8 Ekim 2017 Pazar

MEZHEP TAKLİTÇİLIĞİNİN TEVHİD DİNİNE VERDİĞİ ZARARLAR.
 (1.YAZI)
 Kur'an'ın yüzlerce âyetine rağmen Allah tarafından indirilen kitabın  dinin tek kaynağı olduğu göz ardı edilip,
 hadisler dinin kaynağı kabul edilince Kur'an'a aykırı  birçok mezhebin ortaya çıkması kaçınılmaz oldu.
Bugün Ehli sünnet olarak  kendilerini adlandıran  dört mezhep birçok
 mezhepten zaman içinde daha çok kabul görüp günümüze gelenlerdir.
Böylece Kur'an'da anlatılan din, yani hidayet ve rahmet kaynağı olarak
 Allah'ın  gönderdiği tevhid dini İslam, mezheplerinin dinine, "mezheplerin dalalet ve zahmet  "islam"'ına dönüşmüştür.
Mezhep imamları ve müçtehit! alimler! Kur'an'ın hükmünü  iptal ederek, uydurulmuş binlerce hadisten keyiflerine göre  dilediklerini seçerek heva ve hevesleri
doğrultusunda yorumlayarak kendilerini İçtihad yetkisiyle Allah'ın Kur'an'da apaçık olarak ortaya koyduğu konuların
açıklayıcısı konumuna getirerek yepyeni bir din  inşa etmişlerdir.
Halbuki Allah (cc) vahiy'den bağımsız olarak  Nebi'nin bile  heva ve hevesini tehlikeli görüyor. "Ey Davud!
Biz seni yeryüzünde halife. Artık insanlar arasında adaletle hükmet.
Heva ve hevese uyma, sonra bu seni Allah'ın yolundan saptırır.
 Doğrusu Allah'ın yolundan sapanlara, hesap gününü unutmalarına karşılık çetin bir azap vardır"
(Sâd, 26)
Bazı cahil kimseler mezhep imamlarının çok iyi niyetli olduklarını  veya din için fedakarlık yaptıklarını anlatarak eleştirileri görmezlikten gelmektedir.
 Peki katolik rahiplerin de iyi niyetli olduklarını ve kendi mezhepleri için çalıştıklarını kim inkar edebilir?
 Katolikliğin şirk  yorumlarını, bu iyi niyet söylemlerinden ötürü Allah'ın bir sistem üzere indirdiği hidayet ve rahmet  dini ile eşit mi tutalım?
 Mezhep imamları öyle bir konuma getirilmişler ki, diledikleri gibi bazı hükümler getirmiş, kişisel yorumlarını genelleştirmiş, kendi keyiflerine göre uygun hadisleri! benimseyip çelişenleri dikkate almamış,
Kur'an'a hiçbir zaman dayandırmadıkları konularda iste İçtihat ederek Allah'ın iradesinin de üzerine çıkmış ve Kur'an'da bulunan hükümlerin yüz bin  katı kadar sünneti müekkedeler,
sünneti gayri müekkedeler,  mendüplar, müstehaplar, vacipler, farzlar, tahrimen  mekruhlar  helaller ve haramlar icad etmişlerdir.
 MESELA,
 Hanefi mezhebinde namaz kılmayan kişi vücudundan kan akıncaya  dövülür ve ölünceye kadar hapsedilir.
 Diğer üç mezhebe göre ise öldürülür.
 Kur'an'a göre ise namaz kılmamanın dünyada hiçbir cezası yoktur.
 Hanbeli, Şafi ve Maliki mezhebine bağlı  olanların Kur'an'a göre en büyük günahlardan biri olan adam öldürme  fiilini işleyip  günaha girdiklerini
Hanefi mezhebine bağlı olanların ise namaz kılmayanı dövdükleri ve öldürmedikleri için diğer mezheplere göre
Allah'ın bir hükmünü çiğneyip uygulamayarak zalim olduklarını söylememiz gerekmez mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder