İNSANLARIN BAŞINA BELA EDİLEN HURAFE BİR DİN
(5.YAZI)
"ABDESTSİZ VE CÜNUP, HAYIZ VE NİFAS HALİNDE KUR'AN'A DOKUNULMAZ" AHMAKLIĞI
Uydurma dinin belalarından biri de "Kur'an'ı Mübin'e abdestsiz ve cünup, hayız ve nifas halinde dokunulmaz" ictihadıdır.
Halbuki Kur'an'a dokunmanın ve onu okumanın abdest alma ve cenabetle hiçbir ilişkisi bulunmamaktadır.
Mekke müşriklerinin "Bu Kur'an'ı Muhammed'e şeytanlar indiriyor"
( Şuara- 210, 211)
iftiralarına karşılık olarak hepsi Mekke'de nazil olan birçok ayette
"Şeytanların, indirilen vahiy'de herhangi bir şekilde tasarrufa güçlerinin yetmeyeceğine dikkat çekilmiştir.
Hepsi Mekke'de indirilen bu âyetlerde Kur'an'ın meleklerin elleriyle indirildiği,
"Hayır! Şüphesiz bunlar (âyetler) değerli ve güvenilir kâtiplerin elleriyle (yazılıp) tertemiz kılınmış, yüce makamlara kaldırılmış mukaddes sahifelerde (yazılı) bir öğüttür, dileyen ondan (Kur'an'dan) öğüt alır"
(Abese- 11, 12, 13, 14, 15, 16)
"Muhakkak ki Kur'an âlemlerin (insanların) Rabb'inin indirmesidir. (Ey Resul! ) Onu Ruhul Emin uyarıcılardan olasın diye, apaçık Arap dili ile, senin kalbine indirmiştir"
(Şuara- 192, 193, 194, 195)
"O'nu şeytanlar indirmedi. Bu onlara düşmez, zaten güçlüleri de yetmez. Şüphesiz onlar, vahyi işitmekten uzak tutulmuşlardır"
( Şuara- 210, 211, 212)
Bütün bu âyetler "Kur'an'ın Allah tarafından indirildiğini, Allah'ın koruması altında olduğunu ve dinin Allah tarafından tamamlandığını" bildirmektedir.
Şimdi Şia ve Ehli Sünnet âlimlerinin aşağıdaki ayetleri nasıl tahrif ettiklerini açık olarak göreceğiz.
"Hayır ! Vahyin yer ettiği sinelere kasem olsun ki, Bilirseniz, gerçekten bu büyük bir yemindir. Şüphesiz bu, korunmuş bir kitapta bulunan değerli bir Kuran'dır. Temiz olmayanlar ona dokunamaz. O, âlemlerin Rabbinden indirilmiştir "
(Vakıa-75,76,77,78,79)
Aslında Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğüne göre hareket eden biri için yukarıdaki âyetler son derece kolay çözülebilecek bir açıklamaya sahiptirler.
Kur'an'a dokunmanın ve onu okumanın abdest, gusül, hayız ve nifas yani maddi bir temizlik ile alakalı bir şey asla değildir.
Hatta insanlarla alakalı bir şey değildir.
Şimdi Allah'ın izin ve inayetiyle, Kur'an sitemenin, bağlam ve bütünlüğünün, İlim ve hikmetinin önemi ile Emevi- Abbasi- Osmanlı- Suudi Arabistan- Ehli sünnet ve Şia hurafecilerinin uydurduğu din arasındaki farkı göreceksiniz.
Bütün bu gerçekleri anlatmamızın sebebi, Ehli Sünnet ve Şia âlimlerinin aslında Kur'an'a hiçbir zaman gerçek anlamda inanmadıklarını ve Allah'ın kitabına itibar etmediklerini ortaya koymak içindir.
Bütün mesele: hak ile batıl, doğru ile yalan, indirilmiş ile iftira edilmiş, sanal ile gerçek, ilahların ve evliyanın şirk dini ile Allah'ın bütün elçilere indirdiği tevhid dini arasındaki farkı anlamamız içindir.
Arkadaşlar!
Şimdi dikkat edin!
Eğer Allah (Celle Celalühü) insanların Kur'an'a abdestsiz ve cünup olarak dokunmamalarını isteseydi "lé yemessuhu" "dokunamaz" buyurmaz, "dokunmayın" derdi.
"Zinaya yaklaşmayın,,,"
(İsra, 32)
İçki ve kumar hakkında "Bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz"
(Maide, 90) buyurduğu gibi.
Allah (Celle Celalühü) helal ve haramlarda açık ve net bir dil kullanır.
Vakıa suresi 79. ayette geçen "lé yemessuhu" ibaresi "Nehiy" "yasaklama" anlamında değil, "Nefiy" "ona asla dokunamazlar, ona dokunmaları mümkün değildir" anlamında kullanılmıştır.
Yani
"Ey Mekke müşrikleri! Şeytanların Kur'an'a dokunmaları mümkün değildir, Allah'ın koruması altındadır, yalan konuşup iftira atmayın" demek istenmiştir.
Vakıa suresi 79.âyette geçen "temiz olmayanlar ona dokunamaz" "Şeytanlar Kur'an'la
oynayamazlar, ona bir şey ekleyemezler, onda tasarruf sahibi olamazlar" anlamına gelmektedir.
Kur'an sadece Müslümanlara özel kılınmış, yalnız iman edenlere hitap eden bir kitap değildir.
Kur'an tüm insanların hidayet ve kurtuluş reçetesi, yol haritasıdır.
Bu ilahi mesaja ulaşmak, bilgilerinden faydalanmak için hiçbir engelin olmaması gerekir.
Dolayısıyla Kur'an'a cünüp olan, abdestsiz, hayız ve nifas halinde bulunan kadınlar, Ay'a Güneş'e tapan, Budist, Yahudi, Hristiyan, ineğe tapan, kısaca kim olursa olsun, herkes, her zaman, her durumda dokunabilir ve onu okuyabilir.
Bunun aksini savunmak hurafedir, yalandır, uydurmadır, cehalettir.
Allah ve Resulü'ne iftiradır.
Tam aksine cünüp olan, abdestsiz, hayız ve nifas halinde Kur'an'a dokunmak, bütün bu yalan ve hurafelere karşı gelmek olacağından ve bir uydurma harama son verileceğinden dolayı sevap olarak kabul edilebilir.
"Kur'an'ı abdestsiz ve cünup olarak dokunulmaz" diyenler, Kur'an'ın ruhunu ve amacını anlamamış cahillerdir.
İsterlerse mezhep imamı olsunlar.
Açık ve net olarak söylüyoruz.
Kur'an'ı cünüp, abdestsiz, hayız ve nifas halinde okumak ve ona dokunmak önemli bir fazilet ve büyük bir şuurdur.
Tekrar ederek söylüyoruz.
"Kur'an'a abdestsiz ve cünüp, hayız ve nifas halinde dokunulmaz" diyenler, Allah ve Resulü'ne iftira ediyorlar.
Böyle söyleyenler, helal olan bir şeyi haram kıldıklarından dolayı zalim oluyorlar.
" De ki: Allah hakkında iftira edenler asla kurtuluşa eremezler"
(Yunus, 69)
"Dillerinizin uydurduğu yalana dayanarak "Bu helaldir, şu da haramdır" demeyin.
Çünkü Allah'a karşı yalan uydurmuş oluyorsunuz, kuşkusuz Allah'a karşı iftira gidenler kurtuluşa eremezler"
(Nahl,116)
Kur'an'a cünüp, abdestsiz, hayız ve nifas halinde dokunanlardan Allah razı olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder