23 Ekim 2017 Pazartesi

YENİLİKÇİLER VE GELENEKÇİLER
 İnsanlık tarihinde her zaman ve her yerde iki tip insan var olmuştur.
1) Yenilikçiler
2)  Gelenekçiler
Yenilikçiler, yeni fikirlerin peşinde koşarlar, yeni olan şeylerden rahatsız olmazlar, yeni  icatlardan heyecan duyarlar. 
Gelenekçiler, geçmişe çakılıp kalmışlardır.
Yüz yıl, beşyüz yıl, bin yıl, bin dört yıl önceki çağın  özlemini çekerler. 
Atalarından kalanlar dışında hiçbir şey onları  alakadar etmez.
 Varsa yoksa ataları, atalarının  dini, atalarının  gelenekleri ve atalarının  tarihidir.
 Onların ataları yanlış ve hatalı bir şey yapmamışlardır.
 Onlar için her zaman geçmiş gelecekten daha hayırlı ve daha üstündür, gelecek kötüdür, bozuktur, berbattır, fitnedir.
Yenilikçiler, değişirler, tarihi değiştirirler, yeni fikir  ve icatların peşinde koşar geçmişe takılıp kalmazlar.
 Sürekli ileriyi düşünürler, geçmişten ibret alarak daima ileriye doğru hedeflerini koyarlar.
 Yenilikçilere göre ataların dini mutlak doğru değildir, hataları olabilir, geçmiş daima  sorgulanmalıdır.
Yenilikçi düşünceye göre  atalarının dinine tapmanın bir anlamı yoktur.
 Gelenekçiler statükodan yana  oldukları için durağan bir fikir yapısına sahiptirler.
Onlarda değişim olmadığı için toplumlarının başını  sürekli belaya sokarlar.
 Çalışmalarında ileriye dönük bir beklentileri olmadığı için gelişme gösteremezler.
 Onlar gelecek ile değil, daha çok geçmiş ile  ilgilenirler.
 Gelecek onları fazla alakadar etmez. Toplumlarını hep atalarının ne kadar üstün ve seçkin olduklarının propagandasını yaparak  aldatırlar.
 Fakat yenilikçiler böyle değildir.
 Medeniyet ve refah, mutluluk ve huzur, gelişme ve ilerleme hep yenilikçiler  sayesinde meydana gelir.
 Yenilikçiler sürekli araştırma ve geliştirme uygulama ve deney  peşinde koşarlar.
  Yenilikçiler kör taassuba mahkum olmayan özgürlük ve hakikat avcılarıdır.
 Gelenekçiler ilerleme ve gelişmelerden nefret ederler.
 Genenekçilerin  en büyük düşmanı yeni şeyler peşinde koşan,  kendini halkına, halkın refahına adayan yenilikçilerdir.
 Gelenekçilerin zihin yapısı hep boş, hep soğuk, ölümcül ve karanlık,  nesiller nesillerin peşinde hep aynı şeyleri tekrar etmek, hep ataların uydurmalarını  taklit, hayat, düşünce, inanç ve idealler hep  gelenekseldir.
 İnanç ve kültür hep ölülerden kalma  çürümüş kokuşmuş bir mirastır.
 Bu geleneksel yalan hayattan, ölülerin dininden topluma intikal eden  sadece kaos, yobazlık, acı  kula kulluk, İsyan ve yıkım  olmuştur.
Yenilikçilerin toplumlarını ileriye taşımaları önünde en büyük sorun ve  engel her zaman inancı ve  fikri, beyni ve inancı bozuk gelenekçiler olmuştur. 
Vahiy ile Allah'ın elçileri yenilikten yana olanları temsil etmektedirler.
Gelenekçiler ise Allah'ın elçilerinden ve onlara indirilen  vahiy'den tam olarak yüz çevirmişlerdir.
 Çünkü gelenekçiler aydınlık ve gelişmeden son derece rahatsız olurlar.
 Gelenekçilere "Uydurma din mensupları, ilahların ve evliyanın şirk dini yandaşları, şeytanın evliyası, ataların dininin  savunucuları" gibi unvanlarda verilebilir.
 Bugün bilim ve teknolojide hayat belli bir seviyede seyrediyorsa bu yenilikçi zihniyet sahipleri yüzündendir.
 Ynilikçiler hiçbir zaman önyargılara teslim olmadan hareket ederler.
 Gelenekçiler ön yargılardan kendilerini kurtaramazlar.
 Yenilikçiler sadece Kur'an'a, onun ilkelerine ve Tevhid akidesine teslim olmuşlardır. Gelenekçiler ise Kur'an'ın halktan koparılması, susturulması, Kur'an düşüncesinin  arka plana itilmesi ve tümden terk edilmesi için, yazısını, resmini, güftesini, sesini, şeklini,cildini  ön plana çıkarırlar.
 Gelenekçiler sanal bir dünyada yaşıyorlar, onların hayatları gerçek değildir, çünkü kendi dönemlerinde değiller inanç ve zihinleri bir yerde cesetleri başka bir yerdedir.
Yani Gelenekçilerin hayatları Kur'anın deyimiyle batıldır.
 Yenilikçiler gerçek bir hayatı yaşarlar, Kur'an'ı hakkıyla okur,  ondan ilham alır, inanç ayrılıklarını, düşünce karmaşasını, fırkalaşma  belasını "Allah'ın ipine sımsıkı sarılarak " halletmeye çalışırlar.
 Yenilikçiler, enerjilerini Kur'an, akıl, ilim ve tefekkürden  alarak tekrar dirilişe  geçip ölümcül hastalıklara yakalanmış, şirk ve  ayrılığa  düşmüş,  geri kalmış halklarını yeniden tevhid ve  vahdete,  huzur ve mutluluğa kavuşturur, ona  hayat ve  hareket,  bilinç ve sorumluluk yön ve derin düşünce kazandırırlar.
 Yenilikçiler Kur'an'ın abı  hayat, kurtuluş,  diriliş ve yaratıcılık bahşeden bir kitap olduğunu  bütün insanlığa  inandırmaya çalışıyorlar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder