ŞİRK'E VE MÜŞRİKLERE DÜŞMAN OLMAYAN MÜSLÜMAN OLAMAZ.
Emevi-Abbasi uydurma ve yalanlarıyla gençlerimiz ümmete hiç bir zaman ümit olamaz.
Gelecek için gençliğin ümit olması Kur'an'ı Mübin'in ahlakı ve eğitim sistemi ile ilgili bir şeydir.
Fetö' dini Emevi-Abbasi devletlerinin ve padişahların uydurma Ehli sünnet dinidir.
Kur'an'ın hanif dini ve Allah Resulü'nün yolu ile hiçbir alakası yoktur.
Aslında Fetö başarılı ve kâbiliyetli bir örgüt değildir.
Esas başarısız ve kabiliyetsiz, yobaz, hurafeci, gerici ve çağın gerisinde kalan devletin kurum ve kuruluşlarıdır.
Dolayısıyla devlet dini, ilmi ve fikri olarak Fetö ile gerçek bir mücadele veremez.
Çünkü diyanet İşleri başkanlığı da aynen Fetö gibi mehdiyetçi, hurafe ve gerici bir anlayışa sahiptir.
Cübbeli Ahmet ve fetö gibi mehdiyetçi, akılsız ve Kur'an'sız oluşumlar eleştirilecektir.
Ama esas ve gerçekçi olan onların akıl ve fikirden yoksun çağlar'ın gerisinde kalan kaynaklarına ve mezheplerine dikkat etmek gerekiyor.
Yoksa sivrisineklerle savaşıp kaynakları ihmal etmenin hiçbir mantığı yoktur.
MESELA,
Hiçbir Ehli sünnet âlimi tevhid dini olan İslam'ın en İflah olmaz düşmanı olan tasavvuf ve tarikatlara karşı gelmez.
Neden acaba?
Çünkü inanç, ahlak ve fikir bakımından Ehli sünnet mezhebi ile şeytanın teşkilatlı ve en zorlu dini olan tasavvufun arasında bir farkın olmamasından kaynaklanıyor.
Biri hulul inancıyla şeyhini Allah yapmış akılsızca ona kulluk ediyor.
Diğeri atasının, rahibinin, papazının, mezhep imamının, âliminin eserini Kur'an yerine tek kaynak yapmış ona tapıyor.
Eğer günümüz ehl-i Sünnet âlimlerinde zerre kadar Tevhid hassasiyeti olsaydı, hiç olmazsa Cübbeli Ahmet'in açık şirkine,
Allah Resulüne iftira olan hurafelerine karşı bir cümle ile cevap verirlerdi.
Eğer siyasal islamcıların Kur'an'dan zerre kadar haberleri olsaydı, Allah ve Resulüne karşı yapılan bunca yalan uydurmaya sessiz şeytan kesilmezlerdi.
Eğer siyasal islamcılarda zerre kadar Kur'an'a iman olsaydı, tasavvuf ve tarikatlarda bulunan bu kadar yalan ve ihanete tahammül etmeleri mümkün olmazdı.
Biz, zorla devlet ve kanun gücüyle susturulmalarından yana değiliz.
Bu haksızlıklara ve akılsızlıklara karşı sesinizi çıkarın, karşı gelin, ey insafsızlar!
Allah için bir cümle söyleyin.
Bir kerede devleti ele geçirmeden önce onları eleştirin.
ARKADAŞLAR!
Kuran'ı Mubin'i bilmeyen birisi Şia ve Ehli sünnet dininin âlimlerinin nasıl bir karanlık ve cehalet içinde yüzüklerini bilemez.
Aslında bizi bu hurafeci cahillerin uydurma dinlerine düşman yapan şey Kur'an'ın ilmi, hikmet'i, ahlakı ve tevhid akidesidir.
Yoksa bu müşriklerin şirkleri bizi alakadar etmez. Onların yerine biz cehenneme girecek değiliz.
Onlar bizim şahsi düşmanımız değildirler. İnsanlar İstedikleri şeye kulluk yapmakta özgür olmalıdırlar.
Fakat Kur'an'ın ve Allah Resulünün yolu bu değildir.
Yani İslam'ı yamuk göstermeye hiç kimsenin hakkı yoktur.
Fakat burada Kur'an bize bir sorumluluk yüklüyor.
"Takva sahiplerine, inanmayanların hesabından herhangi bir sorumluluk yoktur. Fakat belki korunurlar diye hatırlatmak gerekir"
( En'am, 69)
"İçlerinden bir topluluk: Allah'ın helak edeceği yahut şiddetli bir şekilde azap edeceği bir kavme ne diye öğüt veriyorsunuz?" dediklerinde, (öğüt verenler) dediler ki: Rabbinize mazeret olsun, bir de sakınırlar ümidiyle öğüt veriyoruz"
(Araf,164)
MESELA,
Ehli sünnet âlimleri hiçbir tasavvuf piri'nin şirk ve küfür sözüne karşı gelmez ve onları eleştirme cesaretini gösteremezler.
Tam aksine onlara büyük saygı duyar ve bu müşrikleri önemli birer Allah dostu olarak görürler.
Halbuki zalimlere meyledenlere azabın dokunacağını Kur'an'da Allah karara bağlamıştır. (Hud 113)
Eğer günümüz Ehli sünnet âlimleri Celaleddin-i Rumi Beyazıd'ı Bestami ve Muhyiddin-i Arabi gibi tasavvuf şeyhlerinin şirk ve küfür sözlerine tepki göstermiş olsalardı ümmilerin onlara karşı bir saygı ve sevgileri olmazdı.
Bu gerçek bile ehli sünnet âlimlerinın Kur'an'a ve tevhid dinine karşı nasıl bir ihanet içinde olduklarını açık olarak gösteriyor.
Aslında Kur'an'a rağmen hurafeci ve cahil bir adam generalinden Prof'una kadar milyonlarca insana mehdi olduğunu inandırabiliyorsa sizin dininizde, diyanetinizde ve eğitim sisteminizde hiç bir hayır yok demektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder