KUR'AN'I İLK OLARAK DİNLEYEN NE ANLAR? Kur'an'ı Mübin'i ilk olarak dinleyen, Kuran'ı araştırmaya başlayan biri ilk önce çok ibadet etmek, taharet,
suların tadı, rengi, kokusu, kuyu suları, durgun sular, kıbleye karşı ayak uzatmama ve kıbleye karşı abdest bozmama,
bol bol namaz kılma, Hac ve Umre ile günah çıkarma, çok çok salavat çekme gibi ibadetlerle mi karşılaşır?
İlk olarak dinleyen akıllı bir kişinin Kur'an'dan anlayacağı şey nedir?
İhtişamlı camiler inşa etmek, çok zikir çekme, kabir azabı, resim olan eve meleklerin girmeyeceği,
cünüp dolaşmanın haram olduğu, cemaatle namaz kılmanın fazileti, kıbleye karşı ayak uzatmanın günah olduğu,
Mescid-i haramda namaz kılmanın ne kadar üstün olduğu,
İsa'nın nuzulü, Mehdi'nin zuhuru, cünüp dolaşmanın caiz olmadığı, kaza namazı kılmanın şart olduğu, dinden dönenin öldürüleceği, üç aylarda oruç tutma, kutsal geceleri ihya etme,
sahabelerin fazileti, ölülere Kur'an okumanın sevap olduğu,
kiyamet alametleri, evliyanın faziletleri gibi şeylerle mi karşılaşır?
Kur'an'ı ilk olarak dinleyen vicdan ve insaf sahibi bir kişi, Şia ve Ehli Sünnet dininin muhaddis ve müctehidlerinin hiç değer vermedikleri şeylerle karşılaşır.
Şimdi ilk defa Kur'an'ı dinleyen cinlerin nasıl bir tepki gösterdiklerine bakalım.
(Ey Resul! ) De ki:
Cinlerden bir topluluğun (Benim okuduğum Kur'an'ı) dinleyip de şöyle söyledikleri bana vahyolunmuştur:
Gerçekten biz, doğru yola ileten harikulâde muhteşem bir Kur'an dinledik ve ona iman ettik. Artık kimseyi Rabbimize asla şirk koşmayacağız"
(Cin, 1, 2)
"Hani cinlerden bir topluluğu, Kur'an'ı dinlemeleri için sana yöneltmiştik.
Kur'an'ı dinlemeye hazır olunca (birbirlerine) "susun" demişler,
Kur'an'ın okunması bitince uyarıcılar olarak kavimlerine dönmüşlerdi.
"Ey Kavmimiz! dediler, doğrusu biz Musa'dan sonra indirilen, kendinden öncekileri tasdik eden, hakka ve sırat-ı müstakime ileten bir kitap dinledik"
"Ey Kavmimiz! Allah'ın davetçisine tâbi olun. Ona iman edin ki Allah da sizin günahlarınızı bağışlasın ve sizi acı bir azaptan korusun"
(Ahkaf, 29, 30, 31)
Kur'an'ı ilk olarak dinleyen cinler Allah'a şirk koşulmasının büyük bir vebal ve lanetlik bir inanç olduğunu anlamışlar.
Allah hiç bir toplumu içki içmekten, zina yapmaktan, namaz kılmamaktan, Hac ve Umre yapmamaktan, oruç tutmamaktan ve cami inşa etmemekten dolayı yok etmez.
Allah bir memleketi şirk, zulüm, kibir ve ğurur, adaletsizlik ve sosyal dengesizlikten dolayı yok eder.
"Onlara bir zulmetmedik, fakat, onlar kendilerine zulmettiler.
Rabb'inin azap emir geldiğinde, Allah'a bırakıp da taptıkları İlahları, onlara hiçbir şey sağlamadı, ziyanları artırmaktan başka bir işe yaramadı.
"Rabbin, zulüm eden memleketleri (onların halkını) yakaladığında, onun yakalayışı işte böyle şiddetlidir. Şüphesiz onun yakalaması pek elem vericidir, pek çetindir"
(Hud, 101, 102)
İstisnasız Kur'an hangi şeye değer vermişse, Şia ve Ehli Sünnet dininin âlimleri mutlaka o şeye değer vermemişlerdir.
Allah'ın kitabı neye önem vermemişse, Şia ve Ehli Sünnet dininin muhaddis ve müctehidleri o şey uğrunda hayatlarını çürütmüş ve boş yere zamanlarını israf etmişlerdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder