil yoktur ki, onun karşılığında sana doğrusunu ve daha açığını bu Kur'an'da getirmiş olmayalım"( Furkan 33) "Biz bu Kur'an'da insanlara her türlü örneği verdik ki, öğüt alsınlar. Arapça pürüssüz dosdoğru bir Kur'an(indirdik ki,) belki Erdemli olurlar"( Zümer 27 28 )Yukarıdaki ayetler Allah resûlü'nün hepimiz gibi ölecek bir insan olduğunu ve çelişen birkaç kaynağ'ın yerine tek hüküm kaynağının izlenmesi gerektiğini bildirmektedir. Kur'an çok net bir şekilde müminler için Zafer'in Garanti olduğunu söylüyor" İman edenlere yardım etmek görevimizdir" Biz elçilerimize ve iman edenlere Hem bu dünya hayatında hem de şahitlerin şahitlik edeceği gününde yardım ederiz" ( Mümin 51 )Yukarıdaki garantilerin ışığında, Allah( Celle Celalühü )hiçbir zaman sözünden dönmediğine göre tarihte Müslümanlar Muhtemelen gerçek tevhidi ve Kuran ahlakını temsil edememişlerdir. Hazreti Ömer Radıyallahü anh)ın hilafetinden sonra hadis ve sünnetin yani uydurma dinin ortaya çıkmasıyla birlikte, Müslüman ümmetinin giderek artan bozulması başladı. Hadis ve Sünnet denen öğretilerin Kur'an'ın önüne geçerek Hidayet'in kaynakları olarak ortaya çıkması yüzünden Müminler bir tane bile başarı elde edememişlerdir. 5 milyon israillinin Bir milyar müslümanı Kudüs'teki mescidlerinden çıkarabileceği mantıklı mı?
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR ( 18. YAZI )
29 Mart 2016 Salı, 19:35 UTC+03
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR ( 18. YAZI ) İslam alemi başta Irak, Suriy,e Pakistan, Afganistan, Filistin, Mısır, Libya büyük bir mahrumiyet zulüm ve vahşet içinde kıvranıyorlar. Çünkü onlar Kur'anın eksiksiz, mükemmel, tamamen açıklanmış olduğu ve dini Hidayet'in tek kaynak olması gerektiği hakkında sürekli tekrarlanan ayetlerine inanmayı reddetmişlerdir. Çünkü Kuran'ın yanında başka kaynakları kabul etmişlerdir. Allah( cc)şöyle buyuruyor." Eğer biz bundan (Kur'an'dan) önce onları bir azapla helak etseydik, muhakkak ki şöyle diyeceklerdi. Yarabbi bize bir Elçi gönderseydin de şu aşağılığa ve rusvaylığa düşmeden önce ayetlerine uysaydık.(Taha 134 ) Bu ayetten anlaşıldığına göre, Allah'ın elçisi sadece ve sadece Allah'tan gelen vahyi bildirmek ve tebliğ etmekle yükümlüdür. İlk hadis kitabının Allah rasûlü'nün vefatından 200 yıldan fazla bir süre sonra Doğan buhari'nin kitabı olduğu bilinir. Buhari Hadis kitabını yazdığı zaman kaynak olarak bildiği insanları ziyaret ederdi. Kaynağının Doğru sözlü olduğunu Araştırmadan zaten Buna da imkan yoktur. Buhari bir hadis biliyor musun? diye soracaktı. Kişi "evet" diye cevap verecek ve daha sonra hadisi nakletmeye aşağıda gösterildiği gibi devam edecekti. Babamı (Allah ondan razı olsun) Abisinin (Allah ondan razı olsun) Büyükannesiyle otururken (Allah ondan razı olsun) büyükannesinin ona bir gün büyük amcasıyla yemek yerken (Allah ondan razı olsun) anne tarafından büyük babasının İmam Ahmed bin Muhammed El Emeviyi tanıdığını ve onun büyük babasının en büyük amcasından Peygamberin büyük sahabelerinden Ömer İbni Halid el yemani ile tanıştığını ve onun ona Resulullah'ın( selam onun üzerine olsun)............ duyduğunu söylerken duydum. Böylece hadis, Ancak buhari'nin kaynağından peygamber hakkında, ölmüş olan 8 nesil sonra bir şey duyduğunu iddia eden bir rivayettir.
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR ( 19. YAZI )
29 Mart 2016 Salı, 22:32 UTC+03
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR ( 19. YAZI ) "Allah Resulü'nün hadisi" olarak adlandırılanlara uymak, Esasen Resulullah (Aleyhisselam) daha onlar doğmadan 200 seneden fazla bir süre önce Resulullah'ın bir şeyler dediğini düşünen bir grup Kur'an cahili, düşünme özürlü, tembel, Kur'an bilmez ve tanımaz, yalancı olması kuvvetle muhtemel adamlara itaat etmek manasına gelir. Resulullah'a uymak ve ona gerçekten itaat etmek ancak Kuran'a uymakla olur ki, Kur'an hakikaten Allah resulü tarafından okunmuş ve şüphe götürmez bilimsel mucizeleri desteklemiştir." İnkâr edenler göklerle yer bitişik bir haldeyken bizim onları birbirinden ayırdığımızı ve her canlıyı sudan yarattığımızı görüp düşünmezler mi? Yine de inanmazlar mı ?Onları sarsmasın diye Yeryüzünde Bir takım Dağlar diktik. Orada geniş geniş Yollar açtık. Ta ki, muratlarına ulaşsınlar. Gökyüzünü korunmuş bir tavan gibi yaptık, onlar ise gökyüzünün ayetlerinden yüz çevirirler. Allah Geceyi, gündüzü Güneş'i ve Ay'ı yaratandır. Her biri bir yörüngede yüzmektedir."( Enbiya 30 31 32 33) Aileniz, tarikatınız, cemaatiniz,diyanetiniz, büyükleriniz, efendileriniz veya din adamlarınızdan Miras kalan komisyon dininden( hadis ve Sünnet) mutlu ve razı mısınız? Böyle hurafeler uğruna Allah'ın bizzat resulullaha gönderip öğrettiği değerleri Terk etmeye gönüllü musunuz? Yoksa, artık sizin için çok mu geç oldu?
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR (20. YAZI )
30 Mart 2016 Çarşamba, 05:27 UTC+03
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR (20. YAZI ) Allah rasûlü'nün vefatından kısa süre sonra cahiliye Devri'nin kabileciliğini ve putperestliğini hortlatan Kur'an cahilleri, birçok Müslümanın ölmesine sebep olmuşlardır. Emevilerin ve şianın başlattığı rivayet dini İslam'ın mesajını tahrip etmek ve onu ortaçağ Arap ve Acem kültürüne dönüştürmek için maaşlı din adamlarını seferde etmişlerdir. İslam dininin tek kaynağı olan Kur'an'ın anlaşılmaz, kapalı ve yetersiz olduğunu ileri süren müşrik din adamları, Yalnız Allah'a has kılınması gereken dini, sünnet, hadis, sahabe, tabiin, tabei tabiin, Mezhep imamları, müçtehit alimler, mutlak müştehidler, mezhepte müçtehitler, eski alimlerden oluşan bir komisyonun ortaya çıkardığı tamamen beşeri bir din haline dönüştürdüler. Zamanımıza kadar etkileri artarak devam eden bu felaketli ve Lanetli İblis dini, yaygınlaşmış ciltlerle hadis ve fıkıh kitapları meydana çıkarmıştır. Bu "mişna"ları kabul etmeyen Kuran ve İnsaf ehli muvahhitler sapık ve murted olarak damgalanmışlardır. Oldukça şiddetli Devlet terörünün estiği o günlerde Kur'an'a aykırı bambaşka dinler oluşturulmuştur. Kur'an'daki kavramlar yerinden edilerek Tevhid dini tam tersine beşeri din haline sokulmuştur.
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR ( 21. YAZI )
30 Mart 2016 Çarşamba, 05:57 UTC+03
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR ( 21. YAZI ) Emevi ve Abbasi Devletlerinin satılık din adamları, insanları Kur'an'dan uzaklaştırmak için Kuranın zor, anlaşılmaz ve mücmel olduğu yalanını yüzyıllarca ümmi halka dayattılar. Kur'an'ın anlaşılması için yüzlerce ciltlik rivayet ve fıkıh kitaplarının didik didik edilmesine inananlar, Kur'an'ı öğrenmeye ve üzerinde tefekkür etmeye vakit bulamadılar. Ali şeriati'nin deyimiyle"Din ilimleri ile dini unutturdular" Aliya izzetbegoviç'in dediği gibi" İslam ümmeti Kur'ana ihanet ederek onu sadece okunan bir çıplak ses haline getirdiler" Kuranı öğrenmeye vakit bulanlar ise kafalarını binlerce hurefeyle doldurduklarından Ve üstelik Kuranı bu hurafelere Muhtaç görlüklerinden onu anlama nimetini baştan kaçırmış oldular. Kayıtsız şartsız,ölümüne kendisine milyonlarca Uyanı Ve itaat edeni olan Fethullah Gülen, seyretmiş olduğum bir televizyon kanalında aynen şunları söylüyor "Hadislerin Kur'ana olan ihtiyacından daha fazla, Kuran hadislere muhtaçtır" Başka bir hezeyanında diyor ki "Buhari Allah'tan gelmiş gibidir. Buhari bu 6 bin küsur hadisi 300 bin hadisin içinden seçerken Her hadis için iki rekat namaz kılmış, Peygamber kendisine temessul edip hangi hadisin kendisine ait olduğunu Buhari'ye bildiriyordu" Şimdi zerre kadar Kur'an bilgisi, ilim, akıl ve vicdanı olan birisi bunları söyleyebilir mi? İşte bizim en büyük cemaat liderinin ilim seviyesi bu kadardır. Allah Resulü'nün Biricik şikayetinin ümmetinin Kur'an'dan uzaklaşması ve onu terk etmesi hakkında olması gerçekten çok ibret vericidir" Resul der ki, ey Rabbim kavmim bu Kur'an'ı büsbütün terkettiler"( Furkan 30)
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR ( 22 YAZI )
30 Mart 2016 Çarşamba, 20:10 UTC+03
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR ( 22 YAZI ) Allah (Celle celaluhu) mucizevi bir uslupla şöyle buyuruyor. "De ki bu Kuran büyük bir haberdir. Ama siz ondan yüz çeviriyorsunuz"( Sad 67 68) Gerçekten de cahiliye toplumuna benzer, bu ümmet de daha Resul vefat eder etmez arkadaşlarının arasında kavga, kargaşa ve savaşlar meydana gelmiş bu savaşlarda binlerce Müslüman hayatını kaybetmiştir. Hicri birinci yüzyılda hadis uydurma üretim fabrikaları ve merkezleri kurulmaya başlandı. Bu felaketli hareketlerin ve kötü ahlakın sonucunda Kuran'ı anlamaya verilen mesai alabildiğine azaldı. Bunun yerine binlerce çelişkiyi içeren akıl ve mantık çizgilerini altüst eden rivayetler üzerinde ihtisaslaşma, Cerh ve tadil ilimleri baş gösterdi. Rivayet kitaplarını değerlendirmede ortaya çıkan ihtilafları kurumlaştırıcı usul ve mezhep çalışmalariyla bu şeytanı tuzak güçlendirilerek orijinal, evrensel mesaj olan vahiy, Arap, Fars, Yahudi ve Hıristiyan kültürlerinin karması bir din haline dönüştürüldü. Kuranı yeterli görmeyen Ahmaklar Allah tarafından Kur'an'ı anlamaktan engellenmişlerdir. Hemen hemen tüm Kur'an baskılarının kapağında Arapça 4 ayet yer alır." Şüphesiz bu korunmuş bir kitapta bulunan değerli bir Kuran'dır. Ona temiz olmayanlar dokunamaz o alemlerin rabbinden indirilmiştir "(Vakıa 77 78 79 80) 6000 küsür ayet içinden neden bu ayetler icma ile seçiliyor. Gerçekten merak edilecek bir olaydır. Neden ellinin üzerindeki Kur'anın isim ve sıfatının arasından sadece bir yerde geçen Kerim (şerefli)seçilmiştir. Neden Kur'an için sıkça kullanılan zikir (mesaj )hakim (hikmetli )Mubin( apaçık) beyan (açıklayan) Nur (aydınlık) gibi kelimeler değil de, bu ayette geçen Kerim? Neden Kuran'ın Anlaşılır bir kitap olduğunu üst üste dört kez tekrarlayan "Andolsun ki Biz Kuran'ı düşünüp öğüt alınsın diye kolaylaştırdık. öğüt alan yok mu?( Kamer 17-22 32 40 )veya neden (Yusuf 111)Neden,? neden, ?neden?
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR ( 23 YAZI )
31 Mart 2016 Perşembe, 05:33 UTC+03
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR ( 23 YAZI ) Kur'anın " dirileri" uyarmak için gönderildiğini bildiren Biricik ayeti içeren Yasin suresini, inadına ölülere hasredenlerin İblisane,melunane niyetlerinden kuşku duymaya hakkımız vardır." Onun okuduğu ancak Allah'tan gelmiş bir öğüt ve apaçık bir Kuran'dır. Diri olanları uyarsın ve kafirler cezayı hak desinler diye"( Yasin 69 70 )Kur'an'ın İlim ve hikmetine feraset ve basiretine sahip olanlar Bu soruların( 22 yazı)cevabını iyi bilirler. Kur'an cahili mezhep büyükleri İcma ile Vakia Suresi'nin 3 ayetinin hangi anlama geldiğini anlamamışlardır. Bu üç ayetin Mekke müşriklerinin "Kuranı şeytanlar indiriyor" iftiralarına cevap olduğunu, şeytanların değil onu indirme, onda tasarruf sahibi olmaları, ondan bir şey çıkarıp eklemeleri, ona yaklaşmalarının ona dokunmalarinın bile mümkün olmadığını ortaya koyduğunu idrak edememişlerdir. Abdest ayetinin Medine'de, Kuran'a şeytanların yaklaşamayacakları ile ilgili ayetlerin tümünün Mekke'de nazil olduklarını anlayamamışlardır. " Ona dokunamazlar" ibaresinin Nehi değil, nefi olduğunun bilincine erememişlerdir. Bütün" ona dokunamazlar, onu indiremezler" ayetlerinin muhatabının ummet değil, Müşrikler olduğunun bile farkına varamamışlardır. Bu nasıl bir ilim ki, manası ve anlaşılması en basit ayetleri anlamaktan bile uzak acziyet içine yuvarlanıp gideceksiniz, Fakat insanlar size büyük alim mutlak müctehit diye tapıp duracaklar.Mezhep Alimleri bu ayetleri anlamadıkları gibi halkın büyük kesimini de bu konuda yanıltmış ve aldatmışlardır. Allah'ın helal kıldığı bir şeyi haram kabul etmişlerdir. Onlar bu ayetlerin anlamını abdestsiz olanların Kuran'a dokunmamaları olarak çarpıttılar. Hayızlı kadınları da pis olarak değerlendirdiklerini de düşünürsek, anlamı icma ile çarpıtılmış bir ayeti en popüler ayet ve o ayette geçen Kerim kelimesini en popüler sıfat haline getirmelerinin sapkınca bir ahmaklığın ürünü olduğu anlaşılır. Kur'an anlaşılması çok zor, dokunulması günah ve Ulaşılması imkansız yüce bir kitap olunca, hoş gelsin içtihatlar, hadisler, hurafeler, yalanlar, dolanlar, menfaatler, iktidarlar, Sultalar, mezhepler ve din ticareti yapan tüccarlar.
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR ( 24 YAZI )
31 Mart 2016 Perşembe, 06:38 UTC+03
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR ( 24 YAZI ) Günümüz müslümanlarının bildiği ve Yaşamaya Çalıştığı İslam, yüzyıllar boyu Din adamlarının uydurdukları kurallarla öylesine bozulmuş bir din ki, Allah Resulüne indirilen Kur'an Dini ile hiçbir alakası kalmamıştır."Ulema " geçinen din tüccarları o kadar çok Haramlar, Türbeler, sarıklar, hadisler, sünnetler, şefaatler, hazretler, kutuplar, Dostlar, evliyalar,ziyaretler, müritler, Efendiler, ilahlar, raplar, kerametler, Seyitler, Şerifler, mevlütler, zikirler, salavatlar, tesbihler,mukabeleler, tarikatlar, Hırka'i ve sakalı Şerifler, muskalar, cevşenler, tesbihatlar, uydurmuşlar ki, İslam dinini Kur'an'la, ilimle, akılla, tabiatta ki ayetlerle çelişen karmaşık ve Mantıksız bir dine çevirmişlerdir. Ümmetin, dünyanın bu kadar gerisinde kalmasının ve dayanılmaz vahşetler içersinde kıvranmasının en önemli sebebi bu Uydurulan Emevi, Abbasi imalatı hurafe, İlahların ve evliyaların şirk dini olmuştur. Halbuki Allah'ın kitabına baktığımızda elçilerin "İnsanların üzerindeki ağır yükleri ve esaret zincirlerini atmak için "( Araf 157) gönderildiklerini görürüz.
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR ( 25 YAZI )
31 Mart 2016 Perşembe, 21:21 UTC+03
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR ( 25 YAZI ) Kur'an'ın ayetleri incelendiğinde elçilerin insanları düşündürerek, akıllarını kullanarak, Allah'ın dinine aykırı olan geleneklere, yerleşik inançlara karşı organize ettiklerini görürüz. Kur'an, insanları Allah'ın yerdeki, Gökteki ve bunların arasındaki delillerini incelemeye, üzerlerinde akıl yürütmeye, ilmi verilere dayanmaya çağırır. Oysa Kur'an'a karşı çıkanlar atalarını üzerlerinde buldukları sisteme, yani geleneğe bağlı olduklarını ve bu geleneği devam ettireceklerini söylerler. insanlık tarihinde elçilerin aklı çalıştırma çağrısının en büyük düşmanı karşı akli deliller değil, ilahlara ve evliyalara tapanların gelenek ve inançları olmuştur. Yaygın olan sistemi, yani babaları ve ataları tarafından takip eden inancı taklit etmek, birçok insana aklını kullanmaktan daha kolay ve cazip gelmiştir. Tarihi boyunca muvahhitler aklı İşletmeyi, din karşıtı görüş ise gelenekçiliği yani muhafazakârlığı savunmuştur. Ne garip bir çelişkidir ki, günümüzde muhafazakarlık ve gelenekçilik dindar olma manasında kullanılmaktadır. Kur'an'ın anlattığı dine göre, vahiy ve akıl insanların hareketlerine yön vermelidir. Gelenekler, toplumca benimseniyor dahi olsa peşin kabuller, çoğunluk kabul etse bile vahyin ve aklın doğrulamadığı görüşler insan hayatına rehberlik etmemelidir. Akli ve ilmi delil yerine atalarının uyduğu İnanç ve geleneğe göre hayatlarını yönlendirenlere Kuran'ın aşağıdaki ayetlerini okumalarını tavsiye ediyoruz." Yoksa onlara bundan önce bir kitap verdik de ona mı yapışmaktadırlar. Hayır Dediler ki," Biz atalarımızı bir din üzerinde bulduk, onların eserlerini izleyerek doğruya varacağız. İşte böyle! senden önce de bir memlekete Elçi gönderdiğimizde, oranın servetçe şımarık Elit tabakası mutlaka şöyle demişlerdir. Biz atalarımızı bir din üzerinde bulduk, onların eserlerini takip ediyoruz. O da" ben size atalarınızı üzerinde bulduğunu şeyden daha doğrusunu getirmiş olsam da mı dedi. Onlar daha doğrusu biz senle gönderilerini( tevhidi )tanımıyoruz" dediler.( Zuhruf 21-24 )Ayrıca bakın (Lokman 21 İbrahim 10 Hud 62 Maide104)
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR ( 26 YAZI )
31 Mart 2016 Perşembe, 22:56 UTC+03
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR ( 26 YAZI ) Şimdi size Ehli sünnet dini mensuplarının İlah ve Rab konumuna sokup, uğruna Allah'ın yüce kitabını terkettikleri, tamamen kur'an'a aykırı buhari'nin eserinden bir kaç hadis aktarmak istiyorum. (İlk hadis ) Hz Aişe( ra )dan: Hazreti Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem )beni 6 yaşındayken nikahladı, sonra Medine'ye geldik ve Haris b Hazrec oğullarının yanına indik, Bu arada sıtmaya tutuldum, saçlarım döküldü, sonunda( iyi olduktan sonra )saçlarım omuzlarıma kadar gürleşti. Arkadaşlarımla beraber salıncakta oynarken Annem Ümmü ruman bana gelip beni çağırdı, kendisinin yanına geldim, Benden ne istediğini bilmiyordum elimden tuttu, evin kapısına gelince beni durdurdu Bu sırada Ben yorgunluktan soluk soluğa kesilmiştim. Nihayet soluğum Biraz yatıştı, sonra biraz su alıp yüzüme ve başıma sürdü, arkasından beni eve koydu evde Ensar'dan bir takım kadınları gördüm. Kadınlar :"Hayıra ve berekete, iyi kısmete düştün "dediler. Annem beni onlara teslim etti. kadınlar benim Üstümü başımı düzelttiler. Benim için beklenmedik şey Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in) görünmesi oldu. Kadınlar beni ona teslim ettiler. Ben bu sırada 9 yaşında idim"(Muhtasar tecrid-i sarih .Çeviri, Tahric ve notlar. 2 cilt Yeni Safak Gazetesinin kültür Armağanı, Hüner yayınları, Hadis no : 1588 sayfa 555 telefon 0 312 3203553 ulus Ankara -yayımlayan Hüner yayınları Konya tel:0332 3509105.-2226 seçilmiş hadis ve açıklaması. Nisan 2004) Aslında ben böyle bir rivayeti ilan etmeye Allah Resulü adına çok haya ediyorum. Fakat bu Ehli sünnet zır cahil ahlaksızları, Buhari hakkında "Buhari Allah'tan gelmiş gibidir. Buhari çökerse islam çöker Buhari gök yerdir, yer Göktür demiş olsa kabul ederi "sözleri olmasaydı . tekrar ediyorum Bu utanç verici rivayeti duyurmazdım.
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR ( 27 YAZI )
1 Nisan 2016 Cuma, 08:44 UTC+03
HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR ( 27 YAZI ) EHLİ SÜNNETİN EN BÜYÜK KAYNAK KABUL ETTİĞİ BUHARİ'NİN HADİSLERİ. "Kim her gün sabah aç karnına yedi acve Hurması yerse bu günde kendisine ne zehir ne de sihir zarar verir "(Buhari Hadis 1902 S 693) "Biriniz bir şey yediğinde elini yalamadan veya Yalatmadan silmesin "(Buhari Hadis no 1903 S 694 ) "Şüphesiz resim yapanlar kıyamet günü azaba uğrarlar ve kendilerine "Yaptığınız resimlere can verin bakalım "denilir. (Hadis no 2002 S 723 ) "Birinizin içinin irinle dolu olması şiirle dolmasından daha iyidir "(Buhari Hadis no 2045 S 732) " Allah aksıranı sever, esneyeni sevmez. Esnemek şeytandandır. Biriniz esnedeğinde gücü yettiğince geri çevirsin. Çünkü biriniz esnedeğinde Şeytan güler "(Buhari Hadis no 2053 S 734) Şu Buhari uydurmaları o kadar Muaviye ve yezit hayranlığı kokuyor ki, " Kim emirinden ve idaresinden bir şey beğenmezse sabretsin, şu biline ki Kim idareciden bir karış dışarı çıkarsa cahiliye ölümü üzere ölmüş olur." Kim amirinden idarecisinden hoşlanmayacak birşey görürse sabretsin, şu biline ki kim cemaatten, birliktelikten bir karış ayrılırsa cahiliye ölümünden başka bir şekilde Ölmez"(Buhari Hadis no 2184 S 777 Hüner yayınları, tel 0332 350 91 05 Yeni Şafak gazetesinin kültür Armağanı Nisan 2004) Allah Resulünün bu sözleri söylediğine inanan Buharinin kur'an, ilim, hikmet, akıl ve tefekkür seviyesini bir düşünün.
20 Eylül 2016 Salı
İSLAM'IN VE MÜSLÜMANLARIN EN BÜYÜK DÜŞMANI KİMDİR?
Eğer bir ümmetin inancı Kur'an'dan beslenmiyorsa,
Kur'an terkedilip yerine Emevi Abbasi imalatı hurafe ve uydurma Ehli sünnet ve kadim İran, Hindistan, Yunan, Mısır dini hakim kılınmışsa,
Bir milletin hayatını ilim, akıl, hikmet,tefekkür ve sorgulama yerine, yalan, hurafe, ahmaklık ve kula kulluk işgal etmişse,
Eğer bir ülkede fakir, yetim,yoksul ve kimsesizlerin değeri, içi boş, şuursuz, ilim ve tefekkür barındırmayan kuru, büyük mabedler kadar değilse,
Eğer şehirlerde Kur'an, ilim, hikmet, akıl ve tefekkür yerine her mahallede hurafe, yalan ve saçmalık anlatan tekkeler her yeri kaplamışsa,
Eğer bir yurtta meydan, F Gülen, Cübbeli Ahmet, Adıyamanlı uydurma Gavs, Necmettin Nursaçan, Mustafa Karataş, Cevat akşit, Tuğrul inançer, Cemal Nur Sargut, Osman ünlü, Ramazan ayvalı, Diyanet işleri başkanlığı, Osman Alyanak, Nihat Hatipoğlu, Ebubekir sifil, Alparslan Kuytul, Ubeydullah Aslan, Nurettin Yıldız gibi hikaye ve yalan rivayetler anlatanlara terkedilmişse,
Eğer ülkede İlim, irfan, Vicdan, akıl, tefekkür ve sorgulama yerine, her yeri, bütün köşeleri, kılcal damarlara kadar tarikatlar ve cemaatler ele geçirmişse,
Müslüman geçinenler Kur'an,din ve Allah Resulü'ne yapılan hakaretlere sessiz Şeytan kesilmişse,
Ülkenin eğitim sistemine Kur'an, ilim, hikmet, akıl ve tefekküre düşman, hurafe Ehli sünnet dini hakim kılınmışsa,
Eğer Vatanda liyakat yerine cahil dindarlık ve oy devşirmeciliği almışsa,
Ümmet miladi 2016 tarihinde orta çağ karanlığını yaşıyorsa,
Artık o ümmet ve milletin başka bir düşmana ihtiyacı bulunmamaktadır.
Bizim en büyük düşmanımız cehalet, hurafe, İngiliz odaklı tarikat yapılanması ve Ehli sünnet dininin kaynaklarıdır.
Bizim düşmanımız, Kur'an, ilim, hikmet, akıl, tefekkür ve sorgulama kabul etmeyen geçmişimiz ve geleneğimizdir.
Bizim yaman düşmanımız atalarımızın akılsız ve hidayetsiz yoludur.
Eğer bir ümmetin inancı Kur'an'dan beslenmiyorsa,
Kur'an terkedilip yerine Emevi Abbasi imalatı hurafe ve uydurma Ehli sünnet ve kadim İran, Hindistan, Yunan, Mısır dini hakim kılınmışsa,
Bir milletin hayatını ilim, akıl, hikmet,tefekkür ve sorgulama yerine, yalan, hurafe, ahmaklık ve kula kulluk işgal etmişse,
Eğer bir ülkede fakir, yetim,yoksul ve kimsesizlerin değeri, içi boş, şuursuz, ilim ve tefekkür barındırmayan kuru, büyük mabedler kadar değilse,
Eğer şehirlerde Kur'an, ilim, hikmet, akıl ve tefekkür yerine her mahallede hurafe, yalan ve saçmalık anlatan tekkeler her yeri kaplamışsa,
Eğer bir yurtta meydan, F Gülen, Cübbeli Ahmet, Adıyamanlı uydurma Gavs, Necmettin Nursaçan, Mustafa Karataş, Cevat akşit, Tuğrul inançer, Cemal Nur Sargut, Osman ünlü, Ramazan ayvalı, Diyanet işleri başkanlığı, Osman Alyanak, Nihat Hatipoğlu, Ebubekir sifil, Alparslan Kuytul, Ubeydullah Aslan, Nurettin Yıldız gibi hikaye ve yalan rivayetler anlatanlara terkedilmişse,
Eğer ülkede İlim, irfan, Vicdan, akıl, tefekkür ve sorgulama yerine, her yeri, bütün köşeleri, kılcal damarlara kadar tarikatlar ve cemaatler ele geçirmişse,
Müslüman geçinenler Kur'an,din ve Allah Resulü'ne yapılan hakaretlere sessiz Şeytan kesilmişse,
Ülkenin eğitim sistemine Kur'an, ilim, hikmet, akıl ve tefekküre düşman, hurafe Ehli sünnet dini hakim kılınmışsa,
Eğer Vatanda liyakat yerine cahil dindarlık ve oy devşirmeciliği almışsa,
Ümmet miladi 2016 tarihinde orta çağ karanlığını yaşıyorsa,
Artık o ümmet ve milletin başka bir düşmana ihtiyacı bulunmamaktadır.
Bizim en büyük düşmanımız cehalet, hurafe, İngiliz odaklı tarikat yapılanması ve Ehli sünnet dininin kaynaklarıdır.
Bizim düşmanımız, Kur'an, ilim, hikmet, akıl, tefekkür ve sorgulama kabul etmeyen geçmişimiz ve geleneğimizdir.
Bizim yaman düşmanımız atalarımızın akılsız ve hidayetsiz yoludur.
FETÖ'NÜN İTİKADİ DURUMU ( 26.YAZI)
F GÜLEN, GAVSI AZAM ADINI KULLANARAK SÜNNETÜLLAHI HİÇE SAYIYOR.
Bakın Kur'an ve ilim düşmanı ahmak F Gülen ne anlatıyor." Halk, yevmi şek ( Ramazan ayında hilalin görülüp görülmemesi) şüphesi içinde.
Sonra "gidin, falanın bugün doğan bebeğine bakın.
Eğer süt emmiyorsa Ramazan'dır, emiyorsa değildir" diyorlar.
Tam o esnada Gavsı Azam'ın annesi de oğlu süt emmiyor diye ağlıyormuş.
Hali görünce, " ana ağlama, bugün Ramazan, oğlun onun için süt emmiyor " diyorlar.
Bunlar Cenabı Hakk'ın hususi atayasına (vergisine) mazhar kimselerdir.
(Fasıldan fasıla 1, F Gülen, Nil Yayınları, 3 baskı, Eylül 1995, sayfa 45)
Ben bazen cahil F Gülen'den daha çok, Kur'an'ı, ilmi, aklı ve hikmeti bir kenara bırakıp bu hurafe ve yalanlara iman eden, bu uydurmalara mahkum olan kavmine kızıyorum.
Neredeyse büyük bir kısmı yüksek tahsil görmüş, entellektüel düzeyde birikimi olan milyonlarca insan, nasıl olur da bu ahmakça hikayelere itibar ederler?
Bu saçmalıkları duyar duymaz F Gülen'i nasıl kendi haline terketmezler?
Bu millet Kur'an aklından ve hikmetinden nasıl bu kadar uzak kalabildi?
F GÜLEN, GAVSI AZAM ADINI KULLANARAK SÜNNETÜLLAHI HİÇE SAYIYOR.
Bakın Kur'an ve ilim düşmanı ahmak F Gülen ne anlatıyor." Halk, yevmi şek ( Ramazan ayında hilalin görülüp görülmemesi) şüphesi içinde.
Sonra "gidin, falanın bugün doğan bebeğine bakın.
Eğer süt emmiyorsa Ramazan'dır, emiyorsa değildir" diyorlar.
Tam o esnada Gavsı Azam'ın annesi de oğlu süt emmiyor diye ağlıyormuş.
Hali görünce, " ana ağlama, bugün Ramazan, oğlun onun için süt emmiyor " diyorlar.
Bunlar Cenabı Hakk'ın hususi atayasına (vergisine) mazhar kimselerdir.
(Fasıldan fasıla 1, F Gülen, Nil Yayınları, 3 baskı, Eylül 1995, sayfa 45)
Ben bazen cahil F Gülen'den daha çok, Kur'an'ı, ilmi, aklı ve hikmeti bir kenara bırakıp bu hurafe ve yalanlara iman eden, bu uydurmalara mahkum olan kavmine kızıyorum.
Neredeyse büyük bir kısmı yüksek tahsil görmüş, entellektüel düzeyde birikimi olan milyonlarca insan, nasıl olur da bu ahmakça hikayelere itibar ederler?
Bu saçmalıkları duyar duymaz F Gülen'i nasıl kendi haline terketmezler?
Bu millet Kur'an aklından ve hikmetinden nasıl bu kadar uzak kalabildi?
NEBİ İLE RESUL'UN ARASINDAKİ FARK NEDİR? (1. YAZI )
1 Nisan 2016 Cuma, 18:30 UTC+03
NEBİ İLE RESUL'UN ARASINDAKİ FARK NEDİR? (1. YAZI ) Kur'an'ın emrettikleri şu iki kelime ile özetlenebilir. "Allah'a itaat" Peki Allah'a itaat nasıl yapılacak? Resüle itaat ve ittiba edilerek. İtaat ve İttiba( tabi olma)yı emreden ayetleri şöyle tasnif edebiliriz. 1.)Allah'a ve Resulüne itaati emreden ayetler. Allah'a itaatin emredildiği tüm ayetlerde mutlaka resule itaat emredilir. Bunun Hiçbir istisnası yoktur. "Deki: Allah'a ve ve Elçisine itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse Muhakkak ki Allah kâfirleri sevmez"( Al-i İmran 32) 2 ) Resule itaati emreden ayetler. Allah'a itaatin emredildiği tüm ayetlerde mutlaka Resüle itaatin de emredildiği, ama buna karşı resule itaatin emredildiği bazı ayetlerde Allah'a itaat emrinden bahsedilmediğini görüyoruz. Örnek bir ayet şöyledir. "Namazı kılın, zekatı verin, Elçiye itaat edin ki merhamet göresiniz."( Nur 56 ) Resule itaatin emredildiği bazı ayetlerde Allah'tan bahsedilmemiş olması, Resul'ün Allah'ı temsil etmiş olması nedeniyledir. Zira Allah insanlarla direkt olarak konuşmaz. Tüm emirlerini insanların arasından seçtiği bir Elçi ( Resul) vasıtasıyla iletir. Elçiye yapılan itaat Allah'a yapılmış olur. Zira Allah'a itaat etmenin yolu Resulüne itaat etmekten geçer.Bunun başka bir yolu yoktur. Resul sadece vahiy okuduğu için, Resule itaat vahye itaat, dolayısıyla Allah'a itaat sayılır."Onun bildirdikleri vahyedilenden başkası değildir "( Necm 4) "De ki :Ey insanlar! Size rabbinizden hak (Kur'an) gelmiştir. Artık Kim doğru yola gelirse, ancak kendisi için gelecektir. Kim de saparsa, o da ancak kendi aleyhine sapacaktır. Ben sizin üzerinize vekil değilim. Sadece (Kur'anı )tebliğ etmekle memurum. Resulüm! Sen sana vahyolunana uy ve Allah hükmedinceye kadar sabret. O hakimlerin en hayırlısıdır" (Hud 108 109)
NEBİ İLE RESUL'UN ARASINDAKİ FARK NEDİR ( 2. YAZI ) "
1 Nisan 2016 Cuma, 18:57 UTC+03
NEBİ İLE RESUL'UN ARASINDAKİ FARK NEDİR ( 2. YAZI ) " De ki: Ben Ancak, bu şehrin Rabbine- ki O burayı dokunulmaz kılmıştır- kulluk etmekle emrolundum. Her şey de zaten ona aittir. Bana Müslümanlardan olmam ve Kuran okumam emredildi. Artık Kim doğru yola gelirse, yalnız kendisi için gelmiş olur. Kim de saparsa ona de ki: Ben sadece uyarıcılardanım( Neml 91 92) Peki Resul uyarıyı ne ile yapacaktır? Vahiy ile mi? Kendi sözleri ile mi? Allah( Celle celaluhu) Kur'an'da şöyle buyurur. ",,,,,,,,tehdidinden korkanları Kur'an ile uyar"( Kaf 45) "Takva sahiplerine inanmayanların hesabından herhangi bir sorumluluk yoktur. Fakat belki korunurlar diye hatırlatmak gerekir. Dinlerini bir oyuncak ve bir eğlence edinen ve dünya hayatının aldattığı kimseleri bir tarafa bırak! kazandıkları sebebiyle hiçbir nefsin felakete düçar olmaması için Kur'an ile nasihat et. O nefis için Allah'tan başka ne dost vardır ne de şefaatçi,,,,,,( Enam 69 70) "Rablerinin huzurunda toplanacaklarindan korkanları (o güne iman edenleri) Kur'an ile Uyar. Onlar için rablarından başka ne bir dost ne de bir şefaatçi vardır. Belki sakınırlar"( En'am 51) "Onların söylediklerinin Hakikaten seni üzmekte olduğunu biliyoruz. Aslında onlar seni yalanlamıyorlar. Fakat o Zalimler açıkça Allah'ın ayetlerini inkar ediyorlar"(En'am 33) Bu ayette ki "seni yalanlamıyorlar onlar Allah'ın ayetlerini yalanlıyorlar"( ona karşı geliyorlar )sözü çok önemlidir. Çünkü Elçi sadece Allah'ın ayetlerini okuyan bir misyona sahiptir, görevi sadece vahyi beyan etmektir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)