17 Haziran 2021 Perşembe

YAŞAR NURİ HOCADAN İLGİNÇ BİR HURAFEBir tv de Mehmed Akifin Atatürk'e olan bağlılığını anlattıktan sonra Yaşar Nuri Öztürk Hoca şöyle devam ediyor."...Başka bir isim var. Esas ihanete uğrayan odur.Sadece küstürme değil. Kimdir o biliyor musunuz?Libya'dan, kendi ülkesinden kalkıp,kurtuluş savaşı'nda Atatürk'ün yanında yer almak üzere buraya gelen şeyh Sünusi, tarihi ismiyle Ahmed eş-Şerif es-Sünusi, Türk değil, Müslüman.Sahabi gibi bir Müslüman.Ve biz burada kurtuluş savaşına başlarken, Libya'da İtalyanlara karşı kurtuluş savaşını veriyor, bağımsızlık savaşını. Ve Libya'da bağımsızlık savaşını veren Ömer Muhtar'ın yakın dostu, manevi olarak da, Sünusi ona bağlı.Buna rağmen orayı bırakıyor, buraya geliyor.Şimdi bunu iyi dinleyin.Kurtuluş savaşının Kur'an'i boyutları üç ciltlik kitabım oda yayınlanmadı. Orada bir Sünusi yazmışım.Onun içinde ben bu milletten teşekkür beklemiyorum.(Sünusi'ye) diyorlar ki," nereye gidiyorsun" Biz burada kurtuluş savaşını veriyoruz. Evet Anadolu'daki bağımsızlık savaşını takdir ediyoruz, tebrik ediyoruz, dua ediyoruz.Ama bizim kendi ülkemiz burada söz konusu.Şimdi dinleyin, bu manevi mertebesi olan, herkesin elini ayağını öptüğü bu irfan, bu maneviyat, bu ilim önderi şahıs ne cevap veriyor?Diyor ki : Onu bende düşündüm, tabii ki burada kalacaktım, kendi ülkemde.Ama diyor, "Hz.Peygamber" bana tecelli etti.Bunu diyen sıradan bir adam değil, Bana tecelli etti. (Tecelli: Canlı olarak gelmek) Her tecelli ettiğinde elini öperdim ve sağ elini bana uzatırdı.Bu son tecelli edişinde sol elini uzattı. Garibime gitti diyor. Sordum. Ey Allah'ın elçisi! Mutadınız (her zaman- alışıla gelmiş) bana sağ elinizi lütfetmekti, neden bu sefer bana sol elinizi uzattınız?Cevap: "Hz Peygamber" cevap veriyor. Sağ elimi ( Yaşar Nuri Öztürk burada ağlıyor ve diyor ki:)Hey yarabbim ya!Elimi Anadolu'da Mustafa Kemal'e verdim.Sol elim boş, onu da sana veriyorum diyor.Bunun üzerine ben diyor, Anadolu'ya gidiyorum, Mustafa Kemal'in yanında yer alacağım.Geliyor ve kurtuluş savaşının bana göre manevi lideri olarak rol alıyor. Büyük Atatürk'ün verdiği her görevi yapıyor, Irak'a koşuyor, oraya koşuyor, buraya koşuyor, çalışıyor, kongreler tertip ediyor.Sonunda ne olmuştu biliyor musunuz?Sonunda bir kenara konmuş ve Türkiye'den çıkıp önce Suriye'ye gidiyor.Orada Fransızlar rahat bırakmıyorlar, "Mustafa Kemal'in casususun sen, çekil git buradan" diyorlar, oradan gidiyor.Barınacak yer yok.Suudi Arabistan topraklarına gidiyor. İngilizler bitiyor tepesine, "buralarda duramazsın, sen Mustafa Kemal'in casususun" diyorlar.Çölün derinliklerinde Asir denen ıssız bir bölgeye gidiyor. Ebuzer misali bir kader.Orada bir süre daha yaşıyor ve 1933'te ölüyor, Medine'de defnediliyor. Şimdi bu insana yapılan vefasızlığı tarih görmemiş midir zannediyorsunuz siz?Görmeyecek midir?İşte böyle öderiz, böyle ödersiniz. Bakın Türkiye bunları ödüyor, onları ödüyor.Biz Cumhuriyetçiyiz, Atatürkçüyüz, bilmem neciyiz falan filan lakırdılarıyla ortalıkta afra tafra satanlar 60-70 seneden beri işte onları ödüyorlar.Onlar ödesinler de bizim suçumuz ne?Yok Allah'ın kanunu öyle değil, Toplumun tümünü ödetir, sonra iyileri ayırır onları ödüllendirir.Şimdi bu bitti mi, bitmemiştir, daha ödeyecekler.Sünusi'ye yaptılar, bugün de başkalarına yapıyorlar.Bize yaptıkları az mıdır?Biz şimdi yaşadığımız için mesele yok, oh ne güzel, kravatımız, mendilimiz, bob stil, gayet güzel, sinek kaydı traş, millet zannediyor ki asayiş berkemal!Bizim çektiğimiz acıları bu millet biliyor mu?Bize yapılan zulümleri biliyor mu?Ben bu dinci ve dinsiz namussuzlardan 30 senedir neler çektiğimi bu millet biliyor mu? Sünusi gibi ben de öbür aleme gittikten sonra benim arkamdan yazılanları okuyunca, aah aah diyecekler, aah aah diye o zamanı beklemeyin.Ben size söylüyorum.Bize yapılan zulümler onlara yapılanlardan bir kaç kat daha fazladır. Ben bir Karadeniz çocuğuyum. Boğuşmayı bilirim değil, severim de. Öyle, çünkü Karadeniz'in hırçın dalgaları içinde büyüdüm. O denizde büyüdüm ben!Kar yağarken bile gidip denize giriyordum.Tabii sonra da büyüklerimiz gelip bizi çıkarırdı.Bir ton dayak yiyorduk, zatürre olacaksın..."Hayat bizi böyle eğitti.Yoksa bize yapılan zulümlerin hesabı var mı?Yani bir adam pes etmemişse, o el bebek, gül bebek işi götürmüş, yok böyle bir şey.Allah ailemizden razı olsun.Biz kimseye ekmek için aş için eğilmedik.Şimdi bu ülke bir zulümler ülkesidir. "Türkiye'yi kemiren zulümler" diye benim uzun bir yazım vardır.26 27 tane zulüm, onlara ilaveler geldi.15-20 sene önceki yazıdır.Türkiye bir zulümler ülkesidir.Ve İslam'ın temel ilkelerinden biri şudur.Bir ülke, küfür üzerine yaşar yani Allah'a dine inanmama üzerine yaşar, payidar olur, mutlu da olur, ama zulüm üzerine payidar olmaz. Bunu İslam fıkhının anıt isimlerinden biri olan Maverdi "el Ahkâmus- Sultaniyesinde" de veriyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder