19 Haziran 2018 Salı

KUR'AN'DA KIRAAT FARKLILIKLARI
(19. YAZI)
ÖRNEK 114:
 Yunus Suresi,
 "Firavun dedi ki: Bilgili bütün sihirbazları bana getirin" 79. âyetinde bulunan "bikülli séhirin"
 "Her sihirbazı" kelimesini, Kisai "bikülli sehhérin" "Bütün sihirbazları" yani çoğul olarak  okumuştur.
 ÖRNEK 115:
",,,, Bu Kuran, zulmedenleri  uyarmak ve iyilik yapanlara müjde olmak üzere Arap lisanıyla   indirilmiş
 (kendinden önceki ilâhi mesajları ) doğrulayıcı bir kitaptır"
12. âyetinde bulunan "liyunzira" "uyarmak için" kelimesini, Nâfi  "litünzira" uyarman için" olarak okumuştur.
 Yani kıraat imamı  Asım'ı göre uyarıcı "Kur'an" okurken, Nâfi kıraatında  uyarıcı görevini "Kur'an" ile "Elçi" yapmış oluyor.
Kur'an'da  "İnzar" kavramı bir çok ayette hem Allah, hem vahiy ve hem Resul bağlamında kullanılmıştır.
Resul (as)  sadece  indirilen vahiy ile insanları uyarır, Kur'an'ı tebliğ eder ve yalnız vahye tâbi olur. 
 ÖRNEK 116:
 Ahkaf suresi
 "O (rüzgar) Rabb'inin emri ile her şeyi yıkar mahveder. Nitekim o kasırga gelince onların evlerinden başka bir şey görülmez oldu,,,,"
25. âyetinde de bulunan "lé yura illé  mesekinuhum"
"evlerinden başka bir şey  görülmez oldu" kelimesini, Nâfi "lé terâ mesekinuhum" "orada olsaydın evlerinden başka bir şeyi görmez olurdun" olarak okumuştur.
ÖRNEK 117 :
 Muhammed suresi
",,,Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmayacaktır " 4. âyetinde  bulunan "vellezine kutilu"  "öldürülenlere gelince" kelimesini, Nâfi "vellezine  kâtelu"  "savaşanlara gelince" olarak okumuştur.
ÖRNEK 118:  Muhammed suresi",,,,
 "Allah'ın indirdiğinden hoşlanmayanlara: Bazı hususlarda size itaat edeceğiz" demeleridir.  Oysa Allah,
onların gizlediklerini biliyor" 26. etinde bulunan "isrârahum" "gizlediklerini" kelimesini, Nâfi "esrârahum" "sırlarını" olarak olmuştur.
 ÖRNEK 119:
 Taha Suresi
",,,,Fakat biz, o kavmin (mısırlıların) ziynet eşyasından bir takım ağırlıklar yüklenmiş, sonra da onları atmıştık, aynı şekilde Samiri de atmıştı"
 87. âyetinde  bulunan "hummilné" "yüklendik" kelimesini, Ebu Âmir "hamelné" "yükledik" olarak okumuştur.
 ÖRNEK 120 :
 Taha Suresi
 "O günde sur'a üflenir ve  biz o zaman günahkarları,  gözleri (korkudan) gömgök bir halde mahşerde toplarız"
102. âyetinde bulunan  "yünfehu fissuri" "sur'a üflenir" kelimesini, Ebu Âmir "nenfuhu fissuri" "sur'a üfleriz"  olarak okumuştur.
 ÖRNEK 121:
 Enbiya Suresi
(Elçi) dedi ki: Rabbim, yerde ve gökte (söylenmiş) her sözü bilir,,,"
4. âyetinde bulunan "kâle" (Elçi)  dedi ki: kelimesini Abu Amir "kul Rabbi"
"De ki: Rabbim, 
gökte ve yerde söylenmiş her sözü bilir" olarak okumuştur.
 Yani Abu Âmir'e  göre ayetin başında bulunan "kâle" "dedi" "kul" "de" olarak okunabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder