KUR'AN'DAN KOPUŞUN ACI SONU :
Rahman ve Rahim olan Allah (cc) Kur'an'ı Mübin'de şöyle buyuruyor.
"Allah ve Resulü'ne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin, sonra korkuya kapılırsınız da kuvvetiniz gider. Bir de sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir"
(Enfal, 46 )
Yukarıdaki ayette geçen "Resül" kavramı hem vahiy olan Kur'an'ı Mübin hemde vahyi okuyan ve onu tebliğ eden Allah elçisi Muhammed ( aleyhisselam)
anlamına gelmektedir.
Bilge'nin biri öğrencileri ile gezerken iki ailenin tartışırken öfke ile birbirlerine bağırdıklarına şahit olur.
Bilge,
öğrencilerine neden bu ailelerin birbirlerine çok yakın bir mesafede bulundukları halde şiddetli bir şekilde bağırdıklarını sorar.
Öğrencilerden herhangi bir ses çıkmayınca bilge der ki, birbirlerine son derece öfkelendikleri için kalpleri birbirinden uzaklaştı, bundan dolayı birbirlerine bağırmadan seslerini işittirmeyeceklerini sanıyorlar.
İnsanlar birbirine öfkelendikleri zaman gönülleri birbirinden uzaklaşır.
Sevgi bunun tam tersidir.
İnsanlar birbirlerine sevgi ve saygı ile baktıkları zaman son derece sakin bir sesle iletişim kurarlar.
Hatta sevgi ne kadar yoğun olursa ses o derece minimum seviyeye iner.
Yukarıdaki hakikate bakarak bende Allah'ın bizi bir araya getirmek, aramızda ittifak kurmak, sevgiyi yerleştirmek, gönüllerimizi birleştirmek için indirdiği Kur'an'ı terk ederek, onu göz ardı edip, arkamıza atarak, ona karşı kör ve sağır davranarak,
aramızda öfke ve kızgınlık, ayrılık tohumları ve fitne, kin ve düşmanlık saçan rivayetlerin bizi ne kadar birbirimizden ayırdığını düşündüm.
Yan yana yaşadığımız halde birbirimizi görmüyor, birbirimizi duymuyor, hiç bir şekilde ortak bir anlaşma zemini bulamıyoruz.
Çünkü gönüller
paramparça olmuş vaziyette her birimiz ayrı ayrı dünyalarda yaşıyor, değişik dilleri telaffuz ediyoruz.
Halbuki Allah Mübin Kitabında şöyle buyuruyor. "Hep birlikte Allah'ın ipine ( Kur'an'a) sımsıkı yapışın, parçalanmayın. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın:
Hani siz birbirinize düşman kişiler idiniz de O, gönüllerinizi birleştirmişti ve O'nun nimeti sayesinde kardeş kimseler olmuştunuz.
Yine siz bir ateş çukurunun(cehennemin) tam kenarında iken oradan da sizi o kurtarmıştı.
İşte Allah size ayetlerini böyle açıklar ki doğru yolu bulasınız"
(Âli İmran, 103)
Dolayısıyla Allah'ın bir rahmet ve hidayet eseri olarak indirdiği Kur'an'ı terk edip uydurma rivayetlerle inşa edilen dinin yüzünden ümmetin geldiği cinnet ve öfke halinden dolayı birbirimizi göremiyoruz.
Rivayetler ve mezhepler, cemaatler ve tarikatların bölücülüğü yüzünden aynı dili konuşamaz hale geldik.
Aynı dili konuşmadığımız için bir türlü birbirimizle iletişim kurarak anlaşamıyoruz. Halbuki Allah'ın mesajı Kur'an her açıdan bizim en büyük bir değerimiz ve ortak iletişim aracımızdı.
Kur'an bizim için tek yol haritası yegane beslenme kaynağımız ve hidayet rehberimizdi. Ama maalesef rivayetler bizi mezheplere ve fırkalara, fırkalar ve mezhepler bizi parçalanmaya ve dağılmaya, dağılma ve parçalanma bizi islam düşmanları karşısında bir dilenci ve sığınmacı olmaya mahkum etti.
YANİ ŞU ÂYETİN HÜKMÜ TAHAKKUK ETTİ
"Kendisine şirk koşmaksızın Allah'ın hanifleri (Saf Müslümanlar) olun.
Kim Allah'a şirk koşarsa sanki o, gökten düşüp parçalanmış da kendisini akbabalar(ABD, İngiltere,
Fransa, İsrail) kapışmış, yahut rüzgar (sürgün) onu uzak bir yere (Avrupa'ya kaçış) sürüklemiş bir nesne gibi olur"
(Hac, 31)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder