FRANSIZLARIN İSTEKLERİ GERÇEKÇİ DEĞİL, PSİKOLOJİK BİR SAVAŞTIR.
300 Fransız yazar ve siyasetçinin şiddet ve Yahudi düşmanlığı
yaydığı iddiası ile Kur'an'ı Mübin'den bu âyetlerin çıkarılması talebine karşı birçok kınamalar yapılmaktadır.
Gayri müslimlerin Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğü,
kendi içinde bir çözümü ve sisteminin olduğunu nereden bilsinler.
Aslında Kur'an'ın hiçbir şiddet içermediğini, saf hidayet ve insanlar için bir rahmet olduğunu Kur'an'ı araştıran insaf ve vicdan sahibi herkes görecektir.
Böyle absürt bir şey istemekle yani Kur'an'dan âyetler çıkarmanın mümkün olmadığını Fransızlar de biliyorlar.
Sadece psikolojik bir savaş başlatmak için böyle ahmakça ve alçakça bir şey ortaya atmışlardır.
Fakat biz müslüman olduğunu iddia edenler Kur'an'ın güzel ahlakını ve ilmini ortaya koyacak bir örneklik gösterebildik mi?
Bu konuda esas mesele şudur.
Kur'an Allah tarafından indirildiği, din Allah tarafından tamamlandığı,
yüzlerce âyette din ve hüküm olarak Kur'an'dan başka kaynak olamayacağı,
Allah Resulü Muhammed (Aleyhisselam) ın görevinin yalnız indirilen vahyi tebliğ etmek olduğu ve yalnız vahye tâbi olduğu,
Allah'ın hükmünde hiç kimseyi ortak yapmayacağı,
Kur'an'ın, insanların din, ahlak, ve hidayetleri için yeterli olduğu, Kur'an'ın,
Allah tarafından hem tefsir, hem tafsil, hem tasrif,
hem de tebyin edilip detaylandırıldığı, hiçbir kaynağı referans olarak göstermediği halde, sizin ve atalarınız ve
din adamlarınız Kur'an'ın tamamını reddedip
Emevi ve Abbasilerin uydurma rivayetlerini dinde tek kaynak kabul edip üzerilerine bir din inşa etmelerine niye hiç bir ses çıkarmıyorsunuz?
ESAS GERÇEK OLAN BUDUR
Allah'a yemin ediyorum.
Fransız siyasetçi ve yazarlarının bizden istedikleri şey Şia ve Ehli Sünnet âlimlerinin Kur'an'a yaptıkları hakaret ve ihanetlerin yanında çok basit kalır.
Şia ve Ehli Sünnet muhaddis ve âlimlerinin Allah'ın kitabına yaptıkları kötülüklerin yanında Fransızların istekleri şey çok hafif bir istek olarak görülebilir.
Şia ve Ehli Sünnet müçtehid ve âlimlerinin Kur'an'a yaptıkları hakaretler gayri müslimlere bir şey deme hakkımızı yok etmiştir.
Yoksa Kur'an'ın inmiş olduğu coğrafya ve indiği toplum yapısı yüzünden Kur'an'da şiddet içeren âyetlerin var olması kaçınılmaz bir olaydır.
Bu âyetlerin kandırılmış ve vahyin yolundan engellenmiş saf ve ümmi halkla hiçbir alakası yoktur.
Kur'an'ın saldırısı gerçeği gizleyen, din satan, Allah ile aldatan alçak ilim adamları ve kibirli bürokrasinin elit tabakasıdır.
Tam on üç sene Allah Resulü'ne ve vahye karşı yalan ve iftira üreten Mekkeli müşriklerine Kur'an ne desin?
Kur'an sanal bir hayata değil, gerçek bir hayatta takdim edilmiştir.
İlahlarına ve evliyaya hakaret olarak telakki edilen ayetleri müşriklerin yüzüne okumak onlara çok ağır geliyordu.
Dünyaya tapan, dini rant ederek ümmi halkın malını yiyen alçak Yahudi din adamlarının aleyhine inen yüzlerce âyeti, gerçek hayatta onlara karşı okumak ve onlarla mücadele etmek kolay bir iş değildi.
İncil'de de Yahudi ilim adamlarını dini rant ettiklerinden dolayı kötüleyen birçok ayet vardır.
Aslında Kur'an'ın, "Yahudi, ehli kitap ve Nasara" kelimelerini kullanması ümmi halkla alakalı bir şey değildir.
Kur'an'ın bu kavramları sık sık kullanması ilim adamlarıyla ilgilidir.
Allah yolundan engellenmiş, aldatılmış, hak ve hidayet yerine şirk ve batıl gösterilmiş ümmi halk ne yapsın.
Dolayısıyla ümmi olan bireylerin yani Müslüman, Yahudi, Hristiyan cemaatin arasında bir fark yoktur.
Güzel ahlak sahibi, yardımsever ve ayırım yapmadan insanlar için artı bir değer ortaya koyan kim olursa olsun üstündür, saygı ve hürmete layıktır.
İnsanları Allah'ın hidayet yolundan engelleyen ve Allah'ın dosdoğru yolunu yamuk gösteren din adamları alçaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder