YENİLİKÇİLER VE GELENEKÇİLER
İnsanlık tarihinde her zaman ve her yerde iki tip insan var olmuştur.
1) Yenilikçiler
2) Gelenekçiler
Yenilikçiler, yeni fikirlerin peşinde koşarlar, yeni olan şeylerden rahatsız olmazlar, yeni icatlardan heyecan duyarlar.
Gelenekçiler, geçmişe çakılıp kalmışlardır.
Yüz yıl, beşyüz yıl, bin yıl, bin dört yıl önceki çağın özlemini çekerler.
Atalarından kalanlar dışında hiçbir şey onları alakadar etmez.
Varsa yoksa ataları, atalarının dini, atalarının gelenekleri ve atalarının tarihidir.
Onların ataları yanlış ve hatalı bir şey yapmamışlardır.
Onlar için her zaman geçmiş gelecekten daha hayırlı ve daha üstündür, gelecek kötüdür, bozuktur, berbattır, fitnedir.
Yenilikçiler, değişirler, tarihi değiştirirler, yeni fikir ve icatların peşinde koşar geçmişe takılıp kalmazlar.
Sürekli ileriyi düşünürler, geçmişten ibret alarak daima ileriye doğru hedeflerini koyarlar.
Yenilikçilere göre ataların dini mutlak doğru değildir, hataları olabilir, geçmiş daima sorgulanmalıdır.
Yenilikçi düşünceye göre atalarının dinine tapmanın bir anlamı yoktur.
Gelenekçiler statükodan yana oldukları için durağan bir fikir yapısına sahiptirler.
Onlarda değişim olmadığı için toplumlarının başını sürekli belaya sokarlar.
Çalışmalarında ileriye dönük bir beklentileri olmadığı için gelişme gösteremezler.
Onlar gelecek ile değil, daha çok geçmiş ile ilgilenirler.
Gelecek onları fazla alakadar etmez. Toplumlarını hep atalarının ne kadar üstün ve seçkin olduklarının propagandasını yaparak aldatırlar.
Fakat yenilikçiler böyle değildir.
Medeniyet ve refah, mutluluk ve huzur, gelişme ve ilerleme hep yenilikçiler sayesinde meydana gelir.
Yenilikçiler sürekli araştırma ve geliştirme uygulama ve deney peşinde koşarlar.
Yenilikçiler kör taassuba mahkum olmayan özgürlük ve hakikat avcılarıdır.
Gelenekçiler ilerleme ve gelişmelerden nefret ederler.
Genenekçilerin en büyük düşmanı yeni şeyler peşinde koşan, kendini halkına, halkın refahına adayan yenilikçilerdir.
Gelenekçilerin zihin yapısı hep boş, hep soğuk, ölümcül ve karanlık, nesiller nesillerin peşinde hep aynı şeyleri tekrar etmek, hep ataların uydurmalarını taklit, hayat, düşünce, inanç ve idealler hep gelenekseldir.
İnanç ve kültür hep ölülerden kalma çürümüş kokuşmuş bir mirastır.
Bu geleneksel yalan hayattan, ölülerin dininden topluma intikal eden sadece kaos, yobazlık, acı kula kulluk, İsyan ve yıkım olmuştur.
Yenilikçilerin toplumlarını ileriye taşımaları önünde en büyük sorun ve engel her zaman inancı ve fikri, beyni ve inancı bozuk gelenekçiler olmuştur.
Vahiy ile Allah'ın elçileri yenilikten yana olanları temsil etmektedirler.
Gelenekçiler ise Allah'ın elçilerinden ve onlara indirilen vahiy'den tam olarak yüz çevirmişlerdir.
Çünkü gelenekçiler aydınlık ve gelişmeden son derece rahatsız olurlar.
Gelenekçilere "Uydurma din mensupları, ilahların ve evliyanın şirk dini yandaşları, şeytanın evliyası, ataların dininin savunucuları" gibi unvanlarda verilebilir.
Bugün bilim ve teknolojide hayat belli bir seviyede seyrediyorsa bu yenilikçi zihniyet sahipleri yüzündendir.
Ynilikçiler hiçbir zaman önyargılara teslim olmadan hareket ederler.
Gelenekçiler ön yargılardan kendilerini kurtaramazlar.
Yenilikçiler sadece Kur'an'a, onun ilkelerine ve Tevhid akidesine teslim olmuşlardır. Gelenekçiler ise Kur'an'ın halktan koparılması, susturulması, Kur'an düşüncesinin arka plana itilmesi ve tümden terk edilmesi için, yazısını, resmini, güftesini, sesini, şeklini,cildini ön plana çıkarırlar.
Gelenekçiler sanal bir dünyada yaşıyorlar, onların hayatları gerçek değildir, çünkü kendi dönemlerinde değiller inanç ve zihinleri bir yerde cesetleri başka bir yerdedir.
Yani Gelenekçilerin hayatları Kur'anın deyimiyle batıldır.
Yenilikçiler gerçek bir hayatı yaşarlar, Kur'an'ı hakkıyla okur, ondan ilham alır, inanç ayrılıklarını, düşünce karmaşasını, fırkalaşma belasını "Allah'ın ipine sımsıkı sarılarak " halletmeye çalışırlar.
Yenilikçiler, enerjilerini Kur'an, akıl, ilim ve tefekkürden alarak tekrar dirilişe geçip ölümcül hastalıklara yakalanmış, şirk ve ayrılığa düşmüş, geri kalmış halklarını yeniden tevhid ve vahdete, huzur ve mutluluğa kavuşturur, ona hayat ve hareket, bilinç ve sorumluluk yön ve derin düşünce kazandırırlar.
Yenilikçiler Kur'an'ın abı hayat, kurtuluş, diriliş ve yaratıcılık bahşeden bir kitap olduğunu bütün insanlığa inandırmaya çalışıyorlar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder