KUR'AN'IN ÖZELLİKLERİ
(14. YAZI)
Kuran'ın kitap haline getirilmesi, Müslümanların onu anlamaları üzerinde olumlu hiçbir bir tesir meydana getirmemiştir.
Allah Resulü (a.s)dan üç asır sonra derlenen uydurma rivayetler bile inananların itikadi ve ameli hayatlarında Allah'ın mesajından daha etkili olmuşlardır.
Bugün dahi normal kitap formuna sokulan ve sıradan bir kitap haline getiren Kur'an'ın kütüphanelerde,
bilgisayarlarda, cep telefonlarında kısaca her yerde olmasına rağmen, yine de çok az sayıdaki vahiy ehli muvahhidin sinesinde gerçek anlamda muhafaza edilmektedir.
Yani Kur'an'ın iki kapak arasına alınması onun gücünü sınırlamaktan başka bir işe yaramamıştır.
Dolayısıyla Allah tarafından tezekkür, tedebbür, taakkul, tefekkür edilmek için indirilen vahiy okuyucu için kaleme alınan yazılı bir metin haline gelmemeliydi.
Bu açıdan bakıldığında ilahi mesajlara metin- kitap denmesi geleneksel olarak yazıya aktarılmış olmalarından dolayı olsa da terimlerin tam anlamıyla metin oldukları söylenemez.
Bir zamanlar kayda geçirilmiş olmaları ve elimizde yazılı bir kitap
(mushaf) olarak tutuyor olmamız onları tam anlamıyla metin saymamız için kesinlikle yeterli değildir.
Yine sözlü kültürlerde bir ifadenin veya kelimenin farklı yerlerde farklı biçimlerde ifade edilmesi normal karşılanan bir durumdur ve bir çelişki değildir.
Anlatılmak istenen muhteva aynı olduğu sürece ifadeler, kelimesi kelimesine söylenmeyebilir.
O halde, Kuran'da yer alan konuyla ilgili farklı ifade biçimleri bu minvalde değerlendirilebilir. mesela,
Kur'an'ı Mübin'de insanın yaratılışı ile ilgili ayetlerde, insanın hammaddesi olarak su, (Enbiya- 30) çamur,
(En'am-2 Âraf- 12; Secde 17; Sâd- 71, 70; İsra- 61) toprak,( Necim- 32; Tâhâ- 55) çamur, tinin lézibin
( Saffat- 11) değişmiş cıvık balçık= hamain mesnun (Hicr- 26, 28, 33) çamur süzmesi= süleletin min tinin (Müminün- 12 )ateşte pişmiş gibi kuru çamur= salsalin kel fahhar
( Rahman- 14) gibi birbirinden farklı kavramlara rastlanmaktadır.
Halbuki bunlar aynı maddenin çeşitli şekillerde ifade edilmesinden başka bir şey değildir.
Sözlü kültür sahibine zengin bir konuşma alanı açar.
Yine Musa (a.s) ın âsasının yılana dönüşmesi Kur'an da farklı kelimelerle ifade edilmektedir. Âsanın yılana dönüşmesi bir yerde "hayye" (Tâhâ- 20) bir yerde "su'ban"( Şuara- 32) başka bir yerde de "cân" (Kasas-31) olarak geçmektedir.
Örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Dolayısıyla çelişkili gibi görünen bu ifade biçimleri aynı muhtevanın farklı kelimelerle açıklanmasından başka bir şey değildir ve bu durum sözlü kültürün insanına yabancı değildir. Nitekim, Kur'an'ın muarızları tarafından Kur'an'a gölge düşürmek veya onda çelişkili ifadeler olduğunu ispat etmek için bu ifadelerin delil olarak öne sürüldüğüne dair bir haber gelmemiştir.
Özet olarak Kur'an'ın sözlü kültür ortamında yaşayan insanlara konuşma dilinin özelliklerine göre indirilmiş bir vahiy olup, yazı dilinin konuları sistematik bir şekilde ele alan bir kitap asla değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder