KUR'AN'DA KIRAAT FARKLILIKLARI
(20. YAZI)
ÖRNEK 122:
Enbiya Suresi
"Biz, senden önce de kendilerine vahyettiğimiz kişilerden başkasını elçi olarak göndermedik,,," 17 ve 25.
âyetlerde bulunan "nuhi" "vahyettiğimiz" kelimelerini, Ebu Âmir "yuha" (Allah tarafından) "Kendilerine vahyedilen kişiler" olarak okumuştur.
O zaman âyetlerin manaları şöyle oluyor.
"Biz, senden önce de kendilerine (Allah tarafından) vahyedilen kişilerden başkasını elçi olarak göndermedik"
(Enbiya,7)
"Senden önce de hiçbir Resul göndermedik ki ona "Benden başka ilah yoktur, şu halde sadece bana kulluk edin diye (Allah tarafından) vahyedilmiş olmasın"
(Enbiya, 25)
Türkiye, İran, Suriye, Mısır, Suudi Arabistan gibi Âsım kıraatının bulunduğu ülkelerde Enbiya 25. âyetin sonu şöyle bitiyor ",,,,,vahyetmiş olmayalım"
ÖRNEK 122:
Enbiya Suresi
"Düşün o günü ki yazılı kitapların tomarını dürer gibi göğü toplayıp düreriz,,,,," 104. âyetinde bulunan
"Kütüb" "kitaplar" kelimesini, Ebu Âmir "kitap" yani tekil olarak okumuştur.
O zaman mana şöyle oluyor.
"Düşün o günü ki, yazılı "kitab"'ın sahifelerini dürer gibi göğü toplayıp düreriz"
ÖRNEK 123:
Yunus suresi
"Orada herkes geçmişte yaptıklarının ne olduğunu anlar ( imtihanını verir) 30. âyetinde bulunan "teblü"
"anlar" kelimesini, Hamza ve Kisai "tetlü" "okur" olarak okumuştur.
O zaman âyetin manası şöyle oluyor.
"Orada herkes geçmişte yaptıklarını okur, yahut herkes daha önce yaptığı amellere tâbi olur, peşinden gider, yani amelleri onu cennet veya cehenneme sürükler" şeklinde bir anlam kazanıyor.
ÖRNEK 124:
Saf Suresi
"Ey iman edenler!
Allah'ın yardımcıları olun,,," 14. ayetinde bulunan "ensarullah" "Allah'ın yardımcıları" kelimesini, Nâfi "Ensârun lilléhi" "Allah'a yardımcılar olun" olarak okumuştur.
Yani bu kıraate göre kelime şöyle bir anlamda kazanabilir.
"Ey iman edenler! Allah için (bana) yardımcılar
QqqqqqqqqqqqqqqÖRNEK 125:
Teğabun süresi
"Mahşer vaktinde sizi toplayacağı gün, İşte o gün zarar günüdür.
Ancak kim Allah'a İnanır ve yararlı amel yaparsa, Allah onun kötülüklerini örter,,,, 9. âyetinde bulunan "yükeffir" "örter" kelimesini, Nâfi "nükeffir" "örteriz" olarak okumuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder