8 Ocak 2019 Salı

PROF. DR. MEHMET OKUYAN
Mehmet Okuyan hocanın hadis anlayışı:
Diyor ki,
"Yani "PEYGAMBERİMİZİN" sünneti, yaptığı şeyler, Kur'an'ın ondan yapılmasını istediği şeylerdir.
Hadis denen şeyler, "PEYGAMBERİMİZİN" Kur'an'dan çıkardığı sonuçlardır, hikmet içerikli beyanlardır.
 Biz "PEYGAMBERİMİZİN" sözleri Kur'an referanslıdırı  savunduğumuz için,  Kur'an'dan referansını bulduğumuz rivayetleri "PEYGAMBERİMİZ" söylemiştir diyerek göğsümüzü gere gere söylüyoruz.
 Birileri bize kızıyor, öbürleri Kur'an'la taban yabana zıt rivayetleri sanki "PEYGAMBERİMİZ" demiş ki bir savunuyor.
 Bunlar "PEYGAMBERİMİZE" ait olamaz dediğimiz içinde onlar bizi dışlıyor.
 İkisine de yaranamadık ya!
Ya "PEYGAMBERİMİZİN" hadisleri Kur'an'dan çıkardığı hikmet damlalarıdır.
 Onların Kur'an'dan referansı var.
 Ben eskiden bilmediğim için bazı rivayetleri okumazdım, yani Kur'an'dan referansını bulamamıştım.
 Bunlar uydurmadır demiyordum ben!
 Kullanmıyordum yani ben!
 MESELA: "Mümin korku ile ümit arasında olan adamdır" "el-müminü beynel havfi verrecâ" "mümin korku ile ümit arasındadır"
 Doğru ama ayetten karşılığını bulamıyordum. Ne zaman ki Zümer suresinin tefsirini yapmaya başladım, â orada bir baktım ki Zümer suresinin 9. âyetinde "ahiretten korkarlar Rablerinin  rahmetini umarlar"
 İşte "el- müminü beynel havfi verrecâ" nın  Kur'an'dan delili Zümer suresinin 9. âyetidir.  Şimdi bunu göğsümü gere gere  söylerim.  Madem burda var, onu orada söylemeye ne  gerek var,  var!
 Bu din adına sen konuşacaksın, senin konuşma yetkin var.
 Ama bu dini tebliğ eden Hz "PEYGAMBERİN" konuşma yetkisi yok, öyle mi yani!
 Ben şimdi iki senedir tweet kullanıyorum, iki  senedir attığım tweetlere bakıyorum.
 Dört bine yakın tweet atmışım.
 Ben bu dini anlamaya çalışan bir adamım ne  kadar anladıysam artık,  iki senede 4000 tweet atmışım dinle alakalı, "PEYGAMBERİMİZ" 23 sene peygamberlik yaptı iki  tane söz söylemeyecek öyle mi!
 Ben 4000 tane söyleyeceğim iki senede, o 23 senede hiç söylemeyecek.
 Ben bunlara ne diyorum.
 İki grup var Türkiye'de hadislerle ilgili:
 1-) Süpürüp alanlar: 
Nerede bir Arapça metin varsa onu hadis zannedenler, süpürüp hepsini alıyor,  nerede bir uyduruk varsa ona da hadis diyor.
2-) Süpürüp atanlan:
 Ne var ne yok hepsini atıyor.
 Ben ikisinden de değilim kardeşim!
 Ben Kur'an'ın hakemliğine müracaat edenlerdenim.
 Ben inanıyorum ki Hz Muhammed (s.a v) Kuran'a aykırı konuşmaz.
 Onun sözleri Kur'an'a uygun, Kur'an'dan anladıklarıdır.
Eğer bir söz ona nispet ediliyorda  Kur'an'a aykırıysa o söz ona nisbet edilemez.
O,  o sözü söylemiş değildir.
 Bu kadar!
Yani tutumum bu, bu kadar net.
 Belki bin defa söyledim ya!
 Hâlâ adam diyor ki, "hadisi inkar ediyor, sünneti inkar ediyor, bilmem ne, ööf! usandım bunlardan ya!"
 CEVAP
Kur'an'daki âyetlerin bir ön birde arka planları mevcuttur.
Yani âyetlerin ne dediklerinden çok, ne demek istedikleri daha önemlidir.
 Hatta Kur'an'da öyle bir sistem kurulmuş ki,  bazı âyetlerin  arka planda olan anlamlarını  diğer âyetler ortaya çıkarırlar.
Yani Allah'ın indirdiği vahiy'de hiçbir şey gizli kalmasın, din tamamen Allah'ın olsun ve Allah'a özel kılınsın. 
 İşte bu yüzden Yüce Allah kutsal kitabında  "tekrar tekrar âyetleri açıkladık ki, aklınızı kullanasınız, tefekkür edesiniz ve  anlayasınız"  buyurmuştur.
"Andolsun ki biz, öğüt alsınlar diye, bu Kur'an'da insanlara her türlü misali verdik. Korunsunlar  diye  pürüzsüz Arapça bir Kur'an indirdik"
( Zümer- 27,28)
"Muhakkak ki biz, bu Kur'an'da insanlara her türlü misali çeşitli şekillerde anlattık. Yine de insanların çoğu inkarcılıktan başkasını kabullenmediler"
 (İsra,  89)
",,, Ayrıca bu kitab-ı da sana, her şey için bir açıklama, biri hidayet  ve rahmet kaynağı ve Müslümanlar için bir müjde olarak indirdik"
( Nahl, 89)
 "De ki: Onu Mukaddes ruh, iman edenlere sebat  vermek,  Müslümanları doğru yola iletmek ve onlara müjde vermek için Rabbin katından hak olarak indirdi"
(Nahl, 102)
 ",,, İşte böylece Allah âyetlerini insanlara açıklar. Umulur ki (tehlikelerden)  korunurlar"
(Bakara, 187)
",,,Allah size ayetlerini böyle açıklar ki düşünesiniz"
( Bakara, 219)
"Allah size İşte böylece ayetlerini açıklar ki düşünüp hakikatı anlayasınız"
( Bakara,242)
 ",,,işte düşünüp anlayasınız diye Allah size ayetleri açıklar"
( Bakara 266)
",,,, işte Allah size ayetlerini böyle açıklar ki doğru yolu bulasınız"
( Âli İmran, 103)
"Allah size âyetlerini açıklıyor, umulur ki şükredesiniz"
( Maide, 89)
"Böylece suçluların yolu iyice belli olsun diye ayetleri detaylı olarak açıklıyoruz"
( En'am, 55)
"Böylece biz ayetleri geniş geniş açıklıyoruz ki, "Sen ders almışsın" desinler de bizde  anlayan toplum için Kur'an'ı iyice açıklayalım"
 (En'am, 105)
",,, Belki inkardan dönerler diye ayetleri böyle ayrıntılı bir şekilde açıklıyoruz"
 (Âraf,  174)
",, işte iyi düşünecek toplumlar  için ayetlerimizi böyle açıklıyoruz"
( Yunus, 24)
"Ey Resul! ) Biz onu böylece Arapça bir Kur'an olarak indirdik ve onda ikazları tekrar tekrar açıkladık.
Umulur ki onlar  bu sayede tehlikelerden korunurlar, yahut da o Kur'an  kendileri için bir ibret ortaya koysun"
( Tâhâ, 113)
",,, işte Allah âyetleri böyle açıklar, Allah herşeyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir"
( Nur, 58)
",,, işte Allah âyetlerini size böyle açıklar, Allah alîmdir hakîmdir"
(Nur,  59)
",, işte Allah düşünüp anlayasınız de size ayetlerini böyle açıklar"
( Nur, 61)
",,, İşte biz ayetlerimizi aklını  kullanacak bir kavim için böyle açıklıyoruz"
( Rum, 28)
 Aslında  hüküm olarak  Kur'an'dan başka kaynak olmadığı
(Yusuf, 40; Kehf,26; Şura, 10)
"Dinin Allah'a özgü kılınması gerektiği (Zümer, 2, 3, 11, 14; Mümin, 65; Beyyine, 5 )
Allah Resulü ve diğer bütün elçilerin  sadece kendilerine indirilen vahiy ile uyarı ve ikaz  ettikleri
(Enbiya, 45; En'am, 19, 51; Kaf, 45; Mâide, 117; Âraf, 62 ) 
"Sadece ve sadece Allah tarafından indirilen vahye tabi oldukları (Ahkaf, 9, Yunus, 15,  109, En'am, 106)
 Allah elçilerinin görevlerinin sadece vahyi tebliğ etmek olduğu
 (Nahl, 35, Râd, 40)
"İnsanların sadece Kur'an'dan sorumlu oldukları
(Zuhruf, 43, 44)
"Din ve hüküm olarak Kur'an'ın yeterli bir kitap olduğu(Ankebut, 51)
"Kur'andan başka uyulacak bir kitabın olmadığı (Âraf, 3; En'am ,153,155)
"Hadislerin insanları İlimsizce  Allah'ın hidayet yolundan engelleyen boş sözler olduğu (Lokman, 6)
"Din ve hüküm olarak Kur'an'dan başka hiçbir kaynağa iman edilmeyeceği
 (Casiye, 6; Mürselat, 50)
"Daha Resulullah hayatta iken Allah tarafından dinin tamamlandığı
(Mâide, 3; En'am, 115)
"Din ve hüküm olarak sadece Kur'an'ın hak olduğu
(Bakara, 147, Yunus, 94)
"Kur'andan başka bütün yolların batıl olduğu (Yunus, 32 ) "Sadece Kur'an'ın hidayet olduğu (Yunus, 108;Sebe, 50)
"Allah Resulü'nün bile vahyi hassasiyetle  koruması  ile ilgili bir çok ayette uyarıldığı (Mâide, 67;Kasas, Kasas, 87; Hakka, 40;İsra, 73, 74, 75)
Kısaca  din ve hüküm olarak Allah'ın sözünden  başka doğru bir  sözün olmadığı ile ilgili yüzlerce ayet vardır.
 Ancak Kur'an'ı iyi anlamak için
1-)  Nebi ile Resul'ün arasında bulunan  farkların bilinmesi,
 2-) Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğü, kendi içinde bulunan çözümü ve sisteminin  ortaya çıkarılması, 
3-)  Önyargılardan uzak olmanın şart olduğu, yani din ve  hüküm olarak  Kur'an'dan başka hiçbir kaynağa iman edilmemesi,
 4-) "Nebi'nin sözünün bağlayıcı olmadığının  (Ahzab, 37) anlaşılması  gerekir.
Çünkü "Nebi'nin sözlerinde ve hareketlerinde Allah'a karşı hatalar  yaptığı Kur'an'i bir hakikattır.
(Tevbe, 113, ;Tahrim, 1)
Resülün ise vahye eşit bir konuma sahip olduğu dolayısıyla ona itaat etmenin Allah'a itaat olarak kabul edildiği
(Nisa, 80)  ve değerinin  Kur'andan kaynaklandığının bilinmesi gerekir.
 Mehmet Okuyan, Abdulaziz Bayındır, Mustafa İslamoğlu  gibi hocalarımızın  yanıldıkları noktalar.
1-) Allah  Resulü  Muhammed  (a.s)Şia'nın ve
 Ehl-i Sünnet'in kaynaklarındaki uydurma  rivayetlere değil, vahye dolayısıyla Kur'an'a eşit  bir konuma sahiptir.
 2-) Kur'an ehli  muvahhidler Allah Resulü'nü yalan ve iftiralardan arındırmak maksadıyla rivayetlere karşı geliyorlar.
Muvahhidler Allah Resulü'nün değerini çok iyi bilirler.
3-) Şia'nın ve Ehli Sünnet'in  kaynaklarında bulunan uydurma rivayetler kültür ve gelenek olarak değil, din ve hüküm  olarak intikal etmişlerdir. 
Yani hadisler gelenek ve kültür olarak bize gelmediler ki onları kültür ve gelenek kabul edelim.
 Yoksa  içlerinde güzel ve ibretli sözler mutlaka vardır.
 Fakat üzerlerine dünyanın en vahşi ve karmaşık, batıl ve şirk bir din  bina edilmiştir. Dolayısıyla bu rivayetler vasıtasıyla Kur'an'a aykırı inşa edilen  paralel bir dinin bütün unsurlarını reddediyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder