GEÇMİŞE TAKILIP KALANLAR SADECE ACI ÇEKER
(14. YAZI)
Ehl-i Sünnet ve Selefi anlayış, ilim kavramının içini boşaltmış, yani ilim Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğü, onu anlamak ve yaşamak iken, onu hadislerden ve beşeri ictihadlardan ibaret görmüş, tabiat kitabını, insan âyetini ve vahyin ahlakını arkalarına atmışlardır.
Ehli sünnet ve Selefi düşünce milleti geçmiş adaların dinine ve takdirine sığınan, yaşadıkları çağa yabancı ve gelecek zamanı planlamadan uzak kalarak, kaderci bir inanç sistemi geliştirmiştir.
Dolayısıyla geleneksel din anlayışı yani Sünnilik, Şiilik ve Selefilik Müslüman düşünürlerin yetişmesini engellemiştir.
İşin doğrusu Şiilik, Sünnilik ve selefilik Kur'an ahlak ve aklından uzak, sanat ve estetiğe düşman, merhametsiz bir düşünce ve inanç inşa etmiştir.
Geleneksel mezhebi anlayış, icat ve medeniyet yarışında kendisine iman eden milletin önünü durağan düşünce ve kokuşmuş inanç sayesinde kesmiştir.
Şia ve Ehl-i Sünnet'in din atalarından kaynaklanan bu yozlaşmayı düzeltmek zorundayız.
İman edenler, vahiy, aklı selim ve doğru bilgi sahibi olmadan sırat-ı müstakim yani hanif din olan İslam'a sahip olamazlar.
Aslında vahyin esas amacı, bir kulluk sistemi, ekonomi veya siyasi bir sistem kurmak değildir.
Vahyin esas amacı, hanif İslam'ı yani mala- mülke, kula- kulluğu ortadan kaldırmak, güzel ahlakı inşa etmek, yeryüzünde adaleti ve merhameti gerçekleştirmektir.
Din, insanların hayatlarını ve yaşam tarzlarını etkileme gücüne sahiptir.
Bireyi değiştirip dönüştürmeden milletin değişip dönüşmesine de imkan ve ihtimal yoktur.
Tüm vahiy'lerle birlikte son vahiy'de bireyin hayatını kolaylaştırmak, ahlakını güzelleştirmek ve yolunu İslam'a doğru açmak için gönderilmiştir.
Yani son vahyin amacı, insana problemlerini çözmede yardımcı olacak bir sistem sunmasıdır.
"Allah size bilmediklerinizi açıklamak ve sizi, sizden önceki iyilerin yollarına iletmek ve sizin günahlarınızı bağışlamak istiyor.
Allah hakkıyla bilendir, yegane hikmet sahibidir. Allah sizin tevbenizi kabul etmek ister, şehvetlerine uyanlar (şirk'in esiri olanlar) ise büsbütün yoldan çıkmanızı isterler. Allah sizden yükünü hafifletmek ister, çünkü insan zayıf yaratılmıştır"
( Nisa, 26- 27 -28)
Kur'an'ın emir ve yasakları tek tek her bireye yönelik olarak ortaya konmuştur.
Yani din cemaat ve gruplar ile değil, bireyde başlar ve bireyde son bulur.
İslam dininde toplum için bireyi feda etmek diye bir şey yoktur.
Dolayısıyla tek hidayet kaynağı olan vahiy, bireyin kaliteli bir ahlak ve doğru bilgi ile yetişmesine değer verir.
Biireylerin inanç ve fikir dünyası kalite kazanınca toplumsal olarak hayat kolay hale gelecektir.
Vahiy ehl-i muvahhidler, geleneksel din anlayışına yani mezheplere karşı onurlu hareket etmek ve atalar dinini tüm yönleriyle sorgulamak zorundadırlar.
Aslında ataların dinini sorgulamak Kur'an'daki İslam için bir varolma savaşıdır.
İslam dini hakkında araştırma ve inceleme yapmak Allah'ın emridir.
İslam dininin tek kaynağı olan Kur'an'ı okumak, üzerinde düşünmek Allah'ın ilk ve en önemli emridir.
"Ey Resul! Kuran'ı okumayı, tebliğ etmeyi ve ona uymayı sana farz kılan Allah, elbette seni yine dönülecek yere döndürecektir.
De ki: Rabbim, kimin hidayeti getirdiğini ve kimin apaçık bir sapıklık içinde olduğunu en iyi bilendir. Sen, bu kitabın sana vahyedileciğini ummuyordum.
Bu ancak Rabbinden bir rahmet olarak gelmiştir.
O halde sakın kâfirlere arka çıkma. Allah'ın âyetleri sana indirildikten sonra, artık sakın onlar seni bu âyetlerden alıkoymasınlar. Sadece Rabbine dâvet et asla müşriklerden olma.
Allah ile birlikte başka bir İLAHA tapıp yalvarma! O'ndan başka ilah yoktur.
O'nun zatından başka her şey yok olacaktır. Hüküm O'nundur ve siz ancak O'na döndürüleceksiniz"
(Kasas- 85, 86, 87, 88)
Bu farz Kuran'ı anlamadan asla gerçekleşmeyecektir.
Dolayısıyla Kur'an'ı herkes anlamaz inancı Kur'an'ın birçok âyetine aykırı olduğu için Allah'a karşı büyük bir iftiradır.
Kur'an'ı herkes kendi bilgi, araştırma, düşünme, akletme, güzel ahlak ve merak seviyesine göre anlayabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder