KUR'AN EHLİ MUVAHHİDLERLE ATALARIN UYDURMA DİNİNE BAĞLI MUKALLİTLER BİR ARAYA GELEMEZLER (13. YAZI)
"VAHYİ GAYRİ METLÜV" MESELESİ. (5)
"Nebi, eşlerinden birine gizlice bir söz söylemişti. Fakat Eşi, o sözü başkalarına haber verip Allah da bunu onun için açığa çıkarınca, Nebi bir kısmını bildirmiş, bir kısmından da vazgeçmişti.Neb bunu ona haber verince eşi: Bunu sana kim bildirdi? dedi.
Nebi: Bilen, her şeyden haberdar olun Allah bana haber verdi, dedi"
Tahrim, 3)
Bu ayet ailevi bir meseleyi anlattığı için hep Nebi kavramı kullanılmıştır.
Aslında bu ayette ümmeti ilgilendiren bir şey yoktur, fakat Allah(cc) vahiy ile elçilerin beşeri özelliklerini ortaya koyması gerekir ki insanlar âlimlerini ve liderlerini yüceltmesinler.
Aslında bu olayda kasdedilen haberi Nebi(as) a Allah haber vermemiş de olabilir.
Nebi'nin hanımları tarafından olay yayılınca Nebi ( aleyhisselam) da başkalarından duymuştu.
Fakat Nebi (aleyhisselam) yüksek ahlakı gereği kendisine dedikodu yapmayı yakıştırmadığı için bu duyma ve haber almayı Allah(cc) a izafe etmiştir.
Kur'an'da bu güzel ahlaka işaret eden ayetler vardır.
MESELA,
"Her ne zaman Zekeriya(aleyhisselam) Hz. Meryem'in yanına gidip onun yanında bol bol rızık gördüğünde
"Ey Meryem, bu sana nereden geliyor?" diye sorduğunda, Meryem
"Bu, Allah tarafındandır. Allah dilediğine sayısız rızık verir, derdi"
(Âli İmran, 37)
Yani Meryem insanların kendisine hediye olarak getirmiş oldukları yiyecekleri Allah'a izafe etmiştir.
Yoksa sürekli olarak Allah tarafından Meryem'e yiyecek gelmiyordu.
MESELA,
Nasıl ki çalışıp çabalayarak, emek sarfederek ekonomik bakımdan durumu yerinde olan birine
"Hayırdır, bu variyet nereden? diye sorulduğunda, nezaket ve güzel ahlak gereği " " "Allah tarafından"
demesi gerekiyorsa.
Allah tarafından bu olay
( Tahrim, 3) ile alakalı Neb'iye bir haber veya vahiy gelmiş değildir.
Dolayısıyla Ehli sünnet ve şia alimlerinin Bu ayeti vahyi gayri metlüv İçin delil göstermeleri tam bir cehalettir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder