15 Aralık 2019 Pazar

BİZİ BU TAVİZSİZ İNANCA SÜRÜKLEYEN NEDİR?
 "Nice Nebi'ler vardı ki, beraberinde birçok Allah elleri bulunduğu halde savaştılar da, bunlar, Allah yolunda başlarına gelenlerden dolayı gevşeklik ve zaaf göstermediler, boyun eğmediler.
Allah sabredenleri sever.
 "Onların sözleri, sadece şöyle demekten ibaretti:
Ey Rabbimiz! Günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlığımızı bağışla; ayaklarımızı yolunda sabit kıl; kafirler topluluğuna karşı bizi muzaffer eyle!
 Allah da onlara dünya nimetini ve (daha da önemlisi) ahiret sevabının güzelliğini verdi. Allah muhsinleri sever"
( Âli İmran, 146- 147- 148)
Neden din ve hüküm olarak Kur'an'dan başka hiçbir kaynağı kabul etmiyoruz?
 Neden Şia ve Ehl-i Sünnet mezheplerinin tüm rivayet ve ictihadlarına şiddetle karşı geliyor ve onlara karşı çok ağır dil kullanıyoruz?
 Neden yüzlerce, binlerce alimi, müfessiri, muhaddisi olan bu dinlerin batıl ve şirk  olduklarını söyleyebiliyoruz?
 Yani bizi bu sert ve tavizsiz söyleme ve inanca iten güç nedir?
Halkın büyük çoğunluğunun uyduğu bir dinin şirk ve iftira olduğunu söyleme cesaretini hangi kuvvet sayesinde korkmadan haykırıyoruz. 
Halbuki bu yolda her türlü hakaret, işkence ve en sonunda ölüm bile var.
Ashab-ı Kehf'ten, (Kehf-14) Firavun'un sihirbazlarına, (Tâhâ-72/ 73) cesur yürekli mü'minden (Mümin- 28/45)  diğer kahraman kişiye (Yasin 20/27) 
Kur'an'da anlatılan yüzlerce  muvahhid kahramanın  hayat hikayesi bunun en önemli delilidir.
Yani Kur'an ehli muvahhidler çok cesur ve ölümden korkmadıkları için mi  asırların antik  inançlarına karşı geliyorlar. 
Din ataları sorgulanamaz birer rab ve ilâh  konumuna yükseltilen dinlerin önderlerine ve  müctehidlerine karşı koymak  ve onlara meydan okumak bu kadar kolay mı?
Hulul inancından dolayı şeyhini ve cemaat liderini Allah ile eşdeğer görenlere karşı amansız bir savaş vermemizin altında yatan gerçek sebeb nedir?
Cehennemden çok korktuğumuz, cennete gitmek istediğimiz için mi?
 Saltanatları ve Devletleri bile kendisine boyun eğdiren bir inanca karşı savaşmamızın altında ne yatıyor?
 Şöhret peşinde koştuğumuzdan dolayı mıdır ki   çoğunluğun iman ettiği devasa bir dini, inkâr ediyoruz?
(Mümtehine-4)
 Sultanların ve kralların dinine meydan okumak bu kadar kolay mı?
 Bu sorulara karşı belki her arkadaşın zihninde değişik bir cevap mevcuttur.
 Bu soruların cevapları çeşitli olabilir.
 Fakat benim düşünceme göre uydurma rivayet dinine karşı en önemli mücadele sebebi Kur'an'ın karşı konulamaz itici bir güç olmasından kaynaklanıyor. 
Yani fıtratı ve vicdanı temiz olanlar Allah'ın onları hakka  yönlendirmesinin önüne geçemiyorlar.
Yüce Allah, Kur'an ahlak ve  hakikatinin  dünyada bulunan her şeyden daha önemli olduğunu onların vicdanlarına ve irfanlarına sindiriyor.
 Yani Allah tarafından indirilen vahyin din ve hüküm olarak yegane kaynak olduğu gerçeğini dünyada bulunan bütün değerlerden daha değerli olduğunu onlara gösteriyor.
  Dolayısıyla müminlerde var olan bu gerçeği söyleme zevk ve cesaretin Allah'ın ahlakından  kaynaklandığını Kur'an'da görüyoruz.
"Kendilerine gelmiş hiçbir delil olmadığı halde Allah'ın ayetleri hakkında mücadele edenler(onları kabul etmede zorlananlar) gerek Allah indinde, gerekse iman edenler indinde  büyük bir nefretle karşılanır. Allah büyüklük taslayan her zorbanın kalbini işte böyle mühürler"
(Mümin-35)
Âyette bulunan "...gerek Allah indinde, gerekse iman edenler indinde büyük bir nefretle karşılanır..."
cümlesi muvahhid müminler için büyük bir onurdur.
Çünkü şirk ve küfre karşı koymak Allah'ın ahlakından kaynaklanıyor.
Bu gerçeği söyleme ahlakı olmasaydı toplum tümden çürümüş olacaktı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder