DİNİ NİKAH DİYE BİR ŞEY YOKTUR.
Sözlükte "evlenmek ve cinsi ilişkide bulunmak" anlamına gelen nikah,
karşı cinsten iki kişinin meşru daire içinde birlikte yaşamalarına imkan veren ve taraflara karşılıklı hak ve sorumluluklar yükleyen bir sözleşmedir.
Maalesef
İslam toplumu Kur'an'dan kopuk olarak yaşadığı için hangi taşı kaldırsan altından cehalet ve yobazlık çıkıyor.
Aslında Kur'an'a baktığımızda nikahın bir sosyal güvenlik, güzel ahlak ve psikolojik yönden sayılamayacak kadar faydası vardır.
Kur'an'ı Mübin erkek ile kadının bir araya gelerek yuva kurmalarının üzerinde önemle durur
"Kaynaşmanız için size kendi cinsinizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet var etmesi de onun varlığının delillerindendir. Doğrusu bunda iyi düşünen bir kavim için ibretler vardır" (Rum, 21)
Psikolojisi bozuk, kötü niyetli, hasta kişilerden başka hiç kimse evlilik müessesesine karşı gelmez.
Evliliğin en önemli yönü insanın psikolojisi üzerinde yapmış olduğu müspet onarım ve olgunluktur.
MESELA,
Said Nursi ve Fethullah Gülen evlenmiş olsalardı İnanç ve fikirlerinde, ahlak ve psikolojilerinde bu kadar bozukluk bulunmayacaktı.
Nikah kıyma yetkisinin müftülüklere verilmesinin sebebi Diyanet İşleri Başkanlığı ile halkın cehaletidir.
İnsanlar belediyede kıyılan resmi nikahı yeterli görüp ayrıca dini nikah kıymak için imamların peşinde koşmasalardı bu yetki müftülüklere verilmezdi.
Yani Diyanet'in cehaletinden kaynaklanan bir şeydir.
Halbuki resmi olarak kıyılan nikahtan sonra bir daha dini nikah kıymanın hiçbir anlamı yoktur. Aslında nikahın din ile hiç bir alakası yoktur. Nikah esnasında Kur'an okunmaz, dua edilmez, hatta "Allah" bile denilmezse nikah kesinlikle geçerli olur .
Hristiyan ve Yahudi bir ülkede o ülkenin kanun ve kurallarına göre müslüman iki gencin nikah kıymasının hiçbir sakıncası yoktur.
Müslüman eşlerin nikahını bir Yahudi ve bir Hristiyan kıyabilir.
Yahudi ve Hristiyan eşlerin nikahını bir müslüman kıyabilir.
Diyanet o kadar cahil bir kafa yapısına sahip ki insanlara dini nikah kıymanın din ile ilgili bir şey olmadığını söyleme bilgisine ve cesaretine sahip değildir.
MESELA, Kur'an'ı Mübin,
Kendini ilâh (Kasas, 38) ve Rab (Naziat, 24) olarak gören ve milletine o şekilde dikta ettiren tarihin en zalim ve müşriğı sayılan Firavun'un evliliğini bile kendi şirk dininin kuralları çerçevesinde olduğu halde meşru bir evlilik olarak kabul eder.
"Allah, inananlara da Firavun'un hanımını misal gösterdi,,,,,,"( Tahrim, 11)
Kur'an, en büyük İslam düşmanı ve azılı bir müşrik olan Ebu Cehil'in evliliğini meşru bir evlilik olduğunu kabul ediyor.
"Odun taşıyıcı olarak boynunda hurma lifinden bükülmüş bir ip olduğu halde Ebu Leheb'in karısı da ateşe girecek"
(Tebbet, 4,5)
Hükümetin nikah kıyma yetkisini müftülüklere devretmesinin altında Diyanet'in bu konuda İnsanları aydınlatmaması yatıyor.
Kur'an'dan habersiz muhafazakar toplum esas nikah olan resmi nikah ile yetinmeyince bu iş müftülüklere devredilip kendilerince kolaylık sağlanmış oldu.
Müftülerin veya müftüluklerde kurulacak bir masanın nikah kıymasının herhangi bir sakıncası yoktur.
Fakat halkımız dini nikah diye bir şeyin olmadığını da bilmek zorundadır.
Nikah kıyma yetkisinin müftüluklerde kıyılmasının ardından cemevlerinde veya muhtarlara da nikah kıyma yetkisi verilmesi gerekir.
Çünkü Caferi ve Alevi vatandaşlar hiç bir sakıncası olmamakla beraber nikahlarının Sünni bir müftü veya imam tarafından kıyılmasını kabul etmeyebilirler.
Bu onlara karşı bir zorlama ve zulüm olacaktır.
Diyanet İşleri Başkanlığı Kur'an,akıl ve tavsiye kabul etmez.
Benim Alevi ve Caferi vatandaşlara ve Diyanet'e karşı mesafeli olanlara tavsiyem şudur.
Eğer nikah kıyma olayında diyanete resmen mecbur kalırsanız, nikah esnasında hiç bir dua ve tören kabul etmeyin, sadece imzayı atın ve oradan ayrılın. Gerisi yalandır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder