14 Ağustos 2017 Pazartesi

KUR'AN'DA ALLAH ELÇİLERİNİN ÖNEMİ (38.YAZI)
 Elçiler, Allah tarafından indirilen vahiy ile sadece uyarıcı ve müjdeleyici olarak gönderilmişlerdir.
"De ki: Ey insanlar! Ben ancak sizin için apaçık bir uyarıcıyım"
(Hac, 49)
Şu aşağıdaki ayet insanlık tarihinde elçi makam ve mertebesine ulaşmadan
Nebi unvanıyla vefat etmiş şahsiyetlerin varlığına bir delil sayılır.
Yani âyet  sadece İsrailoğulları için Resul derecesine yükselmeden  Tevrat ile hükmeden  Nebilerin var olduğunu gösteriyor.
(Ey RESUL! ) Biz, senden önce hiçbir Resul veyahut Nebi göndermedik ki, o, bir temennide bulunduğunda,
şeytan onun dileğine ille de (gayri meşru arzular) katmaya kalkışmasın. Sonra Allah, kendi âyetlerini sağlam olarak yerleştirir. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir"
(Hac, 52)
KUR'AN EHLİ MUVAHHİDLER ALLAH ELÇİLERİNİ TEMSİL EDİYORLAR:
"Âyetlerimiz açık açık kendilerine okunduğunda, kafirlerin yüzlerinde hoşnutsuzluk sezersin. Onlar,
kendilerine âyetlerimizi okuyanların neredeyse üzerlerine saldırırlar.
 De ki: Size bundan (bu öfke ve huzursuzluğunuzdan) daha kötüsünü bildireyim mi? Cehennem! Allah, onu kafirlere (ceza olarak) bildirdi. O, ne kötü bir sondur"
(Hac, 72)
Yukarıdaki ayette bulunan "...kendilerine âyetlerimizi okuyanların neredeyse üzerlerine saldırırlar.....cümlesi, Kur'an ehli muvahhidlere büyük bir şeref ve onurdur.
TEVHİD DİNİNİN ÖNDERİ, BÜYÜK BABASI VE GENEL KURMAY BAŞKANI İBRAHİM ( ALEYHİSSELAM) DIR.
"Allah uğrunda, hakkını vererek cihad edin. O, sizi seçti, din hususunda üzerinize hiçbir zorluk yüklemedi,
babanız İbrahim'in (tevhid) dininde de (böyleydi). Resul'ün size şahit olması, sizinde insanlara şahit olmanız için, O, gerek daha önce (gelmiş kitaplarda) gerekse  bunda (Kur'an'da) size "Müslümanlar" adını verdi.
 Öyle ise salatı ikame edin, zekatı verin ve Allah'a (gönderdiği vahye) sımsıkı sarılın. O, sizin dostunuzdur. Ne güzel dost, ne güzel vekildir"
(Hac, 78)
Dolayısıyla Hz Âdem(Aleyhisselam) dan Hz. Muhammed ( Aleyhisselam) a kadar gelen bütün Allah Elçilerinin getirdikleri dinin adı "tevhid" anlamında "İslam" dır.
Bu ismi bize Allah vermiştir ve bununla ilgili de şöyle buyurmuştur.
"İnsanları Allah'a davet eden, ameli salih işleyen ve "Ben Müslümanlardanım" diyenden daha güzel sözlü kim vardır?"
(Fussilet, 33)
Bundan dolayı Şiilik, Sünnilik, Hanefilik, Şafiilik, Malikilik, Hanbelilik,
Nakşibendilik, Nurculuk, Süleymancılık gibi  parçalanma ve dağılmayı, firkacılık ve mezhepçiliği akla getiren bütün isimlendirmeler fitne, bölücülük, ayrımcılık ve şirktir.
Yukarıdaki iki âyete baktığımızda
 "dinler arası diyalog"un da bir ahmaklık olduğunu görüyoruz.
Çünkü Allah tarafından bir tane din gelmiştir.
Bütün elçilere indirilen dinin adı "tevhid" anlamında "İslam" dinidir.
Yani Şiilik ve Sünnilik olmadığı gibi  Yahudilik ve Hıristiyanlık da yoktur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder