NEBİ İLE RESUL'ÜN ARASINDA BULUNAN FARKLARIN BİLİNMESİNİN ÖNEMİ:
10. YAZI)
26-) ŞÂHİD
Yine bir çok kavram gibi "şâhid" kavramı da Kur'an'da Allah, vahiy ve Resul bağlamında kullanılmıştır.
"De ki: Ey ehl- i kitap! Allah yaptıklarınıza şâhid olurken niçin Allah'ın âyetlerinin üzerini örtüp onları inkar ediyorsunuz"
( Âli İmran- 98)
" De ki: Hangi şey şehadetçe en büyüktür? De ki: (Allah'tan başka ilah olmadığına dair) benimle sizin aranızda Allah şahittir. Bu Kuran bana, kendisiyle sizi ve ulaştığı herkesi uyarmam için vahyolundu..."
( Enam- 19)
Yukarıdaki ayeti mübine kiyamet gününe kadar din ve hüküm olarak Kur'an'dan başka hiç bir kaynağın olmayacağını açık olarak ortaya koyuyor.
Yani din anlatanlar sadece Kur'an'dan konuşmaları ve sadece Kur'an'ı Mübin ile uyarı ve ikaz yapmaları gerekir.
"Mümin olanlar, Yahudi olanlar, Sabiiler, Hristiyanlar, Mecusiler ve Müşrik olanlara gelince, muhakkak ki Allah bunlar arasında kıyamet gününde ayrı ayrı hükmünü verir. Çünkü Allah her şeyin üzerinde şâhid olandır"
(Hac- 17)
Kur'an'da Allah'ın her şeyin üzerinde şâhid olduğu ile ilgili onlarca ayet vardır.
Resul bağlamında kullanıldığı âyetler.
"İşte böyle sizin insanlara şahitler olmanız, Resul'ün de size şahid olması için size vasat bir ümmet kıldık..."
( Bakara- 143)
"Her bir ümmetten bir şâhid getirdiğimiz ve seni de (Ey Resul! )şahid olarak gösterdiğimiz zaman durum nasıl olacak"
( Nisa-41)
"Ehl-i kitaptan her biri (kendi) ölümünden önce ona muhakkak iman edecektir. Kıyamet gününde de o (İsa, Resul olarak) onlara şahitlik edecektir"
( Nisa- 159)
( ...Resul şöyle cevap verdi) içlerinde bulunduğum müddetçe onlar üzerine şâhid idim. Beni vefat ettirince artık onlar üzerine gözetleyici sen oldun"
( Maide- 117)
"O gün her ümmetin içinden kendilerine birer şâhid göndereceğiz..."
( Nah- 89)
"Allah uğrunda, hakkını vererek cihad edin. O,
sizi seçti; din hususunda üzerinize hiçbir zorluk yüklemedi; babanız İbrahim'in dininde de böyleydi. Resul'ün size şahid olması, sizin de insanlara şahit olmanız için, O, gerek daha önce gelmiş kitaplarda gerekse bunda (Kur'an'da) size Müslümanlar adını verdi..."
(Hac-78)
Kur'an'da bir çok kavram Allah, vahiy ve resul bağlamında kullanılır.
Bazı kavramlar var ki, vahiy ile Resul bağlamında kullanılmıştır.
Bazı kavramlarda vardır ki, Allah ile Resul bağlamında kullanılmıştır.
Kur'an sisteminde vahiyle Resul eşit bir konuma sahiptir.
Fakat nihayette esas hedef olarak vahye yani Kur'an'a tabi olmak ve ondan ayrılmamak gösterilmiştir.
Bu ilâhi emir başta Resul olmak üzere hem Nebi hemde bütün insanlar için aynı öneme sahiptir.
Onlarca âyete göre Allah'ın Resul'ü (a.s) da yalnız vahye tabi olmak ve sadece onu tebliğ etmek zorundadır.
İşte Şia ve Ehli Sünnet'in muhaddis ve müctehidleri bu sistemin cahili olduklarından dolayı Allah Resulü'nü Kur'an'dan ayırarak büyük bir kaos, anarşi ve fitneye sebep olmuşlardır.
Halbuki Allah'ın son mesajı olan Kur'an'da vahiy ile Resul etle tırnak gibi birbirinden ayrılmayacak, iç içe geçmiş bir şekilde dizayn edilmiştir.
Fakat Şia ve Ehli Sünnet'in cahil mezhep imamları Resulü anlamak için Kur'an'a, Kur'an'ı anlamak için Resul'e gitmediler.
Yani vahye gitmiş olsalardı son Nebi ve Resul ile birlikte bütün elçileri hakkıyla anlamış olacaklardı.
Kur'an'da anlatılan Resul yerine uydurdukları hayal mahsulü bir Muhammed'in peşine takılıp helak olmaya doğru yol aldılar.
Yalan ve iftira rivayetlerle Allah'ın Resulü olan Muhammed (a.s) ı tanımanın imkanı var mı?
Yeryüzünde bundan daha ahmakça bir inanç ve ahlak yoktur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder