29 Ekim 2017 Pazar

GERÇEKTEN ÇOK ÖNEMLİ BİR MESELE:
Arkadaşlar!
 Biz Kur'an ehli muvahhidler sadece vahyi  merkeze koymaya çalışırken önümüze  tartışmalara sebep olan önemli  konular gelmektedir.
 MESELA,
"Hadisler ve  sünnet meselesi, hadislerinde dinde kaynak olduğu ile ilgili mesele, Nebi  (Aleyhisselam) hiçbir şey konuşmamış mı? meselesi, Nebi ( Aleyhisselam)a  Kur'an'ı açıklama yetkisinin verildiği meselesi, hadislerin tümünü reddedenlerin Allah Resulünün  düşmanı oldukları meselesi"
Muvahhidlerle gelenekçiler arasında bunun gibi  tartışılan birçok konu vardır.
 Arkadaşlar!
 Vahyin  tek kaynak olduğu,  dinin Kur'an ile tamamlandığı, dinin Allah tarafından indirildiği vahiyin Allah Resulü'nün dilinde hayat bulduğu, 
 Elçilerin arasında ayrımın yapılamayacağı, insanların sadece Kur'an'dan sorumlu oldukları, gibi birçok hayati meselenin açığa çıkması ve Kur'an'ın anlaşılması için siz Kur'an ehli muvahhidlerden önemli bir ricada bulunuyorum.  Hiçbir zaman "peygamber" ibaresini kullanmayınız.
 Lütfen!
 Allah rızası için dilimizi "Resul" "Allah'ın Resulü" "Nebi ( Aleyhisselam) Muhammed (Aleyhisselam) gibi kavramlara alıştıralım.
"Peygamber" kelimesi Kur'an'ı tahrif eden,  Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğünü bozan,   Kur'an'ın çözümünü dağıtan, Kur'an'ın sistemini paramparça eden, vahyin anlaşılmasını imkansız kılan  çok tehlikeli bir kelimedir.
Kur'an âyetlerinde hangi kavram geçiyorsa o kavramı  kullanmaktan  başka bir yolumuz yoktur.
Aksi takdirde Kur'an'ı  anlaşılmaz bir metin haline getirmiş oluruz.
 Yüzlerce  ayet vardır ki "Resul" kelimesi yerine "peygamber" kelimesini  kullandığımız zaman vahyin anlaşılmasında büyük bir kaos meydana geliyor ve böylece  hadisleri  kaynak olarak gören rivayeçilerin  ekmeğine  yağ sürmüş oluyoruz.
 Kur'an'da "Nebi" ile "Resul" arasında o kadar önemli farklar var ki, Allah tarafından kurulan bu sistemi korumak Kur'an'ın  iyi anlaşılmasında olmazsa olmaz bir önem taşıyor.
 MESELA,
 Resul hata yapmazken, Kur'an, "Nebi"'nin birçok yerde hata yaptığını  haber vermektedir.
(Tevbe, 113, Tahrim,1,  Enfal, 67)
 Nebi ile Resul kavramları  arasında onlarca fark vardır.
 "Resul, Allah tarafından indirilen vahiyi okuyan, vahyi  tebliğ eden, onu duyuran ve  ilan eden kişidir.
 "Nebi" Resul  olan kişinin özel hayatını temsil eder.
 Muhammed (Aleyhisselam) yatarken, otururken gece- gündüz tam 23 sene bütün özel hallerinde Nebi'dir.
İndirilen âyetleri duyurduğu andaki konumu Resul'dür.
"Kur'an'a göre Resule itaat etmek, Allah'a itaat etmek gibidir" (Nisa,80)
Muhammed (as) 40 yaşında Nebi  olduğundan vefat edinceye kadar, hatta ahirette bile Nebi'lik kimliği devam eder.
 Fakat elçilik misyonu  dünya hayatı ile sınırlıdır.  "Kim Allah'a ve Resül'e itaat ederse  işte onlar,  Allah'ın kendilerine lütuflarda bulunduğu Nebiler, sıddıklar, şehitler ve salih kişilerle  beraberdir.  Bunlar ne güzel arkadaştır"
( Nisa, 69)
 Yukarıdaki ayette bulunan "Kim Allah'a ve Resul'e itaat ederse işte onlar, Allah'ın kendilerine lütuflarda bulunduğu Nebiler, sıddıklar, şehitler,,,,," kısmına dikkatinizi çekiyorum.
 Yani yarın ahirette insanlar unvan ve makamlarıyla değil, takva, ihlas ve  amelleriyle anılacaklardır.
 MESELA,
 "Ona (İbrahim'e) dünyada güzellik verdik. Muhakkak ki o, ahirette de salihlerdendir"
(Nahl,  122 )
Ahirette "şu cumhurbaşkanı, bu  başbakan, bakan, müdür, padişah, kral idi  denilmeyecek,  bu salih bir insan idi, bu takvalı, namuslu, dürüst birisi" denilecektir.
Kur'an ehl'i muvahhidler "peygamber" kelimesini kullanmamaları gerektiği gibi  Kur'an'ı tahrif  eden bu  kelimeyi kullananları da ikaz etmeleri gerekir.
 Yani bu ümmet dinin nasıl tahrif edildiğini, dinin nasıl dejenere olduğunu bilmeleri için "Nebi" ile "Resul" sistemi  arasında bulunan farkı anlamak zorundadırlar.
 Kur'an'ın en önemli iki kavramını Allah boşuna kullanmış olamaz.(Hac, 52)
 Çünkü Kur'an bir ilim ve sistem üzerine indirilmiştir" (Âraf,52)
 "Kur'an'da ihtilaf yoktur" (Nisa, 82)
 Bence  teker teker ayetlerde bulunan  "Resül" ve "Nebi" ibarelerinin neden kullandığını muvahhidler araştırmak ve bulmak zorundadırlar.
Dinle ilgili en önemli araştırma budur. 
İşte o  zaman elçilerin değerlerini vahiy'den aldıklarını, elçilerin ve özellikle son Nebi'nin rivayetlerle hiçbir ilgisinin olmadığını, vahyin Elçiye ne kadar geniş bir yer ayırdığını ve muhteşem bir konuma sahip kılındığını  herkes görecektir.
 İşte o zaman elçilerin gerçek değerleri ortaya çıkacak ve onlara yapılan iftiralar da açığa çıkacaktır.
 Bundan dolayı Kur'an ehli muvahhidlerden  rica ediyorum.
 1) Televizyon kanallarında kim olursa olsun "peygamber" kelimesini  kullananların protesto edilmesi, konuşmalarının dinlenilmemesi,  Çünkü "peygamber" kelimesini kullananlar, "Nebi" ile "Resül" arasında bulunan farkı anlamamış dolayısıyla Kur'an'ın bağlam ve  bütülüğünden de haberleri bulunmayan  kişilerdir.
2) Kim olursa olsun hadisleri dile getirenin dinlenilmemesidir.
Çünkü bu kişi daha dinin Allah  tarafından tamamlandığını anlayamamıştır.
Kur'an sisteminde "Resül kavmi tarafından  yalanlanan,  kitabı tebliğ eden, vahyi okuyan, gönderilmediği kavme azab edilmeyen, ayetlerle eşit kılınan, kavmi tarafından kendisine  isyan edilen ve edilmemesi gereken kişidir.
"Mutlak itaat  edilmesi gereken, tekil olarak Allah ile birlikte anılan (Resülüllâh) ittiba edilmesi gereken, kendisine  karşı gelenlere cehennem vâdedilen, zamir ile dahi Allah'a bağlanılan Resul'dür" (Resülihi, Resülihi)
 "Resül hata ve ihanet etmez, (Hakka,44,45,46) ( Allah ile beraber razı edilmesi gereken(Tevbe,62)
 eziyet edilmemesi gereken(Ahzab,57) örnek gösterilen(Ahzab,21)
 haram kılabilen (Tevbe,29) kişi hep Resul'dür.  Kur'an sisteminde "Nebi" Resul  olan kişinin özel hayatını temsil ediyor.
 "Nebi" Allah'a karşı hata edebilir, Allah tarafından uyarılır, iyi olan İşlerde ona bi'at edilir. Kur'an sisteminde "Nebi" makam mertebesine ayrılan yer sınırlıdır.
 Genellikle Resule (Elçiye) ağırlık verilir.
 Kur'an sisteminde "Resul" misyonuna Nebi'den çok daha geniş  bir yer ayrılmıştır.
  Kur'an'ın hiç bir ayetinde "Nebi'ye itaat ve ittiba edin" diye bir emir  geçmez.
 Kur'an'da emniyet sıfatı "Resul" için kullanılır.
  Özellikle Allah Resulü Muhammed (aleyhisselam)dan sonra "Nebi" ile "Resul"  arasında bulunan fark daha belirgin hale gelmiştir.
Kur'an'ın indirilmesi ile birlikte  "Nebi" ile "Resul" arasında bulunan  çizgi daha kalın olarak çizilmiştir.
 "Resul" makamı mertebesine yükselmeden "Nebi" olarak  vefat edenlerin var olduğunu  Kur'an'dan öğreniyoruz.(Hac,52)
 Bu Nebi'ler israiloğullarına Tevrat ile hükmediyorlardı.( Maide, 44)
 Nebi'nin Şeref ve onuru,  aile mahremiyeti koruma altındadır.
 Ona da saygısızlık yapılmaz, ancak sözleri bağlayıcı değildir.
 Din olarak insanları bağlayan tek şey Elçin'in dilinde hayat bulan vahiy'dir.
 Elçin'in değeri ve konumu tamamen vahiy ile alakalı bir keyfiyettir.
 Elçi ibaresi görüldüğü ve duyulduğu an akla vahiy gelecektir.
 Kur'an sisteminde "Resul" tamamen Vahiy ile eşit olarak anılmıştır.
 Yani Elçi konuşan Kuran'dır.
 Bu yüzden örnek olarak "Resul"(elçi) gösterilmiştir.
 Kur'an'daki "Nebi" ve "Resul" sistemenin bulunması din ve hüküm  açısından tarihinin en büyük keşfi sayılması gerekir.
 "Nebi" ile"Resül" sistemi sayesinde birçok yalan  ve hurafeden temizlenme imkanı bulacağız. Kur'an'da bulunan Nebi ve Resul sistemi sayesinde hadislerinin yalan metinler olduğunu anlayacağınız.
 Nebi ve resul sistemi sayesinde insanları bağlayan hükmün sadece kur'an olduğunu öğreneceğiz.
 Yani kısaca Nebi ve Resul kavramlarının çözülmesi sonucu Kur'an'ın diğer sistemlerinin çözüm yolu da açılmış olacaktır
 Nebi ve resul sistemi sayesinde mezhep imamlarının Kur'an'ı anlamadan İçtihat yaptıklarını, dolayısıyla gittikleri yolun ve mezheplerinin saygı duyulacak bir itibara sahip olmadığını görmüş olacağız.
 Nebi ve resul sistemi sayesinde uydurma rivayetlerin ne kadar saçma sapan bir din olduğunu öğrenmiş olacağız.
 Elçilik  vahiy ile alakalı resmi  bir misyondur.
 Risaleti vahiy'den bağımsız  olarak düşünmek doğru değildir.
 İşte bu yüzden Kur'anda "Allah ile Elçilerini birbirinden ayırmak"  kafirlik olarak görülmüştür (Nisa,150)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder