15 Ekim 2017 Pazar

SIR
(3. YAZI)
 Sanki ayağı  çarıklı,  yüzü yanık köylülerden biri değil de, samur kürklü bir şehzade imişiz  gibi bizi koltuklayıp Mercedes arabalara bindirerek şehir yerinde inşa ettikleri tekkeye indirdiler.
 Bu anlattıklarımda abartı yoktur.
 Bana gösterilen ilgi ve alaka şehzadelere  bile gösterilmemiştir.
Ağa şaşırmamak elde değil.
 Yahu siz bu kadar parayı helalinden nasıl ve ne yoldan kazandınız da bu tekke binasının duvarına döşemesine sıvadınız.
 Yerler silme halı.... Ayağın basacak olsan içine gömülecek.
 Duvarlar kaplama tahta. Abdest mahalleri mermerin en  iyisinden.
 Zikiri ayrılan odanın bir ucundan öteki ucu neredeyse görünmüyor.
Görmemişlik  zor zanaat.
 Bir köşede büzülüp kaldım..
 Tekke'nin bitişiğinde bizim hane halkı için de böyle Müzeyyen bir  daire (öyle diyorlar) inşa edilmiş ve hiçbir eksikliği kalmamışcasına içinin  eşyası da  tamam edilmiş.
 Şimdi de tekkeye gelecek misafirler için bir  üst kat daha çıkıyorlar...
 Ustalar, ameleler, müritler sanki düğünde imiş gibi harıl harıl çalışıyorlar.
 Her yanda bir çalım, bir neşe, bir gösteriş, bir hava ki, kimsenin ayağı yer basacak  gibi değil. O gece bize ayrılan daireye (artık kusur ise affola böyle diyeceğiz) konduk...
 Köyden getirdiğimiz eşyayı  odalardan birinin bir köşesine yığdık. Ah o eşya..
Ne kadar zavallı..
Ne kadar mahzun..
Ne kadar yabancı..
Ne kadar garip..
Ve ne kadar yerini yadırgadı.
Ve  tahmin olunacağı gibi bir daha tarafımızdan hiç kullanılmadı.
Gerisin geri köye gönderilip İhvan'ın fukarasına   dağıtıldı.
 İşte o gece..
 Yani dairemize konduğumuz gece, bir rüya gördüm.
 Rüyamda güya  ben Muaviye olmuşum da  Şam'da İslam Devleti'nin ilk sarayını  yaptırmakta imişim.
Hz. Ebu Zer el- Gifari benimle birlikte inşa edilmekte olan sarayı geziyor.
Derken gezintiyi  yarıda kesip, o dik, o sert, o muhkem sesi ile  bana dönerek:
Buz sarayı halkın parasıyla yaptırıyorsan,
Bil ki bu bir zulümdür..
Yok kendi paran ile yaptırıyorsan  bu da bir israftır.. Dedi.
Uyandım ter içinde kalmışım.
Her bir yanımı bir titreme almış.
Vücudunun bütün azaları zangır zangır sallanıyor.
Hatuna seslenip çamaşır değiştirdim
Zavallının hali beni görünce benden beter oldu.
Böylece nasıl zorlu bir imtihana çekildiğimiz ayan beyan ortaya çıktı.
 Kim, bir kısmını nakledeyim ki okuyup- dinleyen ibret alsın.
 Başta ben olmak üzere hane halkımız da elini sıcak sudan soğuk suya vurmaz oldu.
(Devam edecek)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder