24 Ağustos 2017 Perşembe

KUR'AN EHLİ MUVAHHİDLERLE ATALARIN UYDURMA DİNİNE BAĞLI MUKALLİTLER BİR ARAYA GELEMEZLER
(7.YAZI)
Şia ve Ehli sünnet alimleri uydurma dinin rivayetlerine yani hadislere  alan açmak ve yol vermek için  manasını değiştirdikleri âyetlerden bir tanesi Nahl süresi 44. âyetidir.
"Apaçık deliller ve kitaplarla (gönderildiler). İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman için ve düşünüp anlasınlar diye sana da bu Kur'an'ı indirdik"
Şia ve Ehli sünnet âlimleri yani  müfessirleri ve muhaddisleri Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğüne kör,
Kur'an'ın sistemine sağır,
Kur'an'ın hikmetine dilsiz ve duygusuz bir şekilde onlarca âyete rağmen söz konusu âyette geçen  "açıklaman" kelimesini "tefsir etmen" olarak yorumlamışlardır.
Yani Ehli sünnet ve Şia'nın âlimlerine göre kendisinden asırlar sonra  Allah Resulü adına yalan ve iftira edilen hadisler Kur'an'ın tefsiri sayılırlar.
Peki gerçekte yukarıdaki ayette bulunan "litubeyyine" " açıklaman" kelimesi, "tefsir etme"
anlamına yoksa "duyurma, tebliğ etme, ilan etme, onu okuma ve dile getirme" anlamında mı kullanılmıştır.
Bu konu Kur'an'da çözülecek çok kolay bir konudur. Çünkü bununla ilgili onlarca ayet mevcuttur.
Yani âyette geçen "açıklaman" kelimesi "tefsir etme" anlamında değil, "duyurma, tebliğ etme, ilan etme, onu okuma ve dile getirme" anlamında kullanılmıştır.
Kur'an'ın bir çok âyetinde vahyin Allah tarafından gönderildiği gibi Allah tarafından açıklanıp detaylandırıldığı ortaya konmuştur.
",,,,Ayrıca bu KİTAB'I da SANA, HERŞEY için bir açıklama, bir hidayet ve rahmet kaynağı ve Müslümanlar için bir müjde olarak indirdik"
(Nahl, 89)
"Andolsun onların ( geçmiş elçilerin ve ümmetlerinin) kıssalarında akıl sahipleri için pek çok ibretler vardır. ( Bu Kur'an) uydurulabilecek bir söz değildir. Fakat o, kendinden öncekileri  tasdik eden, her şeyi açıklayan (bir kitaptır), iman eden millet için bir rahmet ve bir hidayettir"
( Yusuf, 111)
"Elif. Lam. RA. (Bu sana indirilen) hikmet sahibi ( ve) her şeyden haberdar olan Allah tarafından âyetleri muhkem kılınmış, sonrada detaylandırılmış bir kitaptır"
(Hud, 1) "Onların sana getirdikleri hiçbir temsil yoktur ki, ( onunkarşılığında) sana daha doğrusunu ve daha açığını getirmeyelim tefsiran"
(Furkan, 33)
Dolayısıyla
Ey Ehli sünnet ve Şia'nın Kur'an cahilleri!
Elçinin görevi sadece vahyi tebliğ etmek, onu okumak, muhataba ulaştırmak ve vahiy ile ikaz etmektir. Elçilerin vahyi tefsir etmek gibi bir görevleri yoktur.
Allah'ın Elçileri indirilen vahye bir şey ekleyip içinden bir şey çıkaramazlar.
Onlar vahyi geldiği gibi aktarmak zorundadırlar.
Bu kadar Kur'an düşmanı ve kara cahil olmayın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder