6 Eylül 2017 Çarşamba

KUR'AN EHLİ MUVAHHİDLERLE ATALARIN UYDURMA DİNİNE BAĞLI MUKALLİTLER BİR ARAYA GELEMEZLER (10. YAZI)  
"VAHYİ GAYRİ METLÜV" MESELESİ: (2)
   Ehli sünnet ve Şia alimlerinin  anlayışına göre dinde hükümlerin kaynağı "vahyi metlüv" ve  "vahyi gayri metlüv"  olmak üzere ikidir.
"Vahyi metlüv" "Okunan vahiy" demektir. Namazda okunduğu için Kur'an âyetlerine "Vahyi Metlüv" denmiştir.
Namazda okunmadığı halde aynen  Kur'an âyetleri gibi  insanları bağlayıcı farzlar,  hükümler, haramlar ve helaller bildiren diğer vahiylere de "Gayri Metlüv Vahiy"  yani "Okunmayan Vahiy" adı verilmiştir.
Aslında İslam tarihine baktığımızda Ehli sünnet ve Şia  âlimlerinin  itikadi ve ameli olarak bütün konuları "vahyi gayri metlüv" üzerine bina ettiklerini görürüz.
Şia ve Ehli sünnet âlimleri hiç bir zaman Kur'an'a itibar etmediler, onların Kur'an, Kur'an demeleri sadece ümmeti aldatmak içindir.
Onların hayatlarını sözde Kur'an özde vahyi gayri metlüv şekillendirmiştir.
Ehli sünnet ve Şia âlimleri  Nebi (Aleyhisselam) a  Kur'an dışında hükümler verildiğinin bir delili olarak Tahrim suresinin 3.âyetini gösterirler.  Oysa ki daha ilk bakışta bu ayetin "gayri metlüv" vahye  işaret etmediğinin anlaşılması gerekirdi.  Çünkü ayette şöyle bir ifade geçiyor:
 ",,,,O da onun birazını eşine anlattı, birazını da anlatmaktan vazgeçti....."( Tahrim, 3)
 Eğer bu ayette geçen olay, Şia ve Ehli sünnet âlimlerinin  iddia ettiği gibi "gayri metluv vahiy" olayına bir örnek olsaydı Nebi ( Aleyhisselam)'ın birazını  anlatmaktan vazgeçmesi mümkün olur muydu?
 Bir elçinin kendisine gelen vahyi insanlara tebliğ etmemesi olacak bir şey midir?
 Allah Resulü'nün  kendisine gelen vahyi insanlara bildirmemesi  büyük bir suçtur.
 Yüce Allah şöyle buyurur.
" Ey Resul! Rabbin'den  sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan O'nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Doğrusu Allah, kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez"( Maide, 67)
 Tahrim suresinde anlatılan olayda ise Nebi (Aleyhisselam) ın  kendisine gelen haberin sadece bir kısmını anlatıp kalanını gizliyor.
Zaten bu olay bir aile meselesi olduğu ve aile içinde gizli kalması için ayette hep "Nebi" kavramı kullanılmıştır.
 Bu olay, tüm insanlık için bağlayıcı olduğu iddia edilen "gayri metlüv vahye" nasıl örnek olabilir? Bu örneğin baştan sona kadar  hatalı olduğu çok açıktır.
 Ancak vahiy  konusunu Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğü  içinde, Allah'ın tarif ettiği şekilde anlamamış zihinlerin böyle çok  basit hatalara düşmeleri normaldir.
 Onlar bir şekilde iddialarındaki  çelişkiyi görseler bile  kafa karışıklığı ve bilgi kirliliği  içerisinde bocalamaktan kendilerini kurtarmayı başaralamazlar.
 Bu kafa karışıklığını gidermenin tek yolu "vahiy" meselesini ayetler  arası ilişkileri kurarak konuları saf bir şekilde anlamaktan geçer.
(Devam Edecek)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder