5 Ekim 2017 Perşembe

ŞİRK'E VE MÜŞRİKLERE DÜŞMAN OLMAYAN MÜSLÜMAN OLAMAZ.
 Emevi-Abbasi uydurma ve yalanlarıyla gençlerimiz  ümmete hiç bir zaman ümit olamaz.
Gelecek için gençliğin  ümit olması Kur'an'ı Mübin'in ahlakı  ve eğitim sistemi ile ilgili bir şeydir.
Fetö' dini Emevi-Abbasi devletlerinin ve padişahların uydurma Ehli sünnet dinidir.
 Kur'an'ın hanif dini  ve Allah Resulü'nün yolu  ile hiçbir alakası yoktur.
 Aslında Fetö  başarılı ve kâbiliyetli bir örgüt  değildir.
Esas başarısız  ve kabiliyetsiz, yobaz, hurafeci,  gerici ve  çağın gerisinde kalan  devletin  kurum ve kuruluşlarıdır.
Dolayısıyla devlet dini, ilmi ve fikri olarak  Fetö ile gerçek bir mücadele veremez.
 Çünkü diyanet İşleri başkanlığı da aynen Fetö gibi mehdiyetçi, hurafe ve gerici  bir anlayışa sahiptir.
 Cübbeli Ahmet ve fetö gibi mehdiyetçi, akılsız ve Kur'an'sız  oluşumlar eleştirilecektir.
Ama esas ve gerçekçi olan onların akıl ve fikirden yoksun çağlar'ın gerisinde kalan kaynaklarına  ve mezheplerine dikkat etmek gerekiyor.
 Yoksa sivrisineklerle savaşıp  kaynakları ihmal etmenin  hiçbir mantığı yoktur.
 MESELA,
Hiçbir Ehli sünnet âlimi tevhid dini olan İslam'ın en İflah olmaz  düşmanı olan tasavvuf ve tarikatlara karşı gelmez.
 Neden acaba?
 Çünkü inanç, ahlak ve fikir bakımından Ehli sünnet mezhebi ile şeytanın teşkilatlı ve en  zorlu  dini olan tasavvufun arasında bir farkın olmamasından kaynaklanıyor.
Biri hulul inancıyla şeyhini  Allah yapmış akılsızca ona  kulluk ediyor.
Diğeri atasının, rahibinin, papazının, mezhep imamının, âliminin eserini Kur'an yerine tek kaynak yapmış ona tapıyor.
 Eğer günümüz  ehl-i Sünnet âlimlerinde zerre kadar Tevhid hassasiyeti olsaydı, hiç  olmazsa Cübbeli Ahmet'in açık  şirkine,
  Allah Resulüne iftira olan hurafelerine karşı bir cümle ile  cevap verirlerdi.
 Eğer siyasal islamcıların Kur'an'dan zerre kadar haberleri olsaydı, Allah ve Resulüne karşı yapılan bunca yalan uydurmaya sessiz şeytan kesilmezlerdi.
 Eğer siyasal islamcılarda zerre kadar Kur'an'a iman olsaydı, tasavvuf ve tarikatlarda bulunan bu kadar yalan ve ihanete tahammül etmeleri mümkün olmazdı.
 Biz, zorla devlet ve kanun gücüyle susturulmalarından yana değiliz.
 Bu haksızlıklara ve akılsızlıklara  karşı sesinizi çıkarın,  karşı gelin, ey insafsızlar!
 Allah için  bir cümle söyleyin.
Bir kerede devleti ele geçirmeden önce onları eleştirin.
 ARKADAŞLAR!
Kuran'ı Mubin'i  bilmeyen birisi Şia ve Ehli sünnet dininin  âlimlerinin  nasıl bir karanlık ve cehalet içinde yüzüklerini bilemez.
Aslında bizi bu hurafeci  cahillerin uydurma dinlerine  düşman yapan şey Kur'an'ın ilmi, hikmet'i, ahlakı  ve tevhid akidesidir.
 Yoksa bu müşriklerin şirkleri  bizi alakadar etmez. Onların yerine biz cehenneme girecek değiliz.
 Onlar bizim şahsi düşmanımız değildirler.     İnsanlar İstedikleri şeye kulluk yapmakta özgür olmalıdırlar.
 Fakat Kur'an'ın ve Allah Resulünün yolu bu  değildir.
Yani  İslam'ı yamuk göstermeye hiç kimsenin hakkı yoktur.
 Fakat burada Kur'an bize bir sorumluluk yüklüyor.
"Takva sahiplerine, inanmayanların hesabından herhangi bir sorumluluk yoktur. Fakat belki korunurlar  diye hatırlatmak gerekir"
( En'am, 69)
 "İçlerinden bir topluluk: Allah'ın helak edeceği yahut  şiddetli bir şekilde azap edeceği  bir kavme ne diye öğüt veriyorsunuz?" dediklerinde,  (öğüt verenler) dediler ki: Rabbinize mazeret olsun, bir de sakınırlar ümidiyle öğüt veriyoruz"
(Araf,164)
 MESELA,
Ehli sünnet âlimleri hiçbir tasavvuf piri'nin şirk ve küfür sözüne karşı gelmez ve  onları eleştirme cesaretini gösteremezler.
  Tam aksine onlara büyük saygı duyar ve bu müşrikleri  önemli birer  Allah dostu olarak   görürler.
 Halbuki zalimlere meyledenlere azabın dokunacağını  Kur'an'da Allah  karara bağlamıştır. (Hud 113)
 Eğer günümüz  Ehli sünnet âlimleri Celaleddin-i  Rumi Beyazıd'ı Bestami ve Muhyiddin-i Arabi gibi tasavvuf şeyhlerinin şirk ve küfür sözlerine tepki göstermiş olsalardı ümmilerin onlara karşı bir saygı ve sevgileri olmazdı.
Bu gerçek bile ehli sünnet âlimlerinın Kur'an'a ve tevhid dinine karşı nasıl bir ihanet  içinde olduklarını açık olarak gösteriyor.
Aslında Kur'an'a rağmen hurafeci ve cahil bir adam generalinden Prof'una kadar  milyonlarca insana mehdi olduğunu inandırabiliyorsa sizin dininizde, diyanetinizde ve eğitim sisteminizde hiç  bir hayır yok demektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder