16 Mayıs 2019 Perşembe

KUR'AN'DA KIRAAT FARKLILIKLARI YÜZÜNDEN YAPISI VE MANASI DEĞİŞEN KELİMELER
(46. YAZI)
ÖRNEK 301
Arkadaşlar!
 Kur'an'da bulunan kıraat farklılıkları Arapça dilinin özelliklerinden kaynaklanmaktadır.
Bu kıraat farklılıklarının  tek sebebi Kur'an harflerinin üzerinde bulunan hareke ve noktalama işaretlerinin Allah Resulü'nden sonra konulmasından dolayıdır.
Dolayısıyla bu kıraat farklılıkları Kur'an'ın manasını tahrif eden ve bozan değil, zenginlik ve çeşitliliğine yol açmaktadır.
İşte bundan dolayı Kur'an âyetlerinde bulunan değişik manaları görme açısından herkesin bu yazıları okumasını tavsiye ediyorum.
O zaman âyetlerin tek bir meale sahip olmadıkları görülecektir.
ÖRNEK 301
Hucurat süresi "Şüphesiz Allah, göklerin ve yerin gizliliklerini bilir, Allah yaptıklarınızı görendir"
18. âyetinde bulunan "te'melune" "yaptıklarınızı" kelimesini İbni Kesir El Mekki "ye'melune" "yaptıklarını" olarak okumuştur.
Yani birinci mealde  Allah Resulü'nün arkadaşlarının menfi hareketlerinin Allah tarafından bilindiğini anlatırken, ikinci mealde "Ey Allah Resulü'nün arkadaşları!
Allah sadece sizin yaptıklarınızı değil, bütün insanların yaptıklarını görendir" buyuruyor.
Veya "Ey Resul! İnsanların olumsuz hareketlerine karşı sabırlı ol, Allah onların yaptıklarını görendir" buyurarak elçisini teselli etmektedir. 
 ÖRNEK 302
 Hud süresi "O, hanginizin amelinin  daha güzel olacağı hususunda sizi imtihan etmek için, arş'ı su üzerinde iken, gökleri ve yeri altı günde yaratandır.
Yemin olsun ki (ey resul)  "ölümden sonra muhakkak diriltileceksiniz" desen,  kâfir olanlar hemen!
"Bu apaçık bir sihirden  başka bir şey değildir" derler. 7. âyetinde bulunan "sihrun mübin" "apaçık sihir" kelimesini,
Kisai "séhirun mübin" "apaçık  bir sihirbaz" olarak okumuştur.   
 İlk kıraate göre kafirler, Resulün okuduğu vahye "apaçık  bir sihirdir" derken diğer karate göre vahyi tebliğ eden Resul'e "apaçık bir sihirbazdır" diyorlar.
 ÖRNEK 303
Hud süresi "Allah buyurdu ki:
Ey Nuh! O (kurtulması için yalvardığın oğlun)  asla senin ailenden değildir.
Çünkü onun ameli  (şirk) kötü bir iştir" 46. âyetinde bulunan "innehu amelun gayri salihin"  "onun ameli kötü bir iştir" kelimesini, Kisai  "innehu amile gayri salihin" "salih olmayan bir amel (şirk) yapmıştır"   olarak okumuştur.
Yukarıda bulunan cümleye şöyle bir meale de verilmiştir.
"Ey Nuh! (Müşrik oğlun için bana yalvarman) doğru olmayan bir ameldir, doğru bir iş değildir"  ÖRNEK 304
Kehf süresi
"Onlara şunu da misal göster "Dünya hayatı, gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, bu su sayesinde yeryüzünün bitkisi önce gelişip  birbirine karışmış;
arkasından rüzgarların savurduğu çerçöp haline gelmiştir..." 45. ayetinde bulunan "tezruhurriyehu" "rüzgarların savurduğu"  kelimesini, Kisai "tezruhurrihu" "rüzgarın savurduğu" yani tekil olarak okumuştur.
 ÖRNEK 305
 Kehf süresi "Bunun üzerine yürüdüler. Nihayet gemiye bindikleri zaman o (Allah'ın kullarından olan âlim)  gemiyi deldi.
 Musa: Halkını boğmak  için mi onu deldin? Gerçekten sen büyük bir iş yaptın!  dedi" 71. âyetinde "lituğrika ehlehe" "halkını boğmak için" kelimesini, Kisai "liyuğraka ehlehe" "halkının boğulması için" olarak okumuştur.
ÖRNEK 306
Meryem süresi "Allah öyledir,  dedi: Rabbin: O  bana kolaydır.
 Daha önce, sen hiçbir şey değilken seni de ben yaratmıştım" buyurdu. 9. âyetinde bulunan "halaktuke" "seni de ben  yaratmıştım" kelimesini,
Kisai "haleknéke" "seni de biz yaratmıştık" olarak okumuştur.
Yani ilk mealde "halaktuke" "ben yarattım" olurken, ikinci manada "haleknéke" "biz yarattık" oluyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder