İNSANLARIN BAŞINA BELA EDİLEN HURAFE BİR DİN
(8.YAZI)
"VEFAT EDENE TELKİN" AHMAKLIĞI:
Ahmaklığın ve saçmalıkların en önemli iki sebebi vardır.
1-) Kur'an'dan kopma ve Kur'an ile bütün akli bağları koparma, tamamen Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğüne, anlamına ve hikmetine ilgisiz kalma.
2-) Kur'an'ın dinine tamamen aykırı, şirk ve hurafelerle batıl bir din ve karanlık bir rehber edinme.
Yani insanın uydurma ve sapık bir dini olmazsa bu kadar ahmak olması katiyen mümkün değildir.
Bir toplum ne kadar Kur'an'dan, ilim ve akıldan uzaklaşırsa o derece ahmaklığın ve cehaletin karanlığına mahkum olur.
Fakat esas belirleyici olan vahiy dininin yerine ikame edilen yeni din oluyor.
Vahiy dinini terk edip sadece akla yönelenlerde tevhid ve evrensel ahlak, fazilet ve fedakarlık olmaz.
Fakat akıl ve mantık, bilim ve teknik icat ve ilerleme olacaktır.
Ancak Allah'ın vahiy dinini terk edenler, bunun yerine ataların uydurma dinini benimseyen mukallitlerde tevhid ve güzel ahlak, fazilet ve fedakarlık olmayacağı gibi, akıl ve mantık, İlim ve teknik, icat ve gelişme, sorgulama ve teknolojiye ilgide olmaz.
Sadece fırkacılık, mezhepçilik, akılsızlık, bağnazlık, gericilik, ahmaklık ilme ve tefekküre düşmanlık olacaktır.
İşte Kur'an'sız ahmaklarda var olan ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bütün imamları tarafından halen uygulanan "TELKİN" hurafesi böyle bir Kur'an'sız'lığın ürünüdür.
Bu telkin uygulaması Emevi- Abbasi- Osmanlı- Suudi Arabistan-
Diyanet İşleri Başkanlığı-Nurcuların-Suleymancıların-Enver Örencilerin-
Tarikatçıların ölümüne bağlı olduğu - Ehli sünnet dininin rivayetlerinde bulunan şu uydurma hadisten ileri gelmektedir.
"Lakkinü emveteküm bi lâ ilâhe illallah"
"Ölülerinizi Kelime-i Tevhid ile telkin ediniz"
Yani "Onlara kelime-i tevhidi hatırlatın, belki onlar da bunu son anlarında tekrar eder ve iman üzere ölürler"
Bu uydurma hadis zamanla vefat edecek olanın yanında değil de, vefat eden kişinin mezarı başında yapılmaktadır.
Bu uydurma hadis Kur'an'ın onlarca ayetine aykırıdır.
Çünkü birçok ayete göre insanlara dünya hayatında yaptıklarından başka hiçbir şey yoktur.
İnsanları ahiret hayatında amellerinden başka hiçbir şey kurtarmaz.
"Bilsin ki insan için kendi amelinden başka bir şey yoktur"
( Necm, 39)
"Her nefis kazandığına karşılık bir rehindir" (Müddessir, 38)
Yukarıdaki âyet gerçekten çok muhteşemdir.
"O gün, herkes gelip kendi canını kurtarmak için uğraşır ve herkese yaptığının karşılığı eksiksiz ödenir, onlara asla zulmedilmez"
(Nahl, 111)
"O günü hiçbir kimse en ufak bir haksızlığa uğramaz. Siz orada ancak yaptıklarınızın karşılığını alırsınız"
( Yasin, 54)
Vefat eden kişiye mezar başında imamın "Rabbim Allah'tır, Elçim Muhammed(as)dır, kıblem Kâbe'dir, mezhebim ehli sünnettir, cennet ve cehennem haktır de" "TELKİN" çekerek kopya vermesi Kur'an adına çok ahmakça ve çok çirkin bir harekettir.
Kur'an'ın birçok ayetine göre ölülere bir şey duyurmak mümkün değildir.
( Fatır- 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26; Rum- 52, 53) Fakat bu hurafeci dincilerin Kur'an, ilim, aklı kullanma, tefekkür ve sorgulama yapmaları da mümkün gözükmemektedir.
(Furkan, 44)
Vefat eden kişi defnedilirken ölüm ve sonrası ile alakalı ayetler, insan hakları ve adalet, ölümün Allah'ın bir kanunu ve nimeti olduğu, dünya hayatının geçiciliği, cennet ve cehennem ile alakalı bir hatırlatma yapılır.
Helal ve haramlarla ilgili bir konuşma da yapılabilir.
İnsan öldükten sonra kıyamet gününe kadar derin bir uyku içinde olacaktır.
Bırakın kabir azabını, kabir hayatı diye bir şey yoktur.
Bizim bir gecelik uykumuz kabir uykusundan çok uzundur.
Kabir uykusu yüz bin sene de olsa bir saat gibi geçecektir.
Dolayısıyla kabir sorgusu, azabı, Nekir- Münker adlı melekler söz konusu değildir.
Sorgu, hesap, azap, cennet ve cehennem kıyamet saatinden sonra ahirette olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder