2 Haziran 2018 Cumartesi

KUR'AN'DA KIRAAT FARKLILIKLARI
(18. YAZI)
ÖRNEK 103 :
Zümer suresi
"insanın başına bir sıkıntı gelince, Rabbine yönelerek O'na yalvarır. 
Sonra Allah kendisinden ona bir rahmet verince, önceden yalvarmış olduğunu unutur.
Allah yolundan saptırmak için O'na eşler koşar,,,, 8. âyetinde bulunan
 "liyudille" "saptırmak için" kelimesini, Ebu Amir "liyadille" "saptığı, sapıttığı  için" olarak okumuştur.
 ÖRNEK 104:
 Nahl suresi
"Allah, evlerinizi sizin için bir huzur ve sükun yeri yaptı ve sizin için davar derilerinden gerek göç gününüzde, gerekse konaklama gününüzde,,,"
80. âyetinde bulunan "yevme za'niküm" "göç  gününüzde" kelimesini, Nâfi "yevme zaâniküm" "göç günlerinizde"
 olarak okumuştur.
 ÖRNEK 105 :
Nahl suresi
"Sizin yanınızdaki (dünya malı) tükenir, Allah katındakiler ise bakidir.
Elbette sabırlı davrananlara yapmakta olduklarının en güzeliyle mükafatlarını vereceğiz
96. âyetinde bulunan "velenecziyennellezine" "mükafatlarını vereceğiz"  kelimesini, Nâfi "veleyecziyennellezine" (Allah) mükafatlarını verecektir" olarak okumuştur.
 ÖRNEK 106 :
Yine Nahl suresi 97. âyetinde bulunan  "velenecziyennehüm" "mükafatlarını vereceğiz" kelimesini,
Nâfi "veleyecziyennehüm" ( Allah) mükafatlarını verecektir" olarak  okumuştur.
 ÖRNEK 107:
 İsra suresi
"Bütün bu sayılanların kötü olanları, Rabb'inin  indinde kötüdür,  sevimsizdir"
38. âyetinde "seyyiuhu"  "kötü olanları" kelimesini,
 Nâfi "seyyieten" "Bütün bu sayılanların hepsi kötüdür"
"Seyyieten" "kötüdür" olarak okumuştur.
Bu kıraate göre ayet şöyle oluyor.
" Bütün bu sayılanların hepsi Rabbinin  yanında kötüdür, sevimsizdir.
ÖRNEK 108:
 İsra suresi
"De ki: Eğer söyledikleri gibi Allah ile birlikte başka ilahlar bulunsaydı,,,," 42. âyetinde bulunan "kemé yekulune" kelimesini, Nâfi "kemé tekulune" (Ey Müşrikler!) söylediğiniz gibi" olarak okumuştur.
 ÖRNEK 109:
Şura süresi
"O,  kullarının tevbesini kabul eden, kötülüklerini bağışlayan ve yaptıklarınızı bilendir" 25. âyetinde bulunan
"veye'lemu mé tef'alun" "yaptıklarınızı bilendir" kelimesin,
Nâfi "veye'lemu mé yef'alun" yaptıklarını bilendir" olarak okumuştur.
 ÖRNEK 110:
Şara suresi
"Dilerse O,  rüzgarı durdurur da  denizin üstünde  kalakalırlar,,,," 33.  âyetinde bulunan "riha" "rüzgarı" kelimesini, Nâfi "riyâha" "rüzgarları" yani çoğul olarak olmuştur.
 ÖRNEK 111:
 Zuhruf suresi
"O,  size yeri beşik kılmış 10. âyetinde bulunan "mehden" "beşik" kelimesini, Nâfi "mihéden" "beşikler"  olarak olmuştur.
"Yani her biriniz için bir  beşik,,,"
 ÖRNEK 112:
Zuhruf suresi
" Allah, şimdilik  sen onlardan yüz çevir ve size selam olsun de. Yakında bilecekler! buyurduğu 89. âyetinde bulunan "ye'melune"  "bilecekler" kelimesini, Nâfi "te'lemune" bileceksiniz"olarak okumuştur.
 ÖRNEK 113:
 Yunus suresi
"De ki: Ortak koştuklarınızdan hakka iletecek olan var mı?
De ki:  Sadece Allah hakka iletir.
 Öyle ise hakka ileten mi uyumaya daha layıktır,  yoksa hidayet verilmedikçe kendi kendine doğru yolu bulamayan mı?
 35. âyetinde  bulunan "lé yehiddi" "Kendisine  hidayet verilmedikçe kendi kendine doğruyu bulamayan" kelimesini,
Kisai  "lé yuhde" "Kendisine hidayet  verilmedikçe başkasına hidayet veremeyen mi? olarak okumuştur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder