10 Ocak 2018 Çarşamba

İNSANLARIN BAŞINA BELA EDİLEN HURAFE  BİR DİN
(1.YAZI) 
"Dinlerini bir oyuncak ve bir eğlence edinen ve dünya hayatının aldattığı kimseleri bir tarafa bırak!
 Kazandıkları sebebiyle hiçbir nefsin felakete uğramaması için Kur'an ile nasihat et.
Çünkü  insan için Allah'tan başka ne bir dost vardır, ne de şefaatçı. 
Kişi,  bütün varını fidye olarak verse, yine de ondan kabul edilmez.
 Onlar kazandıkları günahlar yüzünden felakete sürüklenmiş kimselerdir.
 İnkar ettiklerinden dolayı onlar için kaynar sudan ibaret bir içecek ve elem verici bir azap vardır"
(En'am, 70)
 "De ki: Allah'ı bırakıp da bize fayda veya zarar veremeyecek olan şeylere mi tapalım? 
Allah bizi doğru yola ilettikten sonra şeytanların saptırıp şaşkın olarak çöle(şirk) düşürmek istedikleri, arkadaşlarının ise:
 "Bize gel!"
 diye doğru  yola çağırdıkları şaşkın kimse gibi gerisin geri (inkarcılığa) mı döndürüleceğiz?
 De  ki:  Allah'ın hidayeti doğru yolun ta kendisidir. Bize âlemlerin(insanların) Rabbine teslim olmamız emredilmiştir"
(En'am, 71)
 Kuran'a baktığımızda elçilerin gönderiliş sebeplerinin "dinde kolaylık sağlamak, insanların üzerinde bulunan ağır yüklerini ve esaret zincirlerini alıp atmak" olduğunu açık olarak görürüz.
 (Âraf, 157)
 Kur'an'ın indiriliş amacı "insanları maddi- manevi sıkıntılardan kurtarmak içindir"
(Tâhâ, 2)
 "İnsanlara bilmediklerini açıklamak ve öğretmek, salih insanların  yollarına iletmek ve günahlarını bağışlamak içindir"
(Nisa, 26)
 Yani vahiy'lerin indiriliş amacı "insanların yükünü hafifletmek ve onları özgür kırmak içindir"
( Nisa, 28)
 Dolayısıyla Kuran'da olmayan bir şey kesinlikle Allah'ın emri değildir.
 Çünkü "Din Allah tarafından indirilmiş ve Allah tarafından tanımlanmıştır"
 (Maide, 3-- Enam, 115)
 Kur'an'ın birçok âyetine göre  Allah Resulü (Aleyhisselam) sadece Kur'an'a tâbi olmuş (En'am, 106-- Yunus, 109-- Ahkaf, 9)
 İnsanlara sadece Kur'an'ı tebliğ etmiş,
( Maide, 99-- Ra'd, 40)
 Ve insanları  sadece  Kur'an ile uyarmıştır,  (En'am, 19, 51-- Kaf, 45-- Enbiya 45)
 Fakat Allah Resulü'nden kısa  süre sonra Kur'an tamamen devre dışı bırakılarak, Allah'ın kitabı terk edilerek ümmetin başına hurafe ve iftira  bir din bela edilmiştir.
 Ümmetin başına bela edilen bu uydurma din ve kötü  ahlak Kur'an'ın muazzez  dinine ve mükemmel  ahlakına tamamen zıt ve aykırı bir din ve ahlak olmuştur.
Neredeyse Allah'ın "yapmayın" dediği herşey ümmete ilâhi bir emir gibi gösterilmiştir.
 Şia ve Ehli Sünnet'in hadis kaynakları ve Ku'ran cahili âlimlerin ictihatları sebebiyle  neredeyse manası tahrif ve dejenere  edilmemiş ayet unutulmamıştır.
Din öyle alçakça ve ahlaksızca oyun ve eğlence aracı  edilmiş ki, tamamen Allah'a ve elçisine iftira mekanizmasına dönüştürülmüştür.
Halbuki Allah'ın ilim adamlarını önemle  en çok uyardığı konu "Allah'a yalan yere iftira edilmemesi"dir
"İslam'a (indirilen vahye) çağrıldığı  halde Allah'a karşı yalan uydurandan daha zalim kim vardır? Allah zalimler topluluğunu hidayete erdirmez"
(Saf, 7)
 "Yalan sözlerle Allah'a iftira edenden veya onun âyetlerini yalanlayandan (görmezlikten gelenlerden) daha zalim kim vardır.
 Şüphe yok ki zalimler kurtuluşa eremezler"
( En'am, 21)
 Allah'tan korkmaz zalimler Allah'a öyle iftiralar yapmışlar ki, halbuki Allah (Celle Celalühü) İnsanları sadece indirmiş olduğu vahiy'den sorumlu  tuttuğunu çok açık olarak ortaya koymaktadır.
 "Ey iman edenler! Açıklanması hâlinde sizi zora sokabilecek şeyler hakkında soru sormayın! Nitekim Kur'an iniyorken onlar hakkında soru sorarsanız size açıklanır.
(Açıklanmadığına göre) Allah onlarla sizi sorumlu tutmamıştır. Allah bağışlayan ve merhamet edendir"
( Maide, 101)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder