21 Ekim 2017 Cumartesi

DİNİ NİKAH DİYE BİR ŞEY YOKTUR.
Sözlükte "evlenmek ve cinsi ilişkide bulunmak" anlamına gelen nikah, 
karşı cinsten iki kişinin meşru daire içinde  birlikte yaşamalarına imkan veren ve taraflara karşılıklı hak ve sorumluluklar yükleyen bir sözleşmedir.
Maalesef
 İslam toplumu Kur'an'dan kopuk olarak yaşadığı  için  hangi taşı kaldırsan altından cehalet ve yobazlık  çıkıyor.
 Aslında Kur'an'a baktığımızda nikahın bir sosyal güvenlik, güzel ahlak ve psikolojik yönden sayılamayacak kadar faydası vardır.
Kur'an'ı Mübin  erkek ile kadının  bir araya gelerek yuva kurmalarının üzerinde önemle durur
 "Kaynaşmanız için size kendi cinsinizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet var etmesi de onun varlığının delillerindendir. Doğrusu bunda iyi düşünen bir kavim için ibretler vardır"  (Rum, 21)
 Psikolojisi bozuk, kötü niyetli, hasta kişilerden başka hiç kimse evlilik müessesesine karşı gelmez.
 Evliliğin en önemli yönü insanın psikolojisi üzerinde yapmış olduğu müspet onarım ve olgunluktur.
 MESELA,
 Said Nursi ve Fethullah Gülen evlenmiş olsalardı İnanç ve  fikirlerinde, ahlak ve   psikolojilerinde bu kadar bozukluk bulunmayacaktı.
Nikah kıyma yetkisinin müftülüklere verilmesinin sebebi Diyanet İşleri Başkanlığı ile  halkın cehaletidir.
 İnsanlar belediyede kıyılan resmi  nikahı yeterli görüp ayrıca dini nikah kıymak için imamların peşinde koşmasalardı bu yetki  müftülüklere verilmezdi.
Yani Diyanet'in cehaletinden  kaynaklanan bir şeydir.
Halbuki resmi olarak kıyılan nikahtan  sonra bir daha dini nikah kıymanın hiçbir anlamı yoktur. Aslında nikahın din ile hiç bir alakası yoktur. Nikah esnasında Kur'an okunmaz, dua edilmez, hatta "Allah" bile denilmezse nikah kesinlikle  geçerli olur .
Hristiyan ve Yahudi bir ülkede o ülkenin kanun ve kurallarına göre müslüman iki gencin  nikah kıymasının hiçbir sakıncası yoktur.
 Müslüman eşlerin nikahını bir Yahudi ve bir Hristiyan kıyabilir.
 Yahudi ve Hristiyan eşlerin  nikahını bir müslüman kıyabilir.
 Diyanet o kadar cahil bir kafa yapısına sahip ki insanlara dini nikah kıymanın din ile ilgili bir şey  olmadığını  söyleme bilgisine ve cesaretine  sahip değildir.
 MESELA, Kur'an'ı Mübin,
Kendini ilâh  (Kasas, 38) ve Rab (Naziat, 24) olarak gören ve milletine o şekilde dikta ettiren tarihin en zalim ve müşriğı sayılan Firavun'un evliliğini  bile  kendi şirk dininin kuralları çerçevesinde olduğu halde meşru bir evlilik olarak kabul eder.
 "Allah, inananlara da Firavun'un hanımını misal gösterdi,,,,,,"( Tahrim, 11)
 Kur'an, en büyük İslam düşmanı ve azılı bir  müşrik olan  Ebu Cehil'in evliliğini  meşru bir evlilik olduğunu kabul ediyor.
"Odun taşıyıcı olarak boynunda hurma lifinden bükülmüş bir ip olduğu halde Ebu Leheb'in karısı da ateşe girecek"
 (Tebbet, 4,5)
 Hükümetin nikah kıyma yetkisini müftülüklere devretmesinin altında Diyanet'in bu konuda  İnsanları aydınlatmaması yatıyor.
Kur'an'dan habersiz muhafazakar toplum esas nikah olan resmi nikah ile yetinmeyince bu iş müftülüklere devredilip kendilerince  kolaylık sağlanmış oldu.
Müftülerin veya müftüluklerde kurulacak bir masanın nikah kıymasının herhangi  bir sakıncası yoktur.
Fakat halkımız dini nikah  diye bir şeyin  olmadığını da bilmek zorundadır.
Nikah kıyma yetkisinin müftüluklerde kıyılmasının ardından cemevlerinde veya muhtarlara da nikah kıyma yetkisi verilmesi  gerekir.
Çünkü Caferi ve  Alevi vatandaşlar hiç bir sakıncası olmamakla beraber  nikahlarının Sünni bir müftü veya  imam tarafından kıyılmasını kabul etmeyebilirler.
Bu onlara karşı bir zorlama ve zulüm olacaktır.
Diyanet İşleri Başkanlığı Kur'an,akıl ve tavsiye kabul etmez.
Benim Alevi ve  Caferi vatandaşlara ve Diyanet'e  karşı mesafeli olanlara  tavsiyem şudur.
Eğer nikah kıyma olayında diyanete resmen mecbur kalırsanız, nikah esnasında hiç bir dua ve  tören kabul etmeyin, sadece imzayı atın ve oradan ayrılın. Gerisi yalandır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder