16 Mayıs 2019 Perşembe

KUR'AN'IN ÖZELLİKLERİ
(7.YAZI)
Kur'an'ı kendi bağlam ve bütünlüğü içinde anlaşılmasının vazgeçilmezlerinden biri belki de en önemlisi Kur'an'a temiz bir zihinle önyargısız yaklaşmaktır.
Hissi yaklaşımlarla kişiler daha önceden kabullendikleri batıl  sonuçlardan başka hiçbir başarı elde edemezler, olumlu hiçbir sonuca ulaşamazlar.
İnsanların inanç ve fikirlerini batıl sarmalamış  ise artık  Kur'an'ın anlaşılması imkansız olacaktır.
Bu bakımdan hele kendisinin Allah katından tek gerçek olarak takdim eden Kur'an'ın
"De ki:  Kesin delil, ancak Allah'ındır..."
( Enam- 149)
 anlaşılması ve yorumlanmasında vazgeçilmez en temel ilkelerden biri, önyargıdan uzak durma ilkesidir.
 Yani Kur'an'ı Mübin'den azami istifade etmek isteyen, Nebi adına iftira edilen bütün rivayetler başta olmak üzere,
 kimin eseri olursa olsun, isterse büyük olarak tabir edilen muhaddis ve  mezhep imamlarından geldiği iddia edilsin,
isterse zamanın âlimi, kutbu olarak inanılan  şahsiyetlerin fikirleri ve  eserleri olsun, din ve hüküm olarak  Kur'an'dan başka hiçbir kitaba mutlak olarak iman etmemek  Kur'an'ın anlaşılmasında önemli bir meseledir.
Aksi takdirde en doğruya ulaştırdığı iddiasında olan Allah'ın kelâmını, insanların peşin hükümle yorumlamaları onun indiriliş gayesinin  gözardı edilmesi demektir ki buda, Kur'an'ın tek hidayet ve rehber kaynak  olma özelliğini hükümsüz kılacaktır.
Kur'an, kendi ifadesiyle, yukarıda da  açıklamaya  çalıştığımız gibi, bağlam ve bütünlüğü içerisinde her türlü çelişkiden uzak bir kitaptır. 
Bu sebeple onun maksadını  kavramının en önemli yolu, hiç şüphe edilmesin, Nebi ile Resul'ün arasında bulunan farkları idrak ederek, bağlam ve bütünlük içinde, mezhep ve fırka taassubundan uzak kalarak,  önyargısız, temiz bir zihin ve safi bir inançla  anlaşılmasından geçmektedir.
Kur'an bir araştırma kitabı değil, bir gönül, sevgi tezekkür, tedebbür, taakkul, tefekkür ve merak ile kendine  yaklaşılması gereken ve yaşanan yani inanç ve ahlakı hayata hakim kılınması gerekli olan ilahi bir mesajdır.
Kur'an,  tevhid, adalet, merhamet ve güzel ahlak kitabıdır.
Dolayısıyla bugün Kur'an'ı Mübin'in anlaşılmamasının en  büyük nedenlerinden birisi rivayetlerin ve ictihadların inanç  hayatımızdaki etkinliğinden kaynaklandığını söylersek abartmış olmayız.
 Biz Kuran'ı tekrar tekrar bir bütün olarak ele aldığımızda, onun ön yargılardan arınmış bir bakış açısıyla incelediğimizde, 
özellikle Müslümanlar arasında derin fikir ayrılıklarına ve çatışmalara  yol açan ihtilafların  önemli ölçüde azaltılabileceğini ve Kur'an'ın ifade etti o çelişkisizlik  niteliğine ulaşma yolunda büyük ilerlemeler kaydedileceği  inancını taşıdığımızı söylüyoruz.
Kur'an muayyen konulardaki zihniyetini verirken muhataplarına, kendisine özel bir üslupla hitap eder.
O, bazen insani duygular coşturan, gönüllerin derinliğine tercüman olan eşsiz bir edebi  parçanın,  ruhlarda icra ettiği etkiyle  kıyaslanmayacak bir şekilde karşımıza çıkarken,  bazen akla ve muhakemeye  hitap eden ilmi bir eserden  daha üstün bir ifade tarzı ortaya koyar.
 Bu ilâhî kelâmı indiren,  yarattığı İnsanın bütün özelliklerini bildiği içindir ki, insanı bütün duyguları ile muhatap alır.
Onun zaaflarını duygularını ve aklını birlikte mütalaa eder.
Şia ve Ehli Sünnet âlimleri Kur'an'ın nazmı ile ilgili özelliklerini, ifadelerinde bulunan edebi sanatları ele alırken o kadar ileri gitmişlerdir ki bu konuda Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğünü  tamamen ihmal etmişlerdir.
Kur'an  hiç şüphesiz Allah tarafından  elimizdeki şekilde gelmiştir.
Yapısının güzelliklerini, ender özelliklerini, insicamını, edebi ve belağatini ele almanın gereksiz solduğunu söyleyemiyoruz.
Fakat asıl maksadı olanı  gerçekleştirmemişse  en azından enerjilerin en önemli olanların  yerine daha aşağı derecede önemli konularda  harcadığımızı itiraf etmemizde  bir mahzur olmasa gerektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder