TEFEKKÜR'ÜN ÖNEMİ
(5.YAZI)
İLİM, TEFEKKÜR VE HİKMET
Din ile ilim akıl ile İnanç sadece tefekkür ve sorgulama dünyasında birbiriyle savaşmaktan kurtulurlar.
Zira çatışmaları ve çelişkileri çözen tefekkür nimetidir.
Tefekkürün hammaddesi ve mayası ilim, hikmet ve irfanla tek bir gönül halesi oluşturur.
Tefekkür külli bir ilimdir.
Hikmet, varlığın hakikatini, her varlık türünün yapısal özelliğini ve niçin yaratıldığını anlamaya çalışmaktır.
Hikmet ilimle sanatın birleşmesidir.
Bir anlamda ilim ve tefekkür demek olan hikmet, varlıkların özündeki manaları idrak etmektir.
Yani varlıklar arasındaki sebep sonuç ilişkilerini ve etkileşim düzeninde izleyip varlıkların özünü ve amaçlarını kavramak demektir. Kur'an'ı Mübin'in birçok yerinde hikmet Risalet ve Nübüvvet kavramı ile birlikte kullanılmaktadır.
Dolayısıyla hikmet, Allah'ın emrini doğru bir şekilde anlamaktır.
En geniş manasıyla hikmet vahyi bağlam ve bütünlüğü içinde anlama, vahyi kendi içinde bulunan çözümü demektir.
(Bakara, 231)
Hikmet, Allah'ın emrini hakkıyla doğru bir şekilde anlamaktır.
Hikmeti elde etmenin başlangıcı mutlaka tefekkürdür.
Yaratıcının bahşettiği aklı, ihtiras ve şeytanın vesveselerine köle edenler ne iç dünyalarındaki ilhamlarını ne de dış dünyada bulunan ibret manzaralarını kavrayıp idrak edemezler. Zihinleri kâinatta var olan Allah'ın âyetlerini anlayamaz ve bunların üzerinde düşünemezler.
O halde ilahi bir hediye olan hikmet, ancak selim akıl ve temiz kalp sahiplerine bahşedilen bir erdemdir.
"Allah hikmeti dileyene verir. Kime hikmet verilirse ona pek çok hayırlar verilmiş demektir Ancak akıl sahipleri düşünüp ibret alırlar"
( Bakara, 269)
Dolayısıyla gerçeği yakalamış akıl ve hayrı talep eden irade, hikmet'in şartı tefekkür de onun aydınlık yoludur.
Araplar hikmet kelimesini "içinde nefsi uyaran, iyiliği tavsiye eden, saadet ve bedbahtlıkla ilgili tecrübeleri aktaran, edep ve ahlakın özünü yansıtan sözler" manasında kullanırlardı.
Allah en doğrusunu bilir.
Hikmet "Kur'an bilgisi, Nübüvvet, Kur'an'la alakalı doğru anlayış, sözde ve davranışlarda doğru içtihadı elde etmek, Kur'an üzerinde düşünmek, akıl yürütmek, ilahi emirler üzerinde düşünmek ve ona uymak, Allah'tan korkmaktır" Rağıb el-İsfahaniye göre hikmet, "bilginin gerçeğe, Kur'an'a uygun olması ve aklın gerçeği yakalaması" demektir.
Hikmet'in Allah'a mahsus olanı "yaratılmışları tüm yönleriyle bilmek, her şeyi yerli yerince yapmak, göklerde ve yerde abes bir şey yaratmamak, ince ayar ve hassas dengeyi sağlamak ve bütün yaratıklara bir hidayet tayin etmektir"
Hikmet tebliğ ve dâvet çalışmalarının temel yöntemi olarak gösterilmiştir.
"Ey Resul! Sen, Rabb'inin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et! Rabbin kendi yolundan sapanları en iyi bilendir ve O, hidayete erenleri çok iyi bilir"
(Nahl, 125)
Buradaki hikmet kavramının "kesin kanıtlara dayalı, muhatabı tam olarak ikna edici ve kötü niyetli tartışmalara son verecek kesinlikte, tevhid'e dayalı doğru ve sağlam bilgi" anlamında kullanılmıştır.
Hikmet terimini en güzel tanımlayan ifadelerden biri de Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğünü, hikmetlerini, kavramaktan doğan bilgi ve bu bilgileri uygun yaşama itikadı ve ameli açıdan Kur'an akıl ve ilminin sınırlarını aşmamaktır.
Din ve hüküm olarak Kur'an'dan başka kaynak kabul edenlere hikmet hiçbir zaman nasip olmaz.
Çünkü hikmet, tamamen Allah'ın indirdiği vahiy, tevhid akidesi ve güzel ahlak ile alakalı bir durumdur.
Dolayısıyla en geniş anlamıyla fayda ve sağlamlık anlamına gelen hikmet, en güzel bilginin ve Allah tarafından vâzedilen ameli salihin adı olmuştur.
Bu bağlamda hikmet bir işi bağnazca yapmayıp, sebep sonuçlarını ve arkaplanı göz önünde bulundurarak meydana gelebilecek sıkıntı ve problemler oluşmadan önlemek ve ona göre tedbir almaktır.
Demek ki hikmet'in gerçekleşmesi için ilimle meşgul olmak ve her türlü hayırlı eyleme geçip ileriye dönük iş yapmak hayati derecede öneme sahip iki husustur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder