15 Aralık 2019 Pazar

İLHAD NE DEMEKTİR?
(3.YAZI)
İlk iki yazımızda İlhad kavramının, Allah'ın âyetlerini batıl ve şirk dine âlet etme anlamına geldiğini söylemiş ve 3 örnek vermiştik. 
4-) "Allah ve melekleri Nebi'ye salât (destek olur, yardım) ederler. Ey iman edenler!  Siz de ona salât (destek olun,  yardım) edin ve tam bir teslimiyetle (sadece Allah'a) teslim olun"
( Ahzap- 56
Bu âyet, Allah ve  Meleklerinin Nebi'ye yardım ettiklerini (Muhammed'e değil) ve destek olduklarını anlatırken, Şia ve Ehl-i Sünnet'in muhaddis ve müctehidleri "Allah ve meleklerinin Nebi'ye yardım ve desteğini..."
 "Muhammed'e salavat çekme" şeklinde tahrif ederek  büyük bir cehalete imza attılar.
 Halbuki "Allah ve melekleri sadece Nebi'ye değil, müminlere de salât (destek olur, yardım)  ediyorlar"
( Ahzap- 43)
5  Prof ve 1 doçent tarafından kaleme alınan Türkiye Diyanet Vakfı  yayınları arasında bulunan  meal'de bu âyete şöyle bir mana verilmiştir.
 "Allah ve melekleri, Peygambere çok salavat getirirler. Ey müminler! Siz de ona salavat getirin  ve tam bir teslimiyetle selam verin"
( Ahzab- 56)
 Nebi'ye yardım ve destek olma nerede?  Muhammed'e salavat getirme nerede?
Allah ve melekleri Muhammed'e nasıl  salavat getirirler?
Diyanet'in imamları gibi halka olarak mı?
(Hâşâ)
Böyle bir cehalet olacak bir şey midir?
Dolayısıyla Kur'an'da Muhammed'e salavat getirme diye bir şey yoktur.
Hurafe ve yalanın, iftira ve cehaletin en büyüğünün  Muhammed'e salavat getirmenin olduğunu söyleyebilirim.
Şia ve Ehli Sünnet dininde  Muhammed'e salavat getirme ve kabir azabı kadar absürt bir şey  yoktur.
5-) "Onlar sabah akşam o ateşe arz olunurlar.  Kıyametin kopacağı gün de: Firavun ailesini ateşin en çetinine sokun denilecek"
(Mümin- 46)
 Kabir hayatı ve kabir azabının olmadığı ile ilgili yüzlerce âyet olmasına rağmen, Şia ve Ehl-i Sünnet âlimleri bu âyeti  kabir azabına delil  getirerek ilhâda sapmışlardır.
Halbuki bu âyet Hud süresi 98 ve  99 ile Kasas 41 ve 42.âyetler ışığındaki manası şöyledir.
"Onları (Firavun ve ordusu, ailesi) ateşe  çağıran öncüler kıldık. Kiyamet günü onlar yardım görmeyeceklerdir. Bu dünyada arkalarına lânet taktık. Onlar, kiyamet gününde de kötülenmişler arasındadır"
( Kasas- 41,42)
"Firavun, kiyamet gününde kavminin önüne düşecek ve onları çekip ateşe götürecektir. Varacakları yer ne kötü yerdir. Onlar (Firavun ve ordusu, ailesi) burada da, kıyamet gününde de lânete uğtatıldılar. (onlara) verilen bu armağan ne kötü armağandır"
(Hud- 98,  99)
Yani Mümin süresi 46. âyetinde Firavun ve ailesi için söylenen "sabah- akşam ateşe arz olunurlar"  kabir azabı değil, peşlerine  takılan lanet,  beddua, kötü anılma,  Musa (a.s) ın  onları sabah- akşam uyarması, gönüllerinde olan işkence ve ızdıraptır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder