KUR'AN'A GÖRE İKİ BATIL DİN:
ŞİİLİK VE SÜNNİLİK
(23. YAZI)
Şia ve Ehli Sünnet ilim adamlarına göre Nebi (as) ın hadislerinde asla bir batıl içermez.
Onlara göre
"ister kavli (söz) ister fiili (eylem) isterse takriri ( onay vermesi, yapılan bir şeye ses çıkarmaması)
olsun hiç bir şey fark etmez.
Yüce Allah Nebi (as) ı bütün olumsuzluklardan korumuştur.
(Sünnet Araştırmalarına Giriş, Sünneti Anlamada Yöntem, Prof. Dr .Yusuf El kardavi, s. 51)
Özellikle Ehli Sünnet'in akılsız ve Kur'an cahili
muhaddisleri şöyle bir rivayet naklederler. Abdullah b. Amr b. As.(ra) Nebi (as) dan işittiği her şeyi yazıyordu.
Ashab ona Nebi (as) da bir beşer olarak kızgınlık ve hoşnutluk hallerinde konuşan bir insan iken,
O'ndan işittiğin her şeyi yazıyorsun öyle mi? diyerek bunu yasakladılar.
Bunun üzerine Abdullah Nebi (aleyhisselam) a sordu.
O da, ağzına işaret ederek şöyle buyurdu:
"Yaz! Canım elinde olan Allah'a yemin ederim ki buradan haktan başka bir şey çıkmaz"
( Müsned, 2, 162-- Ebu Davud, ilim 3'te sahih bir isnatla rivayet edilmiştir.
(Sünneti Anlamada Yöntem, Prof. Dr. Yusuf El kardavi s 51)
Halbuki bir çok âyette Nebi (as) yapmış olduğu hatalardan dolayı Allah tarafından uyarılmıştır.
Ancak Resul (as) kendisine indirilen vahyi tebliğ etmekle memur olduğundan dolayı vahye ihanet etmez, vahyi insanlara ulaştırmada hata yapmaz.
Fakat Nübüvvet özel bir hayat olduğu için Nebi olan kişi hata eder.
MESELA,
"Cehennem ehli oldukları onlara açıkça belli olduktan sonra, akraba dahi olsalar, Müşrikler için af dilemek ne Nebi'ye yaraşır ne de iman edenlere"
( Tevbe, 113)
"Ey Nebi! Eşlerinin rızasını gözeterek Allah'ın sana helal kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayan çok merhamet edendir"
( Tahrim, 1)
"Ey Nebi! Allah'tan kork, kâfirlere ve münafıklara boyun eğme. Elbette Allah her şeyi bilmekte ve yerli yerince yapmaktadır"
( Ahzab, 1)
Yine Ehli Sünnet'in Kur'an'sız muhaddisleri ve âlimleri Nebi (as) ın şöyle dediğini naklederler. "Dikkat ediniz, bana kitap (Kur'an) ve onunla birlikte bir misli daha verildi"
( Ebu Davud, Sünen, 6-- Beyhaki, Sünen, 9, 332) İşte ehli sünnet âlimleri bu ahmakça uydurmalara iman ettikleri için Kur'an'ı "vahyi metlüv" (namazda okunan vahiy) hadisleri de "vahyi gayri metluv" (namazda okunmayan vahiy) olarak isimlendirmişlerdir.
Şia'ya göre dünyada ve ahirette kurtuluşa ermenin tek yolu "Ehli beyt Medresesi" ehli sünnet'e göre ise "ashabın medresesinden" geçiyor.
Her iki fırka bu iddiaları ile alakalı yüzlerce hadis uydurmuşlardır.
Bu Kur'an'sız cahiller Kur'an ehli muvahhidleri sindirip susturmak için
Nebi (as) adına iftira ederek şöyle alçak bir rivayet daha uydurdular.
"Dikkat edin!
Bana kitab (Kur'an) ve onunla birlikte bir benzeri daha verildi.
Dikkat edin!
Bana Kur'an ve bir benzeri verildi.
Dikkatli olun! Karnı tok bir adamın koltuğuna yaslanarak şöyle söylemesi yakındır:
"Siz Kur'an'a sarılın. Onda helal bulduğunuzu helal, haram bulduğunuzu da haram kılın"
(Müsned, 4, 130-131, Ebu Davud Sünne, 6, hadis no 4604)
Demek ki, her zaman olduğu gibi bu Kur'an cahili ahmakların uydurmalarına karşı gelen Kur'an ehli muvahhidler varmış.
Bu müşrik hurafecilerde onları karalamak ve susturmak için Nebi
(as) ın adını kullanarak onun karizmatik kişiliğinden yararlanarak böyle basit ve ahmakça rivayetler uydurdular.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder