13 Ocak 2018 Cumartesi

İNSANLARIN BAŞINA BELA EDİLEN HURAFE BİR DİN
(4.YAZI)
MUHAMMED (AS) A SALAVAT OKUMA CEHALETİ:
 Uydurma Şia ve Ehli Sünnet dininin ne derece  batıl bir din olduğunu ve Allah'ın kitabı ile yakından uzaktan ilgisinin olmadığını "Muhammed'e salavat okuma" inancı  kadar hiçbir şey gösteremez.
 "Muhammed (Aleyhisselam) a salavat getirme" meselesi uydurma dinin, tevhid dinini  nasıl kuşattığını,
uydurma ve hurafe dinin  ümmetin üzerinde nasıl sorgulanamaz bir baskı kurduğunu,
saf hakikat olan bir kaynağı nasıl tahrif ettiğini   ortaya koyan en önemli bir iftira ve yalan olan bir duadır.
 "Muhammed (Aleyhisselam) a salavat getirmenin" çıkarıldığı Ahzab suresi 56.âyetinin gerçek manası şöyledir.
 "Allah ve  melekleri Nebi'ye  (Muhammed'e değil) yardım ederler. Ey iman edenler! Siz de ona yardım edin ve tam bir teslimiyetle onun emniyetini ve huzurunu sağlayın"
 Yani âyet "Nebi ( Aleyhisselam) a yardım etme ve destek olmakla"
alakalı iken, sanki "Allah ve melekleri Muhammed'e salavat okuyorlar" gibi âyetin manası tamamen  değiştirilerek
 "Nebi'ye yardım ve destek, güven ve huzur sağlanması ile ilgili iken, hiç alakasız bir şekilde "Muhammed'e salavat okumaya" çevrilip şirk işlenmiştir. 
İşte  bundan dolayı
 "Muhammed'e salavat getirme" meselesi uydurma dinin mensubu âlimlerin ne kadar Kur'ansız  ve cahil olduklarını gösteren en bariz bir gösterge, en açık delildir.
Halbuki ayette asla Muhammed  adı geçmemektedir.
 Âyetin amacı Nübüvvet makam ve mertebesini koruma ve kollama ile alakalıdır.
 Yani âyetin bağlamı Muhammed (Aleyhisselam) ın şahsiyeti değil, "Nübüvvet şeref ve haysiyetini muhafaza etmeye" yöneliktir.
Aslında Kur'an'ı Mübin'i  bağlam ve bütünlüğü   içinde anlamaya çalışan bu manaya hemen vakıf olacaktır.
 Yani söz konusu âyet son derece kolay ve basittir, açık ve net bir ayet-i kerimedir. ARKADAŞLAR!
 Kur'an'da "salavat" kavramı dirilerle alakalı "yardım etme ve destek olma" anlamında kullanılmıştır.
Kur'an'da geçen salat ve salavatın ölülerle hiçbir alakası yoktur.
 Ancak bu âyette Nübüvvet makam ve mertebesini korumak için  bir istisna gösterilmiştir. 
Allah (Celle Celalühü) Ahzab Suresi 56. âyetindeki emirle Allah Resulü'nün arkadaşlarına Nebi (Âleyhisselam) ı yalnız başına terk etmemelerini, ona sahip olmalarını, ona yardım etmelerini ve destek olmalarını isterken,
kıyamet gününe kadar gelecek olan müminlere de Nebi'nin  bıraktığı tevhid mirasına sahip çıkmalarını,  manevi şahsiyetini münafık ve kafirlere karşı savunmalarını,
Nübüvvet  makam mertebesini, şeref ve haysiyetini muhafaza etmelerini istemektedir.
 Allah(cc) Nübüvvet onurunu ve ahlakını  her türlü hurafe,  yalan ve  iftiralardan korumalarını emretmektedir.
 İşte müminlerin Nebi (Aleyhisselam) a yardım etme  ve destek olmaları bu şekilde tecelli edecektir.
 Dolayısıyla Muhammed (Aleyhisselam)a salavat getirmek ve salavat okumak ile alakalı bütün hadisler ve salavat dualarının  tümü iftiradır, yalandır.
 Önemine binaen tekrar etmekte fayda görüyorum.
 Muhammed'e salavat çekme meselesinde çok açık bir şirk, art niyet ve büyük  bir cehalet mevcuttur.
 İlgili âyette hiçbir zaman Muhammed ismi geçmiyor iken,
 Allah (Celle Celalühü) "Allah ve  melekleri Nebi'ye  salat ederler" buyurduğu halde,
 Yani Ahzab  suresi 56. Âyet "Nebi'ye yardım etme ve destek olma" iken ahmakça bir cehaletle âyeti "Muhammed'e salavat okuma" olarak çevirmişlerdir.
Dolayısıyla manası gâyet açık olan bir  âyeti  tahrif etmişlerdir.
 Şia ve Ehli sünnet âlimleri Allah'ın kitabından hiçbir şey anlamamışlardır.
 Çünkü gerçek anlamda Kur'an'a iman etmiş değillerdir.
 Allah ve melekleri sadece Nebi'ye değil, müminlere de salat ederler.
 "Sizi karanlıklardan aydınlığa  çıkarmak için üzerinize yardımını gönderen odur. Melekleri de size destek olurlar. Allah müminlere karşı çok merhametlidir"
( Ahzab, 43)
Yukarıdaki âyette geçen "salat" "yusalli" "yardım eder" ile Ahzab 56.âyette geçen "salat" "yusallune" "yardım ederler" kelimesi arasında hiçbir fark yoktur.
 İkisinin kökü, yapısı, metin ve  manası aynıdır.
Kur'an ehli  bir muvahhid hiçbir zaman Muhammed (Aleyhisselam)a salavat getirmez. Çünkü Muhammed (Aleyhisselam)a salavat getirmek ve salavat okumak şuuğursuzluğun ve cehaletin zirvesidir.
 Allah Resulü'nün arkadaşlarının Muhammed (Aleyhisselam)a salavat getirdiklerine inanan  biri Kur'an'dan ve Allah Resulü'nün ahlakından bir şey anlamamış sayılır.
 Geleneksel hurafe dinde "salavat çekme" olayında koyu karanlık bir cehalet  daha vardır. "Allah ve melekleri Nebi'ye destek olurlar" buyrulduğu  halde,  Şia ve Ehli sünnet âlimleri "Allahümme salli alâ muhammedin"
 Yani "Allah'ım sen Muhammed'e yardım et ve destek ol" diye dua ediyorlar.
 Yüzyıllardan beri Ehli Sünnet ve Şia'nın yalan ve  hurafeleriyle beslenen,  zehirli kaynaklarından gıdalanan bir millete Kur'an'i hikmet ve rahmeti kabul ettirmek o kadar zor bir olay ki, bünye tamamen ölümcül virüsle  kaplanmış,  tedavi olma imkanı kalmamış, uzun bir gecikme dönemi yaşanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder