27 Mayıs 2019 Pazartesi

KUR'AN'IN ÖZELLİKLERİ
(14. YAZI)
Kuran'ın  kitap haline getirilmesi, Müslümanların onu anlamaları  üzerinde olumlu hiçbir bir tesir meydana getirmemiştir.
 Allah Resulü (a.s)dan üç asır sonra derlenen uydurma rivayetler bile inananların itikadi ve ameli hayatlarında Allah'ın mesajından daha etkili olmuşlardır.
Bugün dahi normal kitap formuna sokulan ve  sıradan bir kitap haline getiren Kur'an'ın kütüphanelerde,
 bilgisayarlarda, cep  telefonlarında kısaca her yerde olmasına rağmen, yine de çok az sayıdaki vahiy ehli muvahhidin  sinesinde gerçek anlamda muhafaza edilmektedir.
Yani Kur'an'ın iki kapak arasına alınması onun gücünü sınırlamaktan başka bir işe yaramamıştır. 
Dolayısıyla Allah tarafından tezekkür, tedebbür, taakkul, tefekkür edilmek için indirilen vahiy   okuyucu için kaleme alınan  yazılı bir metin haline gelmemeliydi. 
 Bu açıdan bakıldığında ilahi mesajlara metin- kitap denmesi geleneksel olarak yazıya  aktarılmış olmalarından dolayı olsa da  terimlerin tam anlamıyla  metin oldukları söylenemez.
Bir zamanlar kayda geçirilmiş olmaları ve  elimizde yazılı bir kitap
(mushaf)  olarak  tutuyor olmamız onları tam anlamıyla metin saymamız için kesinlikle yeterli değildir.
Yine sözlü kültürlerde bir ifadenin veya kelimenin farklı yerlerde farklı biçimlerde ifade edilmesi normal karşılanan bir durumdur ve bir çelişki değildir.
Anlatılmak istenen muhteva aynı olduğu sürece ifadeler, kelimesi kelimesine söylenmeyebilir.
 O halde, Kuran'da yer alan konuyla ilgili farklı ifade  biçimleri bu minvalde  değerlendirilebilir.  mesela, 
Kur'an'ı Mübin'de insanın yaratılışı ile ilgili ayetlerde, insanın hammaddesi olarak su,  (Enbiya- 30) çamur,
 (En'am-2 Âraf- 12; Secde 17; Sâd- 71, 70;  İsra- 61) toprak,( Necim- 32; Tâhâ- 55) çamur, tinin lézibin
( Saffat- 11) değişmiş cıvık balçık= hamain mesnun (Hicr- 26, 28, 33) çamur süzmesi= süleletin min tinin (Müminün- 12 )ateşte pişmiş gibi kuru çamur= salsalin kel fahhar
( Rahman- 14) gibi birbirinden farklı kavramlara rastlanmaktadır.
 Halbuki bunlar aynı maddenin  çeşitli şekillerde  ifade edilmesinden başka bir şey değildir.
Sözlü kültür sahibine zengin bir konuşma alanı  açar.
 Yine Musa (a.s) ın âsasının yılana dönüşmesi  Kur'an da farklı kelimelerle ifade edilmektedir. Âsanın yılana dönüşmesi bir yerde "hayye" (Tâhâ- 20) bir yerde "su'ban"( Şuara- 32) başka bir yerde de "cân"  (Kasas-31) olarak geçmektedir.
 Örnekleri çoğaltmak mümkündür.
 Dolayısıyla çelişkili gibi görünen bu ifade  biçimleri aynı muhtevanın farklı kelimelerle  açıklanmasından başka bir şey değildir ve bu durum sözlü kültürün insanına yabancı değildir. Nitekim, Kur'an'ın muarızları tarafından  Kur'an'a gölge düşürmek veya onda çelişkili ifadeler olduğunu ispat etmek için bu ifadelerin  delil  olarak öne sürüldüğüne dair bir haber gelmemiştir.
 Özet olarak Kur'an'ın sözlü kültür ortamında yaşayan insanlara konuşma dilinin özelliklerine göre indirilmiş  bir vahiy olup,  yazı dilinin konuları sistematik bir şekilde ele alan bir kitap asla değildir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder