SIR
(3. YAZI)
Sanki ayağı çarıklı, yüzü yanık köylülerden biri değil de, samur kürklü bir şehzade imişiz gibi bizi koltuklayıp Mercedes arabalara bindirerek şehir yerinde inşa ettikleri tekkeye indirdiler.
Bu anlattıklarımda abartı yoktur.
Bana gösterilen ilgi ve alaka şehzadelere bile gösterilmemiştir.
Ağa şaşırmamak elde değil.
Yahu siz bu kadar parayı helalinden nasıl ve ne yoldan kazandınız da bu tekke binasının duvarına döşemesine sıvadınız.
Yerler silme halı.... Ayağın basacak olsan içine gömülecek.
Duvarlar kaplama tahta. Abdest mahalleri mermerin en iyisinden.
Zikiri ayrılan odanın bir ucundan öteki ucu neredeyse görünmüyor.
Görmemişlik zor zanaat.
Bir köşede büzülüp kaldım..
Tekke'nin bitişiğinde bizim hane halkı için de böyle Müzeyyen bir daire (öyle diyorlar) inşa edilmiş ve hiçbir eksikliği kalmamışcasına içinin eşyası da tamam edilmiş.
Şimdi de tekkeye gelecek misafirler için bir üst kat daha çıkıyorlar...
Ustalar, ameleler, müritler sanki düğünde imiş gibi harıl harıl çalışıyorlar.
Her yanda bir çalım, bir neşe, bir gösteriş, bir hava ki, kimsenin ayağı yer basacak gibi değil. O gece bize ayrılan daireye (artık kusur ise affola böyle diyeceğiz) konduk...
Köyden getirdiğimiz eşyayı odalardan birinin bir köşesine yığdık. Ah o eşya..
Ne kadar zavallı..
Ne kadar mahzun..
Ne kadar yabancı..
Ne kadar garip..
Ve ne kadar yerini yadırgadı.
Ve tahmin olunacağı gibi bir daha tarafımızdan hiç kullanılmadı.
Gerisin geri köye gönderilip İhvan'ın fukarasına dağıtıldı.
İşte o gece..
Yani dairemize konduğumuz gece, bir rüya gördüm.
Rüyamda güya ben Muaviye olmuşum da Şam'da İslam Devleti'nin ilk sarayını yaptırmakta imişim.
Hz. Ebu Zer el- Gifari benimle birlikte inşa edilmekte olan sarayı geziyor.
Derken gezintiyi yarıda kesip, o dik, o sert, o muhkem sesi ile bana dönerek:
Buz sarayı halkın parasıyla yaptırıyorsan,
Bil ki bu bir zulümdür..
Yok kendi paran ile yaptırıyorsan bu da bir israftır.. Dedi.
Uyandım ter içinde kalmışım.
Her bir yanımı bir titreme almış.
Vücudunun bütün azaları zangır zangır sallanıyor.
Hatuna seslenip çamaşır değiştirdim
Zavallının hali beni görünce benden beter oldu.
Böylece nasıl zorlu bir imtihana çekildiğimiz ayan beyan ortaya çıktı.
Kim, bir kısmını nakledeyim ki okuyup- dinleyen ibret alsın.
Başta ben olmak üzere hane halkımız da elini sıcak sudan soğuk suya vurmaz oldu.
(Devam edecek)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder