23 Mayıs 2018 Çarşamba

KUR'AN'DA ALLAH, RESUL VE VAHİY BAĞLAMINDA KULLANILAN KAVRAMLAR
(2.YAZI)
Kur'an'da Allah, vahiy ve Resul bağlamında kullanılan kavramlardan bir tanesi de "tasdik" "doğrulama" kavramıdır.
 Yani vahiy ile Resul  bir bütünün iki parçası gibidir.
  Hayatta olduğu sürece "Beşer Resul" canlı Kuran'dır.
 "Beşer Resul" vefat ettikten sonra onu sadece "Kur'an Resul" temsil etmektedir.
 Dolayısıyla son vahyin tebliğ edicisi Muhammed (as) ve bütün Allah elçilerini temsil eden tek kaynak Kur'an'dır.
Allah'ın elçilerini gerçek olarak anlamak için Kur'an'dan başka gidilebilecek bir kaynak bulunmamaktadır. 
"Yoksa O'ndan başka birtakım ilahlar mı edindiler?
 De ki: Haydi delillerinizi getirin! İşte benimle beraber olanların kitabı(Kur'an)  ve benden öncekilerin kitabı (Kur'an),
Hayır, onların çoğu gerçeği  bilmiyorlar. Bu yüzden de yüz çeviriyorlar"
( Enbiya, 24)
TASDİK
 "De ki: Allah doğruyu buyurmuştur. Öyle ise, hakka yönelmiş olarak İbrahim'in (Hanif- Tevhid- İslam) dinine uyunuz.
 O,  müşriklerden değildi"
( Âli İmran,95)
",,,,, Bu, Rahman'ın vâdettiğidir.  Resuller gerçekten doğruyu söylemişler ( sadekal mürselin)
( Yasin, 52)
"Hayır! O,  gerçeği getird ve "Resulleri" de doğruladı (saddekal mursel'in)
( Saffat, 37)
"Doğruyu (vahyi) getiren (Resul) ve onu tasdik  edenler var ya, işte kötülükten korunanlar onlardır"
( Zümer, 33)
 "Ondan önce de bir rahmet ve rehber  olarak Musa'nın kitabı vardır.  Bu (Kur'an)da, zulmedenleri uyarmak ve iyilik yapanlara müjde olmak üzere Arap lisanıyla  indirilmiş,  (kendinden önce kitapları) doğrulayıcı(musaddik) bir kitaptır"
 (Ahkaf, 12)
 DAVET:
Aslında dâvet  Resul'ün dilinde hayat bulan vahye dolayısıyla Allah'ın yoluna yani Allah'a  olacaktır.
Vahiy ile  Resul  arasında bir fark yoktur.
 Resul sadece Allah'tan indirilen vahyi  insanları ulaştırır.
Resul vahyin beyni, ruhu ve kalbidir.
 Bu yüzden Resul olan  kişinin davetine icabet edenler vahye,  dolayısıyla Allah'ın çağrısına yani Allah'a gelmiş olacaklar.
 Kur'an'da kurulan mükemmel  sistem bu şekilde işliyor.
 MESELA
"Ey iman edenler! Hayat verecek şeylere sizi davet ettiği  zaman, Allah ve Resulü'ne uyun,,,,"
(Enfal, 24)
 "Onlar, aralarında hüküm vermesi için Allah'a ve Resulüne davet edildiklerinde, bakarsın ki içlerinden bir kısmı yüz çevirip dönerler"
( Nur, 48)
(Ey Resul!) De ki:  İşte bu benim yolumdur. Ben Allah'a davet ediyorum.  Ben ve bana uyanlar aydınlık bir yol üzerindeyiz. Allah'ı ortaklardan tenzih ederim ve ben müşriklerden değilim"
 (Yusuf, 10)8
(Ey Resul!) Sen, Rabb'inin yoluna hikmet ve  güzel öğütle davet et,,,,"
( Nahl,125)
 "Ey kavmim!  Bu ne hal? Ben sizi kurtuluşa davet ediyorum, siz beni ateşe davet ediyorsunuz.
Siz beni Allah'ı inkar etmeye ve hiç tanımadığım nesneleri ona ortak koşmaya çağırıyorsunuz. Ben ise sizi,  aziz ve çok bağışlayan Allah'a dâvet ediyorum"
(Mümin, 41-42)
 Dolayısıyla Allah'ın elçileri vahiy'le Allah'ın yoluna davet ettikleri için onların çağrısına uyanlar 
Allah'ın çağrısına uymuş olacaklardır.
"Onlara, Allah'ın indirdiğine gelin  denildiği vakit, "Babalarımızı üzerinde bulduğumuz (din)  bize yeter derler.
Ataları  hiçbir şey bilmiyor ve doğru yol üzerinde bulunmuyor iseler de mi?"
( Maide, 104)
 Yukarıdaki âyete dikkatle bakıldığı zaman "vahiy" ile " Resul"ün aynı şeyi temsil ettikleri görülür.
 Dolayısıyla Allah'ın elçilerini  Kur'an'dan ayırmak onları başka yerde aramak  ve başka kaynaklarla değerlendirmek korkunç bir cinayet, açık bir cehalet ve tam bir küfürdür. 
Allah'ın Resulleri Kur'an'dan başka hiçbir kaynakla değerlendirme altına alınamazlar.
 Yukarıdaki âyet Allah, vahiy ve Muhammed'e yani iki otoriteye çağırmıyor.
 Vahyi dillendiren Resul'e  davet ediyor.
 Çünkü elçiler sadece kendilerine indirilen vahyi tebliğ  ederler.
"De ki: Ben, sadece, vahiy ile sizi uyarıyorum. Fakat, sağır olanlar, ikaz edildikleri  zaman bu çağrıyı duymazlar"
( Enbiya, 45)
 Yukarıda geçen  Maide süresi 104.âyette "Resul'e gelmekten" maksadın  vahiy olduğuna delil şu ayettir.
 "Onlara, "Allah'ın indirdiğine uyun" denildiğinde: Hayır, biz babalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız, derler. Ya şeytan, onları alevli ateşin azabına çağırıyor idiyse!"
( Lokman,  21)
 Maide 104 ile Lokman Suresi 21. âyet birbirlerine çok benziyorlar.
 Maide 104 "Onlara, Allah'ın indirdiğine ve Resul'e gelin" diye başlarken, Lokman 21. âyet "Onlara, "Allah'ın indirdiğine uyun" denildiğinde diye başlıyor.
Aynı şekilde Bakara 89. âyet "Allah katından onlara bir "kitap" geldiğinde,,," diye başlarken, Bakara 101. âyet "Allah tarafından kendilerine bir "Resul" geldiğinde,,," diye başlamaktadır.
 Bakara 170. âyet de şöyledir.
"Onlara: Allah'ın indirdiğine uyun, denildiği zaman onlar,
"Hayır! Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız" derler. Ya ataları bir şey anlamamış,  doğruyu da bulamamış idiyseler"
 Kur'an'da "Resûl" kavramının geçtiği bütün âyetlerde aklımıza gelecek tek şey vahiy  olmalıdır.
 Yani Kur'an'ın dininde ve dilinde Mekke ve Medine'de yaşayan vatandaş Muhammed ile Nebi olan Muhammed ve Allah'ın Resulü Muhammed (as)  farklı kimlikleri temsil etmektedirler.
 MESELA
Kur'an hiç bir yerinde  "Nebi'ler göndermeden azap etmeyiz" diye bir âyet bulunmaz.
 Bütün âyetlerde "Resul göndermeden azap etmeyiz" olarak geçer.
Çünkü "Vahiy" ile "Resul"ün arasında  bir fark yoktur.
Yani insanlar Allah'a "Bize Resul gelmedi, biz elçi görmedik, uyarılmadık" diyemezler.
Onlara şöyle cevap verilecektir.
"Beşer Resul görmediniz ise, ona gönderilen kitap Resulü gördünüz" aralarında ne fark vardır?
 Yani vahyi insanlara okuyan, âyetleri  tebliğ eden ve onlara ilâhi emirleri ulaştıran Resul  göndermeden Allah ne dünyada ne de âhirette  azap edecek değildir. 
 Resul tamamen vahyi temsil ediyor.
"Yerine göre müjdeleyici ve sakındırıcı olarak  Resuller(Rüsülen)  gönderdik ki insanların Resuller'den sonra(ba'derrüsül)  Allah'a karşı bir bahaneleri olmasın"
 (Nisa, 165)
",,,, Biz bir Resûl(Resülen) göndermedikçe kimseye azap edecek değiliz"
( İsra, 15)
" Biz hiçbir memleketi, (vahiy ile)  öğüt  vermek üzere gönderdiğimiz uyarıcıları (Resulleri) olmadan yok etmemişizdir"
( Şuara, 208, 209)
" Rabbin,  kendilerine âyetlerimizi okuyan bir Resulü "Resülen)  memleketlerin merkezine göndermedikçe o memleketleri helak edici değildir"
( Kasas, 59)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder