İLHAD NE DEMEKTİR?
(2.YAZI)
İlhad'ın, mezhepçilerin, Allah'ın âyetlerini batıl yollarına ve şirk dinlerine âlet etme anlamına geldiğini söylemiş ve örnek vermiştik.
Örnekleri vermeye devam ediyoruz.
2-) "...Resul size ne verdiyse onu alın. Size ne yasakladıysa ondan da sakının..."
Şia ve Ehl-i Sünnet dininin muhaddis ve müctehidleri Nebi ile Resul'ün arasında bulunan farkları bilmedikleri, Kur'an'da var olan kavramlardan haberleri olmadığı için bu âyette şöyle bir ilhâda sapmışlardır.
Onlar "...Resul size ne verdiyse onu alın..." cümlesi ile " asırlar sonra onun adına iftira edilen hadislerin din ve hüküm olduklarını" iddia etmişlerdir.
Halbuki Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğüne baktığımızda "Resulü'n bize vahiy'den başka hiçbir şey vermeyeceğini" görüyoruz.
"De ki: Ben, sadece, vahiy ile sizi uyarıyorum..."
(Enbiya-45)
"... (Ey Resul! ) Tehdidimden korkanlara Kur'an'la öğüt ver"
( Kaf-45)
"Ey Resul ! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan O'nun elçiliğini yapmamış olursun..."
(Mâide-67)
"Arkadaşınız (Nebi-Resul ) sapmadı ve batıla inanmadı; o (Resul) kendi kafasına göre de konuşmaz.
Onun bildirdikleri vahiy'den başka bir şey değildir. Çünkü ona güç ve kuvvet sahibi (olan Allah) öğretti"
(Necm-2,3,4,5)
"...Ben size, bana gönderileni (vahyi) duyuruyorum. Fakat sizin cahil bir toplum olduğunuzu görüyorum"
(Ahkaf-23)
"(Nuh) De ki: "Ey kavmim! Bende herhangi bir sapıklık yoktur; fakat ben, âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir Resulüm.
Size Rabbimin vahyettiklerini duyuruyorum, size (vahiy'le) öğüt veriyorum ve ben sizin bilmediklerinizi Allah'tan (gelen vahiy'le) biliyorum"
(Âraf-61,62)
Buna benzer onlarca âyet vardır.
Dolayısıyla söz konusu Haşr 7. âyette bulunan "...Resul size ne verdiyse onu alın. Size ne yasakladıysa ondan da sakının..." cümlesi Muhammed (a.s) "Resul" misyonu ile bize ne bildirmiş ise Allah'tan bir din ve hüküm olarak alınmasının önemini anlatıyor.
3-) "Şüphesiz bu, korunmuş bir kitapta bulunan kerim bir kur'an'dır"
(Vakıa-77,78)
Şia 77. âyette şöyle bir ilhad'a yani sapmaya gitmiştir.
Onlara göre "Ahzap süresinde "...Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden, her türlü kiri gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor"
33. âyeti ile "Ehl-i Beyt ( 12 imam) Allah tarafından her türlü günahtan masum kılınmışlardır"
Dolayısıyla Vakıa süresinde "Temiz olmayanlar ona dokunamaz" 77.âyeti "temiz kılınan ehl-i beyt(on iki imam) dan başka hiç kimse Kur'an'ı gerçek olarak anlayamacağını ortaya koymaktadır.
Şia âlimlerine göre Kur'an'ın manası on birinci imam olan Hasan el Askeri'nin oğlu olan on ikinci imam Mehdi-i Muntazır tarafından ortaya çıkarılacak ve o zaman Kur'an'ın gerçek manası anlaşılacaktır.
Onlara göre "Mehdi'nin zuhuruna kadar Kur'an İtilaf ve kaostan başka hiçbir şey üretmeyecektir"
Vakıa süresi 77. âyette Ehl-i Sünnet mezhep imamları şöyle bir ilhâda gitmişlerdir.
Onlara göre "Ona (Kur'an'a) temiz olmayanlar dokunamaz" "hayız ve nifas, cünüp abdestsiz olarak hiç kimse Kur'an'a dokunamaz" demektir.
Ve bu Kur'ansız ictihadlar çağları aşıp günümüze kadar hatta kiyamet gününe kadar gidecektir.
Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğüne göre âyetin gerçek manası şudur.
Mekke müşriklerinin "Kur'an'ı Resul (a.s) a şeytanlar indiriyor" iftiralarına karşılık hepsi Mekke'de nazil olan bu âyetlerde Kur'an'ın Allah tarafından Muhammed (a.s) indirildiğinde temiz olmayan şeytanların ona dokunamayacağını (Şuara-210,211) ortaya koymaktadır.
Yani
"Ey Mekke Müşrikleri! İddia ettiğiniz gibi şeytanların Kur'an'a müdahale etmeleri mümkün değildir. İftira etmeyin, yalan söylemeyin" demek istenmiştir.
Dolayısıyla bu âyette bulunan "lé yemessühü" "dokunamaz" "nehiy" "yasaklama" anlamında değil, "nefiy" "mümkün değil, dokunamaz" demektir.
Yani "Ondan bir şey çıkaramaz, ona bir şey ekleyemez, onda tasarruf sahibi olamaz" demektir.
Yoksa her dine ve kültüre mensup olanlar, hayız ve nifas halinde olan kadınlar, abdestsiz ve cünüp olanların Kur'an'a dokunmalarının hiçbir sakıncası yoktur.
"Abdestsiz ve cünüp, hayız ve nifas halinde olan kadınlar Kur'an'a dokunamaz" ictihadı, koyu karanlık bir cehaletin eseridir.
Size bir şey söyleyeyim mi, bütün bu yalan ve iftiralara karşı gelmek olacağından dolayı hayız ve nifas, cünüp ve abdestsiz olarak Kur'an'a dokunmayı önemli bir sevap ve fazilet olarak kabul edebilirsiniz.
Kur'an sadece Müslümanlara hitap eden ve onları muhatap alan bir kitap değil, bütün insanların ortak değeridir.
Ahzab süresi 33. âyetin bağlam ve bütünlüğüne baktığımızda Nebi (a.s) hanımları hakkında nazil olduğunu görüyoruz.
Yani âyetin on iki imam ile hiçbir alakası yoktur. Daha doğrusu dinde on iki imam diye bir şey yoktur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder