MEZHEP TAKLİTÇİLIĞİNİN TEVHİD DİNİNE VERDİĞİ ZARARLAR.
(1.YAZI)
Kur'an'ın yüzlerce âyetine rağmen Allah tarafından indirilen kitabın dinin tek kaynağı olduğu göz ardı edilip,
hadisler dinin kaynağı kabul edilince Kur'an'a aykırı birçok mezhebin ortaya çıkması kaçınılmaz oldu.
Bugün Ehli sünnet olarak kendilerini adlandıran dört mezhep birçok
mezhepten zaman içinde daha çok kabul görüp günümüze gelenlerdir.
Böylece Kur'an'da anlatılan din, yani hidayet ve rahmet kaynağı olarak
Allah'ın gönderdiği tevhid dini İslam, mezheplerinin dinine, "mezheplerin dalalet ve zahmet "islam"'ına dönüşmüştür.
Mezhep imamları ve müçtehit! alimler! Kur'an'ın hükmünü iptal ederek, uydurulmuş binlerce hadisten keyiflerine göre dilediklerini seçerek heva ve hevesleri
doğrultusunda yorumlayarak kendilerini İçtihad yetkisiyle Allah'ın Kur'an'da apaçık olarak ortaya koyduğu konuların
açıklayıcısı konumuna getirerek yepyeni bir din inşa etmişlerdir.
Halbuki Allah (cc) vahiy'den bağımsız olarak Nebi'nin bile heva ve hevesini tehlikeli görüyor. "Ey Davud!
Biz seni yeryüzünde halife. Artık insanlar arasında adaletle hükmet.
Heva ve hevese uyma, sonra bu seni Allah'ın yolundan saptırır.
Doğrusu Allah'ın yolundan sapanlara, hesap gününü unutmalarına karşılık çetin bir azap vardır"
(Sâd, 26)
Bazı cahil kimseler mezhep imamlarının çok iyi niyetli olduklarını veya din için fedakarlık yaptıklarını anlatarak eleştirileri görmezlikten gelmektedir.
Peki katolik rahiplerin de iyi niyetli olduklarını ve kendi mezhepleri için çalıştıklarını kim inkar edebilir?
Katolikliğin şirk yorumlarını, bu iyi niyet söylemlerinden ötürü Allah'ın bir sistem üzere indirdiği hidayet ve rahmet dini ile eşit mi tutalım?
Mezhep imamları öyle bir konuma getirilmişler ki, diledikleri gibi bazı hükümler getirmiş, kişisel yorumlarını genelleştirmiş, kendi keyiflerine göre uygun hadisleri! benimseyip çelişenleri dikkate almamış,
Kur'an'a hiçbir zaman dayandırmadıkları konularda iste İçtihat ederek Allah'ın iradesinin de üzerine çıkmış ve Kur'an'da bulunan hükümlerin yüz bin katı kadar sünneti müekkedeler,
sünneti gayri müekkedeler, mendüplar, müstehaplar, vacipler, farzlar, tahrimen mekruhlar helaller ve haramlar icad etmişlerdir.
MESELA,
Hanefi mezhebinde namaz kılmayan kişi vücudundan kan akıncaya dövülür ve ölünceye kadar hapsedilir.
Diğer üç mezhebe göre ise öldürülür.
Kur'an'a göre ise namaz kılmamanın dünyada hiçbir cezası yoktur.
Hanbeli, Şafi ve Maliki mezhebine bağlı olanların Kur'an'a göre en büyük günahlardan biri olan adam öldürme fiilini işleyip günaha girdiklerini
Hanefi mezhebine bağlı olanların ise namaz kılmayanı dövdükleri ve öldürmedikleri için diğer mezheplere göre
Allah'ın bir hükmünü çiğneyip uygulamayarak zalim olduklarını söylememiz gerekmez mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder