KUR'AN'IN "RESÜL" ANLAMINDA KULLANILDIĞI ÂYETLER
(9.YAZI)
Şu iki âyet"Beşer Resul"ile"Kitab Resul" arasında bir farkın olmadığını gösterir.
"Bir kısım elçileri (Rüsülen) sana daha önce anlattık, bir kısmını ise sana anlatmadık.
Allah Musa ile gerçek olarak konuşmuştur"
(Nisa, 164 )
(Yerine göre) müjdeleyici ve sakındırıcı olarak elçiler(Rüsülen) gönderdik ki insanların elçilerden(Rüsül) sonra Allah'a karşı bir bahaneleri olmasın. Allah İzzet ve hikmet sahibidir"
( Nisa, 165)
Nisa164. ayet "Beşer Elçileri" anlatırken, 165. âyet "Kitap Resulleri" anlatıyor.
Nihayetinde "Kitap Resul" "Beşer Resul" olan şahsiyetin dilinde hayat buluyor.
Ancak 165.âyette
(Yerine göre) müjdeleyici ve sakındırıcı olarak elçiler(Rusülen) gönderdi ki insanların elçilerden sonra
Allah'a karşı bir bahaneleri olmasın" cümlesi bize açık olarak şu gerçeği gösteriyor.
İnsanların kıyamet gününe kadar
"Kitap" olan "Resul'e" ulaşma imkanları olduğu halde,
"Beşer" olan "Resul'e" ulaşma imkanları yoktur. Dolayısıyla vahye ulaşabilen hem "Beşer" olan "Resul'e" hem de "Kitap" olan "Resul'e" ulaşmış olacaktır.
MESELA:
Şu âyete iyice dikkat etmek gerekir.
Çünkü bu ayet açık olarak "Kitap" olan "Resul'e" çağrı yapıyor.
" Ey insanlar!
Elçi (Resul) size Rabbinizden gerçeği getirdi (bundan şüphe etmeyin), şu halde kendi iyiliğinize olarak ona iman edin.
Eğer inkâr ederseniz, göklerde ve yerde ne varsa şüphesiz hepsi Allah'ındır.
Allah sonsuz İlim ve hikmet sahibidir"
( Nisa, 170)
Allah'ın elçileri sadece indirilen vahyi tebliğ ettiklerine yukarıdaki âyet mükemmel bir örnektir.
"Ey insanlar! Resul size Rabbinizden gerçeği getirdi,,,," cümlesi bunun en açık delilidir.
"Ey Ehli Kitap!
Resulümüz size kitapta gizlemekte olduğunuz birçok şeyi açıklamak üzere geldi, birçok (kusurunuzu) da affediyor.
Gerçekten size Allah'tan bir nur ve apaçık bir kitap geldi"
(Mâide, 15)
Yukarıdaki ayette bulunan "Resulümüz kitapta gizlemekte olduğunuz bir çok şeyi açıklamak üzere geldi,,,
Gerçekten size Allah'tan bir nur ve apaçık bir kitap geldi" bölümleri
"Elçi" ile "Kitab'ın" arasında bir farkın olmadığını ve Resul'ün görevinin sadece indirilen vahyi okumak ve onu tebliğ etmek olduğunu ilan ediyor.
"Rızasını arayanı Allah onunla kurtuluş yollarına götürür ve onları hidayetiyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır, dosdoğru bir yola iletir"
( Maide, 16)
"Ey Ehli Kitap elçilerin(Rusül) arası kesildiği bir sırada size elçimiz(Resuluné) geldi.
Gerçekleri size açıklıyor ki (kıyamette): bize bir müjdeleyici ve uyarıcı (elçi) gelmedi" demeyesiniz. İşte size müjdeleyici ve uyarıcı gelmiştir. Allah her şeye hakkıyla kadirdir"
( Maide, 19)
Yukarıdaki âyet Allah tarafından indirilmeyen, elçi tarafından tebliğ edilmeyen bir şeyin insanları bağlamadığını,
insanların sadece Allah tarafından indirilen vahiy'de sorumlu olduklarını mükemmel bir sistem dahilinde anlatıyor.
Dolayısıyla Kur'an rastgele üstünkörü okunup geçilecek bir kitap değildir.
Kur'an'ı Mübin'i okurken ondan bir şeyler öğrenmek istemeyenler boşuna onu okuyorlar demektir.
Çünkü Allah şöyle buyuruyor.
(Ey Resul!) Biz onu böylece Arapça bir Kur'an olarak indirdik ve onda ikazları tekrar tekrar açıkladık.
Umulur ki onlar (bu sayede şirkten) korunurlar. Yahut da o (Kur'an) kendileri için bir ibret ortaya koyar.
Gerçek hükümdar olan Allah, yücedir. Sana onun vayhi tamamlanmadan önce Kuran (okumakta) acele etme ve "Rabbim benim ilmimi arttır" de"
(Taha, 113-114)
Yukarıda Maide 19. ayette bulunan "Beşir" ve "Nezir" kavramları, birçok kavram gibi hem Allah, Hem Resul,( Elçi) hem de vahiy için kullanılmaktadır.
Çünkü vahiy ve Elçi Allah'ı temsil ederler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder