4 Ekim 2019 Cuma

KABİR AZABI VAR MI?
(1.YAZI)
Kur'an'ı Mübin'in yüzlerce âyetine göre değil kabir azabı, kabir hayatı diye bir şey söz konusu değildir.
Kur'an'a göre dünya hayatında cezalandırma ve kıyametin kopmasından sonra sadece cehennem azabı vardır.
 Bu konuda o kadar çok âyet var ki hangisini ele alacağımız şaşırıyoruz.
"Dünya hayatında onlara azap vardır. Ahiret azabı ise daha şiddetlidir"
(Râd- 34)
"Bundan dolayı biz de onlara dünya hayatında zillet azabını tattırmak için o uğursuz günlerde soğuk bir rüzgar gönderdik. Ahiret azabı elbette daha çok rüsvay edicidir. Onlara yardım da edilmez"
( Fussilet- 16)
"İşte azap böyledir. Ahiret azabı ise elbette daha büyüktür"
(Kalem- 33(
"Cehenneme girecek olanlara melekler şöyle derler. "Size içinizden Rabbinizin âyetlerini okuyan ve bugüne kavuşacağınızı ihtar eden Resuller  gelmedi mi..."
( Zümer- 71)
"Neredeyse cehennem öfkesinden çatlayacak! Her ne zaman oraya bir topluluk atılsa! onun bekçileri onlara: Size (bu azap ile) korkutucu (bir Resul) gelmedi mi? diye sorarlar"
(Mülk- 8)
Yukarıdaki âyetlere göre eğer cehennem azabından başka bir azab olsaydı, Allah'ın   elçileri ona karşı da kavimlerini uyarmaları gerekirdi. 
 Âyetlerde sadece cehennem azabından söz edilmektedir.
"Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. Kıyametin kopacağı gün var ya işte o gün batıla sapanlar hüsrana uğrayacaklardır. O gün her ümmeti diz üstü çökmüş görürsün. Her ümmet kendi kitabına çağırılır.( onlara şöyle denir) Bugün  yaptıklarınızla cezalandırılacaksanız"
( Casiye- 27, 28)
 Bu âyetler batıla sapan müşriklerin daha önce değil,  "kıyametin kopacağı gün"  hüsrana uğrayacaklarını açık bir şekilde ifade etmektedir.
Aynı şekilde Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor. "Onlar düşünmezlermi ki,  büyük bir günde (hesap vermek için) diriltilecekler! Öyle bir gün ki, insanlar o gün de âlemlerin Rabbinin huzurunda divan duracaklardır"
( Mutaffifin, 4-5-6)
 Demek oluyor ki kiyamet saatinin öncesinde yani kiyamet kopmadan önce bir korku, panik,  cezalandırma, sorgu, hesap, kitap ve  azap diye bir şey mevcut değildir.
 Bu konuda en dikkat çekici âyetler şunlardır. "İnkar edenler, kesinlikle (öldükten sonra) diriltilmeyeceklerini iddia ettiler. Deki: Hayır! Rabbime andolsun ki mutlaka diriltileceksiniz. Sonra yaptıklarınız size haber verilecektir.
 (Teğabun- 7)
Yukarıdaki âyette "mutlaka diriltileceksiniz. Sonra yaptıklarınız  size haber verilecektir" cümlesi çok önemlidir.
 Yani dirilişten önce hiçbir şey yoktur.
"Göklerde ve yerde olanları Allah'ın bildiğini görmüyor musun?
Üç  kişinin gizli konuştuğu yerde dördüncüsü mutlaka odur. Beş  kişinin gizli konuştuğu yerde altıncısı mutlaka odur.
 Bunlardan az veya çok olsunlar ve nerede bulunurlarsa bulunsunlar mutlaka O,  onlarla beraberdir. Sonra kıyamet günü onlara yaptıklarını haber verecektir.  Doğrusu Allah herşeyi bilendir"
( Mücadele-7)
Yukarıdaki âyette hesap ve  azabın dirilişten sonra olacağını hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya konmuştur.
Çünkü âyette "...Sonra kiyamet günü onlara  yaptıklarını haber verecektir..."
buyrulmaktadır. 
 Kur'an'ın yüzlerce âyetinde  Yüce Allah insanları  sadece ve sadece âhiretteki cehennem azabından sakındırmaktadır.
Bu konuda âyetlerin gösterdiği  önemli bir gerçek de  "kıyamet koptuğu gün günahkarlar, ancak pek kısa bir süre kaldıklarına yemin ederler"
(Rum- 55)
Eğer kabir azabı olsaydı zaman geçmez bir gün bir asır olurdu.
Şia ve Ehli Sünnet âlimlerinin  "Dünyada pek kısa kaldıklarına yemin ederler" görüşü Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğüne aykırıdır.
 Çünkü Rum süresi 55. âyetinde sonra gelen "Kendilerine ilim ve iman verilenler şöyle derler: Andolsun ki siz, Allah'ın yazgısında hükmedildiği  gibi yeniden dirilme gününe kadar kaldınız..." 56.  âyeti bunu ortaya koymaktadır
Hiçbir insan dünyada yeniden dirilme gününe kadar kalmaz.
Şia ve Ehli Sünnet'in muhaddis ve müctehidlerinin ne kadar Kur'an cahili olduklarını en iyi gösteren şey kabir azabı yalanıdır.
Çünkü kabir azabının olmadığı ile ilgili bine yakın âyet vardır.
Hatta ben şunu iddia ediyorum.
Şia ve Ehli Sünnet âlimleri Kur'an'a iman etmemişlerdir.
Konu ile ilgili şu âyetlere bir göz atalım.
 "Sonra, mutlaka siz, bunun ardından elbette  öleceksiniz.  Sonra da şüphesiz, sizler  kıyamet gününde tekrar diriltileceksiniz"
( Müminün- 15,16 )
Yukarıdaki ayette görüldüğü gibi "ölmek ve dirilmek var" bunun ortasında olacak hiçbir şeyden söz edilmez.
"...Sonunda Allah' da onların binalarını  temellerinden söktü üstlerindeki tavanda tepelerine çöktü.
 Bu Azap onlara fark edemedikleri bir yerden gelmişti. Sonra kıyamet gününde Allah onları rezil eder ve der ki..."
(Nahl,  26-27)
Yukarıdaki ayette kafirlerin dünya hayatındaki azaplarından hemen sonra  kiyamet gününe geçiş yapılmıştır.
"Allah'ın onları, sanki günün  ancak bir saati  kadar kaldıklarını  zanneder vaziyette yeniden diriltip toplayacağı gün aralarında birbirleri ile tanışırlar"
( Yunus- 45)
Yukarıdaki âyeti şu şekilde anlamak mümkündür.
"Allah onları, sanki günün ancak bir saati, aralarında tanışacak kadar kaldıktan sonra diriltip toplayacağı gün..."
"İşte onlar, ahirette kendileri için ateşten başka hiçbir şey olmayan kimselerdir"
(Hud- 16)
Yukarıdaki  âyetlerde açık olarak görünüyor ki  Kur'an'ı Mübin kabir hayatı ile ilgili hiçbir şey görmez. 
Dünya hayatından  yani ölümün hemen ardından kıyameti, ahiretin hesap ve azabını  başlatır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder